Fakat müzeyyen bu derin bir tutku yazarı

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku – İlhami Algör

Karakterler

Müzeyyen: Kocası trafik kazasında ölünce, küçük kızıyla birlikte yaşayan akıllı ama talihsiz bir kadındır.

Arif: Önceden film montajcısıdır. Müzeyyen’e âşıktır. İstanbul’da gezintiler yapmayı çok sever. Cep telefonu kullanmayan, şizofrenik git-geller yaşayan bir adamdır.

Konusu

Hayal gücü oldukça yüksek hiçbir kitabı yayınlanmamış bir yazarın kadınları ve ilişkileri anlamlandırmaya çalıştığı bir dönemde tanıştığı bir kadınla, Müzeyyen ile arasında geçen olaylar anlatılmaktadır.

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku Özeti

Önceden film montajcısı olan kahramanımız bir gün yazar olmaya karar verir. Ancak başladığı her şeyi yarım bırakan, bir boşluk duygusu içinde sıkışıp kalmış bir adamdır. Bu boşluğu da kendi iç sesiyle bazen de eşyalarla konuşarak doldurmaya çalışır. Sık aralıklarla İstanbul’da gezintilere çıkar, burada gözlemler yapar ve gözlemlerini yüksek hayal gücü sayesinde mizahi ve afili söylemlerle ifade eder. Yazar afili söylemlerle duygularından bahsederken Orhan Gencebay, Sadri Alışık gibi sanatçılardan da oldukça referans alır.

İlişkilerle ve kadınlarla ilgili gözlemler yaptığı bir dönemde Müzeyyen ile karşılaşır ve ona âşık olur. Arif, bu zamana kadar ilişkiler konusunda dikiş tutturamamış biridir. Tanıştıklarında Arif hem girişken, hem utangaç hem de küstah tavırlar sergiler ancak Müzeyyen’in gizemli, gamsız ve çekici haline kayıtsız kalamaz. Bir gün evde Güneş’in huzurunda spontane bir şekilde kendi kendilerine evlenirler. Müzeyyen Arif’e göre daha rahat ve bohem bir hayat yaşasa da aslında çok karışık bir hayatı vardır.

Müzeyyen bir gün Arif’in yazdığı henüz yarım kalmış olan hikâyeyi okumak ister ancak okuduktan sonra burun kıvırır. Arif ise hikâyesini savunarak “Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku” cevabını verir. Romanın ismi de buradan gelmektedir. Müzeyyen bu tutkunun sapık ve tek taraflı bir tutku olduğunu söyler. Çünkü bu hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe daha da çok seviyor ve bu sevgi saplantılı bir hal alıyordur. Yazar aynı zamanda yazmış olduğu hikâyenin kahramanı gibidir.

Roman boyunca duygularından ve hissettiklerinden bahsederek kendi iç sesiyle konuşuyormuş gibi görünen yazar, aslında Müzeyyen ile konuşuyordur. Ona göre Müzeyyen en mükemmeldir, onsuz bir hayat düşünülemez. Ancak Müzeyyen oldukça özgür ruhlu bir kadındır, yazar ise onu tüm hayatının merkezine koymuştur. Müzeyyen zaman içerisinde Arif’ten uzaklaşır ve bu ilişki Arif’in hayatındaki diğer oluşumlar gibi yarım kalır, adeta “çıt” diye yön değiştirir.

“Hikaye” dedim. “Gel seninle anlaşalım. Sen yarım kal, adını da yarım kalan hikâye koyalım”
“Sen zaten neyi tamam ettin ki?” dedi bana.
“Aslında tam diye bir şey yoktur” dedim. “Her tam bir üst yarımın alt basamağıdır. Yani yarım da bir bütündür.”

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku – Kitap Açıklaması

“Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?” dedi. “Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı.” “Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku,” dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi. “Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku,” dedi, arkasını dönüp gitti. Hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor… Bülbülün çilesi, yazarın zulası… İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak… Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.

İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İtalyan Yokuşu’ndan aşağı, rüzgâra asılıp Tophane’ye inen roman. Avaramu!

(Tanıtım Bülteninden)

  • müzeyyen'e bi türlü derdini annatamayan zira kendi de bilmeyen, bilse zaten dükkânı müzeyyen'e devredecek annatıcının ağzından yazılmış, ilhami algör romanı

  • "muzeyyen" temali istikbal reklamina ilham kaynagi olmu$ olmasindan $uphelenilen roman.

  • fakat yine de bu hayatta kaybeden küçük insanlardan, türk filmlerinden, sigaradan, kahveden, sokak aralarından, ölü aşklardan bahseder. hepimizin içinde olan hepimiz kadar istanbul çocuğu olan duyguları başka bir sesle anlatır. derin tutkuların ölümü kitabın ilk baskısında arka kapaktaki "belki bitmemiştir" yazısının sonraki baskılarda "bitse ne olur bitmese ne" diye değişmesiyle resmiyet kazanmıştır.

  • gelmis gecmis en guzel arka kapak yazilarindan birine* sahip roman:
    "boyle olmasini istemezdim ama hep olurdu. dunyanin butun kizilderilileri yenilir, spartakus kaybeder, gun batarken sararir, kuslar doner, sadri alisik denilen hergele, her filminde aglardi. o agladikca ben de aglardim. nedenimi bilmez aglardim. agladikca sadri'ye kil kapar gicik olurdum. ucuncu sahis olarak kalisina, hep gidici kadinlari sevisine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi durusuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kisinin ozgurlugu olarak bakip, ona ihanet etmemek icin kendine ihanet edisine."

  • tesadüfen, üzerinde paltosu ve şemsiyesi olmadığı halde, soğuk bir kış günü azimle bebek yokuşu'nu tırmanıp bir arkadaşına çalıntı kır çiçeği götürme çabasına eşlik ettiğim ak saçlı bozkırkurdu ilhami algör'ün 1995'te yayımlanmış ilk kitabının ismi...

    müzeyyen, kocası trafik kazasında ölünce, küçük kızıyla ortada kalmış akıllı ama talihsiz bir kadındır... birgün, bir film montajcısı eskisi olan kahramanımız, müzeyyen'e aşık olur ve evlenirler hemen... oysa adam, böyle bir kadının kendisini uzun süre taşıyamayacağını göremeyecek kadar beceriksizce meşguldür kendi hayal dünyasıyla...

    adamımız, hayatının hikayesine burun kıvıran kadına "fakat müzeyyen bu derin bir tutku" der... cevap kısadır: "sapıkça ve tek taraflı bir tutku."

    ve olaylar gelişir...

    (bkz: kahramanın için bir felaket dilemek) ...

  • ikinci kısmı daha bir sevilesi roman.

  • hikaye boyunca kahramana eslik eden, kapanirkene ona cevap veren kapi dilleriyle dolu, o gun bu gundur kapilara saygi duymama neden olmus guzeller guzeli, tek hikayelik, incecik bir kitaptir. sanirsam lise 1'deyken kadikoy mefisto'nun altini ustune getirterek, sonunda kiyi yayinlarindan cikmis (yanlis hatirlamiyorsam ilk baskisini) bir sandigin icinde buldurttugum zarif oykucuktur.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

Müzeyyen hangi kitap?

İlhami Algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İtalyan Yokuşu'ndan aşağı, rüzgâra asılıp Tophane'ye inen roman.

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku türü nedir?

KurguFakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku / Türnull

Müzeyyen filmi ne anlatıyor?

İlk kitabını yazmaya çalışan 'yazar' Arif, zamanının önemli bir kısmını kitabı üzerine kafa yorarak geçirir. Ona göre hayat başta kadınlar ve ilişkiler olmak üzere pek çok çözümsüz soruyu içermektedir. İlişkiler konusunda bir türlü dikişi tutturamayan Arif her daim kafasını kurcalayan bu soruların peşindedir.

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku ne anlatmak istiyor?

Çiğdem Vitrinel'in son filmi Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, “farklı” düşünenleri ve onların farklı süren hayatlarını anlatıyor. Bir yazar olan, daha doğrusu olmaya çalışan Arif (Erdal Beşikçioğlu) sevgilisi tarafından terk edilir ve otel odalarına geri döner.