Toplumsal araştırma yöntemleri nitel ve nicel yaklaşımlar pdf

W. Lawrence

N euman

Toplumsal N İ C E L Y A K L AŞ I M LA R

V

TOPLUMSAL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Nitel ve N icel Yaklaşımlar 2.

CİLT

YAYINODASI Toplumbilim Dizisi TOPLUMSAL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ, Nitel ve Nicel Yaklaşımlar / W. LAWRENCE NEUMAN Özgün Adı SOCIAL RESEARCH METHODS, Qualitative and Quantitative Approaches (Translated from the English Language 6. Edition of Pearson Education-Allyn Bacon USA.) © 2006, 2003, 2000, 1997, 1991 Pearson Education, Inc. © 2006, Yayınodası Ltd. Tüm hakları saklıdır. Bu kitabın hiçbir bölümü, yayıncının yazılı izni olmadan, fotokopi dahil elektronik veya mekanik yöntemlerle kopyalanamaz, çoğaltılamaz veya kaydedilemez.

ÇEVİREN Sedef ÖZGE DÜZELTİ Neslihan Demir KAPAK ve KİTAP TASARIMI Dilek Çetinkaya

BASKI Desen Ofset Birlik Mh. 448. Cd. 476. Sk. No. 2 Çankaya Ankara T. 0312 496 4343 www .desenofset.com .tr 7. BASIM Ekim 2014, Ankara DAĞITIM Siyasal Kitabevi Şehit Adem Yavuz 14/1 Kızılay Ankara T. 0312 419 9781

ISBN 978 9944 171 06 9 (TAKIM) 978 9944 171 08 3 (2.CİLT)

Y A Y IN O D A S I Yayıncılık Hizmetleri San. Tic. Ltd. E. [email protected] yayinodasi.com

TOPLUMSAL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Nitel ve Nicel Yaklaşımlar 2. CİLT W. Lawrance Neuman

ÇEVİREN SEDEF ÖZGE

YAYIIYODASI

İÇİNDEKİLER

BİRİNCİ KISIM Temeller 1. BÖLÜM Bilim ve Araştırma Toplumsal Araştırmanın Alternatifleri Bilimin İşleyişi Nicel ve Nitel Toplumsal Araştırma Araştırma Sürecinin Adımları Neden Toplumsal Araştırma Yapılır? Sonuç

1 3 10 20 20 31 32

2. BÖLÜM Araştırmanın Boyutları Araştırmanın Boyutları Sonuç

35 36 73

3. BÖLÜM Kuram ve Araştırma Kuram Nedir? Toplumsal Kuram ve İdeoloji Toplumsal Kuramın Parçaları Kuramın Farklı Yönleri Dinamik İkili Sonuç

75 76 77 80 89 112 115

4. BÖLÜM Metodolojinin Anlamları Üç Yaklaşım Pozitivist Sosyal Bilim Yorumlayıcı Sosyal Bilim

117 119 120 130

Eleştirel Sosyal Bilim Feminist ve Postmodern Araştırma Sonuç

140 152 156

5. BÖLÜM Literatür Değerlendirmesi ve Etik Kaygılar Literatür Değerlendirmesi Toplumsal Araştırmada Etik Sonuç

163 164 191 218

İKİNCİ KISIM Planlama ve Hazırlık 6. BÖLÜM Nitel ve Nicel Araştırma Tasarımları Nirengi Araştırmaya Nitel ve Nicel Yönelimler Nitel Tasarım Başlıkları Nicel Tasarım Başlıkları Sonuç

221 222 223 232 237 260

7. BÖLÜM Nitel ve Nicel Ölçüm Ölçüm Neden Gerekli? Nicel ve Nitel Ölçüm Ölçüm Sürecinin Bölümleri Güvenilirlik ve Geçerlik Nicel Ölçüm için bir Rehber Endeks Oluşturma Ölçekler Sonuç

263 265 266 267 276 290 297 302 315

8. BÖLÜM Nitel ve Nicel Örnekleme Olasılıklı Olmayan Örnekleme Olasılıklı Örnekleme Sonuç

319 320 327 353

ÜÇÜNCÜ KISIM Nicel Veri Toplama ve Analiz 9. BÖLÜM Deneysel Araştırma Deney için Uygun Olan Araştırma Soruları Toplumsal Araştırmada Deneyin Kısa Tarihi Rastlantısal Atama Deney Tasarımı Mantığı İç ve Dış Geçerlik Pratik Etkenler Deneysel Araştırmanın Sonuçları: Karşılaştırma Yapmak Etik Üzerine Sonuç 10. BÖLÜM Tarama Araştırması Taramaya Uygun Araştırma Soruları Tarama Araştırmasının Tarihi Tarama Araştırmasının Mantığı Anketi Oluşturma Tarama Türleri: Avantajlar ve Dezavantajlar Görüşme Yapma Etik Tarama Sonuç 11. BÖLÜM Tepkisiz Araştırma ve İkincil Analiz Tepkisiz Ölçüm İçerik Analizi Var Olan İstatistikler/Belgeler ve İkincil Analiz Çıkarım ve Kuramı Test Etme Sorunları Sonuç 12. BÖLÜM Nicel Verilerin Analizi Verilerin Ele Alınması Tek Değişkenli Sonuçlar İki Değişkenli Sonuçlar

357 358 360 362 365 3 7 8 3 8 7

. 388 3 8 9

390

394 3 9 5

396 400 401 4 3 3 4 4 1 4 5 3 4 5 6

462 463 466 478 489 4 9 1

494 4 9 5

500 507

İkiden Fazla Değişken Çıkarımsal (Vardandı) İstatistik Sonuç

522 530 536

DÖRDÜNCÜ KISIM Nitel Veri Toplama ve Analiz 13. BÖLÜM Saha Araştırması Saha Araştırmasına Uygun Araştırma Soruları Saha Araştırmasının Kısa Tarihi Saha Araştırmasının Mantığı Yerin Seçilmesi ve Erişim Sağlama Sahadaki İlişkiler Gözlemleme ve Veri Toplama Saha Araştırması Görüşmesi Sahadan Ayrılış Saha Araştırmasında Etik Açmazlar Sonuç

540 542 542 548 552 562 569 585 591 593 596

14. BÖLÜM Tarihsel Karşılaştırmalı Araştırma Tarihsel Karşılaştırmalı Araştırmanın Kısa Tarihi Tarihsel Karşılaştırmalı Araştırmaya Uygun Araştırma Soruları Tarihsel Karşılaştırmalı Araştırmanın Mantığı Tarihsel Karşılaştırmalı Araştırma Projesinin Basamakları Tarihsel Bağlamda Veri ve Kanıtlar Karşılaştırmalı Araştırma Tarihsel Karşılaştırmalı Araştırmada Eşdeğerlik Etik Sonuç

601 603 604 605 616 620 629 647 652 653

15. BÖLÜM Nitel Veri Analizi Veri Analizi Yöntemlerinin Karşılaştırılması Kodlama ve Kavram Oluşturma Nitel Veriler için Analitik Stratejiler Diğer Teknikler Sonuç

658 659 662 673 692 703

BEŞİNCİ KISIM Ötekilerle İletişim Kurma 16. BÖLÜM Araştırma Raporunun Yazılması ve Toplumsal Araştırmanın Politikası Araştırma Raporu Toplumsal Araştırmanın Politikası Objektiflik ve Değerden Bağımsızlık Sonuç

706 707 726 744 746

EK A Amerikan Sosyoloji Derneği Etik Kuralları

750

EK B Rastlantısal Olarak Seçilmiş Beş Basamaklı Sayılar Tablosu

770

EK C Veri Arşivleri ve İkincil Analiz Kaynakları Örneklemi

773

EK D Ölçüm Kuramı ve Endeks ve Ölçek Oluşturma için Özelleşmiş Teknikler 776 N

EK E Değerlendirme Araştırması

782

Kaynakça

790

Adlar Dizini

835

Konu Dizini

839

IX. BÖLÜM

DENEYSEL ARAŞTIRMA

BİR DENEY İÇİN UYGUN OLAN ARAŞTIRMA SORULARI Uygun Teknik Bulma Sorunu Deneysel Araştırma için Araştırma Soruları TOPLUMSAL ARAŞTIRMADA DENEYİN KISA TARİHİ RASTLANTISAL ATAMA Neden Rastlantısal Atama? Rastlantısal Atama Nasıl Yapılır Eşleştirme ve Rastlantısal Atama DENEY TASARIMI MANTIĞI Deneylerin Dili Tasarım Türleri Tasarım Simgelenimi İÇ VE DIŞ GEÇERLİK İç Geçerliğin Mantığı İç Geçerliğe Dönük Tehditler Dış Geçerlik ve Saha Deneyleri PRATİK ETKENLER Planlama ve Pilot Testler Deneklere Yönelik Talimatlar Deney Sonrası Görüşme DENEYSEL ARAŞTIRMANIN SONUÇLARI: KARŞILAŞTIRMA YAPMAK ETİK ÜZERİNE SONUÇ

Burada vurgulanacak temel bilimsel yöntem olan deney yapma, birbirinden farklı biçimlerde çevrelerinde değişikliklere maruz bırakılmış gruplar ya da bireylerin basit düzeyde karşılaştırılmasını kapsar. - Leonard Saxe ve Michelle Fine, Social Experiments (Toplumsal Deneyler), s. 45 Bu bölümle birlikte, kitapta yeni bir kısım başlıyor. Önceki üç bölümde, araştırma tasarımının temellerini öğrendiniz. Bu bölüm ve sonraki üç bölüm, nicel araştırma teknikleri üzerine odaklanıyor. Deneysel araştırmayla başlıyoruz. Kavraması en ko-

lay olanıdır, bilimin pek çok alanında kullanılır ve pozitivist, nicel tarzın standartları açısından en “s a f’ olandır. Deneysel araştırma, pozitivist yaklaşımın ilkelerine diğer araştırma teknik­ lerinden daha doğrudan yaslanır. ^ Doğa bilimlerindeki (örn. kimya ve fizik) ve ilişkili uygulamalı alanlardaki (örn. tarım, mühendislik ve tıp) araştırmacılar deney­ ler yürütür. Biyolojide bitkilerin büyümesiyle ilgili bir deneyi ya da mühendislikte bir metalin test edilmesini yöneten mantık, insan toplumsal davranışı üzerine deney­ lerde uygulanır. En yaygın olarak psikolojide kullanıldığı halde eğitim, suça yönelik adalet, gazetecilik, pazarlamacılık, bakıcılık, siyaset bilimi, sosyal hizmetler ve sosyolojide de deney bulunur. Bu bölüm önce kontrollü koşullar altında laboratuvarda yürütülen deneye odaklanıyor ve sonra sahada yürütülen deneylere bakıyor. Sağduyu deneyleri, bilimsel dayanağı olan deneylerden daha az dikkatli veya sistematiktir. Sağduyu dilinde deney, bir durumda bir şeyi değişikliğe uğratmak ve sonra değişiklik olmadan var olanla sonucu karşılaştırmak anlamına gelir. Örneğin, arabamı çalıştırmaya çalışıyorum. İşe bakın ki çalışmıyor. Akü bağlantılarını temiz­ leyerek “deney” yapıyorum ve sonra tekrar çalıştırmayı deniyorum. Bir şeyi değiş­ tirdim (bağlantıları temizledim) ve sonucu (arabanın çalışıp çalışmadığını) önceki durumla (çalışmamıştı) karşılaştırdım. Örtük bir “hipotezle” başladım -arabanın çalışmamasının nedeni bağlantılarda pislik birikmesidir ve pislik temizlendiğinde araba çalışacaktır. Bu, araştırmacıların deneylerde yaptığı üç şeyi göstermektedir: (1) bir hipotezle başlamak, (2) bir durumdaki bir şeyi değiştirmek ve (3) değişiklik yapılmadan ve değişiklik yapıldığında oluşan sonuçları karşılaştırmak. Öteki toplumsal araştırma teknikleriyle karşılaştırıldığında, deneysel araş­ tırma nedensel ilişkileri test etmek için en güçlü tekniktir, çünkü nedenselliğin üç koşulu (zaman sırası, ilinti ve hiçbir alternatif açıklamanın bulunmaması) deney tasarımlarında açıkça yerine getirilir.

BİR DENEY İÇİN UYGUN OLAN ARAŞTIRMA SORULARI Uygun bir Teknik Bulma Sorunu Yeni araştırmacılar çoğunlukla hangi probleme hangi araştırma tekniğinin en iyi şe­ kilde uyduğunu sorar. Bunu yanıtlamak zordur, çünkü problemle teknik arasında değişmez bir eşleşme yoktur. Yanıt şöyledir: Bilinçli bir yargıya varın. Araştırma raporlarını okuyarak, farklı tekniklerin güçlü ve zayıf yönlerini anlayarak, daha deneyimli araştırmacılara araştırmalarında asistanlık ederek ve pratik deneyim kaza­ narak yargı oluşturabilirsiniz.

Deneysel Araştırma için Araştırma Soruları Deney, nedensel ilişkilere keskin biçimde odaklanmanın güçlü bir yoludur. Pozitivist bilimin kanunlarına sıkı biçimde uyar ve diğer tekniklere göre pratik avantajları vardır, ama aynı zamanda kısıtları da vardır. Bir deney için en uygun araştırma sorulan onun güçlü yanlarına ve kısıtlarına uyar. Bunlar, deneyin temel mantığını ve pratik kısıtlamalarını, dar kapsamını, nedenleri yalıtma olanağını ve araştırmacıların anlaşmasını içerir. Deneysel bir mantık kullanmaya uygun sorular, araştırma amacıyla insan iliş­ kilerine müdahale etmenin etik ve pratik kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalır. İnsan yaşamının pek çok alanını araştırma amaçlan için manipüle etmek ahlak dışıdır ya da olanaksızdır. Bir deneyin saf mantığı, deneyi gerçekleştirenin toplumsal yaşamı odaklanmış bir bölümünde bir değişikliğe yol açmasını ve sonra değişiklik ya da müdahaleden kaynaklanan sonuçlan incelemesini sağlar. Bu, deneyin araştırmacının koşulları manipüle edebildiği araştırma sorularıyla sınırlı olduğu anlamına gelir. Deneysel araştırma şöyle soruları yanıtlayamaz: Üniversite eğitimi alan insanların, yıllık gelirleri üniversite eğitimi almayana insanlardan daha mı fazladır? Kendile­ rinden küçük kardeşleriyle büyüyen çocuklar tek büyüyen çocuklardan daha mı iyi liderlik becerileri geliştirir? Daha fazla örgütlenmeye bağlı insanlar seçimlerde daha mı sık oy kullanır? Bunun nedeni, deney yapan kişinin kimin daha fazla gelir elde edeceğini keşfetmek için rastlantısal olarak binlerce kişiyi üniversiteye gitmeye atamasının ve ötekilerin üniversiteye gitmesine engel olmasının mümkün olmamasıdır. Çocuklarda liderlik becerilerinin nasıl geliştiğini incelemek için çiftleri ya birden çok çocuk sahibi olmaya ya da tek çocuk sahibi olmaya zorlayamaz. İnsanları örgütlenmelere katılmaya ya da örgütlenmelerden ayrılmaya mecbur edip sonra oy kullanıp kullanmadıklarına bakamaz. Deney yapanlar, böyle müdahaleler veya koşulların benzerini oluşturmakta son derece yaratıcıdır, ama ilgilenilen pek çok değişkeni saf deneysel mantığa uyacak şekilde manipüle edemezler. Deney çoğunlukla dar bir kapsamı ya da ölçeği olan konular için en iyisidir. Bu güç, deney yapan kişilerin kısa bir sürede kısıtlı kaynaklarla pek çok deney bir araya getirip “yürütmesine” olanak verir. Bazı dikkatli biçimde tasarlanmış deneyler yalnızca 50 ya da 60 gönüllünün bir araya gelmesini gerektirir ve bir ya da iki ayda tamamlanabilir. Genelde deney, makro düzeydeki kuramsal kaygılar ya da sorular­ dan çok mikro düzeye (örn. birey ya da küçük grup fenomenlerine) daha iyi uyar. Psikologların, sosyolojide toplumsal psikologların ve siyaset biliminde siyasi psiko­ logların deney kullanma eğiliminde olmasının bir nedeni de budur. Deneyler çok seyrek olarak bir toplumun tümündeki ya da onyıllara yayılan koşullara bakmayı gerektiren soruları ele alır. Deneyler, araştırmacıların bir ya da birkaç nedensel değişkenden kaynaklanan

etkiyi yalıtmasına ve hedef almasına destek olur. Nedensel etkilerin gösterilme­ sindeki bu güçlülük, bir araştırmacının çeşitli değişkenleri eşzamanlı olarak incele­ meye çalıştığı durumlarda bir kısıtlamaya dönüşür. Deney, bir araştırmacının düzine­ lerce farklı değişkenin hep birlikte etkisini incelemesini gerektiren araştırma somları ya da konuları için çok seyrek olarak uygundur. Deneyler, geniş bir yelpazedeki karmaşık ortamlar veya sayısız toplumsal grup içindeki koşulların hepsini aynı anda değerlendirmeye pek olanak vermez. Pek çok bireysel deneyimden gelen ve her biri bir ya da iki değişkene odaklanan bilgi birikimi, anlayışı ilerletebilir; ama deney, düzinelerce değişkenin eşzamanlı olarak nasıl işlediğini inceleyen karmaşık bir durum üzerine yürütülen araştırmadan farklıdır. Deneysel yönteme uyan araştırma sorularını etkileyen son bir etken de anlaş­ madır. Bazı başlıklar veya araştırma somları için sayısız araştırmacı yüzlerce çalış­ manın yer aldığı büyük çaplı bir literatür yaratmak için deneysel yönteme güvenmiş­ tir. Bu, hızlı, somnsuz iletişimi kolaylaştırır. Daha da önemlisi, araştırmacıların önceki deneyleri çalışma tasarımında yalnızca küçük ayarlamalarla yineleyerek bilgiyi hızlı biçimde ilerletmesine ve belirli koşulların ya da değişkenlerin etkilerini kesin biçimde yalıtmasına olanak verir. Bu bir kısıtlamadır, çünkü bir başlıkta uz­ manlaşanlar yeni araştırmaları iyi bir deneyin kriterlerine göre değerlendirme eğilimi taşır. Deneysel olmayan bir araştırmadan gelen yeni bilgileri kabullenmekte ve özümsemekte daha yavaş kalabilirler. Çoğunlukla, birbiriyle yakından ilişkili konular üzerine ya deneysel bir yön­ tem ya da deneysel olmayan bir yöntem kullanarak araştırma yürütmek mümkündür. Örneğin bir araştırmacı tekerlekli sandalyedeki insanlara yönelik tutumları incele­ mek isteyebilir. Bir tarama araştırmacısı insanlara tekerlekli sandalyedeki kişiler hakkındaki görüşlerini sorabilir. Saha araştırmacısı insanların tekerlekli sandalyede­ ki birine karşı tepkilerini gözlemleyebilir veya deney yapan kişinin kendisi, bir te­ kerlekli sandalyede insanların kendisine yönelik tepkilerini dikkatli biçimde not edebilir. TOPLUMSAL ARAŞTIRMADA DENEYİN KISA TARİHİ Deneysel yöntem doğa bilimlerinden ödünç alınmış ve psikolojide başlamıştır. Psikolojide yaygın olarak kabul görmesi ancak 1900’den sonra gerçekleşmiştir.^ Alman psikolog ve fizyolog Wilhelm M. Wundt (1832-1920), deneysel yönte­ mi psikolojiye getirmiştir. 1800’terin sonuna doğru Almanya lisans üstü eğitimin merkeziydi ve dünyanın her yerinden önde gelen toplumsal bilimciler çalışmak için Almanya’ya gidiyordu. Wundt psikolojide deney yürütmek için bir laboratuvar kurdu ve bu pek çok öteki toplumsal araştırmacı için bir model oluşturdu. 1900’e gelindiğinde birçok ABD üniversitesinde ve öteki üniversitelerde araştırmacılar

deneysel toplumsal araştırma yürütmek için psikoloji laboratuvarları kurmuştu. De­ ney, yorumlayıcı toplumsal bilime daha yakın olan daha felsefi, içebakışçı, bütün­ leştirici bir yaklaşımın yerini aldı. Örneğin önde gelen ABD’li filozof ve psikolog olan William James (1842-1910) deneysel yöntemi kullanmadı ve benimsemedi. Yüzyıl başından II. Dünya Savaşı’na kadar geçen sürede, deneysel yöntem ayrıntılandırılmış ve toplumsal araştırmaya sağlam bir şekilde yerleşmişti. Yöntemin çekiciliği, toplumsal yaşamın bilimsel incelemesinin yeni yeni kabul görmeye başladığı bir sırada insanın zihinsel ve toplumsal yaşamını incelemek için objektif, yansız, bilimsel bir yol sunmasıydı. Bu dönemde dört eğilim deneysel yöntemin büyümesini hızlandırdı: davra­ nışçılığın ortaya çıkışı, nicelleştirmenin yayılması, araştırma konularındaki değişiklikler ve pratik uygulama. 1. Davranışçılık, 1920’lerde Amerikalı John B. Watson (1878-1958) tarafın­ dan kurulan ve B. F. Skinner (1904-1990) tarafından genişletilen bir psikoloji ekolü­ dür. Gözlenebilir davranışları veya zihinsel yaşamın sonuçlarını ölçmeyi vurguluyor ve hipotezlere katı ampirik testler uygulamak için deneysel yöntemi savunuyordu. 2. Nicelleştirme ya da toplumsal fenomenleri sayılarla ölçme de 1900 ile 1940 arasında büyüdü. Araştırmacılar toplumsal yapıları nicel olarak ifade edilebilecekleri biçimde yeniden kavramlaştırdı ve öteki yapılar (örn. tin, bilinç, irade) ampirik araştırmadan atıldı. Zihinsel yeteneğin IQ testiyle ölçülmesi buna bir örnektir. Başlangıçta Fransız Alfred Binet (1857-1911) tarafından geliştirilen zeka testi, 1916 yılında İngilizce’ye tercüme edildi ve gözden geçirildi. Yaygın biçimde kullanıldı ve zihinsel yetenek kadar öznel bir şeyin tek bir puanla iade edilmesi, kamuya insanları derecelendirme ve gruplamanın objektif bir yolu olarak cazip geldi. Gerçekten de 1921 ve 1936 yılları arasında zekâ testleri ile ilgili 5.000’in üzerinde makale yayım­ landık Bu dönemde pek çok ölçeklendirme ve endeks tekniği geliştirildi ve toplum­ sal araştırmacılar uygulamalı istatistik kullanmaya başladı. 3. İlk başlarda ampirik toplumsal araştırma raporları araştırmaya katılan insanların adlarını da içeriyordu ve ilk denekler profesyonel araştırmacılardı. Daha sonraki raporlar denekleri anonim olarak ele aldı ve yalnızca eylemlerinin sonuç­ larını bildirdi. Denekler gittikçe üniversite öğrencileri ya da okullu çocuklar arasından seçilmeye başladı. Bu değişiklikler, araştırmacı ile incelenen insanlar arasında gittikçe daha objektif ve uzak bir ilişkiyi yansıtıyordu. 4. İnsanlar uygulamalı amaçlar için gititkçe daha fazla deneysel yöntem kullanıyordu. Örneğin zeka testi uygulama, I. Dünya Savaşı sırasında ABD ordusu tarafından binlerce erkeği farklı konumlarda gruplamak için benimsendi. “Bilimsel yönetim” hareketinin lideri Frederick W. Taylor (1856-1915), deneysel yöntemin fabrikalarda kullanımını savundu ve işçi verimliliğini artırmak için fabrika koşul­ larını değiştirmek üzere yönetimle birlikte çalıştı.

1950’ler ve 1960’lar boyunca, araştırmacılar deneysel yöntemi kullanmayı sürdürdü. Deney tasarımına sızabilecek alternatif açıklama kaynakları ile ilgilendiler. Yeni araştırma tasarımları ve istatistiksel prosedürlerle deneylerde bu olası sistema­ tik hata kaynaklarını azaltmanın yollarını oluşturdular. Deneyler, mantıksal olarak daha katı hale geldi ve 1970’lerde araştırmaları değerlendirmek için metodolojik kriterler gittikçe daha fazla kullanılır olmuştu. 1960’larda ortaya çıkan bununla ilişkili bir eğilim, gittikçe daha çok aldatmanın kullanılması ve etik meselelerle ilgili kaygıydı. Örneğin, artık yaygın bir pratik olan deney sonrasında toplantı, 1960’ların ortalarına kadar kullanıma girmedi. Deney, mantıksal katılığı ve basitliği, pozitivist varsayımlarla tutarlılığı ve görece düşük maliyeti nedeniyle hâlâ yaygın olarak kullanılmaktadır. RASTLANTISAL ATAMA Toplumsal araştırmacılar sık sık karşılaştırmalar yapar. Diyelim bir araştırmacının elinde 15 öğrencilik iki grup var ve grupları aralındaki temel bir farklılık temelinde (öm. bir grubun tamamladığı bir ders) karşılaştırmak istiyor. Ya da bir araştırmacının elinde beş müşteri grubu var ve grupları bir özellik temelinde (örn. coğrafi konum) karşılaştırmak istiyor. “Elmaları elmalarla karşılaştır, portakallarla değil” klişesi meyvelerle ilgili değil, karşılaştırmalarla ilgilidir. Geçerli bir karşılaştırmanın özünde benzer olan şeyleri karşılaştırmaya dayandığı anlamına gelir. Rastlantısal atama, benzer gruplar oluşturarak deneylerde karşılaştırmayı kolaylaştırır. Karşılaştırma yaparken deney yapanlar, alternatif açıklamalar sunan değişkenlere göre farklılık göstermeyen örnek olayları karşılaştırmak ister. Örneğin, bir dersi tamamlamış olmanın etkisini belirlemek üzere iki öğrenci grubunu karşılaştırırken, iki grup dersi almış olmak dışındaki çoğu bakımdan benzer olmalı­ dır. Eğer dersi tamamlayan grup aynı zamanda tamamlamayan gruptan yaşça daha büyükse, örneğin, araştırmacı gruplar arasındaki farklılıkları dersi tamamlamış olmanın mı, yoksa yaşça büyük olmanın mı açıkladığını belirleyemez. Neden Rastlantısal Atama? Rastlantısal atama, karşılaştırmalar yapma amacıyla gruplara örnek olaylar (öm. bireyler, örgütlenmeler, vb.) atamanın bir yöntemidir. Örnek olaylar toplamını, grup­ ların sistematik biçimde farklılaşmadığına dair güveni artırmak için iki ya da daha fazla gruba bölmenin yoludur. Mekanik bir yöntemdir; atama otomatiktir ve araştır­ macı kişisel tercih ya da belirli örnek olayların özellikleri temelinde atamalar yapamaz. Rastlantısal atama Deneysel araştırmanın başında rastlantısal bir süreç kullanarak denekleri grup-lara bölmektir, böylece deney yapan kişi grupları birbirine denk biçimde ele alabilir.

Rastlantısal atama, gündelik anlamda değil, istatistiksel ya da matematiksel anlamda rastlantısaldır. Gündelik konuşmada rastlantısal planlanmamış, gelişigüzel ya da kazara anlamına gelir. Olasılık kuramında rastlantısal, her bir örnek olayın eşit seçilme şansının bulunduğu bir süreci tarif eder. Rastlantısal seçim araştırmacının belirli bir örnek olayda bir grup yerine diğerinin seçilmesi olasılığını hesaplamasına olanak verir. Örneğin, rastlantısal süreç, bütün örnek olayların bir grupta ya da diğe­ rinde yer almak için tam olarak eşit şansa sahip olduğu bir süreçtir. Rastlantısal sürecin harika yanı, ayrı ayrı pek çok rastlantısal olayda kestirilebilir şeylerin gerçekleşmesidir. Süreç, tamamen şansa bağlı ve belirli bir an­ daki belirli bir sonucu kestirmek imkansız olduğu halde pek çok durum üzerinden çok doğru kestirimler yapmak mümkündür. Rastlantısal atama ya da rastlantısallaştırma, yansızdır; çünkü araştırmacının bir hipotezi doğrulama arzusu ya da bir araştırma öznesinin kişisel çıkarları seçim sürecine giremez. Yansız, belirli her bir rastlantısal atama durumunda birbirine özdeş özellikleri olan gmpların seçildiği anlamına gelmez. Bunun yerine, ona yakın bir şey söyler: Bir örnek olayı seçme olasılığı matematiksel olarak belirlenebilir ve uzun vadede gruplar özdeş olacaktır. Örnekleme ve rastlantısal atama, bir çalışmaya dahil edilecek örnek olayları sistematik olarak seçme süreçleridir. Araştırmacı rastlantısal atama yaparken, örnek olaylar topluluğunu rastlantısal bir süreç kullanarak iki ya da daha fazla gmba ayırır. Tersine, rastlantısal örneklemede daha büyük bir örnek olaylar havuzundan daha küçük bir örnek olaylar altkümesi seçer (bkz. Şekil 9.1). Bir araştırmacı hem örnekleyip hem de rastlantısal atama yapabilir. Önce daha küçük bir örnek olaylar kümesi elde etmek (örn. kişiden 150’sini seçmek) için örnekleme yapıp daha sonra küçük kümeyi gruplara ayırmak (örn. 150 kişiyi 50’şer kişilik üç gmba ayırmak) amacıyla rastlantısal atama kullanabilir. 2 0 . 0 0 0

Rastlantısal Atama Nasıl Yapılır Rastlantısal atama pratikte çok kolaydır. Araştırmacı bir örnek olaylar topluluğu (bireyler, örgütlenmeler ya da analiz birimi her neyse) ile işe başlar ve daha sonra insanlardan saymalarını istemek, yazı tura atmak ya da zar atmak gibi rastlantısal bir süreçle onu iki ya da daha fazla gmba böler. Örneğin bir araştırmacı 32 kişiyi 16’şar kişilik iki gmba bölmek istiyor olsun. Rastlantısal bir yöntem, her bir kişinin adını bir kağıt parçasına yazıp kağıtları bir şapkaya atmak, gözler kapalı biçimde kağıtları karıştırmak ve çekilen ilk 16 ismi . gmba ve ikinci 16’yı ikinci gmba atamaktır. Belirli bir dumm sıradışı olabilir ve gmplar farklılık gösterebilir. Örneğin uç bir olasılık olmakla birlikte, bir özelliği taşıyan bütün örnek olayların bir gmpta toplanması mümkündür (bkz. Şekil 9.2’deki örnek). 1

Eşleştirme ve Rastlantısal Atama Madem rastlantısal atamanın amacı iki (ya da daha fazla) birbirine denk grup elde etmek, her bir gmptaki örnek olayların özelliklerini eşleştirmek daha kolay olmaz mı?” diye sorabilirsiniz. Bazı araştırmacılar gruplardaki örnek olaylarla yaş ve cinsiyet gibi belirli özellikleri eşleştirir. Eşleştirme rastlantısal atamaya alternatiftir, ama pek sık kullanılmaz. Eşleştirme, bir sorun ortaya çıkarır: Eşleştirilecek ilgili özellikler nelerdir ve insan kesin eşleştirmeler belirleyebilir mi? Tekil örnek olaylar binlerce biçimde farklılık gösterir ve araştırmacı hangisinin ilgili olabileceğini bilemez. Örneğin araştırmacı 15 öğrencilik iki grubu karşılaştırıyor olsun. Bir grupta erkek var, yani öteki grupta da erkek olması gerekiyor. İlk gruptaki iki erkek tek çocuklar; biri 8

8

Rastlantısal Atama Denek Havuzu Deney Grubu

0f 00f 0010 Q

^

Rastlantısal Süreç

*

0

0

*

0

0

*

0

Kontrol Grubu

sı esî

0ö f e

Rastlantısal Örnekleme Nüfus (örnekleme Çerçevesi)

H8H88I8H8 ÎÎ0Iİ0IÎ0HS H 8H 8H 8H 8

Örneklem

Rastlantısal Süreç ------------------------- ►

110110110010

ŞEKİL 9.1 Rastlantısal Atama ve Rastlantısal Örnekleme

-

8888 HI0

boşanmış bir aileden, diğeri bozulmamış bir aileden geliyor. Biri uzun boylu, zayıf ve Yahudi; diğeri kısa boylu, topluca ve Katolik. Grupları eşleştirmek için araştırmacının boşanmış bir aileden gelen, tek çocuk,uzun boylu Yahudi bir erkek ile bozulmamış bir aileden gelen, tek çocuk, kısa boylu Katolik bir erkek mi bulması gerekir? Uzun boylu, zayıf, Yahudi tek çocuk erkek 22 yaşında ve tıp öğrenimi görüyor. Kısa boylu, topluca, Katolik erkek 20 yaşında ve bir muhasebeci olmak istiyor. Araştırmacının iki erkeğin yaşını ve kariyer planlarını da eşleştirmesi gerekir mi? Gerçek eşleştirme kısa süre sonra olanaksız bir görev haline gelir. DENEY TASARIMI MANTIĞI Deneylerin Dili Deneysel araştırmada, araştırma projelerinde kullanılan ve üzerlerinde değşikenlerin ölçüldüğü örnek olaylar ya da insanlara denekler denir. Deneyin Bölümleri. Deneyin yedi bölümü vardır. Her deneyde bu bölümler bulunmayabilir ve bazılarında yedisinin yanı sıra ötekiler de bulunabilir. 1. Müdahele ya da bağımsız değişken 2. Bağımlı değişken 3. Öntest 4. Sontest 5. Deney grubu 6. Kontrol grubu 7. Rastlantısal atama 1.

Basamak: Bir denekler topluluğuyla başlayın.

2. Basamak: Tamamen mekanik bir rastlantısallaştırma yöntemi planlayın (örn. yazı tura atma). 3. Basamak: “Tura” gelen denekleri bir gruba ve “Yazı” gelenleri öteki gruba atayın.

Kontrol Grubu ŞEKİL 9.2 Rastlantısal Atama Nasıl Yapılır

Deney Grubu

Çoğu deneyde, bir araştırmacı bir durum yaratır ya da devam eden bir duruma girer ve sonra onu değiştirir. Müdahele (ya da uyarıcı veya manipülasyon), araştır­ macının değiştirdiği şeydir. Terim tıptan, bir doktorun hastalarına bir tedavi uygula­ masından gelmektedir; doktor fiziksel ya da psikolojik bir koşula onu değiştirmek için müdahale eder. Müdahele, bağımsız değişkendir ya da bağımsız değişkenlerin bir kombinasyonudur. Önceki ölçüm örneklerinde, bir araştırmacı bir ölçüm aracı ya da göstergesi (örn. bir anket sorusu) geliştiriyor, sonra onu bir kişiye ya da örnek olaya uyguluyordu. Deneylerde araştırmacılar bağımsız değişkenleri bir koşul ya da durum yaratarak “ölçer”. Örneğin, bağımsız değişken “korku ya da kaygı derecesi”; düzeyler yüksek korku ve düşük korku olsun. Deneklere korkup korkmadıklarını sormak yerine, deney yapanlar, denekleri ya yüksek korku ya da düşük korku yaratan bir duruma sokar. Bağımsız değişkeni, bazı deneklerin çok fazla korku duyacağı ve ötekilerin de çok az korku duyacağı şekilde koşulları manipüle ederek ölçerler. Araştımacılar müdaheleler oluşturmak için büyük yollar kateder. Bazıları farklı denek gruplarına farklı talimatlar vermek kadar küçüktür. Ötekiler deneklerin gördüklerini ya da hissettiklerini manipüle etmek için denekleri ayrıntılı araçgerecin yer aldığı, fiziksel ortamların sahnelendiği ya da toplumsal durumların uydurulduğu durumlara koymak gibi karmaşık müdaheleler olabilir. Araştırmacılar müdahelenin bir etkisinin olmasını ve belirli tepkiler, duygular ya da davranışlar üretmesini ister. Örneğin, sahte bir jüri kararı bir müdahele türüdür. Johnson (1985), deneklerden yaşındaki oğlunu kafatasında bir çatlakla acil servise getiren bir adamla ilgili bir çocuk tacizi davasının video kasedini izlemesini istedi. Video kasetler birbirinin aynıydı, ama bir tanesinde adamın avukatı, babanın son derece dindar bir kişi olduğunu ve tüm aile meselelerinde Tanrının İncirdeki sözüne uyduğunu söylüyordu. Öteki video kasedinde böyle bir bildirim yer almıyordu. Bağımlı değişken, suçlu ya da suçsuz kararı ve suçlu kararları için önerilen cezaydı. Tahmin edilenin aksine Johnson, deneklerin dindar davalıyı suçlu bulma ve daha uzun cezalar önermesinin daha bir yüksek olasılık olduğunu buldu. Bağımlı değişkenler, ya da deneysel araştırmanın sonuçları, bir müdaheleye tepki olarak değişen fiziksel koşullar, deneklerin toplumsal davranışları, tutumları, duygulan ya da inançları olabilir. Bağımlı değişkenler yazılı testlerden elde edilen göstergeleriyle, gözlemlemeyle, görüşmelerle ya da fizyolojik tepkilerle (örn. kalp atışları ya da avuçiçlerinin terlemesi) ölçülebilir. Stephens ve çalışma arkadaşları (1985) tarafından engelleri olan insanlara yardım etme konusunda yürütülen bir çalışma, buna örnektir. Deneyde, denekler bir üniversite kampüsünde yürüyen 40 er­ kek ve 40 kadındı. Denekler yürürken ya ciddi engelleri bulunan, tekerlekli sandal2

Denekler Deneysel araştırmadaki katılımcılar için kullanılan isimdir. Müdahale Deneysel araştırmada bağımsız değişkene çoğunlukla verilen isimdir.

yedeki bir kadınla ya da hiçbir engeli olmayan bir kadınla karşılaşıyorlardı. Kadın, koridorda kaybettiği bir küpeyi bulmak için yardım istiyordu. Bağımlı değişken, deneğin küpeyi bulmaya yardım etmek için kaç dakika harcadığıydı. Süre, yakın bir mesafede bir kitap okur gibi yapan bir gözlemci tarafından ölçülüyordu. Genellikle bir araştırmacı bir deney sırasında bağımlı değişkeni birden çok kez ölçer. Öntest, bağımlı değişkenin müdahele edilmeden önce ölçülmesidir. Sontest, bağımlı değişkenin deneysel duruma müdahele edildikten sonra ölçülmesidir. Deneysel araştıımacılar, çoğunlukla denekleri karşılaştırma amacıyla iki ya da daha çok gruba ayırır. Basit bir deneyde iki grup olur, yalnızca birine müdahele edilir. Deney grubu, müdahele edilen ya da mğdahele edilen unsurun bulunduğu gruptur. Müdahele edilmeyen gruba kontrol grubu denir. Bağımsız değişken birçok farklı değer aldığında, birden çok deney grubu kullanılır. Bir Deney Yürütmenin Basamakları. Araştırma sürecinin temel basamaklarını takip ederek araştırmacılar bir konuya karar verir, onu test edilebilir, bir araştırma soru­ nuna ya da sorusuna daraltır ve sonra değişkenleri olan bir hipotez geliştirir. Önemli ilk adımlardan biri, belirli bir deney tasarımı planlamaktır (daha sonra tartışılacak). Araştırmacı kullanılacak grupların sayısına, müdahele koşullarının nasıl ve ne zaman yaratılacağına, bağımsız değişkenin kaç kez ölçüleceğine ve denek gruplarının baştan sona neler yaşayacağına karar verir. Ayrıca bağımlı değişkenin ölçülerini geliştirir ve deneyin pilot testini gerçekleştirir (bkz. Kutu 9.1). Deneyin kendisi bir araştırmacı denekleri belirledikten ve onları rastlantısal olarak gruplara atadıktan sonra başlar. Deneklere kesin, önceden planlanmış talimatlar verilir. Sonra, araştırmacı müdaheleden önce bir öntestte bağımlı değişkeni ölçer. Daha sonra bir gruba müdahele edilir. Son olarak, araştırmacı bir sontestte bağımlı değişkeni ölçer. Denekler ayrılmadan önce onlarla deney hakkında görüşme yapar. Araştırmacı bağımlı değişkenin ölçümlerini kaydeder ve her grup için sonuçları inceleyerek hipotezin desteklenip desteklenmediğine bakar. Deneylerde Kontrol. Kontrol, deneysel araştırmada çok önemlidir. ^ Bir araştırmacı, müdahelenin etkilerini yalıtmak ve alternatif açıklamaları ortadan kaldırmak için deneysel durumun tüm yönlerini kontrol etmek ister. Bir deneysel durumun araştır­ macılar tarafından kontrol edilmeyen yönleri, bağımlı değişkendeki değişiklikler için müdaheleye alternatiftir ve potansiyel olarak nedensellik kurma çabalarına zarar verirler. Deneysel araştırmacılar bazen deneysel ortamı kontrol etmek için aldatmayı Öntest Bir deneyin bağımlı değişkeninin müdahalenin uygulanmasından önce ölçülmesidir. Sontest Bir deneyin bağımlı değişkeninin tedavinin uygulanmasından sonra ölçülmesidir.

kullanır. Aldatma, araştırmacının bilerek denekleri yazılı ya da sözlü talimatlarla, başkalarının eylemleriyle ya da ortamın özellikleriyle yanıltmasıdır. Suç ortaklarının ya da yardakçıların -başka denekler ya da yoldan geçenler gibi davranan, ama aslın­ da araştırmacı için çalışan ve denekleri kasten yanlış yönlendiren kişilerin- kullanı­ mını gerektirebilir. Aldatma yoluyla araştırmacı deneklerin gördüklerini, duyduk­ larını ve gerçekleştiğine inandıklarını kontrol etmeye çalışır. Örneğin, araştırmacının talimatları denekleri yanıltarak onları grup dayanışması ile ilgili bir çalışmaya katıl­ dıklarına inanmasına neden oluyor. Aslında, deney erkek-kadın sözlü etkileşimiyle ilgilidir ve deneklerin söyledikleri gizlice kaydediliyordun Aldatma, araştırmacının deneklerin durumla ilgili tanımım kontrol etmesine olanak verir. Denekler, gerçek araştırma konusundan haberdar olmadıkları için onların karşı cinse dönük sözlü davranışlarını değiştirmelerine engel olur. Dikkatlerini sahte bir konuya odaklayarak araştırmacı, durumun farkında olmayan deneklerin “doğal” davranmasını sağlar. Gerçekçi aldatma için araştırmacılar, deneklerin gerçek olanlarlardan habersiz kalmasını sağlamak için sahte müdaheleler ve bağımlı değişken ölçümleri uydurabilir. Deneylerde aldatmanın kullanımı etik sorunları beraberinde getiir. Tasarım Türleri Araştırmacılar bir deneyin bölümlerini (öm. öntestler, kontrol grupları, vb.) bir de­ ney tasarımında birleştirir. Örneğin bazı tasarımlarda öntestler eksiktir, bazılarında kontrol grupları bulunmaz ve bazılarında pek çok deney grubu bulunur. Yaygın olarak kullanılan belirli standart tasarımların isimleri vardır. Standart tasarımları iki nedenle öğrenmeniz gerekiyor. Birincisi, araştırma ra­ porlarında araştırmacılar bir standart tasarımı betimlemek yerine onun adını belirtir. Standart tasarımlan bilirseniz raporları okurken deneyin tasarımını anlayabilirsiniz. İkincisi, standart tasarımlar, tasarım bölümlerini birleştirmenin ortak yollarını göste­ rir. Yürüttüğünüz deney için onları kullanabilir ya da kendi çeşitlemelerinizi yara­ tabilirsiniz. Tasarımlar basit bir örnekle aydınlatılabilir. Bir araştırmacı garson ekibinin, kendilerini önadlarıyla tanıtıp yemeği getirdikten -10 dakika sonra “Her şey istedi­ ğiniz gibi mi? diye sormak üzere masaya dönerse daha çok bahşiş alıp almayacağını öğrenmek istiyor. Bağımlı değişken, alınan bahşişin miktarıdır. Çalışma bir kentin 8

Deney grubu Deneysel araştırmada müdahale edilen gruptur. Kontrol grubu Deneysel araştırmada müdahale edilmeyen gruptur. Aldatma Deney yapan bir kişi deneklere bir deneyin gerçek doğası hakkında yalan söylediği ya da eylemleri veya ortam aracılığıyla sahte bir izlenim yarattığı zaman gerçekleşir.

KUTU 9.1 Bir Deney Yürütmenin Basamakları 1. Deneysel araştırmaya uygun olan apaçık bir hipotezle başlayın. 2. Hipotezi pratik sınırlamalar içinde test edecek olan bir deney tasarımına karar verin. 3. Müdahaleyi nasıl ortaya koyacağınıza ya da bağımsız değişkene neden olacak bir durumu nasıl yaratacağınıza karar verin. 4. Bağımlı değişkenin geçerli ve güvenilir bir ölçüsünü geliştirin. 5. Deneysel bir ortam yaratın, müdahale ve bağımlı değişken ölçümlerinin bir pilot testini yürütün. 6. Uygun denekler ya da örnek olaylar belirleyin. 7. Denekleri rastlantısal olarak gruplara atayın (eğer seçilen araştırma tasarımında rastlantısal atama kullanılıyorsa) ve dikkatlice talimatları verin. 8. Tüm gruplar için bağımlı değişkenin öntest ölçümü için veri toplayın (eğer seçilen tasarımda öntest kullanılıyorsa). 9. Müdahaleyi yalnızca deney grubuna (ya da birden çok deney grubu varsa ilgili gruplara) uygulayın ve tüm grupları izleyin. 10. Bağımlı değişkenin sontest ölçümü için veri toplayın. 11. Deneyin gerçek amacı ve gerekçeleri konusunda denekleri bilgilendirerek deney sonrası toplantı yapın. Deneklere neyin gerçekleştiğini düşündüklerini sorun. Denekler deneyin bazı yönleriyle ilgili olarak aldatıldıklarında deney sonrası sorgulama yapmak çok önemlidir. 12. Toplanan verileri inceleyin ve farklı gruplar arasında karşılaştırmalar yapın. Gerektiğinde hipotezin desteklenip desteklenmediğini belirlemek için istatistik ve grafikler kullanın.

iki yakasında aynı tür müşterileri olan ve ortalama bahşiş miktarı aynı olan birbirine özdeş iki restoranda gerçekleştiriliyor. Klasik Deney Tasarımı. Bütün deneyler şimdiye kadar tartıştığımız tasarım türü olan klasik deney tasarımının çeşitlemeleridir. Bu türde rastlantısal atama, bir öntest, bir sontest, bir deney grubu ve bir kontrol grubu bulunur. Örnek. Deneyi yapan, yeni işe alınmış 40 garsona birbirine özdeş iki saatlik eğitim sağlıyor ve onlara kendilerini önadlarıyla tanıtmayacakları ve yemek sırasında müşterileri kontrol etmek için masaya dönmeyecekleri bir senaryoya uymaları talimatını veriyor. Garsonlar daha sonra rastlantısal olarak 20 şer kişilik iki eşit gruba ayrılıyor ve çalışmaya başlamaları için iki restorana gönderiliyor. Deneyi yapan, bir ay boyunca bütün denekler için bahşiş miktarını kaydediyor (öntest puanı). Sonra deneyi yapan kişi, 1. restorandaki 20 deneği (deney grubu) “yeniden eğitiyor”. Deneyi yapan, deneklere bundan sonra kendilerini müşterilere önadlarıyla tanıtmalarını ve yemeği götürdükten 8-10 dakika sonra müşterileri kontrol edip Her şey istediğiniz gibi mi?” diye sormaları talimatını veriyor (müdahele). . restorandaki grup (kontrol grubu) kendilerini tanıtmadan veya yemek sırasında müşterileri kontrol etmeden “kalıyor”. İkinci ay boyunca iki grup için bahşiş miktarı kaydediliyor (sontest puanı). 2

Öndeney Tasarımları. Bazı tasarımlarda rastlantısal atama bulunmaz ve bunlar

ödünler ya da kestirmelerdir. Bu öndeney tasarımları, klasik tasarımı kullanmanın zor olduğu durumlarda kullanılır. Nedensel bir ilişkiye dair çıkarımda bulunmayı daha zorlaştıran zayıf yönleri vardır. Tek Seferde Örnek Olay İncelemesi Tasarımı. Tek gruplu yalnızca sontestli tasarım olarak da adlandırılan tek seferde örnek olay tasarımında yalnızca bir grup, bir müdahale ve bir sontest vardır. Yalnızca bir grup olduğu için rastlantısal atama yoktur. Örnek. Deneyi yapan kişi, yeni işe alınmış 40 garsondan oluşan bir grubu alıyor ve onlara iki saatlik bir eğitim vererek kendilerini müşterilere önadlarıyla tanıtmaları ve yemeği götürdükten 8-10 dakika sonra “Her şey istediğiniz gibi mi?” diye sormaları (müdahale) talimatını veriyor. Bütün denekler çalışmaya başlıyor ve deneyi yapan kişi bir ay boyunca bütün denekler için bahşiş miktarını kaydediyor (sontest puanı). Tek Gruplu Öntest-Sontestli Tasarım. Bu tasarımda bir grup, bir öntest, bir müdahale ve bir sontest bulunur. Kontrol grubu ve rastlantısal atama bulunmaz. Örnek. Deneyi yapan kişi, yeni işe alınmış 40 garsondan oluşan bir grup alır ve hepsine iki saatlik bir eğitim veriyor. Kendilerini önadlarıyla tanıtmayacakları ve müşterileri kontrol etmek için yemek sırasında masaya dönmeyecekleri bir senary­ oya uymaları talimatı veriliyor. Hepsi çalışmaya başlıyor ve deneyi yapan, bir ay boyunca tüm denekler için bahşiş miktarını kaydediyor (öntest puanı). Daha sonra deneyi yapan kişi 40 deneğin tümünü “yeniden eğitiyor” (deney grubu). Deneyi yapan, deneklere bundan sonra kendilerini müşterilere önadlarıyla tanıtmaları ve yemeği götürdükten 8-10 dakika sonra müşterileri kontrol edip “Her şey istediğiniz gibi mi? diye sormaları talimatını veriyor (müdahale). İkinci ay boyunca bütün grup için bahşiş miktarı kaydediliyor (sontest puanı). Bu, tek seferde örnek olay incelemesinden daha ileri bir tasarımdır, çünkü araştırmacı bağımlı değişkeni müdahaleden önce ve sonra ölçer. Ancak bir kontrol Deney tasarımı Bir deneyin bölümlerinin planlanması ve düzenlenmesidir. Klasik deney tasarımı Rastlantısal atama, bir kontrol grubu, bir deney grubu ve her grup için bir öntest ve sontestin bulunduğu bir deney tasarımıdır. Öndeney tasarımları Rastlantısal atamanın bulunmadığı ya da kestirme yollar kullanan ve klasik deney tasarımından daha zayıf olan deney tasarımlarıdır. Deney yapan kişinin klasik bir deney tasarımının bütün özelliklerini kullanamadığı durumlarda klasik deneyin yerine kullanılırlar, ama daha zayıf iç geçerlikleri vardır. Tek seferde örnek olay tasarımı Yalnızca bir deney grubu ve bir sontestin bulunduğu öntesti olmayan deney tasarımıdır.

grubu yoktur. Araştırmacı öntestle sontest arasında sonuca neden olacak müdahaleden başka bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmediğini bilemez. Statik Grup Karşılaştırması. Yalnızca sontestli denk olmayan grup tasarımı da denen statik grup karşılaştırması tasarımında iki grup, bir sontest ve müdahale bulunur. Rastlantısal atama ve öntest yoktur. Zayıf bir yönü, gruplar arasındaki herhangi bir sontest sonucunun müdahaleden değil, deney öncesindeki grup farklılıklarından kaynaklanıyor olabilmesidir. Örnek. Deney yapan kişi yeni işe alınmış 40 garsona birbirine özdeş iki saatlik bir eğitim veriyor ve kendilerini önadlarıyla tanıtmayacakları, yemek sırasında müşterileri kontrol etmek için masaya dönmeyecekleri bir senaryoya uymaları talimatını veriyor. Sonunda her iki restoranda da 20 garson olması kaydıyla çalışmak için iki restorandan istediklerini seçebilirler. Hepsi çalışmaya başlıyor. Bir ay sonra deneyi yapan kişi, . restorandaki deneği (deney grubu) “yeniden eğitiyor”. Deneyi yapan, garsonlara bundan sonra kendilerini müşterilere önadlarıyla tanıtmaları ve yemeği götürdükten 8-10 dakika sonra müşterileri kontrol ederek “Her şey istediğiniz gibi mi?” diye sormaları talimatını veriyor (müdahale). . restorandaki grup (kontrol grubu) kendilerini tanıtmadan veya yemek sırasında müşterileri kontrol etmeden “kalıyor”. İkinci ay boyunca her iki grup için de bahşiş miktarı kaydediliyor (sontest puanı). 1

2 0

2

Yarı Deneysel Tasarımlar ve Özel Tasarımlar. Bu tasarımlar, klasik tasarım gibi, bir nedensel ilişkiyi belirlemeyi öndeney tasarımlarından daha kesin biçimde gerçekleştirir. Yarı deneysel tasarımlar, araştırmacıların klasik tasarımın zor ya da uygunsuz olduğu bir dizi durumda nedensel ilişkileri test etmesine yardımcı olur. Yarı deneysel olarak adlandırılırlar, çünkü klasik deney tasarımının çeşitlemeleridir. Bazılarında rastlantısallaştırma vardır, ama öntest yoktur, bazıları ikiden fazla grup kullanır, bazıları da bir kontrol grubunun yerine bir grubun zaman içinde pek çok kez gözlemlenmesini geçirir. Genel olarak, araştırmacının bağımsız değişken üzerinde klasik tasarımdakinden daha az kontrolü vardır (bkz. Tablo 9.1). İki Gruplu Yalnız Sontestli Tasarım. Bu, statik grup karşılaştırmasıyla özdeştir, ama bir farkla: Gruplar rastlantısal olarak atanır. Klasik tasarımın öntest dışındaki bütün Statik grup karşılaştırması tasarımı İki grubun olduğu, rastlantısal atama yapılmayan ve yalnızca sontestin olduğu deney tasarımıdır. Yarı deneysel tasarımlar Öndeney tasarımlarından daha güçlü deney tasarımlarıdır. Klasik deney tasarımının çeşitlemeleridir ve özel durumlarda ya da bir deneysel araştırmacının bağımsız değişken üzerinde kısıtlı kontrolü bulunduğunda kullanılırlar.

TABLO 9.1 Klasik Deney Tasarımının Başlıca Diğer Tasarımlarla Karşılaştırılması TASARIM

RASTLANTISAL ÖNTEST ATAMA

SONTEST KONTROL GRUBU

DENEY GRUBU

Klasik

Var

Var

Var

Var

Var

Tek Seferde Örnek Olay İncelemesi

Yok

Yok

Var

Yok

Var

Tek Gruplu Öntest Sontestli Yok

Var

Var

Yok

Var

Statik Grup Karşılaştırması

Yok

Yok

Var

Var

Var

İki Gruplu Yalnız Sontestli

Var

Yok

Var

Var

Var

Zaman Dizileri Tasarımları

Yok

Var

Var

Yok

Var

bölümlerine sahiptir. Rastlantısal atama, grupların müdahaleden önce farklı olma şansını azaltır, ama öntest olmadan araştırmacı grupların bağımlı değişkene başladıklarında aynı olduğundan o kadar emin olamaz. Rastlantısal atamalı iki gruplu yalnız sontestli bir tasarımın kullanıldığı bir çalışmada, Rind ve Strohmetz (1999) restoran bahşişlerini inceledi. Müdahale, müşteri hesap pusulalarının arkasına yazılan bir sonraki spesiyalle ilgili mesajlardı. Denekler New Jersey’de kalburüstü bir restoranda yemek yiyen 81 yemek davetlisiydi. Müdahale, servis yapan bir kadının sıradaki restoran spesiyalini hesap pusulasının arkasına yazması ve bağımlı değişken de bahşiş miktarlarıydı. İki yıllık deneyimi olan servis elemanına, rastlantısal olarak karıştırılmış bir kart destesi verildi; kartların yarısında “Mesaj Yok”, yarısında “Mesaj Var” yazıyordu. Bir müşteriye hesap pusulasını vermeden hemen önce cebinden rastlantısal olarak bir kart çekiyordu. Eğer üzerinde “Mesaj Var” yazıyorsa, müşterinin hesap pusulasının arkasına sıradaki spesiyali yazıyordu. Eğer “Mesaj Yok” yazıyorsa hiçbir şey yazmıyordu. Deneyi yürütenler, bahşiş miktarını ve masadaki insan sayısını kaydediyordu. Servis elemanına tüm müşterilere aynı şekilde davranması talimatını vermişlerdi. Sonuçlar, bir sonraki spesiyallerle ilgili mesaj alan müşterilerden daha yüksek miktarda bahşiş geldiğini gösterdi. Kesintili Zaman Dizileri. Kesintili zaman dizileri tasarımında araştırmacı, bir grup kullanır, tedaviden önce ve sonra birden çok öntest ölçümü yapar. Denk Zaman Dizileri. Denk zaman dizileri, tasarımı zamana yayılan bir başka tek gruplu tasarımdır. Bir müdahale yerine bir öntest, sonra bir müdahele ve sontest,

sonra müdahale ve sontest, sonra müdahale ve sontest, vb. bulunur. Örneğin, motorsiklet kullanan kişilerin kask takması 1975’ten önce zorunlu değildi; bu tarihte kaskı zorunlu tutan bir yasa çıktı. 1981 yılında motorsiklet kulüplerinden gelen baskıların sonucunda yasa yürürlükten kaldırıldı. Kask yasası 1998’de tekrar getirildi. Araştırmacının hipotezi, koruyucu kask takmanın baş yaralanmasına bağlı ölümle sonuçlanan kazaların sayısını azalttığı yönündedir. Araştırmacı, zaman içinde motorsiklet kazalarında baş yaralanmasına bağlı kaza oranlarını çıkarıyor. Oranın 1975’ten önce çok yüksek olduğunu, 1975 ile 1981 arasında keskin biçimde düştüğünü, sonra 1981 ile 1988 arasında 1975’ten önceki düzeylere çıktığını ve 1998’den günümüze kadar tekrar düştüğünü buluyor. Latin Kare Tasarımları. Farklı dizilerde ya da zaman sıralarında verilen pek çok tedavinin bir bağımlı değişkeni nasıl etkilediğiyle ilgilenen araştırmacılar bir Latin kare tasarımı kullanabilir. Örneğin, bir coğrafya öğretmeninin öğrencilere öğrete­ ceği üç ünite bulunuyor: harita okuma, pusula kullanma ve enlem/boylam (EB) sistemi. Üniteler herhangi bir sırada öğretilebilir, ama öğretmen hangi sıranın öğren­ cilerin öğrenmesine daha çok yardımcı olduğunu bulmak istiyor. Bir sınıfta öğrenciler önce harita okumayı, sonra pusula kullanmayı, sonra da EB sistemini öğreniyor. Başka bir sınıfta pusula okuma başta geliyor, sonra harita okuma, sonra da EB sistemi. Üçüncü bir sınıfta öğretmen önce EB sistemini, sonra pusula kullanmayı, en sonunda da harita okumayı öğretiyor. Öğretmen, her üniteden sonra testler veriyor ve öğrenciler dönemin sonunda kapsamlı bir sınava giriyor. Öğrenciler sınıflara rastlantısal olarak atanmışlardı, böylece öğretmen üniteleri bir sırada ya da başka bir sırada anlatmanın öğrenmenin gelişmesiyle sonuçlanıp sonuçlanmadığını görebiliyor. Dört Gruplu Solomon Tasarımı. Bir araştırmacı, öntest ölçümünün tedavi ya da ba­ ğımlı değişken üzerinde bir etkisi olduğuna inanıyor olabilir. Bir öntest bazen denekleri tedaviye karşı duyarlaştırabilir ya da sontestteki performanslarını artırabilir (ilerideki test etkisi tartışmasına bkz.). Richard L. Solomon, öntest etkileri sorununu ele almak için dört gruplu Solomon tasarımını geliştirmiştir. Klasik deKesintili zaman dizileri tasarımı Bağımlı değişkenin belirli aralıklarla zamanın birçok noktasında ölçüldüğü ve müdahalenin bu tür ölçümlerin ortasında çoğunlukla tek bir kez gerçekleştiği deney tasarımıdır. Denk zaman dizileri tasarımı Çoğunlukla bir süre boyunca pek çok tekrarlanan öntestin, sontestin ve bir grup için müdahalelerin bulunduğu deney tasarımıdır. Latin kare tasarımı Deneklerin müdahalenin birden çok versiyonuna maruz kaldığı sıra ya da dizilişin bir etkisinin bulunup bulunmadığını incelemek için kullanılan deney tasarımıdır.

ney tasarımı iki gruplu yalnızca sontestli tasarımla birleştirir ve denekleri rastlantısal olarak dört gruptan birine atar. Örneğin bir akıl sağlığı çalışanı, yeni bir eğitim yönteminin hastaların sorunlarla başa çıkma becerilerini geliştirip geiliştirmediğini belirlemek istiyor olsun. Çalışan, 20 dakikalık stresli olaylara tepki testiyle sorun­ larla başa çıkma becerilerini ölçüyor. Hastalar sorunlarla başa çıkma becerilerini testin kendisini çözerek öğrenebileceği için dört gruplu bir Solomon tasarımı kul­ lanılıyor. Akıl sağlığı çalışanı, hastalarını rastlantısal olarak dört gruba ayırıyor. İki grup önteste giriyor, gruplardan biri yeni eğitim yöntemini ve öteki eski yöntemi alıyor. Başka iki grup hiçbir önteste girmiyor, biri yeni yöntemi ve diğeri eski yöntemi alıyor. Dört grubun hepsine aynı sontest veriliyor ve sontest sonuçları kar­ şılaştırılıyor. Eğer iki müdahale (yeni yöntem) grubunun benzer sonuçları varsa ve iki kontrol (eski yöntem) grubunun benzer sonuçları varsa o zaman akıl sağlığı çalışanı, öntestten öğrenmenin bir sorun olmadığını anlar. Eğer öntest alan iki grup (bir müdahale, bir kontrol grubu), öntest almayan iki gruptan farklı sonuç verirse o zaman çalışan, öntestin kendisinin bağımlı değişken üzerinde bir etkisi olabileceği sonucuna varır. Faktöryel Tasarımlar. Bazen bir araştırma sorusu birden fazla bağımsız değişkenin eşzamanlı etkilerine bakmayı akla getirir. Bir faktöryel tasarım, kombinasyon içinde iki ya da daha fazla bağımsız değişken kullanır. Değişkenlerdeki kategorilerin (bazen faktörler olarak adlandırılır) her bir kombinasyonu incelenir. Her değişkende birçok kategori bulunduğunda kombinasyon sayısı çabucak artar. Müdahale ya da manipülasyon her bağımsız değişken değildir; kategorilerin her kombinasyonudur. Bir faktöryel tasarımdaki müdahalelerin bağımsız değişken üzerinde iki tür etkisi olabilir: asıl etkiler ve etkileşim etkileri. Tek faktörlü ya da tek müdahaleli tasarımlarda yalnızca asıl etkiler bulunur. Bir faktöryel tasarımda bağımsız değişken kategorilerinin belirli kombinasyonlarının da etkisi olabilir. Bunlara etkileşim etki­ leri denir, çünkü bir kombinasyondaki kategoriler tek tek her değişkenin etkisinin ötesinde bir etki yaratacak şekilde etkileşime girer. Örneğin, Bardack ve McAndrew (1985) birini işe alma kararında fiziksel çekiciliğin ve uygun kıyafetin etkilerini Dört gruplu Solomon tasarımı Deneklerin rastlantısal olarak iki kontrol grubuna ve iki deney grubuna atandığı deney tasarımıdır. Yalnızca bir deney grubu ve bir kontrol grubu bir önteste girer. Dört grup da sonteste girer. Faktöryel tasarım Birçok bağımsız değişkenin eşzamanlı olarak etkisini değerlendiren deney tasarımı türüdür. Etkileşim etkisi İki bağımsız değişkenin eşzamanlı olarak ve kombinasyon içinde bir bağımlı değişken üzerindeki etkisidir. Her bir bağımsız değişkenin ayrı ayrı işlemesiyle gerçekleşen etkilerin toplamından daha büyük bir etkidir.

belirlemek istemiştir. Ellerinde yüksek, orta ve düşük çekicilikte, uygun ya da uy­ gunsuz kıyafetler içinde altı kadın fotoğrafı bulunuyordu. Denekler birbirine eş özgeçmişleri olan altı fotoğraftan yalnızca birini görüyordu ve kendilerinden bu kişiyi büyük bir şirkette başlangıç düzeyinde idari bir konum için işe alıp almaya­ caklarına karar vermeleri isteniyordu. Her iki değişken de işe alma kararım etkiliyordu, yani deneklerin çekici ve uygun giyinmiş kişileri işe alma olasılığı daha yüksekti. Bu asıl etkilere ek olarak, deneyi yapanlar etkileşim etkileri buldu; çekici ve iyi giyimli kadınların işe alınması olasılığı, giyim ya da görünüşün tek başına bir sonucu olarak beklenebileceğinden çok daha fazlaydı. Fiziksel çekiciliğin daha güçlü bir etkisi bulunuyordu; iki faktörün birleşimi ise işe alma kararına ek bir itki sağlıyordu. Etkileşim etkileri Ong ve Ward (1999) tarafından gerçekleştirilen bir çalışma­ dan alman verileri kullanan Şekil 9.3’te örneklenmektedir. Singapur Ulusal Üniversitesi’nin 128 kadın lisans öğrencisiyle ilgili bir çalışmanın parçası olarak Ong ve Ward, deneklerin tecavüz suçunu iki ana biçimden hangisi olarak anlamlandırdığını ölçtü. Kadınların bazıları tecavüzü büyük ölçüde cinsel olarak ve erkek cinsel güdüsünün sonucu olarak (seks şeması) görüyordu; diğerleri tecavüzü kadın üzerindeki erkek iktidarının ve hâkimiyetinin bir eylemi olarak görüyordu (iktidar şeması). Araştırmacılar deneklerden kendi üniversitelerindeki bir öğrencinin tecavüzüyle ilgili gerçekçi bir senaryoyu okumalarını istedi. Rastlantısal olarak seçilen bir grup denek, kurbanın tecavüzcüyle savaşmaya çalıştığı bir senaryoyu okudu. Diğer grubun senaryosunda kurban pasif biçimde teslim oluyordu. Araştırmacılar daha sonra deneklerden tecavüz kurbanının ne derece suçlu olduğunu ya da tecavüzden sorumlu olduğunu değerlendirmelerini istedi.

Sonuçlar, seks şemasını benimseyen (ve aynı zamanda geleneksel cinsiyet rolü inançlarını kabul etme eğilimi olan) kadınların kurbanı direndiği zaman daha güçlü biçimde suçladığını buldu. Boyun eğdiği zaman suçlama azalıyordu. İktidar şemasını benimseyen (ve aynı zamanda gelenek-dışı olma eğilimi gösteren) kadınların, mücadele ettiğinde kurbanı suçlamaları olasılığı daha düşüktü. Pasif biçimde teslim olduğunda kurbanı daha fazla suçluyorlardı. Böylece, deneklerin kurbanın saldırıya direnme eylemine tepkileri, tecavüz suçuna dair algılarına (yani her bir deneğin benimsediği tecavüz şemasına) göre çeşitlilik gösteriyor ya da bu algılarıyla etkileşime giriyordu. Araştırmacılar, iki tecavüz şemasının deneklerin suçun sorumluluğunu belirleme amacıyla kurbanın direnişini karşıt yönlerde yorumlamasına neden olduğunu buldu. Araştırmacılar, faktöryel tasarımı tartışırken kısaca ifade eder. “İki çarpı üç faktöryel tasarım 2 x 3 olarak yazılır. Bu, iki müdahale olduğu anlamına gelir, birin­ de iki kategori ve diğerinde üç kategori vardır. 2 x 3 x 3 tasarım üç bağımsız değiş­ ken olduğu, birinde iki kategori ve ikisinin her birinde üç kategori olduğu anlamına gelir. Valentine-French ve Radtke (1989), cinsel taciz suçlamasına kurban tepki­ sinin etkisini incelemek için bir 2 x 2 x 3 faktöryel tasarım kullandı. Denekler, Cal­ gary Üniversitesi’nden 120 erkek ve 120 kadın gönüllülisans öğrencisiydi. Araş­ tırmacılar bağımsız değişkeni, bir profesörün bir öğrenciye eğer iş birliği yapmaya istekliyse, omzunun okşanmasına müsaade ederse ve profesörün kendisini yanağın­ dan öpmesine izin verirse iyi bir not vermeyi garantilediği teybe alınmış kısa bir ses kaydı olarak işlemselleştirdi. Deneyi yapanlar, durumun öğrenci kurbanın erkek ya da kadın olduğu çeşitlemelerini ve üç sondan birini kullandı: Kurban olayda davranışları için kendini suçluyordu, profesörü suçluyordu ya da tepki vermiyordu. Böylelikle kurbanın cinsiyeti ve sonların altı kombinasyonu oluyordu. Denekler, çalışmanın amacını bilmiyordu ve yalnızca ses kaydını dinliyordu. Deneyi yapanlar ana bağımlı değişkenin -suç atfetme ya da hatanın kimde olduğuyanı sıra, deneklerin çeşitli artalan özelliklerini de bir anketle ölçtü. Değişkeni 7 pu­ anlı bir Likert ölçeğiyle ölçülen sekiz maddelik bir endeks olarak işlemselleştirdiler. Yazarlar, kadınların olayı cinsel taciz olarak nitelendirme ve profesörü suçlama ola­ sılığının daha yüksek olduğunu buldu. Erkek deneklerin kurban kendini suçlayıcı bir ifade kullandığında kurbanı suçlu bulma oranı kadın deneklerden daha yüksekti.. Bu bir 2 x 2 x 3 faktöryel tasarımdı, çünkü üç bağımsız değişken inceleniyordu: deneğin cinsiyeti, kurbanın cinsiyeti ve kurbanın tepkileri (Ayrıca bkz. Kutu 9.2). Tasarım Simgelenimi Deneyler pek çok biçimde tasarlanabilir. Tasarım simgelenimi, deney tasarımının

KUTU 9.2 “Willie Horton” Televizyon Reklamı Ne Yaptı? Willie Horton, 1998 ABD başkanlık kampanyası sırasında yayınlanan politik bir reklam filminde ünlü oldu. Bir Massachusetts eyalet hapishanesinden haftasonu iznine çıktığında tecavüz ve işkence suçları işleyen hüküm giymiş bir katildi. Aday George Bush, reklam kampanyasını Horton salıverildiği sırada Massachusetts valisi olan rakibi Michael Dukakis’e karşı yürütüyordu. İçindeki yanıltıcı bilgilere karşın, gözlemciler reklam filminin kamudaki suç korkusuna oynadığını fark etti. Eleştirmenler, ayrıca izleyenlere Horton’un Afrika kökenli Amerikalı olduğu gösterildiği için ırkçı bir mesaj da içerdiğini ileri sürüyordu. Mendelberg (1997), Beyaz izleyicilerin suça ya da ırkçı mesaja yanıt verip vermediğini test etmek için bir deney tasarladı. Denekleri Michigan Üniversitesi’nden İspanyol kökenli olmayan 77 Beyaz öğrenciydi, yaş medyanları 18’di. Denekler, 5 noktalı Likert ölçeği kullanarak yedi maddelik bir modern ırkçılık endeksini tamamladı ve puanlara dayanarak “önyargılı ya da “önyargılı değil” olarak sınıflandırıldı. Öğrenciler, rastlantısal olarak iki gruba ayrıldı ve 50 dakikalık bir haber programı izlediler. Kendilerine çalışmanın “at yarışı” ile politik kampanyalarda kapsanan “tözel konular” hakkında olduğu söylendi. Deney grubu programın ortasında Willie Horton ile ilgili bir haber bölümü izledi, kontrol grubu ise çevre kirliliği ilgili olup yine aday Dukakis’i eleştiren başka bir bölüm izledi. Sontestte, öğrenciler bir dizi kamusal sorunla ilgili anketler doldurdu, bunlar arasında suçun denetlenmesi ve ırksal eşitsizliği azaltmak için hükümet programları yer alıyordu. Sontesti tamamladıktan sonra deneklere deney sonrası sorgulama uygulandı. Deneyde, iki gruplu yalnızca sontestli 2 x 2 faktöryel tasarım (ırksal önyargı var ya da yok ve Willie Horton reklam filmi var ya da yok) kullanıldı. Sonuçlar, reklam filminin suçtan çok ırkla ilgili olduğunu gösterdi. Horton reklam filminin izleyicileri suç karşıtlığının büyük destekçileri haline gelmedi, ama onu izleyen önyargılı izleyiciler ırksal eşitliğe daha da karşı çıkar hale geldi. Yazar, “Horton öyküsü gibi ırkçı imalar içeren bir sembolle etkinleştirildiğinde önyargı, Afrika kökenli Amerikalıların konumunun ilerlediğine dair algılara ve beyazların işlerini Afrika kökenli Amerikalılara kaptırmakta olduğu fikrine yol açacaktır... Önyargılı insanlar Horton’a maruz kaldıklarında ırksal eşitliğe daha da fazla direnç gösterecektir” sonucuna varıyordu. Konuyla ilişkili bir deneyde Valentino (1999), 1996 ABD başkanlık seçimlerinde adayların notlandırılmasını karşılaştırdı. Araştırma katılımcıları, üç koşuldan birinin yerleştirildiği haber programları izledi. Bazıları hiçbir suç öyküsünün yer almadığı bir program izledi, bazıları Beyaz olmayan bir şüphelinin bulunduğu çete ilişkili suçlarla ilgili bir öykü izledi, diğerleri de Beyaz bir şüpheliyi izledi. Hiçbir suç haberi izlemeyenler, Bili Clinton’u en olumlu aday olarak notlandırdı, Beyaz bir şüpheliyi izleyenler Clinton’a daha düşük not verdi ve Beyaz olmayan şüpheliyi izleyenler ise Clinton’a en düşük notu verdi. Yazar, haber bültenlerinin oy verme tercihlerini etkileyen biçimde ırkçı tutumları “koşullandırabileceği” sonucuna vardı.

bölümlerini sembolleştirmek için kullanılan bir kısaltma sistemidir Bir deneyin bölümlerinin karmaşık, bir paragraf uzunluğundaki bir betimlemesini iki satır halin­ de düzenlenmiş beş ya da altı sembolle ifade eder. Tasarım simgelenimini bir kez öğrendikten sonra, tasarımları karşılaştırmayı ve onlar hakkında düşünmeyi daha ko­ lay bulacaksınız. Şu semboller kullanılır: O = bağımlı değşikenin gözlemlenmesi; X = müdahale, bağımsız değişken; R = rastlantısal atama. O ’lar, zaman sırasına göre soldan sağa altyazı olarak numaralandırılır. Öntestler O j, sontestler C ^’dir. Ba­ ğımsız değişkenin ikiden fazla düzeyi varsa, X’lerin ayırt edilebilmesi için altyazıyla numaralandırılır. Semboller zaman sırasında soldan sağa doğrudur. R önce gelir, .6

sonra öntest, tedavi ve sontest gelir. Semboller sıralar halinde düzenlenir, her sıra bir denek grubunu temsil eder. Örneğin, üç gruplu bir deneyde bir R (eğer rastlantısal atama kullanılıyorsa), sonra üç sıra O ve X bulunur. Sıralar üst üstedir, çünkü öntestler, tedavi ve sontest her bir grupta yaklaşık aynı zamanda gerçekleşir. Tablo 9.2 pek çok standart deney tasarımın için simgelenimi göstermektedir. İÇ VE DIŞ GEÇERLİK İç Geçerliğin Mantığı İç geçerlik, hipotezleştirilmiş bağımsız değişken tek başına bağımlı değişkeni etkilediğinde söz konusudur. Tedavinin dışında, bağımlı değişkeni etkileyen değişkenler, iç geçerliğe dönük tehditlerdir. Araştırmacının, tedavinin bağımlı değişkendeki değişikliği üreten gerçek nedensel faktör olduğunu söyleme olanağını tehdit ederler. Dolayısıyla, araştırmacılar deneysel koşulları kontrol ederek ve deney tasarımları aracılığıyla tedavi dışındaki değişkenleri bertaraf etmeye çalışırlar. Şimdi iç geçerliğe yönelik başlıca tehditleri inceleyeceğiz. İç Geçerliğe Yönelik Tehditler Aşağıda iç geçerliğe yönelik 10 yaygın tehdit yer alıyor.^ Seçim Yanlılığı. Seçim Yanlılığı, araştırma katılımcılarının birbirine denk gruplar oluşturmaması tehdididir. Rastlantısal atamanın bulunmadığı tasarımlarda bulunan bir problemdir. Bir grupta bulunun deneklerin daha çoğunda bağımlı değişkeni etkileyen bir özellik bulunduğunda gerçekleşir. Örneğin, fiziksel saldırganlıkla ilgili bir deneyde, tedavi grubu kasıtsız olarak futbol, rugbi ve hokey oyuncuları olan deneklerden oluşuyor. Kontrol grubu ise müzisyenler, satranç oyuncuları ve ressam­ lardan oluşuyor. Başka bir örnek, insanların trafik sıkışıklığını atlatma becerisiyle ilgili bir deney olsun. Bir gruba atanan deneklerin tümü kırsal bölgelerden geliyor ve öteki gruptaki deneklerin hepsi büyük şehirlerde yetişmiş. Öntest puanlarının incelenmesi araştırmacının bu tehdidi tespit etmesine yardımcı olur, çünkü öntestte gruplar arasında hiçbir farklılık olması beklenmez. Tasarım simgelenimi Bir deneyin bölümlerini göstermek ve onlarla diyagramlar oluşturmak için kullanılan sembol sisteminin adıdır. İç geçerlik Deney yapanların müdahale ile bağımlı değişken arasındaki ilintiyle ilgili potansiyel alternatif açıklamaları, deney tasarımı yoluyla ortadan kaldırarak nedensel açıklamanın mantıksal kesinliğini güçlendirme olanağıdır.

TABLO 9.2

Simgelenimli Deney Tasarımlarının Özeti

TASARIM ADI

TASARIM SİMGELENİMİ

Klasik deney tasarımı

O

O

o

O Öndeney Tasarımları

0 0 0

X X

0

Tek qruplu öntest/sontest Statik grup karşılaştırması

Yarı Deneysel Tasarımlar 0 0 X 0 0 X Xc Xc Xa Xb Xa Xb 0 0 0

X

İki gruplu yalnız sontestli R Kesintili zaman dizileri Denk zaman dizileri Latin kare tasarımları

0 0 0 R 0 0 0 0 0

Xa Xb Xc Xa Xb Xc 0 0

Dört gruplu Solomon tasarımı

0 O Xb Xa Xb Xc Xc Xa

0 X 0 0 0 0 0 0

X

R Faktöryel tasarımları

0 X 0 0 0 0 O 0

X *1

*1

Z2 Zt Z2

X2 X2

0 0 0 0 O 0 0 O

o X

o

o o o o

Tarih. Bu, deney sırasında tedaviyle ilişkili olmayan bir olayın gerçekleşmesi ve bağımlı değişkeni etkilemesi tehdididir. Tarih etkilerinin, uzun bir süre boyunca süren deneylerde gerçekleşmesi daha olasıdır. Örneğin, deneklerin uzay yolculuğuna yönelik tutumlarını değerlendirmek için yürütülen iki haftalık bir deneyin ortasında bir uzay mekiği fırlatma kulesinde patlıyor ve astronotları öldürüyor. Olgunlaşma. Bu, denekler içindeki tedaviden ayrı bir biyolojik, psikolojik ya da duygusal sürecin zaman içinde değişmesi tehdididir. Olgunlaşma etkisi, uzun süreler boyunca devam eden deneylerde daha yaygındır. Örneğin, uslamlama yete­ neğiyle ilgili bir deney sırasında denekler sıkılıyor, uykuları geliyor ve sonuçta daha düşük puan alıyorlar. Başka bir örnek, 1. ve . sınıflar arasındaki çocukların oyun tarzları üzerine bir deneydir. Oyun tarzları bir müdahalenin etkilerine ek olarak ya da 6

o etkilerin yerine, fiziksel, duygusal değişiklikler ve olgunlaşma değişikliklerinden etkilenir. Öntest ve kontrol grubu olan tasarımlar araştırmacıların olgunlaşma ya da tarih etkilerinin bulunup bulunmadığını belirlemesini kolaylaştırır, çünkü hem deney grubu hem de kontrol grubu zaman içinde benzer değişiklikler gösterecektir. Test etme. Bazen öntest ölçümünün kendisi bir deneyi etkiler. Bu test etme etkisi iç geçerliği tehdit eder, çünkü tek başına müdahaleden çok bağımlı değişkeni etkiler. Dört gruplu Solomon tasarımı araştırmacının test etme etkilerini tespit etmesine yar­ dımcı olur. Örneğin, araştırmacı öğrencilere dersin ilk gününde sınav yapıyor. Ders, müdahaledir. Araştırmacı, öğrenmeyi aynı sınavı dersin son gününde de yaparak test ediyor. Eğer denekler öntest sorularını hatırlıyorsa ve bu öğrendiklerini (yani dikkat ettiklerini) ya da sontestteki soruları yanıtlama biçimlerini etkiliyorsa, bir test etme etkisi söz konusudur. Eğer test etme etkisi varsa, araştırmacı müdahalenin bağımlı değişkeni tek başına etkilemiş olduğunu söyleyemez. Araç kullanımı. Bu tehdit kararlılık güvenilirliğiyle ilgilidir. Araç ya da bağımlı değişken deney sırasında değiştiğinde gerçekleşir. Örneğin bir kilo verme deneyinde, tartının yayları deney sırasında gevşer ve sontestte daha düşük okumalar yapar. Başka bir örnek, Bond ve Anderson (1987) tarafından yürütülen kötü haberleri ilet­ medeki isteksizlik konusundaki bir deneyde gerçekleşmiş olabilir. Deneyi yürütenler deneklerden başka bir kişiye bir zekâ testinin sonuçlarım iletmelerini istiyordu ve sonuçlar ya ortalamanın çok üzerinde ya da çok altındaydı. Bağımlı değişken, teste giren kişiye sonuçları iletmenin ne kadar sürdüğüydü. Bazı deneklere oturumun videoya kaydedildiği söyleniyordu. Deney sırasında bir denekte video bozuldu. Eğer birden fazla denek için bozulsaydı ya da oturumun yalnızca bir kısmında çalışsaydı, deneyde araç kullanımı sorunları yaşanmış olacaktı. (Bu arada, deneklerin kötü haberi iletmesi yalnızca bunu kamuya açık olarak gerçekleştirdiklerini düşündükleri zaman -yani videoya kaydedildikleri zaman- daha uzun sürüyordu.) Deneyin ölümlülüğü. Deneyin ölümlülüğü ya da yıpranması, bazı denekler deneyin sonuna kadar devam etmediğinde gerçekleşir. Her ne kadar ölümlülük can kaybı anlamına geliyor olsa da deneklerin ölmesi anlamına gelmek zorunda değildir. Eğer pek çok denek bir deneyin yarısında ayrılırsa, araştırmacı denekler kalsaydı sonuçTarih etkileri Bir deney sırasında gerçekleşen ve bağımlı değişkeni etkileyen, planlı olmayan ve deney yapanın kontrolü dışındaki bir şey sonucu ortaya çıkan iç geçerliğe dönük bir tehdittir. Olgunlaşma etkisi Deneylerde deney sırasında gerçekleşen ve bağımlı değişkeni etkileyen büyüme, sıkılma ve benzeri doğal süreçlere bağlı olarak ortaya çıkan iç geçerliğe yönelik bir tehdittir.

ların farklı olup olmayacağını bilemez. Örneğin, bir araştırmacı 50 denekle bir kilo verme programına başlıyor. Programın sonunda 30 denek kalıyor, her biri hiçbir yan etki olmaksızın 2,5 kilo kaybetmiştir. Deneyden ayrılan 20 kişi, kalan 30 kişiye göre farklılık göstermiş olabilirdi ve bu da sonuçları değiştirebilirdi. Belki de program ayrılanlarda da etkiliydi ve onlar 15 kilo kaybettiler. Belki de program denekleri hasta etti ve ayrılmaya zorladı. Araştırmacıların iç geçerliğe yönelik bu tehdidi tespit etmek için öntestler ve sontestler sırasında her bir gruptaki deneklerin sayısına dikkat etmesi ve sayıları belirtmesi gerekir. İstatistiksel Gerileme. İstatistiksel gerilemeyi sezgisel olarak kavramak kolay değildir. Grup sonuçlarını ortalamaya doğru çekmek için rastlantısal hatalara yönelik bir eğilim ya da uç değerler sorunudur. İki biçimde görülebilir. Birinci durumda seçilen denekler, bağımlı değişkene göre sıradışıdır. Sıradışı oldukları için bağımlı değişkene birden çok biçimde tepki gösterme olasılıkları daha düşüktür. Örneğin, bir araştırmacı şiddet içeren filmlerin insanların şiddet eylem­ lerinde bulunmasına neden olup olmadığını anlamak istiyor. Sıkı güvenlik önlem­ lerinin olduğu bir hapishaneden bir grup şiddet içereren suç işlemiş kişi seçiyor, onlara bir öntest uyguluyor, sonra şiddet içeren filmler gösteriyor ve bir sontest uyguluyor. Araştırmacıyı çok şaşırtan biçimde, suçlular filmden sonra daha az şiddet eğilimi gösteriyor. Filmi görmemiş olan hapiste olmayan kişilerden oluşan bir kontrol grubu ise öncekinden daha fazla şiddet eğilimi gösteriyor. Şiddet suçluları sıradışı olduğu ve başlarken uçta yer aldığı için bir tedavi onları daha fazla şiddetli hale getirebilirdi; yalnızca rastlantısal şansa bağlı olarak, ikinci bir kez ölçül­ düklerinde daha az uçta gibi görünmektedirler.^ İkinci bir durum, ölçüm aracından kaynaklanan bir sorunla ilgilidir. Eğer pek çok araştırma katılımcısı bir değişkende çok yüksek (tavanda) ya da çok düşük (tabanda) not alırsa, yalnızca rastlantısal şans öntestle sontest arasında bir değişiklik üretecektir. Örneğin bir araştırmacı 80 deneğe bir test veriyor ve 75’i mükemmel puanlar alıyor. Sonra puanları yükseltmek için müdahale ediyor. Zaten çok sayıda denek mükemmel puanlar aldığı için rastlantısal hatalar grup ortalamasını düşü­ recektir, çünkü mükemmel puanlar alanlar rastlantısal olarak yalnızca bir yönde ilerleyebilir -bazı yanıtları yanlış verme yönünde. Öntestlerde puanların incelenmesi araştırmacının iç geçerliğe yönelik bu tehdidi tespit etmesine yardımcı olacaktır. Test etme etkisi Öntestteki ölçüm sürecinin kendisinin bağımlı değişken üzerinde bir etkisinin olabildiği durumda ortaya çıkan iç geçerliğe yönelik bir tehdittir. Deneyin ölümlülüğü Deneklerin deneyin tümüne katılmakta başarısız olmasına, özellikle de pek çok katılımcının ya da bir grupta ötekinden daha fazla sayıda katılımcının deneyden ayrılmasına bağlı olan iç geçerliğe yönelik tehditlerdir.

Y a y ılm a s ı y a d a B u la ş ıc ılık . Müdahalenin yayılması, farklı gruplardaki katılımcıların birbiriyle iletişim kurması ve diğerinin müdahalesini öğrenmesi tehdididir. Araştırmacılar bu tehdidi grupları yalıtarak ya da deneklerin diğer deneklere hiçbir şey açıklamayacaklarına dair söz vermelerini sağlayarak engeller. Örneğin denekler, sözcükleri ezberlemenin yeni bir yolu üzerine bir gün süren bir deneye katılıyor. Bir ara verildiğinde, tedavi grubundaki denekler kontrol grubundakilere ezberlemenin yeni yolunu anlatıyor ve kontrol grubundaki denekler de daha sonra bunu kullanıyor. Araştırmacının bu tehdidi tespit etmek için deney sonrasında deneklerle görüşmeler gibi kaynaklardan gelecek dışarıdan bilgilere gereksinimi vardır.

M ü d a h a le n in

T ela fi D a v r a n ış ı. Bazı deneyler bir denekler grubuna değerli bir şey sağlar, ama diğerine sağlamaz ve sonra bu farklılık açığa çıkar. Eşitsizlik farklılıkları azaltma yönünde baskılara, gruplar arasında rekabete dayalı çekişmeye veya öfke dolu yılgınlığa neden olabilir. Bu tür telafi davranışları tedaviye ek olarak bağımlı değiş­ keni etkileyebilir. Örneğin, bir okul sisteminde öğrenme kazananları sağlamak için bir müdahale uygulanıyor (daha uzun öğle tatilleri). Eşitsizlik açığa çıktıktan sonra, kontrol grubunun katılımcıları eşit muamele talep ediyor ve eşitsizliğin üstesinden gelmek için daha fazla çalışıyor. Başka bir grup eşitsiz muameleden yılgınlığa kapı­ lıyor ve öğrenmekten vazgeçiyor. Bu tehdidi, dışarıdan bilgi olmadan tespit etmek zordur (müdahalenin yayılması tartışmasına bakın).

Her zaman geleneksel bir iç geçerlik sorunu olarak de­ ğerlendirilmemekle birlikte, deneyi yapanın davranışı da nedensel mantığı tehdit edebilir. ^ Bir araştırmacı deney yapanın beklentisini dolaylı olarak deneklere ile­ terek iç geçerliği tehdit edebilir. Araştırmacılar, hipoteze son derece bağlı olabilir ve arzu edilen bulgulan dolaylı olarak deneklere iletebilir. Örneğin engellilere yönelik tepkileri inceleyen bir araştırmacı, kadınların engellilere karşı erkeklerden daha duyarlı olduğuna derinden inanıyor olsun. Göz kontağı, ses tonu, duraklamalar ve diğer sözlü olmayan iletişim biçimleri aracılığıyla araştırmacı, bilinç dışı olarak D e n e y Y a p a n ın B e k le n tisi.

Müdahalenin yayılması Müdahale deney grubundan “dışarı taştığında” ve kontrol grubundaki denekler müdahaleyi öğrendikleri için kendi davranışlarını değiştirdiğinde gerçekleşen iç geçerliğe yönelik bir tehdittir. Telafi davranışı Kontrol grubundaki denekler müdahaleye maruz kalmamalarını telafi etmek için davranışlarını değiştirdiğinde gerçekleşen iç geçerliğe yönelik bir tehdittir. Deney yapanın beklentisi Deneyi yürüten kişinin dolaylı olarak denekleri hipotezden ya da arzu edilen sonuçlardan haber etmesiyle gerçekleşen iç geçerliğe yönelik bir tehdit ve tepkiselliktir.

kadın araştırma katılımcılarını engellilere karşı olumlu hisler bildirmeye teşvik eder; araştırmacının sözlü olmayan davranışı erkek denekler için tam tersidir. İşte deney yapanın beklentisini tespit etmenin bir yolu. Araştırmacı, asistanlar tutar ve onlara deney tekniklerini öğretir. Asistanlar, denekleri eğitir ve öğrenme becerilerini test eder. Araştırmacı asistanlara bir gruptaki deneklerin takdirname almış öğrenciler ve diğer gruptakilerin başarısız öğrenciler olduğunu gösteren sahte not çizelgeleri ve kayıtlar verir, oysa her iki gruptaki denekler birbirine özdeştir. Eğer sahte takdimameli öğrenciler grup olarak sahte başarısız öğrencilerden daha iyi puan alırsa, sonuçlar üzerinde deney yapanın beklentisinin etkisi söz konusudur. Çift taraflı gizli deney, araştırmacı beklentisini kontrol etmek için tasarlanmıştır. Bu tasarımda, deneklerle doğrudan temas halindeki kişiler hipotezin ya da tedavinin ay­ rıntılarını bilmez. Çift taraflı gizlidir, çünkü hem denekler hem de onlarla temas halindeki kişiler deneyin ayrıntılarından habersizdir (bkz. Şekil 9.4). Örneğin bir araştırmacı yeni bir ilacın etkili olup olmadığını anlamak istiyor. Üç renkte haplar kullanarak -yeşil, sarı ve pembe- araştırmacı yeni ilacı sarı hapa koyuyor, pembe hapa eski bir ilacı koyuyor ve yeşil hapı da plasebo yapıyor -gerçek gibi görünen sahte bir tedavi (örn. hiçbir fiziksel etkisi olmayan bir şeker tableti). Hapları veren ve etkilerini kaydeden asistanlar yeni ilacın hangi hapta olduğunu bilmiyor. Yalnızca deneklerle ilgilenmeyen başka bir kişi hangi renkteki hapın ilacı içerdiğini doğrudan biliyor ve sonuçları inceliyor. Çift taraflı gizli tasarım, tıbbi araştırmada neredeyse zorunludur, çünkü deney yapanın beklentisinin etkileri çok iyi bilinir. Dış Geçerlik ve Saha Deneyleri Deney yapan bir kişi iç geçerlikle ilgili tüm kaygıları ortadan kaldırsa bile, dış geçerlik potansiyel bir problem olmayı sürdürür. Dış geçerlik, deney bulgularını deneyin kendisinin dışındaki olaylara ve ortamlara genelleme olanağıdır. Eğer bir çalışmanın dış geçerliği bulunmuyorsa, bulguları yalnızca deneyler için doğrudur ve bu onları temel ve uygulamalı bilim için yararsız kılar. Gerçekçilik. Deneyler gerçekçi midir? Değerlendirilmesi gereken iki tür gerçekçilik vardır. Deneysel gerçekçilik, denekler üzerinde deneysel bir müdahalenin ya da ortamın etkisidir; deney denekleri deneye kapıldığında ve gerçekten ondan etkilendiğinde gerçekleşir. Eğer denekler tedaviden etkilenmeden kalırsa zayıftır; bu yüzden araştırmacılar gerçekçi koşullar yaratmak için büyük yollar kateder. Aronson ve Carlsmith (1968:25) şöyle belirtmiştir: Bütün deneysel prosedürler, yaratılmış olmaları anlamında “uyduruktur”'.

Tek Taraflı Gizli Deney

ŞEKİL 9.4 Çift Taraflı Gizli Deneyler: Tek Taraflı Gizli ya da Sıradan Deneyler ve Çifte Gizli Deneylerle İlgili Şema

Gerçekten de deney yapma sanatının temelde soruşturmacının, kendisinin en kavramsal değişkeninin en doğru biçimde gerçekleştirilmesi olan ve denek için en büyük etkiye ve en fazla inandırıcılığa sahip olan prosedürü yargılama becerisine dayanır. Gündelik gerçekçilik şöyle sorar: Deney gerçek dünya gibi mi? Örneğin, öğrenme­ yi inceleyen bir araştırmacı deneklere dört harfli anlamsız heceleri ezberletiyor. Eğer Çift taraflı gizli deney Ne deneklerin ne de deneyi yapanın adına doğrudan deneklerle ilgilenen kişinin deneyin özelliklerini bildiği bir tür deneysel araştırmadır. Dış geçerlik Bulguları belirli bir çalışmanın ötesine genelleme olanağıdır. Deneysel gerçekçilik Deneyin gerçekçi görünmesinin sağlandığı, böylece deneysel olayların denekler üzerinde gerçek bir etkisinin olduğu dış geçerliktir.

araştırmacı deneklere yalnızca bir deney için yaratılmış bir şeyin yerine gerçek yaşamda kullanılan olgusal bilgiler öğretseydi, gündelik gerçekçilik daha güçlü olurdu. Gündelik gerçekçilik doğrudan doğruya dış geçerliği -deneylerden gerçek dünyaya genelleme yapma becerisini- etkiler. Deneylerin iki yönü genellenebilir. Biri, deneklerden diğer insanlara genellenir. Eğer denekler üniversite öğrencileriyse, araştırmacı sonuçları çoğunluğu üniversite öğrencisi olmayan tüm nüfusa genelleyebilir mi? Başka bir yön, yapay bir tedaviden gündelik yaşama genellemedir. Örneğin, sınıfta iki saatlik bir korku filmini izleyen lisans öğrencisi deneklerden yıllarca şiddet içeren televizyon programları izleyen halkın geneli üzerindeki etkiye genelleme yapılabilir mi? Tepkisellik. Araştırma katılımcıları bir deneyde gerçek yaşamdakinden daha farklı tepki verebilir, çünkü bir çalışmada yer aldıklarını bilirler; buna tepkisellik denir. Hawthorne etkisi, özel bir tepkisellik türüdür.^ İsim, Elton Mayo’nun Westing­ house Electric şirketinin Hawthorne, Illinois fabrikasında 1920’lerde ve 1930’larda yürüttüğü bir dizi deneyden gelmektedir. Araştırmacılar, çalışma koşullarının pek çok yönünü (örn. ışıklandırma, mola süreleri, vb.) değiştirmiş ve verimliliği ölçmüş­ tür. Değişiklik ne olursa olsun, her değişiklikten sonra verimliliğin arttığını keşfetti­ ler. Bu ilgi çekici sonuç ortaya çıktı, çünkü işçiler müdahaleye değil, izleniyor olduk­ larını bilerek, deneyin parçası olmakla kendilerine gösterilen ek dikkate yanıt veri­ yordu. Daha sonraki araştırmalar bunun gerçekleşip gerçekleşmediğini sorguladı, ama bu isim, araştırmacıların dikkatinden kaynaklanan bir etki için kullanılmaktadır. Bununla ilgili bir etki, yeni bir şeyin etkisidir ve bu zaman içinde zayıflayabilir. Talep özelliği, başka bir tepkisellik türüdür. Denekler bir deneyin amacı ya da hipot­ ez hakkında ipuçları yakalayabilir ve araştırmacıyı memnun etmek için kendile­ rinden talep edildiğini düşündükleri şeye (öm. hipotezi desteklemeleri) göre davranışlarını değiştirebilir. Örneğin, Chebat ve Picard (1988) insanların tek yanlı (yalnızca olumlu özellikleri gösteren) reklamlar tarafından mı, yoksa çift yanlı (hem olumlu özellikleri hem de kısıtlamaları gösteren) reklamlar tarafından mı daha fazla ikna edildiğini anlamak istiyordu. Yeni bir sabun ve bir araba için profesyonel rek­ lamlar oluşturdular, her biri için bir tane tek yanlı ve bir tane çift yanlı reklam oluşGündelik gerçekçilik Deneysel koşulların gerçek gibi göründüğü ve bir laboratuvar ortamının dışındaki ortamlara ya da durumlara çok benzer olduğu bir tür dış geçerliktir. Tepkisellik Denekler bir deneyde olduklarının ve incelendiklerinin farkında olduğu için ortaya çıkan dış geçerliğe yönelik bir tehdittir. Hawthorne etkisi Deneklerin tedavinin kendisinden çok bir deneyde buldukları olgusuna yanıt verdiği ünlü bir olaydan dolayı böyle adlandırılan bir tepkisellik etkisidir.

turuldu. Reklamları Montreal’de Quebec Üniversitesi’nde 434 lisans öğrencisine gösterdiler ve öğrencilerden reklam mesajının kabul görmesiyle ilgili sekiz Likert tipi sorunun yer aldığı anketi doldurmalarını istediler. Şöyle belirttiler (1988:356): “Herhangi bir potansiyel yanlılıktan ya da deney yapanların ortaya çıkarabileceği deneysel ‘talep’ten kaçınmak için..., anketler lisans üstü araştırma asistanlarınca uygulandı”. Son bir tepkisellik türü, deneklere plasebo verildiği halde gerçek tedaviyi almışlar gibi yanıt verdiklerinde ortaya çıkan plasebo etkisidir. Örneğin, sigarayı bırakmayla ilgli bir deneyde deneklere ya nikotine bağımlılıklarını azaltan bir ilaç ya da bir plasebo veriliyor. Eğer plaseboyu alan denekler de sigarayı bırakırsa o zaman bir deneye katılmanın ve kendilerinin sigarayı bırakmasına yardımcı olacağına inan­ dığı bir şeyi almanın denekler üzerinde bir etkisi olmuştur. Deneklerin yalnızca plaseboya inancı bağımlı değişkeni etkilemiştir. İç ve dış geçerliğin kısa bir değer­ lendirmesi için Tablo 9.3’e bakın. Saha Deneyleri. Bu bölümde, bir laboratuvarın kontrollü koşulları altında gerçekleştirilen deneyler üzerine odaklanıldı. Bir araştırmacının deney koşulları üzerinde daha az denetiminin bulunduğu saha ortamlarında ya da gerçek yaşamda da deneyler yürütülür. Denetim miktarı, bir süreklilik çizgisi üzerinde çeşitlilik gösterir. Bir uçta, son derece kontrollü laboratuvar deneyi vardır, özelleşmiş bir ortamda ya da laboratuvarda gerçekleştirilir; karşı uçta saha deneyi vardır, “sahada” -b ir metro vagonu, bir içki dükkanı ya da bir kaldırım gibi doğal ortamlarda- gerçekleştirilir. Saha deneylerindeki denekler çoğunlukla bir deneyde yer aldıklarının farkında değildir ve doğal biçimde tepki verirler. Örneğin araştırmacılar, deneyi hazırlayanlardan birinin metro vagonunda kalp krizi geçiriyor numarası yapmasını sağlamış ve seyircilerin nasıl tepki verdiğine bakmıştır.^ Dramatik bir örnek, Harari ve meslektaşlarının (1985) yoldan geçen bir erkeğin tecavüz girişimini durdurmaya kalkışıp kalkışmayacağı üzerine yürüttüğü bir saha deneyidir. TABLO 9.3 İç ve Dış Geçerlikle İlgili Başlıca Kaygılar San Diego Eyalet Ü n iv e rs ite s i’nde İÇ GEÇERLİLİK DIŞ GEÇERLİLİK VE TEPKİSELLİK yürütülen bu de­ Seçim yanlılığı Deneysel gerçekçilik Tarih etkisi Gündelik gerçekçilik neyde, akşam saat­ Olgunlaşma etkisi Hawthorne etkisi lerinde kampüste Test etme etkisi Talep özelliği oldukça izole bir Araç kullanımı Plasebo etkisi Deneysel ölümlülük patikada bir teca­ İstatistiksel gerileme vüz girişimi sahne­ Müdahalenin yayılması lendi. Sahnelenen Telafi davranışı saldırı, tek başına Deney yapanın beklentisi

ya da iki-üç kişilik gruplar halinde yaklaşan habersiz erkek denekler tarafından açıkça görülebilir biçimdeydi. Saldırıda, bir kadın öğrenci çalıların arkasında saklanan iri bir adam tarafından yakalanıyordu. Adam, kadını sürüklerken ve ağzını kapatmaya çalışırken kadın kitaplarım düşürüyordu. Mücadele ediyor ve “Hayır, hayır! İmdat, yardım edin, lütfen bana yardım edin!” ve “Tecavüz!” diye çığlık atıyordu. Gizlenen gözlemciler, oyunculara ne zaman sahnelemeye başlayacaklarını söylüyor ve deneklerin eylemlerini not ediyordu. Yardım, saldırı bölgesine doğru hareket etme veya yakındaki bir otoparkta görünen bir polis memuruna doğru hareket etme ile ölçülüyordu. Çalışma, gruplardaki erkeklerin yüzde 85’inin ve tek başına yürüyen erkeklerin yüzde 65’inin kadına yardım etmek için fark edilir bir harekette bulunduğunu ortaya koydu. Deneyi yapanın denetiminin miktarı, iç ve dış geçerlikle ilişkilidir. Laboratuvar deneyleri, daha fazla iç geçerliğe ama daha az dış geçerliğe sahip olma eğilimin­ dedir. Mantıksal olarak daha sıkı ve daha iyi kontrol edilirler, ama daha az genellenebilirler. Saha deneyleri, daha fazla dış geçerliğe ama daha az iç geçerliğe sahip olma eğilimi gösterir. Daha fazla genellenebilirler, ama daha az kontrollüdürler. Yarı de­ neysel tasarımlar daha yaygındır. Örneğin, sahnelenen tecavüze yeltenmeyle ilgili deneyde araştırmacılar son derece yüksek dış geçerliği olan çok gerçekçi bir durumu yeniden yarattı. İnsanları bir laboratuvar ortamına koyup farazi olarak ne yapacak­ larını sormaktan daha fazla dış geçerliği vardı. Ancak denekler rastlantısal olarak atanmamıştı. Oradan geçen her erkek bir denek oldu. Deneyi yapanlar deneğin gördükleri ya da duyduklarını kesin olarak kontrol edemiyordu. Denek yanıtının ölçümü gizlenen gözlemcilere dayanıyordu ve onlar bazı denek tepkilerini kaçırmış olabilirdi. Ayrıca denekler bilgilendirilerek onay vermemişti. PRATİK ETKENLER Her araştırma tekniğinin “meslek sırları” vardır; bunlar, deneyimle kazanılan pragmatik stratejilerdir. Deneyimli bir araştırmacının başarılı araştırma projeleriyle deneyimsiz yeni bir araştırmacının karşılaştığı zorluklar arasındaki fark burada yatar. Bunlardan üçü burada tartışılıyor.

Talep özelliği Deneysel araştırmadaki deneklerin hipotez hakkında ipuçları yakaladığı ve davranışlarını buna göre değiştirdiği bir tepkisellik türüdür. Plasebo etkisi Deneklere gerçek müdahale verilmeyip bir plasebo ya da sahte müdahale verildiği halde deneklerin gerçek müdahaleye maruz kalıyormuş gibi tepki vermesidir. Laboratuvar deneyi Deneyi yapan kişinin büyük denetime sahip olduğu yapay ortamda gerçekleştirilen deneysel araştırmadır.

Planlama ve Pilot Testler Bütün toplumsal araştırmalar planlama gerektirir. Planlama aşamasında, bir araş­ tırmacı alternatif açıklamaları ya da iç geçerliğe dönük tehditleri ve onlardan nasıl kaçınacağını öngörür, verileri kaydetmek için iyi düzenlenmiş bir sistem geliştirir ve çalışmada kullanılacak olan her türlü aygıta pilot test yapar (örn. bilgisayarlar, video kameraları, ses kayıt cihazları, vb.). Pilot testlerden sonra araştırmacının deneyin rafine edilmeye gereksinim duyan yönlerini ortaya çıkarmak için pilot deneklerle görüşme yapması gerekir. Deneklere Verilen Talimatlar Çoğu deney, ortamı hazırlamak için deneklere talimatlar vermeyi gerektirir. Bir araştırmacının talimatları dikkatli biçimde ifade etmesi ve bütün deneklerin aynı şeyi duyması için hazırlanmış bir senaryoya uyması gerekir. Bu güvenilirliği sağlar. Talimatlar ayrıca aldatma kullanılırken gerçekçi bir paravan hikâye yaratmakta da önemlidir. Aronson ve Carlsmith (1968:46), şöyle belirtmiştir: “Tecrübesiz deney yapan kişinin en sık yaptığı hatalardan biri, talimatları aşırı kısa tutmaktır”. Deney Sonrası Görüşme Bir deneyin sonunda, araştırmacının deneklerle görüşme yapması gerekir. Bunun üç sebebi vardır. Birincisi, eğer aldatma kullanılmışa araştırmacının araştırma katılım­ cılarıyla toplantı yapması, onlara deneyin gerçek amacını anlatması ve soruları yanıtlaması gerekir. İkincisi, deneklerin ne düşündüğünü ve duruma dair betim­ lemelerinin davranışlarını nasıl etkilediğini öğrenebilir. Son olarak, öteki potansiyel katılımcılara deneyin gerçek doğasını açık etmemenin önemini açıklayabilir. DENEYSEL ARAŞTIRMANIN SONUÇLARI: KARŞILAŞTIRMA YAPMAK Karşılaştırma, bütün araştırmaların anahtarıdır. Deneysel araştırmanın sonuçlarını dikkatli biçimde inceleyerek, bir araştırmacı iç geçerliğe tehditler hakkında çok şey öğrenebilir ve müdahalenin bağımlı değişken üzerinde bir etkisi olup olmadığını anlayabilir. Örneğin, daha önce tartışılan Bond ve Anderson’un (1987) kötü haber iletme üzerine deneyinde özel ya da kamuya açık ortamlarda olumlu test sonuçlarını Saha deneyi Doğal bir ortamda gerçekleşen deneysel araştırmadır. Deney sonrası toplantı Bir deneyde eğer aldatma kullanılmışsa deneyin gerçek açıklamasını yapmak veya deneklerin algılarını öğrenmek için deneyden sonra deneklerle konuşmaktır.

iletmek, sırasıyla ortalama 89,6 ve 73,1 saniye ve olumsuz test sonuçlarını iletmek, ortalama 72,5 ya da 147,2 saniye sürüyordu. Bir karşılaştırma, en uzun sürenin kamu önünde kötü haber iletmek olduğunu ve özelde iyi haberin biraz daha uzun sürdüğünü göstermektedir. Bu tür karşılaştırmalarla ilgili daha karmaşık bir örnek, klasik deney tasanmı kullanılarak gerçekleştirilmiş olan beş kilo verme deneyinden oluşan bir serinin so­ nuçlarının gösterildiği Şekil 9.5’te yer almaktadır. Örnekte, Enrique’s Slim Clinicteki (Enrique’nin Zayıflama Kliniği) deney grubunun 30 katılımcısı ortalama 22,6 kilo vermiş, kontrol grubundaki 30 araştırma katılımcısı ise bir kilo bile vermemiştir. Deney sırasında yalnızca bir kişi ayrılmıştır. Susan’s Scientific Diet Plan’in (Susan’ın Bilimsel Diyet Planı) aynı derecede farklı sonuçları vardı, ama onun deney grubundan 11 kişi ayrıldı. Bu, deneyin ölümlülüğü ile ilgili bir sorunu ortaya koy­ maktadır. Carl’s Calorie Counters’daki (Carl’m Kalori Sayacı) deney grubundaki insanlar 5 kilo, kontrol grubundakiler ise 1 kilo verdi; ama kontrol grubu ve deney grubu ortalama 11 kilo ağırlık farkıyla başlamıştı. Bu, seçim yanlılığı sorununa işaret etmektedir. Natalie’s Nutrition Center’da (Natalie’nin Beslenme Merkezi) hiçbir deney ölümlülüğü ya da seçim yanlılığı sorunu yoktu, ama deney grubundakiler kontrol grubundakilerden fazla kilo vermedi. Görünen o ki, müdahale etkili olmamıştı. Pauline’s Pounds Off (Pauline’le Fazla Kilolara Son) seçim yanlılığı ve deney ölümlülüğü sorunlarını önlemişti. Onun deney grubundakiler 14,5 kilo verdi, ama kontrol grubundakiler de aynı kiloyu verdi. Bu durum olgunlaşma, tarih ya da müdahalenin yayılması etkilerinin oluşma ihtimalini akla getirmektedir. Böylelikle, Enrique’s Slim Clinic’teki tedavi en etkili tedavi gibi görünmektedir. ETİK ÜZERİNE Etik etkenler deneysel araştırmada önemli bir konudur, çünkü deneysel araştırma zorlayıcıdır (yani müdahale eder). Müdahaleler, insanları uydurma toplumsal ortamlara yerleştirmeyi ve duygularını ya da davranışlarını manipüle etmeyi gerektirebilir. Bağımlı değişkenler deneklerin söyledikleri veya yaptıkları olabilir. Zorlayıcılığın miktarı ve türü etik standartlar tarafından sınırlanır. Araştırmacılar, araştırma katılımcılarını fiziksel tehlikeye atıyor, onları utandırıcı ya da kaygı uyan­ dırıcı ortamlara sokuyorsa çok dikkatli olmalıdırlar. Olayları titiz biçimde izlemeli ve olup bitenleri kontrol etmelidir. Aldatma toplumsal deneylerde yaygındır. Araştırmacılar araştırmanın amaçları gereğince denekleri yanlış yönlendirebilir ya da onlara yalan söyleyebilir. Bu türden sahtekârlık, yalnızca başka türlü başarılamayacak bir hedefi başarmanın aracı olarak kabul edilebilir. Değerli bir amaç için bile olsa aldatma, ancak kısıtla­ malar çerçevesinde kullanılabilir. Aldatma miktarı ve türü gereken minimumun ötesine

ŞEKİL 9.5 Klasik Deney Tasarımı Kilo Verme Deneylerinde Sonuçların Karşılaştırılması

Deney Grubu Kontrol Grubu

ENRiQUE’S SUM CLİNİC Öntest Sontest 86 (30) 63 (29) 85,6 (30) 85,6 (30)

NATALIE’S NUTRITION Öntest Deney Grubu 86 (30) Kontrol Grubu 87 (29)

CENTER Sontest 85,1 (29) 85,6 (28)

SUSAN’S SCIENTIFIC DIET P U N Öntest Sontest Deney Grubu 86 (30) 63,8 (19) Kontrol Grubu 85,6 (30) 85,6 (28)

Deney Grubu Kontrol Grubu

CARL’S CALORIE COUNTERS Öntest Sontest Deney Grubu 72,5 (30) 68,8 (29) Kontrol Grubu 86,5 (29) 85,6 (29)

KARŞIUŞTIRMA AMAÇLI SEMBOLLER Öntest Sontest A (A) Deney Grubu C(C) B (B) Kontrol Grubu D (D)

PAULINE’S POUNDS OFF Öntest Sontest 86 (30) 71,5(30) 86,5 (29 72 (28)

KARŞIUŞTIRMAUR Enrique’s Susan’s Carl’s Natalie’s Pauline’s

A-B

C-D

A-C

B-D

0,4 0,4 14 1 0,5

22,6 21,8 16,8 0,5 0,5

-23 -22,2 -3,7 -0,9 -14,5

0 0 -0,9 -1,4 -14,5

(A)-(C)

(B)-(D)

-1 -11 -1 -1 0

0 2 0 -1 -1

A-B C-D

iki grup başladığında aynı mıydı? Eğer değilse, seçim yanlılığı gerçekleşiyor olabilir. İki grup bitişte aynı mı? Eğer değilse, müdahale etkisiz olabilir veya güçlü tarih, olgunlaşma ya da müdahalenin dağılması etkileri olabilir. A-C Deney grubu değişti mi? Değişmediyse, müdahale etkisiz olabilir. (A) -(C) ve (B)-(D) Deney grubundaki ya da kontrol grubundaki deneklerin sayısı değişti mi? Eğer büyük ölçüde ayrılma gerçekleşirse, deney ölümlülüğü iç geçerliğe yönelik bir tehdit olabilir. YORUMUMA Enrique’s Görünen hiçbir iç geçerlik tehdidi yok, müdahale etkili Susan’s Deneyin ölümlülüğü olası problem Seçim yanlılığı olası problem Carl’s Natalie’s Görünen hiçbir iç geçerlik tehdidi yok, müdahale etkisiz Pauline’s Tarih, olgunlaşma, müdahalenin yayılması tehditleri olası problem

Not: Sayılar ortalama kilogram sayısıdır. Parantez içindeki () sayılar gruptaki deneklerin sayısıdır. Deney ve kontrol gruplarına rastlantısal atama yapılmıştır.

geçmemelidir ve deneyden sonra araştırma katılımcılarıyla toplantı yapılmalıdır. SONUÇ Bu bölümde, rastlantısal atamayı ve deneysel araştırma yöntemlerini öğrendiniz. Rastlantısal atama, birbirine denk olarak ele alınabilen ve dolayısıyla karşılaş-

tırılabilen iki (ya da daha fazla) grup yaratmanın etkin bir yoludur. Deneysel araş­ tırma nedensel bir ilişki için kesin ve görece belirli kanıtlar sağlar. Pozitivist yaklaşımı izler, istatistikle analiz edilebilen nitel sonuçlar üretir ve çoğunlukla değerlendirme araştırmasında kullanılır (bkz. Kutu 9.3). Bu bölümde ayrıca bir deneyin bölümlerinin farklı deneysel tasarımlar ürete­ cek şekilde nasıl birleştirilebileceği incelendi. Klasik deneysel tasarıma ek olarak, öndeneysel ve yarı deneysel tasarımları ve tasarım simgelenimlerini öğrendiniz. Müdahaleye olası alternatif açıklamalar olan iç geçerliğe yönelik tehditleri gördünüz. Ayrıca dış geçerliği ve saha deneylerinin dış geçerliği nasıl en yükseğe çıkardığını öğrendiniz. Deneysel araştırmanın asıl güçlü yanı, nedensellik için kanıtlar sağlamadaki mantıksal katılığı ve denetimidir. Genel olarak, diğer tekniklere göre deneyleri yine­ lemek daha kolay, daha az maliyetli olma ve daha az zaman alma eğilimindedir. Deneysel araştırmanın da kısıtlamaları vardır. Birincisi, bazı sorular deneysel yön­ temleri kullanarak ele alınamaz, çünkü kontrol ve deneysel manipülasyon olanak­ sızdır. Başka bir kısıtlama, deneylerin çoğunlukla bir seferde bir ya da birkaç hipo­ tezi test etmesidir. Bu bilgiyi parçalar ve pek çok araştırma raporuyla sonuçları sentezlemeyi zorunlu kılar. Dış geçerlik potansiyel bir problemdir, çünkü çoğu deney üniversite öğrencilerinin rastlantısal olmayan küçük ömeklemlerine dayanır.^ Sonuçların dikkatle incelenmesi ve karşılaştırılmasının sizi araştırma tasarı­ mındaki potansiyel sorunlara karşı nasıl uyarabileceğini öğrendiniz. Son olarak, deneylerdeki bazı pratik ve etik etkenleri gördünüz. Sonraki bölümlerde, başka araştırma tekniklerini inceleyeceksiniz. Deneysel olmayan yöntemlerin mantığı deneyinkinden farklıdır. Deney yürütenler dar biçimde birkaç hipoteze odaklanır. Çoğunlukla ellerinde bir ya da iki bağımsız değişken, tek KUTU 9.3

Deneylerin Değerlendirme Araştırması için Kullanılması

Daha önce 2. Bölümde sözü edilen bir çalışmada, VVysong ve çalışma arkadaşları (1994) D.A.R.E. (Uyuşturucu Kullanımına Direnme Eğitimi) programının etkililiğini değerlendirmek için bir deney kullanmıştı. Şimdi deneyleri daha iyi anladığınıza göre, deneyin tasarımını gözden geçirelim. Yazarlar, rastlantısal olarak ayrılmayan ama bir kalıba uymadan gruplara ayrılan iki grubu inceledi. Deney grubu 7. sınıfta D.A.R.E. programına katıldı, kontrol grubu katılmadı. Müdaha­ le, eğitimli polis memurlarının okullarda sunumlar ve tartışmalar yürütmesinden oluşan bir prog­ ram olan D.A.R.E.’ye katılmaktı. Programın, öğrencilerin arkadaşlarından gelen alkol ve yasa­ dışı uyuşturucu kullanma baskısına direnmesine yardım ettiği ve öğrenci özgüvenini artırdığı iddia edilmektedir. Bağımlı değişkenler arasında ilk kez uyuşturucu kullanma yaşı, uyuşturucu kullanma sıklığı ve öğrencinin özgüveni yer alıyordu. Yazarlar müdahaleden dört yıl sonra prog­ ramın lise yıllarında öğrenci davranışları üzerinde kalıcı bir etkisinin bulunup bulunmadığını belirlemek için değişkenleri ölçtü. Yazarlar iki grup için bağımlı değişkenlerin ölçümlerini karşılaştırdığında, ikisi arasında hiçbir farklılık bulamadı. Programın hiçbir etkisinin bulun­ madığı şeklindeki sıfır hipotezini reddetmeyi başaramadılar.

bir bağımlı değişken, küçük denek grupları ve araştırmacının yol açtığı bir bağımsız değişken vardır. Bunun aksine, öteki tekniklerde araştırmacılar birçok hipotezi bir seferde test eder, çok sayıda bağımsız ve bağımlı değişkeni ölçer ve daha çok sayıda rastlantısal örneklenmiş araştırma katılımcısı kullanır. ANAHTAR TERİMLER Aldatma Bir seferlik örnek olay tasarımı Çift taraflı gizli deney Denekler Deney grubu Deney sonrası toplantı Deney tasarımı Deney yapanın beklentisi Deneyin ölümlülüğü Deneysel gerçekçilik Denk zaman dizileri tasarımı Dış geçerlik Dört gruplu Solomon tasarımı Etkileşim etkisi Faktöryel tasarım Gündelik gerçekçilik Hawthorne etkisi İç geçerlik Kesintili zaman dizileri tasarımı Klasik deney tasarımı Kontrol grubu

Laboratuvar deneyi Latin kare tasarımı Olgunlaşma etkisi Öndeneysel tasarımlar Öntest Plasebo etkisi Rastlantısal atama Saha deneyi Seçim yanlılığı Sontest Statik grup karşılaştırması tasarımı Talep özelliği Tarih etkileri Tasarım simgelenimi Tedavi Tedavinin yayılması Telafi davranışı Tepkisellik Test etme etkisi Yarı deneysel tasarımlar

DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Bir deneyin yedi unsuru ya da bölümü hangileridir? . Öndeneysel tasarımları klasik tasarımdan ayıran nedir? 3. Hangi tasarım birçok tedavinin farklı şekillerde sıralanmasına olanak verir? 4. Bir araştırmacı “Üçe ikilik bir tasarımdı, bağımsız değişkenler korku düzeyi (dü­ şük, orta, yüksek) ve kaçış kolaylığı (kolay/zor); bağımlı değişken ise kaygıydı” diyor. Bu ne demektir? Yalnız sontestli rastlantısal atama kullanıldığı varsayılırsa, tasarım simgelenimi nasıldır? 5. Kesintili ve denk zaman dizileri tasarımlan arasındaki fark nedir? 2

. İç geçerlik mantığı nedir ve bir kontrol grubun kullanılması bu mantığa nasıl uyar? 7. Dört gruplu Solomon tasarımı test etme etkisini nasıl çözer? 8 . Çift taraflı gizli deney nedir ve neden kullanılır? 9. Saha deneylerinin mi yoksa laboratuvar deneylerinin mi daha fazla iç geçerliği vardır? Dış geçerliği? Açıklayın. 10. Deneysel gerçekçilikle gündelik gerçekçilik arasındaki fark nedir? 6

NOTLAR 1. Cook ve Campbell (1979:9-36, 91-94) deneysel araştırma için nedenselliğe daha katı bir pozitivist yaklaşımda bir değişiklik yapılmasını savunmuştur. 4. Bölümde genel hatları çizilen eleştirel yaklaşımın bazı özelliklerini paylaşan “eleştirel-gerçekçi” bir yaklaşım önermişlerdir. 2. Deneyin tarihiyle ilgili tartışmalar için bkz. Danziger (1988), Gillespie (1988), Homstein (1988), O’Donnell (1985) ve Scheibe (1988). 3. Bkz. Homstein (1988:11). 4. II. Dünya Savaşından sonraki olaylar için bkz. Harris (1988) ve Suls ve Rosnow (1988). Artan aldatma kullanımı için bkz. Reynolds (1979:60). 5. Deneylerde kontrolle ilgili bir tartışma için bkz. Cook ve Campbell (1979:7-9) ve Spector (1981:15-16). 6 . Araştırma tasarımının simgelenimi Cook ve Campbell (1979:95-96), Dooley (1984:132-137) ve Spector (1981:27-28) içinde tartışılmaktadır. 7. İç geçerliğe yönelik tehditlerle ilgili ek tartışmalar için bkz. Cook ve Campbell (1979:51-68), Kercher (1992), Spector (1981:24-27), Smith ve Glass (1987) ve Suls ve Rosnow (1988). . Bu örnek Mitchell ve Jolley’den (1988:97) ödünç alınmıştır. 9. Deneyi yapanın beklentisi, Aronson ve Carlsmith (1988:66-70), Dooley (1984:151-153) ve 8

Mitchell ve Jolley (1988:327-329) içinde tartışılmaktadır. 10. Ayrıca bkz. Aronson ve Carlsmith (1968:22-25). 11. Dış geçerlikle ilgili bir tartışma için bkz. Cook ve Campbell (1979:70-80). 12. Havvthome etkisi Roethlisberger ve Dickenson (1939), Franke ve Kaul (1978) ve Lang (1992) içinde tanımlanmaktadır. Ayrıca bkz. Cook ve Campbell (1979:123-125) ve Dooley (1984:155156) içindeki tartışmalar. Gillespie (1988, 1991), deneylerin politik bağlamını ve bu bağlamın deneyleri nasıl biçimlendirdiğini tartışmıştır. 13. Bkz. Piliavin ve çalışma arkadaşları (1969). 14. Bkz. Graham (1992).

X. BÖLÜM

TARAMA ARAŞTIRMASI

TARAMAYA UYGUN ARAŞTIRMA SORULARI TARAMA ARAŞTIRMASININ TARİHİ TARAMA ARAŞTIRMASININ MANTIĞI Tarama Nedir? Tarama Yürütmenin Basamakları ANKETİ OLUŞTURMA İyi Soru Yazma İlkeleri Yanıtlayıcınm Anımsamasına Yardımcı Olma Dürüst Yanıtlar Alma Açık ve Kapalı Sorular İfade Sorunları Anket Tasarlama Sorunları TARAMA TÜRLERİ: AVANTAJLAR VE DEZAVANTAJLAR Postayla ve Kendi Başına Yürütülen Anketler Telefonla Görüşmeler Yüz Yüze Görüşmeler Web Taramaları Özel Durumlar Maliyetler GÖRÜŞME YAPMA Görüşmecinin Rolü Görüşmenin Aşamaları Görüşmecilerin Eğitilmesi Görüşmeci Yanlılığı Kültürel Anlamlar ve Tarama Görüşmeleri Pilot Test Yürütme ETİK TARAMA SONUÇ Tarama dahil olmak üzere her veri toplama yöntemi, bilgiye yalnızca yaklaşa­ bilir. Her biri, gerçekliğin farklı bir anını yakalar ve tek başına kullanıl­ dıklarında hepsinin kısıtları vardır. Bir taramaya başlamadan önce araştır-

maçının, eldeki problem için bunun en uygun ve verimli yöntem olup olma­ dığını sormasında fayda vardır. Tarama, kamu görüşü gibi bazı problemleri incelemek için son derece değerliyken, ötekiler için işe yaramaz. - Donald P. Warwick ve Charles A. Lininger, The Sample Survey (Ömeklem Taraması), s. 5-6 Birisi elinize sorularla dolu bir kağıt tutuşturuyor. İlk soru şöyle: “Sizin Neuman araştırma yöntemleri ders kitabı hakkındaki görüşünüzü öğrenmek istiyorum. Sizce şunlardan hangisidir?: (a) iyi düzenlenmiş, (b) yeterince düzenlenmiş, (c) kötü dü­ zenlenmiş” Büyük olasılıkla buna şaşırmazsınız. Bu bir tarama türüdür ve çoğumuz yetişkinliğe erişene kadar taramalara alışmış oluruz. Tarama, sosyal bilimlerde ve ilgili uygulamalı alanlarda en yaygın biçimde kullanılan veri toplama tekniğidir. Gerçekte, insanlar bazen bilgi toplamak için “Tarama yapın” der, oysa ki “En uygun araştırma tasarımı hangisi?” diye sormaları gerekir. Taramaların popülerliğine karşın, yanıltıcı ya da değersiz sonuçlar veren bir tarama yürütmek kolaydır. İyi taramalar düşünme ve çaba gerektirir. “Öteki bilimsel ve teknik araçlar gibi taramalar da iyi hazırlanmış ya da kötü hazırlanmış olabilir ve doğru biçimlerde ya da yanlış biçimlerde kullanılabilir” (Bradbum ve Sudman, 1988:37). Bütün taramalar profesyonel toplumsal araştırma taramasına dayanır. Bu bö­ lümde, iyi tarama araştırmasının başlıca bileşenlerini ve kısıtlamalarını öğreneceksiniz. TARAMAYA UYGUN ARAŞTIRMA SORULARI Tarama araştırması sosyal bilime pozitivist yaklaşım içinde gelişmiştir. ^ Robert Groves’un belirttiği gibi “Taramalar doğası gereği esasen istatistiksel bilgiler üretir. Taramalar nicel hayvanlardır” (1996:389). Tarama pek çok insana (taramaya kaplan­ lara yanıtlayıcılar denir) inançlarını, görüşlerini, özelliklerini ve geçmişteki ya da şimdiki davranışlarını sorar. Taramalar, kişilerin kendilerinin belirttiği inançları veya davranışlarıyla ilgili araştırma soruları için uygundur. Araştırmacılar çoğunlukla taramalarda tek seferde pek çok şey hakkında sorular sorar, (çoğunlukla birden çok göstergesi olan) pek çok değişkeni ölçer ve tek bir taramada birçok hipotezi test eder (bkz. Kutu 10.1). Akademisyenler, “neden” somlarını sormak için taramaları kullanmaya karşı uyarır (örn. Sizce neden suç işleniyor?).^ “Neden” somları ancak araştırmacı somları yanıtlayan kişinin öznel anlayışını ya da gayriresmî kuramı (yani, yamtlayıcının “neden” belirli biçimde hareket ettiğine dair kendi görüşünü) keşfetmek istiyorsa uygundur. Somları yanıtlayan çok az kişi kendi inançlarını ya da davranışlarını belirleyen nedensel etkenlerin tamamen farkında olduğu için bu tür sorular araşıtrmacının var olan bilimsel literatüre dayanan kendi tutarlı nedensel kuramını geliştirmesinin yerine geçemez.

KUTU 10.1

Bir Ankette Neler Sorulur

Her ne kadar kategoriler çakışsa da bir ankette aşağıdakiler sorulabilir: 1. D avranış. Dişlerinizi ne sıklıkta fırçalıyorsunuz? Son yerel seçimde oy kullandınız mı? Bir yakın akrabanızı en son ne zaman ziyaret ettiniz? 2. T utum la r/ina nçla r/g örü şler. Sizce belediye başkanı nasıl bir iş çıkarıyor? Sizce öteki insanlar siz yanlarında değilken hakkınızda pek çok olumsuz şey söylüyor mu? Bugünlerde ulusun karşı karşıya olduğu en büyük problem nedir? 3. Ö zellikler. Evli misiniz, hiç evlenmemiş, bekâr, boşanmış, ayrılmış mı, yoksa dul mu? Bir birliğe üye misiniz? Kaç yaşındasınız? 4. B eklentiler. Önümüzdeki 12 ay içinde yeni bir araba almayı planlıyor musunuz? Sizce çocuğunuz ne kadar eğitim alacak? Sizce bu kentin nüfusu artacak mı, azalacak mı, yoksa aynı mı kalacak? 5. K e n d in i sın ıfla n d ırm a . Kendinizi liberal olarak mı, ılımlı olarak mı, yoksa muhafazakâr olarak mı görüyorsunuz? Ailenizi hangi toplumsal sınıfa dahil edersiniz? Kendinizi son derece dindar bir kişi mi, yoksa dindar olmayan bir kişi olarak mı değerlendirirsiniz? 6. Bilgi. Son seçimde belediye başkanı olarak kim seçilmişti? Bu kentte insanların yüzde kaçı beyaz değildir? Bu ülkede Kari Marx’ın K o m ü n is t M a n ife s to ’sunun bir kopyasına sahip olmak yasal mıdır?

TARAMA ARAŞTIRMASININ TARİHİ Modem taramanın başlangıcı antik nüfus sayımı biçimlerine kadar uzanır. ^ Bir nüfus sayımı, bir bölge içindeki bütün nüfusun özellikleri üzerine bilgiler içerir. İnsanların yetkililere söylediklerine ya da yetkililerin gözlemlediklerine dayanır. Örneğin Domesday Book, 1085 ile 1086 arasında Fatih William tarafından yürütülen ünlü bir İngiltere nüfus sayımıdır. Önceki nüfus sayımı, vergilendirmeye uygun mülkleri ya da askerliğe alınmaya uygun genç erkekleri belirliyordu. Temsili demokrasinin gelişmesiyle yetkililer, nüfus sayımını bir bölgedeki nüfusa dayanarak seçilen temsilcilerin sayısını belirlemek için kullanmaya başladı. Taramanın uzun ve çeşitlilik içeren bir tarihi vardır. ABD ve Büyük Britanya’da toplumsal araştırma için kullanılması, toplumsal reform hareketleriyle ve kentlerdeki yoksulluğun koşullarını belgeleyen sosyal hizmetler meslekleriyle başlamıştır. Önceleri, taramalar anketlere ve diğer verilere dayanarak bir bölgenin genel değerlendirmeleriydi. Bilimsel örnekleme ve istatistik yoktu. Örneğin Henry Mayhew, sokaktaki insanlarla konuşmalarına ve günlük yaşama dair gözlemlerine dayanan 4 ciltlik London Labour and the London Poor (Londra’nın Emekçileri ve Londra’nın Yoksullan) çalışmasını 1851 ile 1864 arasında yayımladı. Charles Booth’un 17 ciltlik Labour and Life o f the People o f London (Emek ve Londra’daki İnsanların Yaşamı) ve B. Seebohm Rowntree’nin Poverty: A Study o f Town Life (Yoksulluk: Şehir Hayatı Üzerine Bir Çalışma) adlı eserleri de kentlerdeki yoksulluk boyutunu inceliyordu. Benzer çalışmalar ABD’de Hull House Maps and Papers o f

1895 (1895 Hüll House Haritaları ve Belgeleri) ve W.E.B. DuBois’nın Philadelphia Negro (Philadelphia Siyahlan) (1899) adlı eserleri içinde yer alıyordu. Toplumsal tarama, zamanla hem modem nicel tarama araştırmasına hem de bir topluluk içinde nitel saha araştırmasına dönüştü. 1890’lardan 1930’lara kadar Kanada, Büyük Britanya ve Birleşik Devletler’de Toplumsal Tarama Hareketinin kullandığı başlıca toplumsal araştırma yöntemi oldu. Toplumsal Tarama Hareketi, sosyopolitik reform hedeflerini desteklemek için sistematik ampirik incelemeyi kullandı. Bugün olsa toplumsal tarama, eyleme dönük topluluk taraması olarak adlandırılırdı. 1940’ların ortalarına gelindiğinde, yerini büyük ölçüde modem nicel taramaya bırakmıştı. Başlangıçtaki toplumsal taramalar, belirli sınırlı bölgelerin pek çok nicel ve nitel veri kaynağına dayalı ayrıntılı ampirik incelemeleriydi. Çoğu incelemeci ve betimleyiciydi. Araştırmacılar halkı sanayileşmenin sorunları hakkında bilgilendirmek ve demokratik karar alma için bilgi sağlamak istiyordu. Bu ilk dönem toplumsal taramanın liderlerinden bazıları —Hull House ve yerleşme hareketinden Florence Kelly ve Jane Addams ve Afrika kökenli Amerikalı W. E. B. DuBois-, ırk ve cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle üniversitelerde düzenli iş bulamıyordu. Toplumsal taramalar günlük topluluk yaşamının etkileyici betimlemelerini sağlamaktadır. Örneğin 1914’te yayımlanan altı ciltlik Pittsburgh Survey (Pittsburgh Taraması), yüz yüze görüşmelere; sağlık, suç ve endüstriyel yaralanma üzerine halihazırdaki istatistiksel verilere; ve doğrudan gözlemlere dayanıyordu. Dört güç toplumsal taramayı, modem nicel tarama araştırmasına dönüşecek şekilde yeniden biçimlendirdi.İlk olarak araştırmacılar, özellikle Literary Digest yenilgisinden sonra (8. Bölümde tartışıldı), istatistik temelli örnekleme tekniklerini ve kesin ölçümü taramaya uyguladı. İkinci olarak araştırmacılar tutumlar, görüşler ve toplumsal yaşamın öznel yanlarıyla ilgili sistematik nicel veriler toplamak için ölçekler ve endeksler yarattı. Üçüncü olarak pek çok başka araştırmacı taramayı uygulamalı alanlara uyarladı. Pazar araştırması ayrı bir alan olarak ortaya çıktı ve tüketici davranışlarını incelemek için anketleri uyarladı. Gazeteciler taramaları kamu görüşünü ve radyonun etkisini ölçmek için kullandı. Dinî örgütlenmeler ve yardım kuruluşları taramaları gereksinim alanlarını belirlemek için kullandı. Hükümet kuruluşları taramaları tarımsal ve toplumsal programlar için hizmetleri geliştirmek için kullandı. Ayrıca daha çok sosyal bilimci taramayı temel araştırma için kullandı. Dördüncü olarak ampirik toplumsal araştırma, yerel toplumsal sorunlara odaklanmak için çeşitli yöntemlerin bir karışımını kullanan akademisyen olmayanlardan, doğa bilimlerini model alan saygın, “bilimsel” yöntemlere doğru yeniden yönlendirildi. Toplumsal araştırma daha profesyonel, objektif ve apolitik hale geldi. Bu yeniden yönlendirme, (1) araştırmacılar ve üniversiteler arasında statü, itibar ve fonlar için rekabet; (2) ABD siyasetinde İlerici Dönemin (1895-1915)

sona ermesinden sonra araştırmacıların toplumsal reform ideallerinden uzaklaşması; ve (3) başlıca özel vakıfların (Carnegie, Rockefeller ve Sage) nicel, pozitivist toplumsal araştırmanın büyümesine fon sağlama programı tarafından teşvik edildik Tarama araştırması II. Dünya Savaşı sırasında özellikle ABD’de genişledi. Akademik toplumsal araştırmacılar ve endüstriden uygulamacılar, Washington, D.C.’de savaş ortamında çalışmak üzere bir araya geldi. Tarama araştırmacıları moral, tüketici talebi, üretim kapasitesi, düşman propagandası ve bombalamanın etkililiğini inceledi. Savaş zamanı işbirliği akademik araştırmacıların ve uygulamalı pratisyenlerin birbirinden pek çok şey öğrenmesine ve çok sayıda büyük ölçekli tarama yürütmekte deneyim kazanmasına yardım etti. Akademik araştırmacılar pra­ tisyenlerin kesin ölçüm, örnekleme ve istatistiksel analizin önemini anlamasına yardım ederken, pratisyenler akademisyenlerin büyük ölçekli taramalar düzenleme ve yürütmenin pratik yönünü öğrenmesine yardımcı oldu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra yetkililer, kapsamlı hükümet tarama araştırmas kurumunu dağıttı. Bu, kısmen, bütçe kısmaya yönelik bir hamleydi. Aynı zamanda, ABD Kongresi’nin bazı üyeleri ötekilerin tarama sonuçlarını, işsizlere yardım etmek ya da ırksal tecrit içinde güney eyaletlerinde yaşayan Afrika kökenli Amerikalılar için eşit hakları desteklemek gibi kendilerinin karşı çıktığı toplumsal politikaları ilerletmek için kullanabileceğinden korkuyordu. Çoğu araştırmacı üniversitelere döndü ve yeni toplumsal araştırma kuruluşları oluşturdu. Başlangıçta, üniversiteler tarama araştırmasını kabullenmekte tereddüt etti. Tarama araştırması pahalıydı ve pek çok insanı kapsıyordu. Buna ek olarak, geleneksel toplumsal araştırmacılar nicel araştırmaya karşı temkinliydi ve özel sektörde kullanılan tekniğe şüpheyle yaklaşıyordu. Uygulamalı araştırmacıların ve şirketlere yönelik anket düzenleyicilerin kültürü, istatistik eğitimi bulunmayan geleneksel temel araştırmacıların kültürüyle çatışıyordu. Ancak taramaların kullanımı arttı. Bu artış ABD ile sınırlı değildi. II. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonraki üç yıl içinde Fransa’da, Norveç’te, Almanya’da, İtalya’da, Hollanda’da, Çekoslovakya’da ve Britanya’da ulusal tarama araştırması enstitüleri kurulmuştu.^ Başlangıçtaki muğlaklığa karşın, tarama araştırması 1970’ler boyunca büyüdü. Örneğin, 1939-1940 arasında sosyoloji dergilerinde yayımlanan makalelerin yaklaşık yüzde 18’i tarama yöntemini kullanıyordu; bu oran 1964-1965’te yüzde 55’e çıktı. 1960’larda yüksek öğrenim ve sosyal bilim eğitimindeki dramatik bir artış da tarama araştırmasının büyümesini teşvik etti. Daha fazla insan tarama araştırmasını öğrendi ve yöntem popülerlik kazandı. Tarama araştırmasının savaş sonrası dönemdeki büyümesine beş etken katkıda bulundu^ (bkz. Kutu 10.2). Günümüzde, nicel tarama araştırması başlı başına bir endüstridir. Profesyonel tarama endüstrisinde yalnızca ABD’de muhtemelen 60.000’den fazla insan çalışmaktadır. Bunların çoğu yarı zamanlı çalışanlar, asistanlar ya da yarı

KUTU 10.2 Tarama Araştırmasında 1950 Sonrası Büyümeye Katkıda Bulunan Etkenler 1. Bilgisayarlar. 1960’larda sosyal bilimcilerin kullanımına giren bilgisayar teknolojisi, ilk kez büyük ölçekli tarama verileri yığınlarının karmaşık istatistiksel analizini uygulanabilir hale getirdi. Günümüzde, bilgisayar çoğu taramanın verilerini analiz etmenin vazgeçilmez bir aracıdır. 2. Kuruluşlar. Üniversitelerde nicel araştırmaya yönelik uzmanlık ve ilginin bulunduğu yeni toplumsal araştırma merkezleri kuruldu. 1960’tan sonraki yıllarda böyle yaklaşık 50 merkez oluşturuldu. 3. Veri depolama. 1970’lerde, büyük ölçekli tarama verilerini depolamak ve ikincil analiz için paylaşımına olanak vermek (11. Bölümde tartışılmaktadır) için veri arşivleri yaratıldı. Anket yanıtlayan binlerce kişi için yüzlerce değişken üzerine bilgilerin toplanması, depolanması ve paylaşımı, anketlerin kullanımını artırdı. 4. Fon sağlama. Yaklaşık on yıl boyunca (1960’ların sonundan 1970’lerin sonuna kadar) ABD federal hükümeti sosyal bilim araştırması için fonları artırdı. 1960'tan 1970’lerin ortalarına kadar sosyal bilimlerde araştırma ve geliştirme için toplam federal harcama neredeyse on kat arttıktan sonra 1980’lerde düştü. 5. Metodoloji. 1970’lerde, taramaların geçerliliğini geliştirmenin yolları üzerine kapsamlı araştırmalar yürütülüyordu. Tarama tekniği hatalar belirlenip düzeltildikçe ilerledi.7 Buna ek olarak araştırmacılar, nicel verileri analiz etmek için istatistikleri geliştirdi ve bunları yeni bir araştırmacılar kuşağına öğretti. 1980’lerden beri, tarama araştırmasına yeni bilişsel psikoloji kuramları uygulanmaktadır.^

profesyonellerdir. Yaklaşık 6.000 tam zamanlı profesyonel tarama araştırmacısı taramaları tasarlamakta ve analiz etmektedir.1^ Pek çok alandaki araştırmacılar (iletişim, eğitim, ekonomi, siyaset bilimi, sosyal psikoloji ve sosyoloji) taramalar yürütmekte ve analiz etmektedir. Pek çok ABD üniversitesinde tarama araştırması merkezleri bulunmaktadır. Başlıca merkezler arasında Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’deki Tarama Araştırması Merkezi, Chicago Üniversitesi’ndeki Ulusal Görüş Araştırma Merkezi (NORC) ve Michigan Üniversitesi’ndeki Toplumsal Araştırma Enstitüsü (ISR) yer almaktadır. Pek çok uygulamalı alan ciddi ölçüde taramaya dayanır: hükümet, pazarlama, özel politika araştırması ve kitlesel iletişim araçları. Dünyanın her yerinde hükümetler politika kararlarına bilgi sağlamak için ulusal ve yerel düzeylerde düzenli olarak taramalar yürütür. Özel sektördeki tarama araştırması üç tür kuruluşa ayrılabilir: Kamuoyu araştırması kuruluşları (örn. Gallup, Harris, Roper, Yankelovich and Associates, vb.), pazarlama şirketleri (örn. Nielsen, Market Facts, Market Research Corporation, vb.) ve kâr amaçlı olmayan araştırma kuruluşları (örn. Mathematica Policy Research, Rand Corporation, vb.). ^® Büyük televizyon ve gazete kuruluşları düzenli olarak taramalar yürütür. Buna ek olarak, pek çok amaca yönelik ya da kurum içi tarama vardır. Şirketler, okullar ve diğer kurumlar belirli uygulamalı soruları ele almak için çalışanlara, müşterilere, öğrencilere ve benzerlerine küçük ölçekli anketler uygular. Tarama araştırmacıları profesyonel örgütlemeler oluşturmuştur. 1947’de

kurulan Amerikan Kamuoyu Araştırması Demeği, Public Opinion Quarterly adında tarama araştırmasına adanmış bir akademik derginin sponsorudur. Amerikan Tarama Araştırması Örgütlenmesi Komisyonu, ticari kamuoyu araştırması şirketlerinin bir örgütlenmesidir. Ayrıca bir uluslararası tarama araştırması kuruluşu bulunmaktadır -Dünya Kamuoyu Araştırması Demeği. ^ ^ Modem tarama araştırması teknikleri 75 yıldır kullanılmaktadır ve tarama araştırması “nasıl yapılır” üzerine pek çok kaynak vardır, ancak son on yılda araştırmacılar bizzat tarama sürecinin kendisi üzerine kuramlar geliştirmiş ve çalışmalar yürütmüştür. Tarama görüşmelerinin iletişim-etkileşim sürecinin şekillendirilmesi, anket tasarımında görsel ve diğer ipuçlarının etkinliğinin belirlenmesi, somların söze dökülmesi ya da sıralanmasının etkisinin anlaşılması, toplumsal istenirlik ya da tehdit edici som sorunlarının ayarlanması (daha sonra tartışılmaktadır), bilgisayarla ilişkili teknolojilerin benimsenmesi ve anket yanıtlayıcının işbirliğini kabul ya da reddetmesinin gerekçelerinin kuramlaştırılması konularında sofistike hale gelmişlerdir (genel değerlendirmeler için bkz. Schaeffer ve Presser, 2003; Tourangeau, 2004a). TARAMA ARAŞTIRMASININ MANTIĞI Tarama Nedir? Deneylerde, araştırmacılar insanları küçük gmplar arasına yerleştirir, birkaç değişkenle bir ya da iki hipotezi test eder, tedavinin zamanlamasını denetler, tedaviyle bağımlı değişken arasındaki ilintilere dikkat eder ve alternatif açıklaman kontrol eder. Oysa tarama araştırmacılan aynı somları yanıtlayan çok sayıda yanıtlayıcı örnekleri, birçok değişkeni ölçer, birden fazla hipotezi test eder ve geçmişteki davranışlar, deneyimler ya da özelliklerden zaman sırasıyla ilgili çıkarım yapar. Örneğin, yıl olarak eğitim süresi veya bir yanıtlayıcının ırkı, şu anki tutumlarından daha öncesine aittir. Değişkenler arasındaki ilinti, istatistik teknikleriyle ölçülür. Bir anket planlarken alternatif açıklamaları düşünür, alternatif açıklamaları temsil eden değişkenleri (yani, kontrol değişkenleri) ölçer ve sonra alternatif açıklamaları bertaraf etmek için etkilerini istatistiksel olarak ölçerler. Tarama araştırması çoğunlukla bağıntısal olarak nitelendirilir. Tarama araştırmacıları, deneycilerin zaman sırası ve alternatif açıklamalar üzerindeki fiziksel denetimle elde ettikleri katı nedensellik testine yaklaşmak için kontrol değişkenleri kullanır. Tarama Yürütmenin Basamakları Tarama araştırmacısı bir kuramsal ya da uygulamalı araştırma problemiyle işe başlar

vc ampirik ölçümler ve veri analiziyle taramayı bitirir. Tarama araştırmasının temel basamakları, Şekil 10.1’de genel hatlarıyla verilen basamaklara ayrılabilir. îlk aşamada, araştırmacı bir araç geliştirir -bir anket ya da görüşme planı. Yanıtlayıcılar bir anketteki sorulan kendileri okur ve yanıtları işaretler. Görüşme planı, bir görüşmeci tarafından yanıtlayıcıya okunan bir dizi sorudur, görüşmeci aynı zamanda yanıtları kaydeder. Tartışmayı basitleştirmek için ben yalnızca anket terimini kullanacağım. Tarama araştırmacısı değişkenleri sorular halinde kavramlaştırır ve işlemselleştirir. Soruları yazar; anlaşılırlığı ve bütünlüğünü sağlamak için yeniden yazar; araştırma sorusuna, anketi yanıtlayacak olanlara ve tarama türüne bağlı olarak anketteki somları düzenler. (Tarama türleri daha sonra tartışılmaktadır.) Bir anket hazırlarken, araştırmacı ileriye, analiz için verileri nasıl kaydedeceği ve düzenleyeceğine dönük düşünür. Nihai ankettekilere benzer küçük bir yanıtlayıcı kümesiyle anketin pilot testini gerçekleştirir. Eğer görüşmeciler kullanılıyorsa, araştırmacı onları anketle eğitir. Pilot testte somları yanıtlayanlara soruların anlaşılır olup olmadğını sorar ve kendi tasarladığı anlamın net olup olmadığını anlamak için onların yorumlarını inceler. ^^ Araştırmacı ömeklemi de bu aşamada çeker. Planlama aşamasından sonra, araştırmacı verileri toplamaya hazırdır. Bu aşama çoğunlukla planlama aşamasından daha kısa sürer. Örneklenen yanıtlayıcıların yerini şahsen, telefonla ya da postayla belirler. Yanıtlayıcılara bilgi ve anketin ya da görüşmenin tamamlanmasıyla ilgili talimatlar verilir. Sonra somlar gelir ve basit bir etki/tepki ya da som/cevap kalıbı izlenir. Araştırmacılar, yanıtlan ya da tepkileri hemen verilir verilmez doğru biçimde kaydeder. Tüm yanıtlayıcılar anketi tamamladıktan ve kendilerine teşekkür edildikten sonra, araştırmacı verileri düzenler ve onlan istatistiksel analize hazırlar. Tarama araştırması karmaşık ve pahalı olabilir, ayrıca pek çok kişi ve basamağın koordinasyonunu gerektirebilir. Tarama araştırmasının yönetimi, organizasyon ve doğru kayıt saklamayı gerektirir.^ Araştırmacı her bir yamtlayıcının, anketin ve görüşmecinin kaydını tutar. Mesela örneklenen her yanıtlayıcı, bir kimlik numarası alır ve bu anket formunda da görünür. Sonra, araştırmacı tekil anketlerdeki yanıtları gözden geçirir, orijinal anket formlarını saklar ve bilgileri anket formlarından istatiksel analize uygun bir formata aktarır. Çok titiz kayıt tutma ve etiketleme şarttır. Aksi takdirde, araştırmacı değerli verilerin ve çabaların dikkatsizlik yüzünden yok olup gittiğini görebilir. ANKETİ OLUŞTURMA İyi Soru Yazma İlkeleri İyi bir anket, bir bütün oluşturur. Araştırmacı soruları sorunsuz geçiş sağlayacak

şekilde kurar. Anlaşılırlığı sağlamak için notlar, tali­ matlar ekler ve her değişkeni bir ya da daha fazla anket sorusuyla ölçer. İyi anket sorulan için izlenmesi gereken iki temel ilke şunlardır: Karışıklıktan kaçınmak ve yamtlayıcınm perspektifini aklınızda tut­ mak. İyi anket soruları hem araştırmacıya geçerli ve güvenilir ölçümler verir, hem de yanıtlayıcıların soruyu anladıklarını ve yanıtlarının anlamlı olduğunu hisset­ mesine yardımcı olur. Bir yamtlayıcınm bakış açısıyla uyuşmayan ve yanıtlayıcıların kafa karıştırdığını düşündüğü sorular iyi ölçüler değildir. Tarama araştır­ macısı, eğer yanıtlayıcılar heterojense veya kendisi­ ninkinden farklı yaşam koşullarından geliyorsa ek dikkat göstermelidir. Araştırmacılar her bir yamtlayıcınm tam olarak aynı soruyu duymasını ister, ama sorular bütün yanıtlayıcılar için eşit derecede anla­ şılır, ilgili ve anlamlı olacak mıdır? Eğer yanıtlayıcıların farklı artalanları ve gönderge çerçeveleri varsa, aynı ifade aynı anlama gelmeyebilir. Ancak, sorunun ifadesini her bir yanıtlayıcıya uyacak şe-

ŞEKİL 10.1 Tarama Araştırması Sürecinin Basamaklan

kilde değiştirmek karşılaştırma yapmayı neredeyse olanaksız hale getirir. O zaman araştırmacı farklı yanıtların sorunun ifade edilişindeki farklılıktan mı, yoksa yanıtlayıcıların farklılıklarından mı kaynaklandığını bilemez. Soru yazma, bilimden çok sanattır. Beceri, pratik, sabır ve yaratıcılık gerektirir. Anket soruları yazarken kaçınılması gereken 10 şey, soru yazma ilkelerini aydınlatmaktadır. Listeye bütün olası hatalar dahil değildir, yalnızca sık yaşanan sorunlar dahil edilmiştir. ^^ 1. Jargon, argo ve kısaltmalardan kaçının. Jargon ve teknik terimler birçok biçim alabilir. Tesisatçılar yılan ’dan bahseder, avukatlar uberrimafıdes (hayat sigortasında iyi niyet) sözleşmesinden, psikologlar Ödip kompleksinden söz eder. Argo, bir altkültür içindeki bir tür jargondur. Örneğin, evsizler göçmen kuşlar ’dan (sıcak yerlere giden evsizler) ve kayakçılar hotdog dan (havada tehlikeli dönüşler yapma) bahseder. Kısaltmalardan da kaçınmak gerekir. NATO çoğunlukla Kuzey Atlantik Paktı Örgütü (North Atlantic Treaty Organization) anlamına gelir, ama bir yanıtlayım için başka bir şey ifade ediyor olabilir (Narenciye ve Tarım Üreticileri Organizasyonu, Nalburlar ve Attarlar Topluluğu, Nazilli Turizm Anonim Ortaklığı, vb.). Özelleşmiş bir nüfusa tarama uygulamıyorsanız, argo ve jargondan kaçının. Kullandığınız kelimeler ve dilbilgisi ile örneklenen yanıtlayıcıları hedef alın. Halkın geneli için bu, televizyonda ya da gazetede kullandan dildir (yaklaşık sekizinci sınıftaki kelime dağarcığıdır). Tarama araştırmacıları, yanıtlayıcıların temel terminolojinin bazı kısımlarını anlamayabileceğini öğrenmiştir. Örneğin, eğitim düzeyi lise derecesinin altında olan yanıtlayıcıların dörtte biri (ABD nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si), vajinal ilişki gibi cinsel terimlerin anlamını kavramakta zorluk çekmektedir (Binson ve Catania, 1998). 2. Belirsizlik, karmaşa ve birden çok anlamlılıktan kaçının. Belirsizlik ve çok anlamlılık çoğu soru yazarına musallat olur. Bir araştırmacı yanıtlayıcıları düşünmeden örtük varsayımlarda bulunabilir. Örneğin, “Geliriniz nedir? sorusu haftalık, aylık ya da yıllık; aile ya da kişisel; vergilendirmeden önce ya da vergilen­ dirmeden sonra; bu yıl ya da geçtiğimiz yıl; maaştan ya da bütün kaynaklardan anla­ mına gelebilir. Karmaşa, farklı yanıtlayıcıların soruyu anlamlandırma ve cevap­ landırma biçimlerinde tutarsızlıklara neden olur. Geçen yıl için vergilendirmeden önceki yıllık aile gelirini isteyen araştırmacı bunu açık biçimde sorar. Başka bir belirsizlik kaynağı, kesin olmayan kelimelerin ya da yanıt kategorilerinin kullanılmasıdır. Örneğin, “Düzenli olarak koşar mısınız? Evet Hayır __” sorusuna verilecek yanıt, düzenli kelimesinin anlamına bağlıdır. Bazı yanıtlayıcılar için düzenli her gün, ötekiler için haftada bir demek olabilir. Yanıtlayıcının kafa karışıklığını azaltmak ve daha fazla bilgi almak için kesin olun

-b ir kişinin “yaklaşık her gün” mü, “haftada birkaç kez” mi, “haftada bir” mi vb. koştuğunu sorun. (Soruların geliştirilmesiyle ilgili olarak bkz. Kutu 10.3). 3. Duygusal dil ve itibar yanlılığından kaçının. Sözcüklerin açık ana anlamlarının yanında örtük yan anlamları da vardır. Aynı şekilde, toplumdaki unvanlar veya konumlar (örn. başkan, uzman, vb.) itibar ya da statü taşır. Güçlü duygusal yan anlamları olan ve yüksek toplumsal statüsü bulunan insanlarla bağlantılı konulardaki tutumlar, yanıtlayıcıIarın anket sorularını duyma ve yanıtlama biçimini belirleyebilir. Yansız dil kullanın. Duygusal “yükü” olan kelimelerden kaçının; çünkü yanıtlayıcılar, konudan çok duygusal yüklü kelimelere tepki verebilir. Örneğin, “Barışsever insanları özgürlüklerini çalmakla tehdit eden eli kanlı teröristlerin cezasını vermeye dönük politika hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu duygusal sözcüklerle doludur —eli kanlı, özgürlükleri, çalmak ve barış gibi. KUTU 10.3 Net Olmayan Soruların Geliştirilmesi Aşağıda deneyimli profesyonel araştırmacılar tarafından yazılan üç anket sorusu yer alıyor. Bir pilot testin soruları yanıtlayanların yüzde 15’inin soruların netleştirilmesini istediğini ya da yetersiz yanıtlar verdiğini (örn. bilmiyorum) ortaya koyması üzerine araştırmacılar, başlangıçtaki ifadeleri gözden geçirerek düzeltti. Gördüğünüz gibi, soruların ifade edilmesi pratik, sabır ve pilot testle gelişebilen bir sanattır. ORİJİNAL SORU Düzenli olarak egzersiz ya da spor yapıyor musunuz?

PROBLEM Neler egzersiz sayılır?

Haftada ortalama kaç gün tereyağ yiyorsunuz?

Margarin, tereyağ sayılır mı? Sonraki soru tereyağ ile ilgili -margarin dahil değildir.

DÜZELTİLMİŞ SORU Herhangi bir spor yapıyor musunuz, hobileriniz var mı, fiziksel etkinliklerde bulunuyor musunuz ya da düzenli biçimde yürümek dahil olmak üzere egzersiz yapıyor musunuz?

[Sonraki soru yumurtalarla ilgilidir] Kaç tane yumurta bir Tipik bir günde kaç porsiyon porsiyon eder? Tipik bir gün yiyorsunuz? nedir?

Tipik bir gün nedir? Yumurta yediğiniz günlerde, çoğunlukla kaç tane yumurta yiyorsunuz?

SORUYA YANITLAR

Orijinal Egzersiz sorusu (“evet” diyenlerin yüzdesi) Tereyağ sorusu (“hiç" diyenlerin yüzdesi) Yumurta sorusu (“bir” diyenlerin yüzdesi)

Kaynak: Fovvler’dan (1992) uyarlanmıştır.

%48 %33 %80

Düzeltme %60 %55 %33

NETLEŞTİRME İSTEYENLERİN YÜZDESİ

Orijinal %5 %18 %33

Düzeltme %0 %13 %0

Aynca itibar yanlılığından da -bir bildirimi itibarlı bir kişiyle ya da grupla ılişkilendirmekten- kaçının. Yanıtlayıcılar konuyu ele almaktan çok kişiye ya da gruba dönük hisleri temelinde yanıt verebilir. Örneğin, “Çoğu doktor sigara içen bir kişinin sigara dumanının yakınındakilerde akciğer kanserine neden olduğunu söylemektedir. Katılıyor musunuz?” demek, doktorlarla aynı fikirde olmak isteyen insanları etkiler. Aynı şekilde, “Başkanın Özbekistan’la ilgili politikasını destekliyor musunuz?” gibi bir soru sorulduğunda, hayatlarında Özbekistan’ın adını duymamış olan yanıtlayıcılar, soruyu başkanla ilgili görüşleri temelinde yanıtlayacaktır. 4. Çift teminatlı sorulardan kaçının. Her sorunun yalnızca, ama yalnızca bir konuyla ilgili olmasını sağlayın. Çift teminatlı bir soru, iki ya da daha fazla sorunun birleşmesinden oluşur. Yanıt veren kişinin yanıtını belirsiz hale getirir. Örneğin, “Bu şirkette emeklilik ve sağlık sigortası hizmetleri bulunuyor mu?” diye sorulduğunda, yalnızca sağlık sigortası hizmetinin bulunduğu bir şirketteki bir yanıtlayıcı, soruyu evet diye de yanıtlayabilir, hayır diye de. Yanıtın anlamı belirsizdir ve araştırmacı, yamtlayıcının niyetinden emin olamaz. İki şeyin birlikte oluşu -örn. hem sağlık sigortası hem de emeklilik hizmetinin bulunduğu bir şirket- hakkında soru sormak isteyen araştırmacı iki ayrı soru sormalıdır. 5. Yönlendirici sorulardan kaçının. Yanıtlayıcıların, tüm yanıtların meşru olduğunu hissetmesini sağlayın. Onların araştırmacının istediği yanıtın farkına varmasına izin vermeyin. Yönlendirici (ya da yüklü) soru, yamtlayıcının sorunun ifade edilme biçimine göre bir yanıtı diğerine tercih ettiği sorudur. Yönlendirici sorunun birkaç çeşidi vardır. Örneğin, “Sigara içmiyorsunuz, değil mi?” sorusu yanıtlayıcıların sigara içmediklerini belirtmesine yol açar. Yüklü soruların ya olumlu ya da olumsuz yanıtlar aldığı söylenebilir. Örneğin, “ Belediye başkanı sokakları bakımlı tutacağım diye daha fazla vergi parası harcamalı mı?” sorusu yanıtlayıcıların onaylamamasına neden olurken, “Belediye başkanı kentimizdeki delik deşik, tehlikelerle dolu yolları onarmalı mıdır?” sorusu onaylamayla yüklüdür. 6. Yanıtlayanın olanaklarının ötesine geçen sorular sormaktan kaçının. Çok az yamtlayıcının bildiği bir şey sormak, yanıtlayıcılara ket vurur ve düşük nitelikli yanıtlara yol açar. Yanıtlayıcılar her zaman geçmişteki ayrıntıları hatırlayamayabilir ve özel gerçeklere dayalı bilgileri bilmeyebilir. Örneğin, bir yetişkine “6 yaşınItibar yanlılığı Tarama araştırması için soru yazarken yaşanan, son derece saygın bir grup ya da bireyin bir yanıt seçeneğiyle ilişkili olması problemidir. Çift teminatlı soru Birden fazla konuyu kapsayan ve yanıtlayanlarda kafa karışıklığı ya da belirsiz yanıtlar yaratabilecek olan bir anket sorusudur.

dayken, erkek kardeşiniz hakkında nasıl hissediyordunuz?” diye sormak büyük olasılıkla işe yaramaz. Yanıtlayıcılardan hakkında hiçbir şey bilmedikleri bir şeye dair seçim yapmalarını istemek (örn. dış ilişkilerle ilgili teknik bir konu veya bir kuruluşun iç politikası) bir yanıtla sonuçlanabilir, ama bu yanıt güvenilmez ve anlamsız olur. Birçok yamtlayıcının bir konuyu bilmesinin mümkün olmadığı durumda, tam filtreli bir soru kullanın (daha sonra tartışılacak). Soruları, yanıtlayıcılarm düşündükleri terimlerle ifade edin. Örneğin, “Geçen yıl arabanız için kaç litre benzin aldınız?” sorusunu çok az yanıtlayıcı yanıtlayacak­ tır. Ancak yanıtlayıcılar, tipik bir haftada ne kadar benzin aldıkları sorusunu yanıtla­ yabilir ve araştırmacı yıllık satın almaları tahmin etmek için bunu 52 ile çarpabilir. *^ Soru sorarken çok net olmak, yanıtlayıcılarm hatalarını azaltır. Net soruların içinde yerleşik ipuçları yer alır ve karşıtlıklar açıkça görülür. Örneğin, “Önceki evliliğinizden olan çocuklara para ödüyor musunuz?” diye sormak yerine, “Çocuk destek parası ödüyor musunuz?” diye sormak daha iyidir. Evet cevabı verenler için sonraki sorular, “Çocuk desteğine ek olarak nafaka ödediniz mi?” ve “Sağlık sigortası, eğitime katkı payı ödemek gibi ya da ev kredisi veya kiraya katkıda bulunmak gibi öteki mali yükümlülükleriniz bulunuyor muydu?” olabilir (Dykema ve Schaeffer, 2000).

7. Yanlış öncüllerden kaçının. Bir soruya, yanıtlayıcılarm katılmayabileceği bir öncülle başlayıp sonra onunla ilgili seçenekler sormayın. Öncüle katılmayan ; yanıtlayıcılar hayal kırıklığına uğrayacak ve soruyu nasıl yanıtlayacaklarını bilemeyecektir. Örneğin, “Postane gereğinden uzun süre açık kalıyor. Her gün dört saat daha geç açılmasını mı tercih edersiniz yoksa dört saat daha erken kapanmasını mı?” sorusu, öncüle karşı çıkan ya da her iki alternatife de karşı çıkan kişilere j anlamlı bir seçenek sunmayacaktır. Daha iyi bir soru, yanıtlayıcıdan açıkça bir öncülün doğru olduğunu varsaymasını, daha sonra bir tercih yapmasını ister. Örneğin, “Postanenin açık olduğu saatlerin azaltılması gerektiğini varsayarsak, sizin açınızdan hangisi daha uygun olur, her gün dört saat geç açılması mı, yoksa dört saat erken kapanması mı?”. | Farazi bir duruma verilen yanıtlar çok güvenilir değildir, ama açık olmak hayal kırıklığını önler. . Uzak gelecekle ilgili niyetlerini sormaktan kaçının. İnsanların farazi koşullarda ne yapabileceklerini sormaktan kaçının. “Diyelim ki sokağın sonunda yeni bir market açıldı. Oradan alışveriş yapar mıydınız?” gibi sorular çoğunlukla zaman kaybıdır. Şimdiki ya da yakın dönemdeki tutumlar ve davranışlar hakkında soru sormak daha iyidir. Genel olarak, yanıtlayıcılar kendi deneyimleriyle ilişkilenen belirli, somut 8

sorulara, dolaysız deneyimlerinin ötesindeki soyutlamalar hakkındakilerden daha güvenilir yanıtlar verir. 9. Çifte olumsuzlardan kaçının. Gündelik dilde çifte olumsuzlar gramatik olarak yanlıştır ve kafa karıştırıcıdır. Örneğin, “İşim yok değil” mantıksal olarak yanıtlayıcının bir işinin olduğu anlamına gelir, ama ikinci olumsuz bu biçimde vurgu yapmak için kullanılır. Bu tür apaçık hatalara sık rastlanmaz, ama çifte olumsuzun daha incelikli kullanımları da kafa karıştırıcıdır. Yanıtlayıcılara bir bildirime katılıp katılmadıkları sorulduğunda ortaya çıkarlar. Örneğin, “Öğrencilerin mezun olmak için kapsamlı bir sınava girmeleri zomnlu olmamalıdır” bildirimine katılmayan kişiler, birşeyin olmamasına katılmadıkları için mantıksal olarak bir çifte olumsuz bildirimde bulunmaktadır. 10. Üst üste binen ya da dengesiz yanıt kategorilerinden kaçının. Yanıt kategorilerinin ya da seçeneklerin karşılıklı dışlayıcı, kapsayıcı ve dengeli olmasını sağlayın (karşılıklı dışlayıcı ve kapsayıcı özellikler 7. Bölümde tartışılmıştı). Karşılıklı dışlayıcı, yanıt kategorilerinin üst üste binmediği anlamına gelir. Sayısal aralıkların bulunduğu üst üste binen kategoriler (örn. 5-10, 10-20, 20-30) kolaylıkla düzeltilebilir (öm. 5-9, 10-19, 20-29). Belirsiz sözlü seçenek, başka bir üst üste binen yanıt kategorisidir - “İşinizden memnun musunuz, yoksa hoşlanmadığınız yönleri var mı?” gibi. Kapsayıcı, her yanıtlayıcı için bir seçenek -gidilecek bir yer- olduğu anlamına gelir. Örneğin, yanıtlayıcılara “Çalışıyor musunuz, yoksa işsiz misiniz?” diye sormak, çalışmayan ama kendilerini işsiz saymayan yanıtlayıcıları (öm. tam zamanlı ev kadınları, tatildekiler, öğrenciler, engelliler, emekliler, vb.) dışarıda bırakır. Bir araştırmacı önce ne ölçmek istediğini düşünür ve sonra yanıtlayıcıların koşullarını değerlendirir. Örneğin, bir yanıtlayıcının işiyle ilgili som sorarken araştırmacı asıl işi hakkında mı, yoksa bütün işleri hakkında mı bilgi istiyor? Yalnızca tam zamanlı iş hakkında mı, yoksa hem tam zamanlı, hem yarı zamanlı iş hakkında mı bilgi arıyor? Yalnızca ücretli işler mi, yoksa ücretsiz ya da gönüllü işler de mi soruya dahil? Yanıt kategorilerini dengeli tutun. “Belediye başkanı ne tür bir iş çıkarıyor: çarpıcı, mükemmel, çok iyi, tatminkâr?” dengesiz seçeneklere bir örnektir. Başka bir dengesiz som türü, bilgiyi dışarıda bırakır -örneğin, “Beş belediye başkanı adayın­ dan hangisini destekliyorsunuz: Eugene Oswego’yu mu yoksa ötekilerden biri mi?” Araştırmacılar yanıtları iki kutuplu karşıtlar sunarak dengeleyebilir. Dürüstlük ve sahtekârlık terimlerinin farklı anlamları ve yan anlamları olduğunu görmek kolaydır. Yanıtlayıcılara bir belediye başkanmm son derece, biraz veya hiç dürüst olup olmadığını sormak, belediye başkanının sahtekârlık düzeyini derecelendirmelerini istemekle aynı şey değildir. Aksini yapmak için özel bir amaç

yoksa, yamtlayıcılara bir süreklilik çizgisinin iki ucunda da eşit kutuplu karşıtlar sunmak daha iyidir. *^ Örneğin, “Sizce belediye başkam hangisidir: çok dürüst, biraz dürüst, ne dürüst ne sahtekâr, biraz sahtekâr, çok sahtekâr?” (bkz. Tablo 10.1). Yanıtlayıcınm Anımsamasına Yardımcı Olma Tarama araştırmacıları, yamtlayıcıların anket sorularını yanıtlarken geçmişteki davranışları ve olayları doğru biçimde hatırlama becerisini incelemiştir.^ Olaylan doğru biçimde hatırlamak, yamtlayıcıların anket sorularını yanıtlamak için sahip olduğu saniyelerden daha uzun süre ve çaba gerektirir. Ayrıca, kişinin doğru biçimde hatırlama becerisi zaman içinde azalır. Hastaneye yatma ve suç kurbanı olma üzerine çalışmalar, çoğu yanıtlayıcınm önceki birkaç hafta içinde gerçekleşen önemli olaylan doğru biçimde hatırlayabilmesine karşın, yarısının bunları bir yıl sonra yanlış hatırladığını ortaya koymaktadır. Tarama araştırmacıları belleğin bir zamanlar varsayılandan daha az güvenilir olduğunun farkındadır. Bellek pek çok faktörden etkilenir -konu başlığı (tehdit edici ya da toplumsal olarak istenir), eşzamanlı olarak ve birbirin ardına gerçekleşen olaylar, bir olayın bir kişi için önemi, duruma özgü koşullar (sorunun ifade ediliş biçimi ve görüşme tarzı) ve yanıtlayıcınm iç tutarlılık gereksinimi. Yanıtlayıcınm hatırlamasının karmaşıklığı, tarama araştırmacılarının geçmiş olaylarla ilgili soru soramayacağı anlamına gelmez; bunun yerine, somları özelleş­ tirmeleri ve sonuçları dikkatli biçimde yorumlamaları gerekir. Araştırmacılar, yanıtlayıcılara özel talimatlar ve ek düşünme zamanı vermelidir. Ayrıca sabit bir zaman aralığı veya yer referansları gibi yamtlayıcıların hatırlamasına yardımcı olacak unsurlar sağlamalıdır. “Geçen kış ne sıklıkta bir spor olayına katıldınız?” diye sormak yerine, “Geçen kış kaç tane spor olayına katıldığınızı bilmek istiyorum. Ay ay gidelim. Aralığı düşünün. Aralık ayında giriş ücreti ödeyerek hiçbir spor olayına katıldınız mı? Şimdi Ocağı düşünün. Ocak ayında hiçbir spor olayına katıldınız mı?” diye sormaları gerekir. Mooney ve Gramling (1991), öğrencilere içki içme davranışları ile ilgili iki tür soru sordu ve “Ortalama olarak, bir ayda kaç gün içki içtiniz (şarap, bira, likör)” ve “Ortalama olarak, bunların her birinde kaç tane içki içiyorsunuz?” gibi standart soruların, aynı soruyu 12 mekân hakkında (öm. bar, akrabaların evi, demek/sosyal kulüp, vb.) sorup sonra toplama yapmaktan daha düşük sonuçlar verdiğini buldu. Bu türden yardımla hatırlama, dışarıda bırakmayı önler ve doğruluğu artırır, ama aşırı tahmine neden olmaz. Yanıtlayıcılar çoğunlukla geçmiş olaylar hakkında soru sorulduğunda zamanı sıkıştırır ya da teleskoplama yapar. Bir olayı hatırlarlar, ama gerçekleştiği zamandan önce (geriye doğru teleskop) ya da sonra (ileriye doğru teleskop). Üç teknik

TABLO 10.1

Anket Sorusu Yazma Tuzaklarının Özeti

KAÇINILMASI GEREKENLER

İYİ DEĞİL

OLASI BİR GELİŞME

Jargon, argo, kısaltmalar

Dün gece tamamen pusulayı şaşı­ rana kadar içkide boğuldunuz mu?

Dün gece yaklaşık kaç tane bira içtiniz?

Belirsizlik

Sık sık dışarıda yemek yer misiniz?

Tipik bir haftada, evin dışında, bir restoranda, kafeteryada ya da diğer yemek kuruluşunda yaklaşık kaç öğün yemek yiyorsunuz?

Duygusal dil ve İtibar yanlılığı

“Saygıdeğer Şükran Komisyonu, bizim vergilerimizin 350 MİLYAR DOLAR gibi inanılmaz bir miktarının yetersiz tedarik, kötü yönetim, titizlikten yoksun kayıt tutma, “kusurlu” sözleşme yönetimi, personelin kötüye kullanımı ve öteki savurgan pratikler yoluyla tamamen ziyan edildiğini belgelemektedir. Kongre üyelerinin kendi bölgeleri için ayırdığı harcamayı azaltmak ve hükümet savurganlığını önlemek sizin için en büyük önceliklerden biri midir?”

Kongrenin hükümet israfını azaltacak önlemler alması sizin için ne kadar önemlidir? Çok Önemli Biraz Önemli Ne Önemli Ne Önemsiz Biraz Önemsiz Hiç Önemli Değil

Çift teminatlı sorular Sosyal güvenlik hizmetlerinin artırılmasını ve orduya daha fazla harcama yapılmasını destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz?

Orduya daha fazla harcama yapılmasını destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz?

Yönlendirici sorular

Vatani görevinizi yerine getirerek geçen seçimde belediye başkanı lehinde oy kullandınız mı?

Geçen ay gerçekleşen belediye başkanlığı seçiminde oy kullandınız mı?

Yanıtlayanın be­ cerilerinin ötesine geçen konular

iki yıl önce, ayda kaç saat TV izliyordunuz?

Geçtiğimiz iki hafta içinde tipik bir günde kaç saat TV izlediğinizi düşünüyorsunuz?

Yanlış öncüller

Kız/erkek arkadaşınızı dövmeyi ne zaman bıraktınız?

Hiç kız/erkek arkadaşınıza tokat veya yumruk attınız ya da vurdunuz mu?

Uzak gelecekteki niyetler

Üniversiteden mezun olup iş bulup yerleşik hayata geçtikten sonra, borsaya çok para yatıracak mısınız?

Önümüzdeki iki ay içinde borsaya para yatırmaya dair kesin planlarınız var mı?

Çifte olumsuzlar

Yeni bir halka açık yüzme havuzu yapmak istemeyenlere katılmıyor musunuz?

Yeni bir halka açık yüzme havuzu inşa etme teklifi bulunuyor. Teklife katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?

Dengesiz yanıtlar

Otelimizde verilen hizmeti nasıl buldunuz: Çarpıcı, Mükemmel, Üstün, iyi?

Lütfen otelimizdeki hizmeti notlandırın: Çarpıcı, Çok iyi, Yeterli, Yetersiz.

* Mayıs 1998’de Ulusal Cumhuriyetçi Kongre Komitesi tarafından bana gönderilmiş olan bir postayla anket formundan alınmış gerçek sorudur. Ayrıca çift teminatlı bir sorudur.

teleskoplamayı azaltır: (1) Durumu çerçeveleme -Yamtlayıcıdan belirli bir durumu hatırlamasını isteme ve onunla ilgili ayrıntıları sorma (“Bana evlendiğiniz gün neler olduğunu anlatın”); (2) Ayrıştırma -Yanıtlayıcıya belirli olaylar hakkında sorular sorun ve sonra onları birbirine ekleme (“Geçen hafta bir otomattan herhangi bir şey aldınız mı? Peki, ondan önceki hafta bir şey aldınız mı?); ve (3) Önemli bir olayı dayanak noktası alma -Yanıtlayıcıya bir şeyin önemli bir olaydan önce veya sonra olup olmadığını sorun (“Bu olay burada Haziran 2003’te gerçekleşen büyük depremden önce mi oldu, sonra mı oldu?”). Dürüst Yanıtlar Alma Tarama araştırmacıları bazen hassas konularla veya yamtlayıcıların kendi benlik sunumlarını tehdit ettiğini hissedebileceği konularla ilgili somlar sorar; cinsel davranışlar, uyuşturucu ya da alkol kullanımı, akıl sağlığı sorunları ya da sapkın davranışlarla ilgili somlar gibi. Yanıtlayıcılar somları yanıtlamakta isteksiz olabilir, tümünü ya da bir bölümünü doğm biçimde yanıtlamak istemeyebilir. Bu tür sorular sormak isteyen tarama araştırmacıları bunu büyük özenle yapmalı ve sonuçlara ek bir dikkat gösterm elidir^ (bkz. Tablo 10.2). Tehdit edici somlar daha büyük bir konunun, egonun korunmasının parçasıdır. Yanıtlayıcılar ötekilere kendilerinin olumlu bir imgesini sunmaya çalışır. Doğm yanıtlar vermekten utanıyor, çekiniyor veya korkuyor olabilirler ya da bırakın kendi eylemlerini ötekilerin önünde kabul etmeyi, eylemleriyle yüzleşmeyi duygusal olarak acı verici buluyor olabilirler. Gizlemek istedikleri veya toplumsal normları ihlal ettiğine inandıkları davranışlar veya tutumları olduğundan az bildirirler. Buna alternatif olarak, olumlu davranışları veya genel olarak kabul gören inançları olduğundan fazla bildirebilirler (toplumsal istenirlik daha sonra tartışılmaktadır). İnsanların bir hastalık ya da engele sahip olduklarını (öm. kanser, akıl hastalığı, zührevi hastalık), yasadışı veya sapkın davranışlarda bulunduklarını (öm. vergi kaçırma, uyuşturucu kullanma, alkol tüketme, alışılmadık cinsel pratiklerde bulunma) veya mali durumlarını açığa vuran konuları (öm. gelir, tasarruflar, borçlar) olduğundan az bildirme eğilimi vardır (bkz. Tablo 10.3). Tarama araştırmacıları hassas konular hakkındaki somlara dürüst yanıt vermeyi artırmak için pek çok teknik kullanır. Bir teknik, soruları sormadan önce rahat bir ortam oluşturmaktır. Araştırmacılar açıkça anonimlik ve gizlilik garantisi verir ve dürüst yanıtların gerektiğinin altını çizer. Hassas somları tehdit edici olmayan öteki somlardan oluşan bir “ısınma turundan”, bir güven ve rahatlık

H a s s a s K o n u la r la İ l g i l i S o r u la r .

Teleskoplama Tarama araştırması katılımcıları geçmişteki olaylarla ilgili yanıt verirken zamanı sıkıştırdığında, yakın tarihli olayları aşırı belirttiğinde ve uzak geçmişteki olayları az belirttiğinde gerçekleşir.

atmosferi yarattıktan sonra sorarlar. İkinci bir teknik, soruları sorarken “geliştirilmiş” aşamalar ÇOK kullanmaktır. Örneğin, “Market RAHATSIZ OLANLARIN hırsızlığı yaptınız mı?” diye KONU YÜZDESİ sormak yerine -suçlayıcı bir tonu Mastürbasyon 56 vardır ve hırsızlık kelimesini 42 Cinsel ilişki kullanır ki bu da yasadışı bir Marihuana veya esrar kullanımı 42 eylemde bulunmaya işaret ederUyarıcı ve depresanların kullanımı 31 Sarhoş olm 29 aynı davranışa “Hiç, bir dükkan­ O kşam a ve öpüşme 20 dan parasını ödemeden bir şey Gelir 12 aldığınız oldu mu?” diye sorarak Arkadaşlarla kumar oynam a 10 ulaşabilirsiniz. Bira, şarap veya likör içme 10 Mutluluk ve refah 4 Araştırmacılar ayrıca bağlamsal Eğitim 3 artalan bilgileri vererek tehdidi Meslek 3 azaltmaya ve hassas konular Toplumsal etkinlikler 2 Boş zamanlar 2 hakkında dürüst yanıt vermeyi Spor etkinlikleri 1 yanıtlayıcılar için kolaylaştırma­ K a y n a k : B ra d b u rn ve S u d m a n ’d a n (1 9 9 0 :6 8 ) ya çalışır. Bir çalışmada, araştır­ u y a rla n m ış tır. macılar heteroseksüel erkeklere şu “geliştirilmiş” soruyu sordu: “Geçmişteki taramalarda pek çok erkek, yaşamlarının bir noktasında başka bir erkekle bir tür cinsel deneyim yaşamış olduklarını bildirdi. Bu, ergenlikten önce, ergenlik sırasında ya da bir yetişkin olarak olmuş olabilir. Siz hiç yaşamınızın bir noktasında başka bir erkekle cinsel deneyim yaşadınız mı?” Bu sorunun standart bir biçimine erkeklerin yüzde 3,5’i “evet” yanıtını verirken, geliştirilmiş bir biçimde sorulduğunda yüzde 8,2 “evet” yanıtını verdi. Yazarlar ayrıca, geliştirilmiş soruların, genç kadınların bildirdiği ilk cinsel ilişkiye girme yaşını düşürdüğünü, ama erkeklerinkini artırdığını buldu (bkz. Catania ve d., 1996). Dürüst yanıtları geliştirmek için başka bir teknik, önce daha ciddi eylemler hakkında sorular sorarak bir bağlam yarat­ maktır. Örneğin, bir yanıtlayıcı market hırsızlığı hakkında bir soruyu yanıtlamakta tereddüt edebilir, ama eğer daha ciddi suçlarla ilgili (örn. silahlı soygun, ev hırsızlığı) bir dizi sorudan sonra gelirse daha az tehdit edici görünmektedir. Soru sorma formatı, yamtlayıcıların soruları nasıl yanıtladığını etkilemektedir. Çalışmalar, kendi başına yürütülen anket veya web tabanlı tarama gibi daha fazla yanıtlayım anonimliğine olanak veren tarama formatlarının, yüz yüze veya telefonda görüşme gibi başka bir kişiyle etkileşimi gerektiren formatlara göre dürüst yanıtların olasılığını artırdığını göstermektedir.^ Bilgisayar ortamında kendi başına yürütülen görüşmeler (CASAI) ve TABLO 10.2 TeKdit Edici Sorular ve Hassas Konular

TABLO 10.3

Taramalarda Aşırı ve Az Bildirme Davranışı

ÇARPITILMIŞ YA DA YANLIŞ YANITLARIN YÜZDESİ Yüz Yüze Düşük Tehdit/Normatif O y kullanmak için kaydolma Genel seçimde oy kullanma Kütüphane kartına sahip olma Yüksek Tehdit İflas Sarhoş araba kullanma

Telefonda

Kendi başına yürütülen

+15 +39 +19

+17 +31 +21

+12 +36 +18

-3 2

-2 9 -4 6

-3 2 -5 4

-A l

Kaynak: Bradburn ve Sudman’dan (1980:8) uyarlanmıştır.

bilgisayar destekli kişisel görüşme (ÇAPI) gibi teknolojik yenilikler de hassas konulardaki soruların yanıtlanmasında yamtlayıcı rahatlığı ve dürüstlüğünü artırır. CASAI’de, yanıtlayıcılarla bilgisayar ekranında veya kulaklıklar aracılığıyla “görüşme” yapılır. Bir bilgisayar faresini kullanarak veya bir klavyeyle yazarak soruları yanıtlarlar. Bir görüşmeci veya başkaları olduğunda bile sorulan yanıtlayan kişi, insani temastan yarı-yalıtılmıştır ve otomatik bir sistemle etkileşimde bulunur. CAPI’de bir görüşmeci bir dizüstü bilgisayar sistemi kurar ve sorular için hazır bekler, ama yamtlayıcılar sorulan kulaklıktan duyar ve bir ekrandan okur, kendi yanıtlarını kendileri girer. Yamtlayıcılar bilgisayar tabanlı görüşmeleri tamamlarken ötekilerin bulunması durumunda mahremiyetlerinin azaldığı hissine kapılmaz.^' Yüz yüze görüşme durumlarında tehdit edici sorular sormak için karmaşık bir buluş, rastlantısallaştırılmış yanıt tekniğidir (RYT). Teknik, bu kitabın düzeyinin ötesinde istatistikler kullanır; ama temel fikir, bilinmeyen oranları tahmin etmek için bilinen olasılıkları kullanmaktır. RYT şöyle işler. Bir görüşmeci, yanıtlayıcıya iki soru verir. Biri tehdit edicidir (örn. “Eroin kullanıyor musunuz?”), öteki tehdit edici değildir (örn. “Eylül ayında mı doğdunuz?”). Yanıtlanacak soruyu seçmek için rastlantısal bir yöntem (örn. yazı tura atma) kullanılır. Görüşmeci hangi sorunun seçildiğini görmez, ama yamtlayıcınm yanıtını kaydeder. Araştırmacı hassas davranışın sıklığını tahmin etmek için rastlantısal sonucun olasılığı hakkındaki bilgiyi ve tehdit edici olmayan davranışın sıklığını kullanır. Toplumsal İstenirlik Yanlılığı. Hassas konulardaki sorulara dürüst yanıtlar almanın ve yanıtlayıcıların bir tutum ya da davranışı olduğundan az belirtmemesini sağlama­ nın yanı sıra, tarama araştırmacıları toplumsal istenirlik yanlılığı olarak adlandı­ rılan yamtlayıcınm bir tutum ya da davranışı aşırı belirtmesi olasılıklarını da azaltmak ister. Toplumsal istenirlik yanlılığı, yamtlayıcılar kendi bildirimlerinin toplumsal

normlara uymasını sağlamak için yanıtları çarpıttığında ortaya çıkar. Wenthworth’ün (1993:180) belirttiği gibi, “Toplumsal olarak istenir davranışların boş iddialarla abartılması doğruluktan uzak yadsımalardan, yanlış sınıflandırmalar veya küçümsemelerden veya toplumsal olarak istenmeyen davranışların abartılmasından daha sık gerçekleşir”. İnsanlar kültürlü olmayı (öm. okumak, üst kültür olaylarına katılmak), yardım kuruluşlarına para vermeyi, iyi bir evliliğe sahip olmayı, çocuklarını sevmeyi vb. aşırı belirtme eğilimi gösterir. Örneğin, bir taramada yerel bir hayır kuruluşuna para verdiğini söyleyen insanların yüzde 34’ünün gerçekte vermediği bulunmuştur.^ Bir norm, insanların seçimlerde oy kullanması gerektiğini söylediği için çoğu kişi aslında oy kullanmadıkları halde kullandıklarını belirtir. ABD’de, en fazla oy kullanma baskısı altında olanlar (öm. iyi eğitimli, politik olarak partizan, bir örgütlenme tarafından oy kullanmaları için bağlantıya geçilerek teşvik edilmiş çok dindar insanlar), oy kullanmayı olduğundan fazla bildirmesi en olası insanlardır. iOy kullanmanın örüntülü olarak yanlış temsil edilmesi, kişinin kendi bildirimine dayalı tarama verilerine dayanan oy kullanma üzerine çalışmaları “eninde sonunda çarpıtır” (Bemstein ve d., 2001:41). Anket yazarları, toplumsal istenirlik yanlılığın, somları norm ihlalini daha az itiraz edilebilir görünecek veya yanıtlayıcılara “görünüşü kurtaran” alternatifler sunacak şekilde kelimelerle ifade ederek azaltmaya çalışır. Örneğin Belli ve meslektaşları (1999), oy kullanmayı olduğundan fazla bildirmeyi azaltmış ve yamtlayıcıların “görünüşü kurtarmasına” izin vermiştir. Oy kullanmayla ilgili somlarında “Çoğu insan oy kullanamadı, çünkü kayıtlı değildi, hastaydı ya da yalnızca zamanı yoktu” gibi ifadeler içeriyordu. Dört tane yanıt seçeneği sundular: “5 Kasım seçimlerinde oy kullanmadım”, “Oy kullanmayı düşünüyordum, ama kullanmadım”, “Genellikle oy kullanırım, ama bu sefer kullanmadım”, “5 Kasımda oy kullandığımdan eminim”. Yalnızca son yanıt seçeneği kişinin oy kullandığının net, belirsiz olmayan bir göstergesidir. Bilgi Soruları. Çalışmalar, halkın büyük çoğunluğunun başlangıç düzeyindeki coğrafya somlarını doğm biçimde yanıtlayamadığını ve önemli siyasi belgeleri belirleyemediğini (öm. Bağımsızlık Bildirgesi) akla getirmektedir. Araştırmacılar bazen yamtlayıcıların bir konu ya da başlık hakkında bilgi sahibi olup olmadığım bilmek ister, ama bilgi somları tehdit edici olabilir, çünkü somları yanıtlayanlar cahil görünmek istem ez.^ Taramalar önce gerçeğe dayalı bilgileri sorarsa görüşleri daha iyi ölçebilir, Rastlantısallaştırılmış yanıt tekniği (RYT) Tarama araştırmasında çok hassas konular için kullanılan özelleşmiş bir tekniktir. Bu teknikte bir katılımcıya bir soru iletilir, ama görüşmeci katılımcının hangi soruyu yanıtladığının farkında olmaz. Toplumsal istenirlik yanlılığı Tarama araştırmasında, katılımcıların dürüst bir yanıt yerine “normatif” bir tepki ya da toplumsal olarak kabul edilebilir bir yanıt verdiği yanlılık türüdür.

çünkü çoğu insan gerçeklere dair yanlış bilgilere sahiptir. Örneğin, Nadeau ve mes­ lektaşları (1993), çoğu Amerikalının nüfustaki ırksal azınlıkların yüzdesini ciddi biçimde olduğundan fazla tahmin ettiğini bulmuştur. ABD’li yetişkinlerin yalnızca yüzde 15 ’i (artı eksi yüzde 6) doğru biçimde ABD nüfusunun yüzde 12,1’inin Afrika kökenli Amerikalı olduğunu belirtmektedir. Yarısından fazlası, oranın yüzde 30’un üzerinde olduğuna inanmaktadır. Benzer şekilde, Yahudiler ABD nüfusunun yüzde 3’ünü oluşturmaktadır, ama Amerikalıların büyük çoğunluğu (yüzde 60), oranın yüzde 10 olduğuna inanmaktadır. Sigelman ve Niemi (2001:93) tarafından gerçek­ leştirilen tamamlayıcı bir çalışma, “Afrika kökenli Amerikalıların kendilerinin de siyah nüfusu en az diğerleri kadar fazla tahmin ettiğini” bulmuştur. Beyazların nere­ deyse iki katı kadar Afrika kökenli Amerikalı, yani Siyahların yaklaşık yüzde 30’u, Afrika kökenli Amerikalıların ABD nüfusunun yarısını oluşturduğunu düşünüyordu. Bir hanede yaşayan insanların sayısı gibi basit bilgi soruları, her zaman doğru biçimde yanıtlanmaz. Bazı hanelerde marjinal bir kişi -bir haftalığına evden ayrılan erkek arkadaş, hamileliğiyle ilgili bir kavgadan sonra ayrılan evin yetişkin kızı veya parayla ilgili bir anlaşmazlıktan sonra çekip giden amca- hanede yaşamıyor gibi gösterilebilir, ama o kişinin başka bir kalıcı ikametgahı olmayabilir ve kendisini orada yaşıyor gibi görüyor olab ilir.^ Örneğin, pek çok Amerikalı, dış yardım programına harcanan para miktarının aşırı fazla tahminlerine dayanarak dış yardım harcamalarına karşı çıkar. Dış yardıma ne harcamayı tercih ettikleri açıkça sorulduğunda, çoğu, hükümetin şu anda harcadığından çok daha yüksek bir miktar belirtir. Başka bir örnekte, Amerikalıların yüzde 65’i çocuklarının üniversite masraflarını karşılamanın ciddi bir kaygı olduğunu söylemiştir, ama çoğu kamu üniversitelerindeki harçları, gerçek miktarlarının iki katı olarak tahmin etm iştir.^ Ayrıca özel üniversitelerin harçlarını da olduğundan fazla tahmin etmiş ve mali yardım olanağını da olduğundan çok az tahmin etmişlerdir. Halkın bilgisiyle ilgili tarama somları ciddi çarpıtmaları ortaya çıkarabilir, ama araştırmacıların bu soruları dikkatli biçimde ifade etmesi gerekir. Önce, bir araştırmacı somlarla pilot test uygular, böylece somların uygun zorluk derecesinde olup olmadıklarını anlar. Eğer yanıtlayıcıların yüzde 99’u somları yanıtlayamıyorsa kazanılan pek bir şey yoktur. Somları, yanıtlayıcıların cevabı bilmediklerini söylemekten rahatsız olmayacağı biçimde ifade edin -örneğin, “... hakkında eğer bir şey duyduysanız, ne duydunuz?” Yanıtlayıcıların bilgilerini olduğundan fazla gösterip göstermediğini kontrol etmenin bir yolu gaflet sorusu-yamtlayıcınm bilmesi olasılığının bulunmadığı bir yanıt seçeneği ya da soru- kullanmaktır. Örneğin, yanıtlayıcıların hangi ABD sivil haklar liderlerini tanıdığını belirlemek için yürütülen bir çalışmada, kurmaca bir kişinin adı ötekilere eklendi. Kişi, yanıtlayıcıların yüzde 15’i tarafından

“lanınıyordu”. Bu, yalnızca yüzde 15 tarafından bilinen gerçek liderlerin aslında büyük olasılıkla bilinmiyor olduğuna işaret etmektedir. Başka bir yöntem, yanıtlayıcılar listedeki bir ismi bildiklerini söyledikten sonra “bu kişi hakkında bildiklerinizi bana anlatın” demektir. Bağlantılı Sorular. Bazı sorular yalnızca belirli yamtlayıcıları kapsar ve araştırmacılar bir yanıtlayıcıyla ilgili olmayan somlar sormaktan kaçınır. Bir bağlantılı soru iki (ya da daha fazla) bölümlü bir so ru d u r.S o ru n u n ilk bölümüne verilen karşılık, yanıtlayıcıya daha sonraki iki farklı somdan hangisinin sorulacağını belirler. Bağlantılı sorular ikinci bir sorunun sorulmasının yerinde olduğu yamtlayıcıları seçer. Bazen bunlara eleme ya da atlama soruları denir. Bir ilk somya verilen yanıta dayanarak, yanıtlayıcıya ya da görüşmeciye başka bir somya gitme ya da belirli somlan atlama talimatı verilir (bkz. Kutu 10.4). Açık ve Kapalı Sorular Tarama araştırmasında açık ve kapalı somlar üzerine uzun süren bir tartışma yaşanmıştır.^^ Açık uçlu soru (yapılandırılmamış, serbest yanıtlı som), yanıtlayıcıların istediği cevabı verebileceği bir som sorar (öm. “En sevdiğiniz televizyon programı hangisidir?”). Kapalı uçlu som (yapılandırılmış, sabit yanıtlı som), hem bir soru sorar hem de yanıtlayıcılara aralarından seçim yapması için sabit yanıtlar verir (öm. Sizce başkan çok iyi, iyi, orta ya da verimsiz mi çalışıyor?”). Her bir biçimin avantajları ve dezavantajları vardır (bkz. Kutu 10.5). Can alıcı somn hangi biçiminin en iyisi olduğu değildir. Bunun yerine, bir biçimin hangi koşullarda en uygun olduğudur. Bir araştırmacının bir açık uçlu veya kapalı uçlu som kullanmayı tercih etmesi, bir araştırma projesinin amacına ve pratik kısıtlarına bağlıdır. Açık uçlu somlar kullanmanın getirdiği talepler, görüşmecilerin yanıtları kelime kelime yazması ve sonrasında zaman alan kodlama süreci, bu tip somları belirli bir proje için elverişsiz kılabilir. Büyük ölçekli taramalarda kapalı uçlu somlar vardır, çünkü bunlar hem yanıtlayıcılar hem de araştırmacılar için daha hızlı ve kolaydır. Ancak bir bireyin inançları ve duyguları, bir araştırmacının yarattığı birkaç tane sabit kategoriye Gaflet sorusu Anket katılımcılarının doğruyu söyleyip söylemediğini kontrol etmek için varolmayan insanlar veya olaylar hakkında tarama araştırması sorularıdır. Bağlantılı soru Bir katılımcının ilk soruya yanıtının onu ya sonraki anket maddesine veya daha özel ve ilgili ikinci bir soruya yönelttiği bir iki bölümlü anket sorusudur. Açık uçlu soru Yanıtlayanların soruya istedikleri cevabı vermekte serbest olduğu bir tarama araştırması sorusu türüdür.

KUTU 10.4 Bağlantılı bir Soru Örneği SORUNUNUN BİRİNCİ VERSİYONU (BAĞLANTILI SORU DEĞİL) Geçen yıl, bir arabanın arka koltuğunda yolculuk ederken ne sıklıkta bir emniyet kemeri kullandınız? SORUNUN İKİNCİ VERSİYONU (BAĞLANTILI SORU) Geçmişte, bir arabanın arka koltuğunda yolculuk ettiniz mi? Hayır [Sonraki soruya geçin] Evet Arka koltukta yolculuk ederken ne sıklıkta bir emniyet kemeri kullandınız?

Sonuçlar. Her zaman kullanan Asla kullanmayan Birinci Versiyon: %30 %24 İkinci Versiyon: %42 %4 Pilot test sırasında, araştırmacılar Birinci Versiyona “asla” yanıtını veren katılımcıların çoğunun bir arabanın arka koltuğunda yolculuk etmediğini öğrendi. Birinci Versiyon, belirsizlik yaratıyordu, çünkü hiçbir zaman arka koltukta yolculuk etmemiş olan katılımcılarla orada yolculuk edip emniyet kemeri kullanmamış olanların hepsi “asla” yanıtını vermişti. İkinci Versiyon bir bağlantılı soru biçimi kullanarak soruyu netleşirdi. Kaynak: Fovvler’dan (2004:184-185) uyarlanmıştır.

hapsedildiğinde önemli bir şey kaybolabilir. Bir yanıtlayıcının nasıl düşündüğünü öğrenmek, onun için gerçekten neyin önemli olduğunu keşfetmek veya pek çok olası yanıtı olan bir sorunun yanıtını almak (örn. yaş) için açık sorular en iyisi olabilir. Buna ek olarak, hassas konular (örn. cinsel davranış, içki tüketimi) kapalı sorularla daha doğru biçimde ölçülebilir. Bir soru biçiminin dezavantajları, ankette kapalı uçlu ve açık uçlu soruların karıştırılmasıyla azaltılabilir. Onları karıştırmak ayrıca tempo değişikliği sağlar ve görüşmecilerin ilişki kurmasına yardımcı olur. Kapalı uçlu sorularda belirli aralarla sondaj yapmak (örn. görüşmeciler tarafından sorulan tamamlayıcı sorular) bir yanıtlayıcının uslamlamasını açığa çıkarabilir. Görüşmecilerin bir yanıtlayıcının düşünme biçimi hakkında sorular sormak için belirli aralarla sondaj yapması, yanıtlayıcıların soruları araştırmacının amaçladığı biçimde anlayıp anlamadığını kontrol etmenin bir yoludur (sondaj yapma daha sonra tartışılmaktadır). Ancak, sondajlar, anlaşılır sorular yazmanın veya yanıtlayıcı için bir anlama çerçevesi kurmanın yerine geçemez. Dikkatli biçimde ifade edilmediği takdirde, sondajlar yanıtlayıcının yanıtlarını biçimlendirebilir veya yanıtlayıcının bir fikri ya da bilgisi olmadığında yanıtları zorlayabilir. Ancak esnek veya sohbete dayalı görüşme, görüşmecilerin yanıtlayıcıların temel terimleri net biçimde anlamadığı veya düşüncelerini ifade etmekte zorluk çektiği karmaşık konular hakkındaki sorularda doğruluğu geliştirebilir. Örneğin, “Geçen hafta hiç para karşılığı iş yaptınız mı?” sorusuna, bir yanıtlayıcı önce tereddüt edip sonra “Evet” yanıtını verebilir. Görüşmeci sondaj yapar: “Tam olarak ne iş yaptığınızı bana

KUTU 10.5 Kapalı ve Açık Sorular KAPALI SORULARIN AVANTAJLARI • Katılımcıların yanıtlaması daha kolay ve hızlıdır. • Farklı katılımcıların yanıtlarını karşılaştırmak daha kolaydır. • Yanıtları kodlamak ve İstatistiksel analiz uygulamak daha kolaydır. • Yanıt seçenekleri yanıtlayanlar açısından sorunun anlamını netleştirebilir. • Yanıtlayanların hassas konular hakkındaki soruları yanıtlaması olasılığı daha yüksektir. • Sorulara daha az sayıda ilgisiz veya karışık yanıt gelir. • Kendini daha az ifade edebilen veya daha az okumuş katılımcıların dezavantajı yoktur. • Yineleme daha kolaydır.

KAPALI SORULARIN DEZAVANTAJLARI • Yanıtlayanın başka türlü aklına gelmeyecek fikirleri önerebilirler. • Hiçbir fikri veya bilgisi olmayan katılımcılar da yanıtlayabilir. • Katılımcılar kendi istedikleri yanıt bir seçenekte yer almadığı için hayal kırıklığına uğrayabilir. • Eğer çok sayıda (örn. 20) yanıt seçeneği sunulursa kafa karıştırıcıdır. • Bir sorunun yanlış yorumlanması fark edilmeden geçip gidebilir. • Katılımcıların yanıtları arasındaki ayrımlar bulanıklaşabilir. • Yazım yanlışları veya yanlış yanıtı işaretlemek mümkündür. • Katılımcıları karmaşık konulara basit yanıtlar vermeye zorlarlar. • İnsanları gerçek hayatta yapmayacakları seçenekler yapmaya zorlarlar.

AÇIK SORULARIN AVANTAJLARI • Sayısız olası yanıta izin verirler. • Katılımcılar ayrıntılı biçimde yanıt verebilir, yanıtları nitelendirebilir ve netleştirebilir. • Önceden tahmin edilmeyen bulgular keşfedilebilir. • Yaratıcılık, kendini ifade etme ve ayrıntı zenginliğine olanak verirler. • Bir katılımcının mantığını, düşünme sürecini ve gönderge çerçevesini açığa çıkarırlar.

AÇIK SORULARIN DEZAVANTAJLARI • Farklı katılımcılar yanıtlarda farklı derecelerde ayrıntı verir. • Yanıtlar ilgisiz ya da yararsız ayrıntıya boğulmuş olabilir. • Karşılaştırmalar ve istatistiksel analiz çok zorlaşır. • Yanıtların kodlanması zordur. • Kendini iyi ifade eden ve çok okumuş katılımcıların avantajı vardır. • Sorular yönünü şaşıran katılımcılar için fazla genel olabilir. • Yanıtlar kelime kelime yazıldığı için görüşmeciler için zordur. • Katılımcının daha fazla zaman ve çaba harcaması ve düşünmesi gereklidir. • Katılımcılar sorulardan yılabilir. • Yanıtlar anket formunda çok fazla yer kaplar.

söyleyebilir misiniz?” Yamtlayıcı, “Sah ve Çarşamba günleri dostum John’un yeni dairesine taşınmasına yardım ettim. Bana bunun için 40$ verdi, ama başka bir işim yoktu ve başka bir şey yaptığım için para almadım” diye yanıtlayabilir. Eğer araştırmacının niyeti yalnızca düzenli işlerin belirtilmesiyse, sondaj bir yanlış anlaşılmayı açığa çıkarmış olur. Araştırmacılar ayrıca kısmen açık sorular da

kullanır (yani, bir dizi sabit seçeneğin sonunda “diğer” açık seçeneği) ve bu yanıtlayıcıların araştırmacının dahil etmediği bir karşılık sunmasına olanak verir. Tamamen kapalı sorulara dayanmak sonuçları çarpıtabilir. Örneğin, bir çalışmayla “Ulusun karşı karşıya olduğu en büyük sorun nedir?” sorusunun açık ve kapalı versiyonlarını karşılaştırmıştır. Yanıtlayıcılar sorunun biçimine bağlı olarak en önemli olarak gördükleri farklı sorunları sıraya koymuştur. Schuman ve Presser’in (1979:86) bildirdiği gibi, “Neredeyse tüm yanıtlayıcılar, kendi önceliklerine uysun uymasın, soruşturmayı yürütenlerin sağladığı somut öncelikler çerçevesi içinde düşünmektedir” (vurgu sonradan eklenmiştir). Başka bir çalışmada, yanıtlayıcılara bir işte neyin önemli olduğuyla ilgili açık ve kapalı sorular sorulmuştur. Açık uçlu versiyonu cevaplayan yanıtlayıcıların yarısı, kapalı soru yanıtlarının arasında olmayan cevaplar vermiştir. Açık uçlu sorular araştırmanın başlangıç ya da inceleme aşamalarında özellikle değerlidir. Büyük ölçekli taramalar için araştırmacılar pilot testlerde açık sorular kullanır, sonra açık somlara verilen yanıtlardan kapalı som yanıtları geliştirir. Kapalı somlar yazan araştırmacıların pek çok karar vermesi gerekir. Kaç tane yanıt seçeneği verilecek? Ortada ya da tarafsız bir seçenek sunacaklar mı? Yanıtların sırası nasıl olmalı? Ne tür yanıt seçenekleri olmalı? Bir yanıtın yönü nasıl ölçülecek? Bu somları yanıtlamak kolay değildir. Örneğin iki yanıt seçeneği çok azdır, ama beşten fazla yanıt seçeneği çok az fayda sağlar. Araştırmacılar anlamlı ayrımları ölçmek ister ve onları daraltmak istemez. Daha belirli yanıtlar daha fazla bilgi sağlar, ama çok fazla belirli özellik kafa karışıklığına neden olur. Örneğin, (evet/hayır yanıtı olan) “Dişçinizden memnun musunuz?” somsunu yeniden ifade ederek “Dişçinizden ne kadar memnunsunuz: çok memnun, biraz memnun, biraz memnun değil ya da hiç memnun değil?” sorusuna dönüştürmek, araştırmacıya daha fazla bilgi ve yanıtlayıcıya da daha fazla seçenek sağlar. Tarafsız Konumlar, Kabaca Tahminler ve Seçici Reddetmeler. Her bir yanıtlayıcıdan geçerli yanıtlar almayı başaramamak, bir taramayı zayıflatabilir ve üç bi­ çim alabilir. Daha önce sözü edilen ilk tür, yanıtlayıcı yanlış bilgiler verdiğinde (yani toplumsal istenirlik yanlılığında olduğu gibi aşırı bildirimde bulunursa veya hassas konular hakkında bilgileri olduğundan az belirtir ya da gizlerse) gerçekleşir. İkinci tür, yanıtlayıcı bir tavır konumu benimsediğinde ama bir konu hakkında hiçbir bilgisi ve hiçbir görüşü olmadığında gerçekleşen “sahte olumlu” hatasıdır. Üçüncü tür, yaKapalı uçlu soru Yanıtlayanların sabit bir cevaplar kümesi içinden seçim yapmak zorunda olduğu bir tarama araştırması sorusu türüdür. Kısmen açık soru Yanıtlanyanlara aralarından seçim yapmaları için sabit bir dizi yanıtın verildiği, ama buna ek olarak farklı bir yanıtı belirtebilecekleri bir “diğer” kategorisinin sunulduğu bir tarama araştırması sorusu türüdür.

nıtlayıcının bazı soruları yanıtlamayı reddettiği veya bilgisi veya bir görüşü olduğu halde yanıtı kendine sakladığı “sahte olumsuz” hatasıdır. Üç tür birbiriyle çakışır: İlki yanıtın normatif bir konuma doğru yönlendirilmesiyle ilgilidir, İkincisi ciddi bir yanıt için bilgiden yoksun olmak, ama bilginin yerine kaba tahmin kullanmakla ilgilidir; ve üçüncü tür taramaya kısmi ve seçici olarak yanıt vermemedir.28 Tarafsız Konumlar. Tarama araştırmacıları, bilgisi olmayan ya da belirli bir konum almayan yanıtlayıcılara tarafsız bir konum ve bir “fikrim yok” seçeneği verip vermemek konusunda tartışmaktadır.20 Bir grup araştırmacı, tarafsız ya da ortada bir konum ve “fikrim yok” seçeneğini sunmaya karşıdır. Bunun yerine yanıtlayıcılara bir yanıt vermeleri için baskı yapmak taraftarıdır.30 Bu perspektif yamtlayıcıların “yetindiğini”; yani, yanıtlama bilişsel çabasından kaçınmak için “fikrim yok” seçeneğini ya da tarafsız bir yanıtı seçtiklerini öne sürer. Bu araştırmacılar, en azından eğitimli yamtlayıcıların tembel olduğunu ve aslında bir fikirleri olduğu halde “fikrim yok” seçeneğini seçtiklerini ve yanıtlayıcılara bir yanıt için baskı yapmanın veri niteliğini düşürmediğini savunur. Ötekiler, tutum belirtmeyen bir seçenek sunmanın çoğunlukla en iyisi oldu­ ğunu, aksi takdirde insanların kurmaca başlıklar, konular ve olaylar hakkında fikir ileri süreceğini iddia eder. Tutum belirtmeyen (ortada ya da fikrim yok) seçeneği sunarak, araştırmacılar ortada konum alanları veya görüşü olmayanları belirler. Tutum belirtmeme konusuna üç tür tutum sorusu arasında ayrım yaparak yaklaşılabilir: standart biçimli, yarı filtreli ve tam filtreli somlar (bkz. Kutu 10.6). Standart biçimli soru, bir “bilmiyorum” seçeneği sunmaz; bir yanıtlayıcı bunu ken­ diliğinden belirtmelidir. Yarı filtreli soru yanıtlayıcılara bir “bilmiyorum” alternatifi sunar. Tam filtreli soru, bağlantılı somnun özel bir türüdür. Önce yanıtlayıcılara bir görüşlerinin olup olmadığını ve sonra görüşü olduğunu belirtenlerin görüşünü sorar. Çoğu yanıtlayım eğer “fikrim yok” seçeneği bulunmuyorsa yine de somyu yanıtlayacaktır, ama “bilmiyorum” seçeneği sunulmuşsa onu seçecek veya somlursa fikirleri olmadığını söyleyeceklerdir. Bu tür yanıtlayıcılara geçiciler denir, çünkü ya­ nıt verme halinden bilmemeye geçerler. Yanıtları küçücük kelime değişikliklerinden etkilenir, dolayısıyla araştırmacılar onları yarı filtreli veya tam filtreli somlar kullanarak eler. Filtreli sorular var olmayan konulara verilen cevapları tamamen ortadan kaldırmaz, ama somnu azaltır. Orta yolcu geçiciler, sunulduğunda ortada bir konum seçerler, eğer sunulmaz­ sa başka bir alternatifi seçerler. Bir konu hakkında daha az yoğun duyguları bulunur. Hafif bir sonuncu etkisi de vardır; yani, yanıtlayıcılar sunulan en son alternatifi seçme eğilimindedir. Sonuncu etkisi, yanıtları ortada ya da tarafsız konumun ortada yer alacağı şekilde bir süreklilik çizgisinde sunmanın en iyisi olduğunu gösterir. Ar o c t ı t r n a r > t l c ı r ı n ıVi

C f 'f 'F 't 'i r 'C T I

VııılunmnFtarlır- apmeklprı h elirsiz va da ılımlı

KUTU 10.6 Standart Biçimli, Yarı Filtreli ve Tam Filtreli Sorular STANDART BİÇİMLİ Bu soru başka bir ülkeyle ilgilidir. Bu ifadeye katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz? “Rus liderleri temelde Amerika ile geçinmeye çalışıyor.” YARI FİLTRELİ Bu ifade başka bir ülkeyle ilgilidir: “Rus liderleri temelde Amerika’yla geçinmeye çalışıyor.” Buna katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz, yoksa fikriniz yok mu? TAM FİLTRELİ Bu ifade başka bir ülkeyle ilgilidir. Bu konuda herkesin fikri olmayabilir. Eğer bir fikriniz yoksa, lütfen belirtin. İfade şöyle: “Rus liderleri temelde Amerika’yla geçinmeye çalışıyor.” Bu konuda bir görüşünüz var mı? Hayır (sonraki soruya geçin), Evet (devam edin) Katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz? Farklı Soru Biçimlerinden Sonuçların Örnekleri

Katılıyorum Katılmıyorum Fikrim yok •Kendiliğinden belirtenler

Standart Biçim (%)

Yarı Filtreli (%)

Tam Filtreli (%)

48,2 38,2 13,6*

27,7 29,5 42,8

22,9 20,9 56,3

Kaynak: Schuman ve Presser’den (1981:116-125) uyarlanmıştır. Standart biçimli soru 1978 Sonbaharı, yarı ve tam filtreli sorular ise Şubat 1977 tarihlidir.

olanlar için bir ortada konum sunmak ya da orta seçeneği kaldırarak yan Ulayıcıları bir konum seçmeye zorlamak, ama hemen ardından seçenek hakkında ne kadar güçlü fikirleri olduğunu sormak. Bu ikinci seçenek tercih edilir, çünkü tutumların iki yönü bulunur: yönelim (tarafında ya da karşısında) ve yoğunluk (güçlü ya da zayıf biçimde savunma). Örneğin, iki yanıtlayıcının her ikisi de kürtaja karşı, ama biri görüşü ateşli biçimde savunuyor, güçlü bir bağlılığı bulunuyor, diğeri ise zayıf biçimde savunuyor olabilir. Seçici Reddetmeler. Yanıtlayıcıların yanıtlama zahmetinden kaçınmak için hiçbir yanıtı seçmediği yetinme sorununa ek olarak, bazı yanıtlayıcılar hassas konulardaki bir soruda toplumsal açıdan uygunsuz bir yanıta işaret etmek yerine soruyu yanıtlamayı reddedebilir. Örneğin, 1992’de Amerikalıların üçte birinden fazlası ırk ayrımcılığıyla ilgili hassas bir soruyu yanıtlamayı reddetmiştir. Pek çok yanıtlayıcı bir soruyu yanıtlayamadığında, eğer yanıtlamayanların çoğu aynı görüşteyse bu yanıltıcı bulgulara yol açabilir. Örneğin, eğer ırk ayrımcılığına karşı olan yanıtlayıcılar bilmiyorum seçeneğini yanıtlarsa, sonuçlar herkesin soruyu yanıtladığı durumda olacağından daha fazla ayrımcılıktan yana görünecektir. Bu hata türü için ayarlama yaptıktan sonra Berinsky (1999), ırk ayrımcılığından yana olan Ameri-

kakların yüzdesinin 49,4’ten 34,9’a düştüğünü bulmuştur. Şu uyarıda bulunmuştur (s. 1225): “Yanıtlayıcıların tarama görüşmesinde ifade ettiği görüşler, bir anket sorusuyla karşı karşıya geldiklerinde oluşturdukları görüşlerle özdeş olmak zorunda değildir”. Katılıyorum/Katılmıyorum, Sıralama mı Sınıflandırma mı? Değerleri ve tutumları ölçen tarama araştırmacıları verilen yanıtlarla ilgili iki soran hakkında tartışmaya girmiştir. ^ ' Bir anket maddesi bir bildirimde bulunmalı ve yanıtlayıcılara ona katılıp katılmadığını mı sormalıdır, yoksa yanıtlayıcılara belirli alternatifler mi sunmalıdır? Anket formunda bir grup madde olmalı ve yanıtlayıcılardan onları sınıflandırması mı istenmelidir (örn. onaylıyorum, onaylamıyorum) yoksa bir maddeler listesi verilmeli ve yanıtlayıcılar maddeleri sıralamaya mı zorlanmalıdır? (örn. en beğenilenden en beğenilmeyene doğra) En iyisi yanıtlayıcılara belirgin alternatifler sunmaktır. Örneğin, ‘“ Erkekler .... yapmaya daha uygundur’ ifadesine katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?” diye sormak yerine, “Sizce erkekler mi daha uygundur, kadınlar mı daha uygundur, yoksa ikisi de eşit derecede mi uygundur?” diye sorulmalıdır. Daha az eğitimli yanıtlayıcılar bir bildirime katılmaya daha fazla eğilimlidir, zorunlu seçenekli alternatifler düşünmeyi teşvik eder ve bazı yanıtlayıcıların gerçekten karar vermeden katılma eğilimine işaret eden yanıt eğilimi yanlılığını önler (7. Bölümde tartışıldı). Değerler hakkında sora sorulan tarama yanıtlayıcıları, çok az farklılaşma ve yanıtları uçlarda toplama eğilimi gösterir. Bunun bir çözümü, “önce sırala sonra sı­ nıflandır” prosedürüdür. Araştırmacılar yanıtlayıcılardan önce değerleri en önem­ liden en önemsize doğra sıralamasını ister. Sonra, yanıtlayıcılar her birine bir not verir. Örneğin, yanıtlayıcılar değerleri önem sırasına koyar (örn. dünya barışı, kişisel refah, ailenin güvenliği) ve sonra her birine l ’den 10’a kadar, aşırı önemli ile hiç önemli değil arasında bir değer verir. Yanıtlayım dünya barışının değerini kişisel refa­ hın önünde sıralayabilir, ama dünya barışının önemi veya kişisel refahın anlamlılığı Standart biçimli soru Yanıt kategorilerinin “fikrim yok” ya da “bilmiyorum” seçeneğini içermediği bir tarama araştırması sorusu türüdür. Yarı filtreli soru “Fikrim yok,” “bilmiyorum” veya “emin değilim” yanıt seçeneğini içeren bir tarama araştırması sorusudur. Tam filtreli soru Yanıtlayanlara önce bir konu hakkında bir görüşleri veya bilgilerinin olup olmadığının sorulduğu, sonra yalnızca fikri veya bilgisi olanlara konu hakkında belirli bir sorunun sorulduğu bir tarama araştırması sorusudur. Geçiciler Bir anket sorusunu yanıtlayacak bilgiye veya fikre sahip olmayan, ama yine de yanıtlayan, çoğunlukla tutarsız yanıtlar veren tarama araştırması katılımcılarıdır. Sonuncu etkisi Tarama araştırmasında katılımcılar bütün yanıt seçeneklerini ciddi biçimde değerlendirmek yerine en son sunulan yanıt seçeneğini seçtiğinde gerçekleşen etkidir.

sorulduğunda, bir yanıtlayıcı buna 4 ve kişisel refaha 8 notunu v e re b ilir.^ Araştırmacılar alternatifleri açıkça sunmalı ve yamtlayıcılara bir alternatifi seçmek için bir gerekçe vererek yanlılık yaratmamalıdır. Örneğin, yamtlayıcılara enerji tasarrufuyla ilgili bir yasayı destekleyip desteklemedikleri soruldu. Yamtlayıcılara basitçe “Yasayı destekliyor musunuz desteklemiyor musunuz?” diye sormak yerine “Yasayı destekliyor musunuz yoksa yasanın uygulanması zor olacağı için desteklemiyor musunuz?” diye sorulduğunda sonuçlar değişti. Yanıtlayıcılardan soru maddelerini hayali bir süreklilik çizgisi boyunca sınıf­ landırmalarını istemek yerine alternatifler arasından sıralamayla seçim yapmalarını istemek daha iyidir. Yanıtlayıcılar birçok maddeyi eşit derecede yüksek sınıflandırabilir, ama eğer sıralamaları istenirse onları bir hiyerarşi içine yerleştireceklerdir.^ Bir yanıt ölçeğine sayılar eklemek, soruyu yamtlayıcılara yardım edebilir ve anlamaları için ipuçları verebilir. Bir araştırmacı değişkeni iki kutuplu karşıtlar olarak kavramlaştırdığında, uçlardaki pozitif ve negatif sayılar (örn. +5 ile -5 arası) en iyisidir; eğer değişkeni tek bir süreklilik çizgisi olarak kavramlaştırırsa bir dizi pozitif sayı (örn. 0 ile 10 arası) en iyisidir. Renkler, semboller ve resimlerin kullanımı dahil olmak üzere görsel sunum­ lar, yanıtlayıcıların anketlere tepki verme biçimlerinde büyük farklılıklar yaratabilir, bazen kullanılan kelimelerdeki değişikliklerden daha büyük etkisi olabilir. Yanıtlayıcılar bir dizi yanıtın ortasında yer alanı tipik ya da orta seçenek olarak, anket formu üzerinde mesafe olarak, yakınlığı anlamda benzerliğe işaret ediyor olarak, dikey bir listenin en üstündeki maddeleri en fazla istenir olanlar olarak ve yanıtlar arasındaki mesafe farklılıklarını ya da farklı renklerin kullanımını anlamda daha büyük farklılıklara işaret ediyor olarak görme eğilimindedir. Ayrıca, dikey yanıt kategorilerini yatay olanlardan daha az kafa karıştırıcı olarak görürler.^ Soru ve anket tasarımının ayrıntıları önemli olabilir. Örneğin, bir çalışmada üniversite öğrencilerine her gün kaç saat çalıştıklarını soruldu. Bazı öğrenciler yarım saat ile 2,5 saatten fazla arasında değişen beş yanıt seçeneği görüyordu; ötekiler 2,5 saatten az ile 4,5 saatten fazla arasında değişen beş yanıt seçeneği görüyordu. İlk diziyi gören öğrencilerin yüzde 77’si 2,5 saatin altında çalıştığını söylerken bu oran ikinci di­ ziyi görenlerin yüzde 3 Tiydi. Postayla anketler ve telefonla görüşmeler karşılaştı­ rıldığında, ilk diziyi duyan öğrencilerin yüzde 58’i 2,5 saatin altında çalıştığını söyler­ ken ikinci diziyi duyanlarda bir değişiklik olmadı. Bu, yanıt kategorilerindeki farklılık­ lardan daha fazlasıyla ilgilidir, çünkü öğrencilere yanıt kategorilerinde benzer deği­ şikliklerle televizyon izleme saatleri sorulduğunda yanıt kategorileri hiçbir farklılık yaratmadı. Bundan ne öğrenebiliriz? Yanıtlayıcıların net cevaplan olmadığında, bir sorunun yanıt kategorilerinin yol göstericiliğine güvenirler ve daha anonim biçimler genellikle daha dürüst yanıtlarla sonuçlanır (bkz. Dillman, 200:32-39).

İfade Sorunları Tarama araştırmacıları iki ifade etme sorunuyla karşı karşıya kalır. Birincisi, daha önce tartışılmıştır, kafa karışıklığını en aza indirmek için basit kelimeler ve dilbilgisi açısından sade cümleler kullanmaktır. İkinci sorun, belirli kelimeler veya cümlelerin etkileriyle ilgilidir. Daha fazla ustalık ister, çünkü bir kelime veya cümlenin yanıtları etkileyip etkilemediğini önceden bilmek mümkün değildir.-^ Yasaklamak ile izin vermemek arasındaki iyi belgelenmiş farklılık, ifade etme farklılıkları sorunu aydınlatmaktadır. İki terim de aynı anlama gelmektedir, ama çoğu insan bir şeyi “yasaklamaktansa” ona “izin vermemeye” isteklidir. Genel olarak, daha az eğitimli insanlar küçük ifade farklılıklarından en çok etkilenenlerdir. Belirli sözcükler bir duygusal tepkiyi tetikler gibi görünmektedir ve araştır­ macılar bunları yeni yeni öğrenmeye başlamıştır. Örneğin Smith (1987), ABD tara­ ma yanıtlarında bir sorunun “yoksullara yardım” için harcama yapmakla veya “fakir fukara fonu” için harcama yapmakla ilgili olması arasında büyük farklılıklar (örn. iki kat daha fazla destek) olduğunu bulmuştur. Smith, Amerikalılar için fakir fukara sözcüğünün çok güçlü yan anlamlan olduğu için (tembel insanlar, savurgan ve pahalı programlar) en iyisinin bu ikilemeyi kullanmamak olduğunu öne sürmüştür. Olası ifade etkileri, görünüşte tartışmalı olmayan bir soruyla aydınlatılabilir. Peterson (1984), yaşla ilgili soru sormanın dört yolunu incelemiştir: “Kaç yaşındasınız?”, “Yaşınız kaç?”, “Hangi yılda doğdunuz?” ve “Yaşınız ...18-24, 2534... arasında mı?”. Yanıtları nüfus kayıtlarıyla kontrol etti ve yamtlayıcıların kullanılan soru biçimine bağlı olarak yüzde 98,7’si ile yüzde 95,1’inin doğru yanıtlar verdiğini buldu. Ayrıca en az hatanın olduğu sorunun en yüksek yanıtlamayı reddetme yüzdesine sahip olduğunu ve en fazla hatanın olduğu sorunun en düşük reddetme oranına sahip olduğunu buldu. Bu örnek, tartışmalı olmayan gerçeğe dayalı bir sorudaki hataların en küçük ifade değişikliklerine bağlı olarak değişiklik gösterdiğini ve yamtlayıcının yanıtlamaya istekliliğini artırmanın yanıtlardaki hataları da artırabileceğini ortaya koymaktadır. Kelimeler veya onların yan anlamları pek çok yamtlayıcının kafasını karıştırır. Örneğin, katılımcılara televizyon haberlerinin yansız olduğunu düşünüp düşünmedikleri soruldu. Araştırmacılar, daha sonra çok sayıda yamtlayıcının yansız sözcüğünü -orta sınıftan eğitimli araştırmacıların herkesin bileceğini varsaydığı bir terimi- bilmediğini öğrendi. Yamtlayıcıların yarısından azı kelimeyi doğru anlamıyla kastedilen şekilde yorumlamıştı. Dörtte birinden fazlasının anlamı hakkında hiçbir fikri yoktu; ötekiler ona alışılmadık anlamlar vermişti ve onda biri, gerçek anlamının doğru anlamın tam karşıtı olduğunu düşünmüştü. Araştırmacıların dikkatli olması gerekir, çünkü ifade etkileri (örn. yasaklamak ve izin vermemek arasındaki fark) on yıllarca aynı kalabilir ve başka etkiler ortaya çıkabilir.^

Anket Formu Tasarlama Sorunları Taramanın veya Anketin Uzunluğu. Bir anket ne uzunlukta olmalı ya da bir görüşme ne kadar sürm elidir?^ Araştırmacılar maliyet açısından daha uygun olduğu için uzun anketleri ya da görüşmeleri tercih eder. Ek somların maliyeti -bir yanıtlayıcı örneklendikten, kendisiyle bağlantı kurulduktan ve öteki somları tamamladıktan sonra- azdır. Kesin bir uygun uzunluk yoktur. Uzunluk, tarama biçimine (tartışılacak) ve yanıtlayıcının özelliklerine bağlıdır. 10 dakikalık bir telefon görüşmesi çok seyrek somn olur. Postayla yapılan anketler daha değişkendir. Nüfusun geneli için kısa (3 veya 4 sayfalık) bir anket uygundur. Bazı araştırmacılar halk genelinde uzunluğu 10 sayfaya kadar çıkan (yaklaşık 100 madde) anketlerle başarıya ulaşmıştır, ama daha uzun anketlerde yanıtlar belirgin biçimde azalmaktadır. Çok iyi eğitimli yanıtlayıcılar ve dikkat çekici bir konu söz konusu olduğunda, 15 sayfalık anketler kuklanmak mümkün olabilir. Bir saat süren yüz yüze görüşmeler seyrek değildir. Özel dummlarda, üç ile beş saat arası yüz yüze görüşmeler yürütüldüğü olmuştur. Soru Sırası veya Dizilişi. Bir tarama araştırmacısı üç soru dizilişi sorunuyla karşı karşıya kalır: Anket genelinin düzenlenmesi, som sırası etkileri ve bağlam etkileri. Anketin Düzenlenmesi. Genel olarak, soruları yanıtlayıcıların rahatsızlığını ve kafa karışıklığını en aza indirecek şekilde dizmelisiniz. Bir anketin açılış, orta ve kapanış somları vardır. Taramayı açıklayan bir girişten sonra, en iyisi açılış somlarını memnun edici, ilginç ve yanıtlanması kolay tutmaktır, böylece yanıtlayıcının anket hakkında rahat hissetmesini sağlarlar. Başlangıçta pek çok sıkıcı artalan somsu ya da tehdit edici sorular sormaktan kaçının. Ortadaki somları ortak başlıklar altında düzenleyin. Farklı konulardaki soruları karıştırmak, şaşkınlığa neden olabilir. Aynı konu hakkındaki somları bir araya koyarak yanıtlayanları yönlendirin ve bu kısmı kısa bir giriş bildirimiyle tanıtın (örn. “Şimdi size barınmayla ilgili somlar sormak istiyorum”). Som başlıklarının sorunsuz ve mantıklı biçimde akmasını sağlayın ve onları yanıtlayıcının belleğine veya rahatlık düzeylerine yardımcı olacak şekilde düzenleyin. Nispeten tehdit edici somlarla bitirmeyin ve daima anketin sonuna “teşekkür ederim” ekleyin. Sıra Etkileri. Araştırmacılar, somları sundukları sıranın yanıtlayıcıların yanıtlarını etkileyebileceğinden endişe eder.-^ Bu tür sıra etkileri, en çok güçlü görüşleri olmayan insanlar, daha az eğitimli, daha yaşlı veya bellek kaybı olan yanıtlayıcılar için etkili görünmektedir.-^ Örneğin, düzenli olarak kürtaj olan bir bekâr kadına destek, eğer som, kürtajın bir fetüste ciddi kusurlar bulunduğunda kabul edilebilir

olup olmadığı hakkındaki bir sorudan sonra geliyorsa artar, ama soru kendi başınaysa veya fetüs kusurlarıyla ilgili bir sorudan önce geliyorsa artmaz. Sıra etkilerine klasik bir örnek, Kutu 10.7’de yer almaktadır. Yanıtlayıcılar, her konuyu yalıtılmış ve ayrı olarak algılamayabilir, ama tarama sorularına konular kümesine ve bunların sunum sırasına dayanarak yanıt verebilir. Önceki sorular sonraki sorulan iki biçimde etkileyebilir: içerikleri yoluyla (yani konularıyla) ve yanıtlayıcının karşılığı yoluyla. Örneğin, bir öğrenci yanıtlayıcıya şöyle soruluyor: “Öğrenciler için bir eğitim katkısını destekliyor veya tercih ediyor musunuz?”. Yanıtlar, önceki sorunun konusuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer “Ortalama ABD’li öğrenci ne kadar harç ödüyor?” sorusundan sonra gelirse, yanıtlayıcılar “katkıyı” öğrencilerin ödeyeceği harca destek olarak yorumlamaktadır. Eğer soru “İsveç hükümeti öğrencilere ne kadar ödemektedir?” sorusundan sonra gelirse, yanıtlayıcılar bunu hükümetin ödeyeceği bir katkı anlamına gelecek şekilde yorumlamaktadır. Önceki yanıtlar da verilen karşılıkları etkileyebilir, çünkü bir bölümü zaten yanıtlamış olmak, çakışma olmayacağını varsaymayı getirir. Örneğin, bir yanıtlayıcıya “Karınız nasıl?” diye soruluyor. Sonra, “Aileniz nasıl?” sorusu geliyor. Çoğu yanıtlayıcı, ikinci sorunun eşleri dışındaki aile üyelerini kastettiğini varsayacaktır, çünkü eşli hakkında zaten bir yanıt verm iştir.^ Bağlam Etkileri. Tarama araştırmacıları, bağlamın taramaları ne kadar güçlü biçimde etkilediğine dikkati çekm iştir.^' “Bağlam, yalnızca bir sorunun öteki üzerindeki etkisinden fazlasını içerir. Görüşmecinin, görüşme ortamının ve aslında tarihsel ortamın etkilerini kapsar... Halihazırda, taramalarda anket bağlamı etkilerinin yanıt etkileriyle nasıl ilişkilendiğine dair sağlam bir anlayışımız bulunmuyor” (Schuman, 1992:18). Bağlam, postayla taramalarda telefonla taramalardan daha belirgindir, çünkü yanıtlayım, soruların tümünü gö reb ilir.^ Bağlam etkilerini denetlemenin basit bir çözümü bulunmamaktadır. Pratik olarak, bağlam etkileriyle ilgili iki şey yapılabilir. Sorularda bir huni dizilişi kullanın -yani, daha genel soruları özel sorulardan önce sorun (örn. özel hastalıklar hakkında soru sormadan önce genel olarak sağlık hakkında sorun). Veya, yanıtlayıcıların sayısın ikiye bölün ve bir yarıya soruları bir sırada verin ve öteki yarıya alternatif sırada verin ve sonra soru sırasının fark edip etmediğini anlamak için sonuçları inceleyin. Eğer soru sırası etkileri bulunursa, hangi sıra size yanıtlayıcıların gerçekte ne düşündüğünü söyler? Yanıt, hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğinizdir. İfade etkileri Tarama araştırmasında kullanılan belirli bir terim ya da sözcük, bazı katılımcıların bir anket sorusunu nasıl yanıtladığını güçlü biçimde etkilediğinde ortaya çıkar. Sıra etkileri Tarama araştırmasında, bir başlık veya ötekilerden önce sorulan bazı sorular, yanıtlayanın sonraki sorulara verdiği yanıtları etkilediğinde gerçekleşir.

KUTU 10.7 Soru Sırası Etkileri SORU 1 “Sizce Amerika Birleşik Devletleri, Komünist gazete muhabirlerinin başka ülkelerden buraya gelmesine ve haberleri kendi gördükleri biçimde kendi gazetelerine yollamasına izin vermeli midir?” SORU 2 “Sizce Rusya gibi Komünist bir ülke Amerikalı gazete muhabirlerinin ülkeye gelmesine haberleri kendi gördükleri biçimde Amerika’ya yollamasına izin vermeli midir?” EVET DİYENLERİN YÜZDESİ

İlk önce duyulan soru

Soru #1 ’e Evet (Komünist Muhabir)

Soru #2'ye Evet (Amerikalı Muhabir)

#1 %54 %75 #2 %64 %82 İlk soruyu yanıtlayarak yaratılan bağlam ikinci soruya verilen yanıtı etkilemektedir.

Kaynak: Schuman ve Presser’den (1981:29) uyarlanmıştır.

Örneğin, birkaç yıl önce, öğrencilerim iki konu üzerine bir telefon taraması yürüttü: suçla ilgili kaygılar ve yeni bir içkili araba kullanma karşıtı yasaya dönük tutumlar. Yanıtların rastlantısal bir yarısı, önce içkili araba kullanma yasasıyla ilgili soruları duydu; öteki yarı önce suçla ilgili olanları duydu. Bağlam etkisi -konu sırasından kaynaklanan bir fark- olup olmadığını görmek için sonuçları inceledim. Önce içkili araba kullanma yasasıyla ilgili soru somlan yanıtlayıcıların, önce suç hakkında som sorulanlara oranla suçtan daha az korktuklarını ifade ettiklerini buldum. Aynı şekilde, önce suçla ilgili somları duyanlara oranla, içkili araba kullanma yasasını daha fazla destekliyorlardı. İlk konu, yanıtların ikinci konudaki soruları yanıtladığı bir bağlam yaratıyordu. Genel olarak suçla ilgili soru somlduğunda ve şiddet içeren suç hakkında düşündüklerinde, içkili araba kullanma daha az önemli bir somn gibi görünmüş olabilir. Bunun aksine, içkili araba kullan­ mayla ilgili sora somlduğunda ve içkili araba kullanmayı bir suç olarak düşün­ düklerinde, genel olarak suç hakkında daha az kaygı belirtmiş olabilirler. Yanıtlayıcılar, tüm somları önceki somlar ve görüşme ortamı bağlamına dayanarak cevaplar. Bir araştırmacının bir somnun anlamı ne kadar bulanıksa, bağlamın o kadar güçlü etkileyeceğini akılda tutması gerekir, çünkü yanıtlayıcılar soruyu yommlamak ve anlamak için bağlama dayanacaktır. Aynı konudaki somların ve bir somdan hemen önce duyulan önceki somların büyük bir bağlam etkisi olabilir. Örneğin Sudman ve çalışma arkadaşları (1996:90-91), bir yamtlayıcının siyaseti ne kadar takip ettiğini sormanın üç yolunu birbiriyle karşılaştırdı. Somyu tek başına sorduklarında, yanıtlayıcıların yaklaşık yüzde 21 ’i siyaseti “arada sırada” veya “yok denecek kadar az” takip ettiğini söyledi. Somyu, yamtlayıcının seçilen temsilcisinin

vnkın zamanda ne yaptığım sorduktan sonra sorduklarında, takip etmediklerini .oy leyenlerin yüzdesi neredeyse iki katına, yüzde 39’a çıktı. Temsilci hakkındaki lıilgi sorusu, çoğu yanıtlayıcının aslında fazla bilgi sahibi olmadıklarını hissetmesine neden oldu. Seçilen temsilcinin bölgede ne kadar “halkla ilişkiler çalışması” yürüttüğüyle ilgili bir som iki sorunun arasına girdiğinde, yamtlayıcıların yüzde 29’u siyaseti takip etmediğini söyledi. Bu som, yanıtlayıcılara ilk soruyu bilmemeleri için bir bahane sundu -kendi bilgisizlikleri için temsilcilerini suçlayabilirlerdi. Bir somnun bağlamı bir fark yaratabilir ve araştırmacıların her zaman bunun farkında olması gerekir: “Som kavrayışı yalnızca bir somnun ifade edilmesinin bir işlevi değildir. Yanıtlayıcılar, kastedilen anlamı belirlemek için somnun bağlamı tarafından sağlanan bilgileri kullanır” (Sudman ve d., 1996:69). Biçim ve Düzen. İki tür biçim ya da düzen somnu vardır: anketin genel fiziksel düzeni ve somlar ve yanıtların biçimi. Anket Düzeni. Anket ister görüşmeci için ister yanıtlayım için olsun düzeni önemlidir.43 Anketlerin anlaşılır, düzenli ve takip etmesi kolay olması gerekir. Her bir somya bir numara verin ve anket formlarına tanımlayıcı bilgiler (öm. kumluşun adı) koyun. Hiçbir zaman somları sıkıştırmayın ya da kafa karıştırıcı bir görüntü yaratmayın. Posta ya da baskı maliyetinden tasarruf edilecek birkaç kumş, sonunda daha düşük yanıt oranından kaynaklanan düşük geçerliliğe veya görüşmecilerin ve yamtlayıcıların kafa karışıklığına bağlı olarak daha çok maliyet yaratacaktır. Her bir görüşme için yönetici kullanımına dönük olarak bir kapak sayfası veya ön sayfa hazırlayın. Görüşme saati ve tarihini, görüşmeciyi, yanıtlayıcının kimlik numarasını ve görüşmecinin görüşmeyle ilgili yommları ve gözlemlerini bu sayfaya yazın. Yüksek nitelikli grafikler, somlar arasında boşluk ve iyi düzeni olan profesyonel bir görüntü, doğmluğu ve bütünlüğü artırır ve anketin akışına yardımcı olur. Görüşmecilere veya yanıtlayıcılara anketle ilgili talimatlar verin. Ayırt edile­ bilmeleri için talimatları somlardan farklı bir tarzda (öm. farklı bir renkte veya yazı karakterinde ya da hepsini büyük harfle) yazın. Böylece, görüşmeci yanıtlayıcılara yönelik somlarla yalnızca görüşmeciye yönelik talimatlar arasında ayrım yapabilir. Düzen, postayla ve web üzerinden yürütülen anketler için elzemdir, çünkü yanıtlayıcıyla etkileşime girecek cana yakın bir görüşmeci bulunmaz. Bunun yerine, anketin görünüşü yanıtlayıcıyı ikna eder. Postayla taramalarda zarfa, araştırmacıyı Huni dizilişi Bir anketteki tarama araştırması sorularının genel sorulardan özel sorulara doğru düzenlenmesidir. Bağlam etkisi Tarama araştırmasında, yanıtlayanların duyduğu konuların, genel bir tonlamanın veya ortamın sonraki soruların anlamını nasıl yorumladıklarını etkilemesiyle gerçekleşen etkidir.

belirten ve sorular için bir telefon numarasının bulunduğu antetli kağıda yazılmış kibar, profesyonel bir açıklayıcı mektup ekleyin. Ayrıntılar önemlidir. Yanıtlayıcılar, posta ücretinin toptan ödendiğini gösteren, İkamet Eden Kişiye gönderilmiş şişkin bir kahverengi zarf aldığında ya da anket geri yollama zarfına sığmadığında canları sıkılacaktır. Daima “Katıldığınız için teşekkür ederiz” diye bitirin. Görüşmeciler ve anketler, yanıtlayıcılarda tarama hakkında olumlu bir his bırakmalı ve katılımlarının değerinin bilindiği düşüncesini uyandırmalıdır. Soru Biçimi. Tarama araştırmacıları, sorular ve yanıtlar için bir biçime karar verir. Yanıtlayıcılar yanıtları çember içine mi alacaklar, kutuları mı işaretleyecekler, dairelerin içini mi dolduracaklar yoksa bir boşluğa x işareti mi koyacaklar? İlke, yanıtların apaçık olmasını sağlamaktır. İşaretlenecek kutular ya da parantezler ve çember içine alınacak sayılar genellikle en belirgin olanlarıdır. Ayrıca, yanıtları bir sayfada yan yana dizmektense alt alta dizmek görülmelerini kolaylaştırır (bkz. Kutu 10.8). Daha önce belirtildiği gibi, bağlantılı sorular için oklar ve talimatlar kullanın. Görsel yardımcılar da faydalıdır. Örneğin, birisi hakkında ne kadar sıcak veya soğuk hissettiklerini sorarken yanıtlayıcılara termometreye benzer çizimler verin. Bir matrisli soru (ya da kafesli soru), aynı yanıt kategorilerini kullanan bir dizi soru sunmanın yoğun bir biçimidir. Yerden tasarruf sağlar ve yamtlayıcının veya görüşmecinin aynı yanıt kategorileri için cevaplan belirtmesini kolaylaştırır. Sanchez (1992), dinle ilgili sorularda iki anket düzenini incelemiş ve daha anlaşılır bir düzenin “saptanamayan” yanıtların yüzdesini 8,8’den 2,04’e düşürdüğünü bulmuştur. Buna ek olarak, bir bağlantılı sorunun biçimini soruyu daha anlaşılır kılmak için değiştirdiğinde, belirli dinî mezheple ilgili sondaj yapan görüşmecilerin yüzdesi yüzde 91’den yüzde 99’un üzerine çıkmıştır. Yanıtsızlık. Örneklenen her bir yanıtlayıcıdan geçerli bir yanıt almayı başaramamak, bir taramayı zayıflatır. Araştırma taramalarına ek olarak, insanların yardım kuruluş­ larından, pazarlama şirketlerinden, aday yoklamalarından, vb. gelen taleplere yanıt vermesi istenmektedir. Yardım kuruluşları ve pazarlama şirketleri düşük yanıt oran­ ları elde eder, hükümet kuruluşları ise çok daha yüksek işbirliği oranları elde eder. Yanıtsızlık tarama araştırması için çok ciddi bir problem olabilir, çünkü eğer örneklenen yanıtlayıcılann yüksek bir oranı yanıt vermezse, araştırmacılar sonuçlan genelleyemeyebilir, özellikle de yanıtlamayanlar yanıtlayanlardan farklılık gösteriyorsa. Çoğu ABD vatandaşıyla yaşamlarının bir noktasında görüşme yapılacaktır ve tarama ya da yoklama sonuçlarının büyük gazetelerde bildirilmesi 1960’lardan sonra hızla artmıştır. 1970’lerde, tarama veya yoklama sonuçlarını aktaran her gün yaklaşık bir gazete makalesi bulunuyordu, 1940’larda bu sayı yılda yaklaşık ondu. Taramalarda yanıtsızlık oranları büyük çeşitlilik gösterir; çoğu akademik

kuruluş için yüzde 25 ile 33 arasında değişir. Ticari yoklamalarda (Roper, Gallop, CBS, vb.) ve kampanya yoklamalarında yanıtsızlık oranı daha yüksek olma eğilimindedir, yüzde 50’ye kadar ulaştığı olur. Yanıtsızlık oranları zaman içinde artışa geçmiştir. ABD’de başlıca akademik taramalar için yanıtsızlık oranı 1950’lerde yüzde 10’dan 1980’lerde yüzde 25’e çıkmıştır. Çoğu ülkede halkın (arama araştırmasına katılımı düşmüştür, en yüksek reddetme oranı Hollanda’dadır. Reddetme oranları ABD’de yüzde 30’lara kadar çıkmaktadır.44 Hem gittikçe büyüyen bir “sürekli” reddeden insan grubu, hem de katılımda genel bir düşüş vardır, çünkü birçok insan çok fazla tarama olduğunu düşünmektedir. Reddetmenin diğer nedenleri arasında suç ve yabancı korkusu, daha hızlı bir yaşam KUTU 10.8 Soru Biçimi Örnekleri YATAY VE DİKEY YANIT SEÇENEKLERİNE ÖRNEK Boşanmanın çok kolay olduğunu mu, çok zor olduğunu mu, yoksa yaklaşık olarak doğru zorluk derecesinde olduğunu mu düşünüyorsunuz? 9 Çok Kolay 9 Çok Zor 9 Yaklaşık Olarak Doğru Boşanmanın çok kolay olduğunu mu, çok zor olduğunu mu, yoksa yaklaşık olarak doğru zorluk derecesinde olduğunu mu düşünüyorsunuz? 9 Çok Kolay 9 Çok Zor 0 Yaklaşık Olarak Doğru MATRİSLİ SORU BİÇİMİNE BİR ÖRNEK

Kesinlikle Tamamen Katılıyorum Katılıyorum Katılmıyorum Katılmıyorum Bilmiyorum Öğretmen çok hızlı konuşuyor. Bu derste çok şey öğrendim. Testler çok kolay. Öğretmen çok şaka yapıyor. Öğretmen düzenli.

9 9 9 9 9

9 9 9 9 9

9 9 9 9 9

9 9 9 9 9

9 9 9 9 9

YANIT KATEGORİSİ SEÇENEKLERİNE BAZI ÖRNEKLER Mükemmel, İyi, Orta, Zayıf Onaylıyorum/Onaylamıyorum Taraftarım/Karşıyım Kesinlikle Katılıyorum, Katılıyorum, Biraz Katılıyorum, Biraz Katılmıyorum, Katılmıyorum, Kesinlikle Katılmıyorum Çok Fazla, Çok Az, Yaklaşık Olarak Doğru Daha İyi, Daha Kötü, Yaklaşık Olarak Aynı Düzenli Olarak, Sık Sık, Seyrek Olarak, Asla Her Zaman, Çoğu Zaman, Bazı Zamanlar, Nadiren, Asla Büyük Olasılıkla, Düşük Olasılıkla, Fark Etmez Çok ilgileniyorum, İlgileniyorum, İlgilenmiyorum

tarzı, kişisel gizlilik yitimi ve hükümete veya yetkililere gittikçe artan güvensizlik bulunmaktadır. Taramanın insanları ikna etmek ya da ürün satmak için kötüye kullanılması, kötü tasarlanmış anketler ve taramaların yamtlayıcılara yetersiz biçimde açıklanması da meşru taramaların reddedilmesini artırmaktadır. Taramalar ve yoklamalara katılma olasılığı en yüksek insanlar en ilgili, bilgili ve toplumda etkin olanlardır. Bu, yanıtsızlığm hem tarama geçerliliğine zarar verdiği hem de nüfusun belirli bir kesiminin sayılmamasına veya sesini duyurmamasına neden olduğu anlamına gelir. ABD’de yanıtsızlar, daha genç, Beyaz olmayan, erkek ve daha az eğitimli olma eğilimindedir. Katılma olasılığı en düşük insan türleriyle ilgili çalışmaları gözden geçirdikten sonra Brehm (1993), bu kişilerin çoğunlukla daha düşük bir öz-imgelerinin bulunduğu, yabancılara karşı daha fazla şüpheyle yaklaştıkları ve farklı ırktan insanlara güvenmediklerini bulmuştur. Kamu olayları hakkında daha az bilgi sahibi olma ve toplumsal-politik örgütlenmeler veya etkinliklere daha az katılma eğilimindedirler. Araştırmacılar beş tip yanıtsızlık belirlemiştir (bkz. Kutu 10.9):45 1. Yerini belirleyememe (örneklenen bir yanıtlayıcı bulunamamıştır) 2. Bağlantı kuramama (yanıtlayım evde değildi veya pek çok denemeye karşın ulaşılamadı) 3- Uygun olmama (yanıtlayıcıya ulaşıldı, ama tarama amaçlarına uygun yaştan, ırktan, cinsiyetten, uyruktan, vb. değildi) 4. Katılmayı reddetme (yanıtlayım kendisiyle görüşme yapılmasına istekli değildi) 5. Tamamlanmayan katılım (yanıtlayım sonuna gelmeden yanıt vermeyi bıraktı veya her soruya bilmiyorum ’ ya da “fikrim yok” diye yanıt vermeye başladı). Genel tarama yanıtlama oranını artırmak, her bir yanıtsızlık türünü azaltmayı gerektirir. Yerini belirleme oranını artırmak, daha iyi örnekleme çerçeveleri ve daha iyi haritalar veya telefon rehberleri anlamına gelir. Bağlantı oranını artırmak, tekrar tekrar arama yapmayı, arama yapılan saatleri çeşitlendirmeyi ve bağlantıları deneme süresini uzatmayı gerektirir. ABD’de bağlantı kuramama ile ilgili pek çok etken varır -büyük nüfus yoğunluğu, küçük şehir merkezleri, evlerde ev sahiplerinin bulunmaması (öm. kiralık evler), yüksek suç oranı, yüksek azınlık nüfusu yüzdesi, fiziksel bariyerlerin bulunması (öm. çitler, pencere demirleri, ‘dikkat köpek var’ tabelaları veya geçiş yasağı işaretleri) ve tek başına yaşayan bekâr yetişkin ya da küçük çocukları olmayan haneler. Her ne kadar yerlerini belirlemek ve bağlantı kurmak daha kolay olsa da daha yüksek gelirli ve daha eğitimli insanların bir kez bağlantı kurulduğunda işbirliği yapması olasılığı daha düşüktür. Groves ve Couper m (1998.130) gözlemlediği gibi “Elimizdeki verilerde, taramalarda, yüksek Matrisli soru Bir dizi sorunun birlikte yoğun biçimde listelendiği ve tüm soruların aynı yanıt kategorilerini paylaştığı bir tarama araştırması sorusudur.

sosyo-ekonomik statülü hanelerdekilerin, düşük sosyo-ekonomik statülü gruplardan daha az işbirliği yaptığı fikrine destek buluyoruz” . Çalışmalar, çok az yanıtlayıcının tarama araştırmasını ciddi biçimde bloke etmek için arayan kimliği ve telefon makinesiyle süzme teknolojilerini kullandığını göstermektedir. Tarama araştırmacıları uygunluk oranlarını dikkatli biçimde yanıtlayım süzme, daha iyi ömeklem çerçevesi tanımı ve çok dilli görüşmecilerle artırabilir. Reddetmeleri bir görüşmenin öncesinde mektuplar göndererek, görüşmeleri yeniden takvime bağlamayı önererek, küçük ödüller kullanarak (örn. küçük hediyeler), gö­ rüşmeci davranışları ve açıklamalarını ayarlayarak (örn. göz teması kurma, içtenliği ifade etme, örneklemeyi veya taramayı açıklama, görüşmenin önemini açıklama, gizlilik vaatlerini açıklığa kavuşturma, vb.) azaltabilirler. Tarama araştırmacıları ayrıca alternatif görüşmeciler kullanabilir (örn. farklı demografik özellikler, yaş, ırk, cinsiyet veya etnik köken), alternatif görüşme yöntemleri kullanabilir (örn. telefonla ya da yüz yüze) veya bir hanedeki alternatif yanıtlayıcıları kabul edebilir. Bir görüşmeciyle bir yamtlayıcı arasındaki ilk temasta kritik bir yanıtsızlık veya katılımı reddetme alanı oluşur. Bir yanıtlayıcıya tarama konusunun veya sonuçlarının kendisi için gayet dikkat çekici olacağının (yani çok ilginç olduğunun veya doğrudan yarar sağlayacağının) gösterilmesiyle, tanıtımların yanıtlayıcılara uyarlanmasıyla (uyarlama bu bölümde daha sonra tartışılmaktadır) veya küçük bir ödül sunulmasıyla işbirliği artar. KUTU 10.9 Yanıt Oranlarıyla İlgili Karışıklık Yanıt oranlarıyla ilgili bazı karışıklıklar vardır; çünkü toplam yanıt oranı, pek çok önceki basamaktaki başarıya dayanır, her bir basamağın kendi oranı vardır:

Yerini Belirleme Oram:Örnekleme çerçevesi içinde yeri belirlenen katılımcıların yüzdesi. Bağlantı Oranı: Belirlenen katılımcılardan bağlantıya geçilen yüzdesi. Uygunluk Oranı: Bağlantıya geçilen katılımcılardan uygun olanların yüzdesi. İşbirliği Oranı: Bağlantıya geçilen uygun katılımcılardan katılmayı kabul edenlerin oranı.

Tamamlama Oranı: Toplam Yanıt Oranı:

İşbirliği yapan katılımcılardan taramayı tamamlayanların yüzdesi. Başlangıçtaki örnekleme çerçevesindeki yeri belirlenen, bağlantıya geçilen, uygun, katılmayı kabul eden ve bütün anketi tamamlayan bütün katılımcıların yüzdesi. Örneğin, araştırmacılar bir örnekleme çerçevesindeki 1.000 kişiyle başlıyor, 950 sinin yerini telefon veya adres yoluyla belirliyor, 800’üyle bağlantı kurabiliyor (bir görüşmeci veya başarıya ulaşan posta yoluyla) ve 780’inin uygun olduğunu belirliyor (yani, temel kriterlere uyan, dili konuşan, akli ehliyete sahip). 700 kişinin anket veya görüşme için iş birliği yaptığını ve 690’ının bütün anket veya görüşmeyi tamamladığını buluyorlar. Bu, şu oranları verir: belirleme oranı. yüzde 95; bağlantı oranı: yüzde 84,2; uygunluk oranı: yüzde 97,5; iş birliği oranı: yüzde 89,8; tamamlama oranı: yüzde 98,6; toplam yanıt oranı: yüzde 69. Toplam yanıt oranı, tüm öteki oranların çarpımıdır: 0,95 x 0, 842 x 0,975 x 0,898 x 0,986 = 0,690.

Örneğin araştırmacılar şehir içindeki düşük gelirli ırksal-etnik azınlıklar arasında işbirliğini, standart akademik mektubun yerine gazetecilik tarzında bir mektup ve kişisel bir telefon görüşmesi kullanarak artırmıştır. Hükümet ve sosyal hizmet kuruluşları hakkında karamsar olan ve yanlış anlaşıldıklarını düşünen yanıtlayıcılara, bir kişi taramayı kendi terimleriyle açıkladığında yanıt vermeleri olasılığı daha yüksektir.4^ Ödüllerin kullanımı üzerine araştırmalar, parası ödenmiş küçük ödüllerin bü­ tün tarama türlerinde yanıtlayıcı işbirliğini artırdığını bulmuştur. Tarama bileşiminde ya da gelecekteki katılımlar üzerinde olumsuz etkileri yok gibi görünmektedir. Örneğin Brehm (1994), önceden bağlantı olmadan, yanıtlayıcıların yüzde 7Tinin işbirliği yaptığını, ama önceden bağlantıyla (bir mektup) ve bir ödülle (bir dolar) oranın yüzde 78’e yükseldiğini ve üstelik yanıtlayıcıların daha konuşkan olduğunu bulmuştur. Dahası, yanıtlayıcılar katılım için birbirinden farklı ödemelerin adaletsiz olduğunu düşünmemektedir.4^ Postayla anketler için yanıt oranlarını artırma yolları üzerine geniş bir literatür vardır (bkz. Kutu 10.10).49 Heberlein ve Baumgartner (1978), postayla anket yanıt oranlarını etkileyen 71 etken bildirmiştir. 1940 ile 1988 arasında yayımlanan 25 dergiden alman postayla tarama yanıt­ ları üzerine 115 makalenin bir meta-analizi (meta-analiz 5. Bölümde açıklanmıştır), açıklayıcı mektuplar, dört veya daha az sayfalık anketler, posta ücreti ödenmiş bir geri yollama zartı ve küçük bir para ödülünün tümünün geri gönderme oranını artır­ dığını ortaya koymuştur (Yammarino ve d., 1991). Önerilen tekniklerin çoğu toplam tasarım yöntemini (bundan sonra tartışılacaktır) izler ve anket doldurma işini, anketi yanıtlayanlar için kolay ve ilginç kılmaya yardımcı olur. Dillman (2000:252), kendi başına yürütülen anket doldurma oranlarının anket bir yanıtlayıcıya şahsen elden verildiği, kapı önüne bırakıldığı veya postayla alındığı durumlara göre çok daha yüksek olduğunu belirtmektedir. Bir yanıtlayıcıya anketi kişisel olarak elden verme, iki tamamlayıcı hatırlatma mektubu gönderme ve anketin doldurulması için bir para ödülü eklemenin birleşimiyle yüzde 77’lik yanıt oranı elde edilmiştir (buna karşın, bir ya da daha fazla teknik dahil edilmediğinde yüzde 53 ile 71 arası oranlar elde edilmiştir). Araştırmacılar tarama yanıtlama davranışlarını açıklamak için iki kurama dayanır. Toplam tasarım yöntemi olarak da adlandırılan toplumsal değişim kuramı (Dillman, 1978, 2000), formel taramanın yanıtlayım davranışının yanıtlayıcıların iş­ birliği karşılığında elde etmeyi beklediklerine dayanan özel bir toplumsal etkileşim türü olduğunu savunur. Yanıtlama oranlarını ve doğruluğu artırmak için araştırma­ cıların işbirliğinin getirdiği yükleri, katılım için hazırlanan yol göstericileri katılımı çok kolay hale getirecek ve işbirliğinin yarar (yani güven hisleri, maddi teşvikler ve duygusal ödüller) getirmesini sağlayarak ödülleri en yüksek düzeye çekecek şekilde tasarlamaları gerekir.

Yakın dönemde geliştirilen getiriye dikkat çekme kuramı, dikkat çekmenin ya da çıkarın/motivasyonun yamtlayıcıya göre çeşitlilik gösterdiğini savunur. Farklı insanlar, tarama sürecinin belirli yönlerine (örn. zamanın uzunluğunu, tarama başlığını, sponsoru, vb.) olumlu veya olumsuz olarak farklı değer verir. İşbirliğini en yükseğe çıkarmak için bir tarama araştırmacısının olumlu olarak değerlendirilen yönleri tarama araştırmasının başlarında belirlemesi ve sunması gerekir. İki pratik içerim, sponsorluk ve uyarlamadır. Sponsorluk, taramayı yürüten ya da taramanın parasını ödeyen kuruma işaret eder. Yanıtlayıcı işbirliği, uyarlamayla (yani, görüşmecilerin taramanın tanıtımını yaparken söylediklerini belirli yanıtlayıcılara göre ayarlamasıyla) artar. Groves ve ( ouper’ın (1998:216) ileri sürdüğü gibi, “Görüşme süreci sırasında standartlaştırma, ölçümün bilimsel olarak yinelenebilmesi için değerlidir, ama bilimsel yöntemde ömeklem kişilerinin görüşmeye alınması sırasında standartlaştırmayı savunmak için pek bir şey bulunmaz. Bunun yerine kanıtlar, her bir kişinin katılım kararma kendi yolundan gittiğini göstermektedir”. Yazarlar, tarama görüşmecilerinin bir dizi hane türüne ve hane ilgilerine duyarlı olmaları için eğitilmelerini önerir, böylece görüşmeciler ortamı, çeşitli sözlü ve sözsüz ipuçlarını “okuyabilir”. Görüşmecilerin bir yanıtlayıcıyı ikna etmek için hızla alternatif senaryolara geçebilmesi ve ikna etme yollarını belirli bir yamtlayıcıya göre uyarlaması gerekir.^ TARAMA TÜRLERİ: AVANTAJLAR VE DEZAVANTAJLAR Postayla ve Kendi Başına Yürütülen Anketler KUTU 10.10 Postayla Anket Yanıtını Artırmanın On Yolu 1. Anketi “ikamet Eden Kişiye” değil, belirtilen kişiye yollayın ve birinci sınıf postayla gönderin. 2. Antetli kağıda özenle yazılmış, tarih atılmış bir açıklayıcı mektup ekleyin. Mektupta, yanıtlayanın iş birliği yapmasını talep edin, gizlilik garantisi verin, taramanın amacını açıklayın ve araştırmacının adını ve telefon numarasını belirtin. 3. Her zaman posta ücreti ödenmiş, üzerinde adres yer alan bir geri yollama zarfı ekleyin. 4. Anketin derli toplu, çekici bir düzeni ve makul sayfa uzunluğu olmalıdır. 5. Anketin profesyonel biçimde basılmış ve kolay okunur olması, anlaşılır talimatlar içermesi gerekir. 6. Yanıtlamayanlara iki tane tamamlayıcı hatırlatma mektubu gönderin. Birincisi, anketi gönderdikten bir hafta sonra adrese ulaşmalı, İkincisi de bir hafta sonra gitmelidir. Kibarca tekrar iş birliği rica edin ve başka bir anket göndermeyi önerin. 7. Önemli bayramlar sırasında anket göndermeyin. 8. Sayfanın arkasına soru koymayın. Bunun yerine boşluk bırakın ve yanıtlayanın genel yorumlarını sorun. ........................ 9. Yerel olan ve meşru olarak görülen sponsorlar (örn. hükümet daireleri, üniversiteler, buyuk şirketler, vb.) daha iyi yanıt alır. 10. Eğer mümkünse küçük bir para ödülü ekleyin (1$).

Avantajları. Araştırmacılar anketleri doğrudan yanıtlayıcılara verebilir veya postalayabilir, yanıtlayıcılar talimatları ve soruları okur, sonra araştırmacılar onların yanıtlarını kaydeder. Bu tarama türü ötekilerden çok daha ucuzdur ve tek bir araştırmacı tarafından yürütülebilir. Araştırmacı anketleri geniş bir coğrafi alana gönderebilir. Yanıtlayım, anketi uygun olduğunda yanıtlayabilir ve gerekirse kişisel kayıtları inceleyebilir. Postayla gönderilen anketler anonimlik sunar ve görüşmeci yanlılığını önler. Çok etkilidirler ve iyi eğitimli olan veya konuya, taramayı yürüten kuruluşa karşı büyük ilgisi olan bir hedef nüfus için yanıt oranları yüksek olabilir. Dezavantajları. İnsanlar her zaman anketleri doldurup geri göndermediği için postayla gönderilen anketlerin en büyük sorunu, düşük yanıt oranıdır. Çoğu anketler iki hafta içinde geri yollanır, ama ötekilerin yavaş yavaş gelmesi iki ay sürebilir. Araştırmacılar, yanıtlamayanlara hatırlatma mektupları göndererek yanıt oranlarını yükseltebilir, ama bu veri toplama zamanı ve maliyetini artırır. Araştırmacı, postayla gönderilen anketin doldurulma koşullarını kontrol edemez. Dürüst bir yanıtlayım tarafından doldurulan anketle birlikte, içkili bir partide bir düzine kahkahalarla gülen insanın doldurduğu anket de geri gönderilebilir. Ayrıca yanıtlayıcılar soruları eksik cevaplandırdığında soruları açıklamak ya da daha fazla bilgi için sondaj yapacak biri de yanlarında bulunmaz. Örneklenen yanıtlayıcıdan başka biri (örn. eş, evde ikamet eden yeni kişi, vb.) postayı açıp araştırmacının bilgisi dışında anketi doldurabilir. Farklı yanıtlayıcılar anketi haftalarca arayla doldurabilir veya araştırmacıların tasarladığından farklı bir sırayla soruları cevaplayabilir. Tamamlanmamış anketler de ciddi bir sorun olabilir. Araştırmacılar yanıtlayıcının sorulara tepkilerini, fiziksel özelliklerini veya ortamı görsel olarak gözlemleyemez. Örneğin, tek başına bir çiftlikte yaşayan yoksul, 70 yaşında, Beyaz bir kadın bir kasabada üç çocuğuyla yaşayan zengin, 40 yaşında, Asyalı bir erkek doktor olduğu yalan beyanında bulunabilir. Bu tür uç yalanlara az rastlanır, ama ciddi hatalar fark edilmeden kalabilir. Postayla anket biçimi bir araştırmacının kullanabileceği soru türlerini sınırlar. Görsel yardımlar gerektiren sorular (öm. bu resme bakın ve bana ne gördüğünüzü söyleyin), açık uçlu sorular, birkaç bağlantılı sorular ve karmaşık sorular postayla gönderilen anketlerde başarısız olabilir. Aynı şekilde, postayla gönderilen anketler okuma yazması olmayan ya da çok az olanlar için uygun değildir. Okuma yazması Getiriye dikkat çekme kuramı Tarama araştırmasında iş birliğiyle ilgili, farklı katılımcıların bir tarama görüşmesinin farklı yönlerini dikkat çekici bulduğu ve belirli farklı yönlerine dayalı olarak iş birliği yapıp yapmayacağına karar vereceğini belirten bir kuramdır. Uyarlama Tarama araştırması görüşmelerinde katılımcı iş birliğini teşvik etmek için görüşmecilerin bir katılımcının dikkat çekici bulduğu ve olumlu değerlendirdiği belirli yönlerinin altını çizdiği tekniktir.

nlınayan kişilere postalanan anketlerin geri gönderilme olasılığı yoktur, doldurulup peri gönderilseler bile sorular büyük olasılıkla yanlış anlaşılmıştır, dolayısıyla yanıtlar anlamsızdır (bkz. Tablo 10.4). telefonla Görüşmeler Avantajları. Telefonla görüşme popüler bir tarama yöntemidir, çünkü nüfusun yaklaşık yüzde 95’ine telefonla ulaşılabilir. Görüşmeci bir yanıtlayıcıyı (çoğunlukla evden) arar, sorular sorar ve yanıtları kaydeder. Araştırmacılar yanıtlayıcıları listelerden, telefon rehberlerinden örnekler veya RNÇ kullanır ve uzun mesafelerdeki pek çok insana hızla ulaşabilir. Görüşmecilerden oluşan bir ekip, bir iki gün içinde ulus çapında 1.500 yanıtlayıcıyla görüşme yapabilir ve birkaç geri aramayla yanıtlama oranları yüzde 90’a ulaşabilir. Bu yöntem postayla anketten daha pahalıdır, ama özel uzun mesafe telefon ücretleri yardımcı olabilir. Genel olarak telefon görüşmesi, yüz yüze görüşmelerin güçlü yanlarının çoğuna sahip , ama maliyeti yaklaşık yarı yarıya daha düşük olan esnek bir yöntemdir. Görüşmeciler soruların dizilişini kontrol eder ve sondaj kullanabilir. Belirli bir yanıtlayıcı seçilir ve büyük olasılıkla soruların hepsini tek başına yanıtlar. Araştırmacı soruların ne zaman cevaplandığını bilir ve bağlantılı soruları etkin biçimde kullanabilir. Telefonla görüşmelerde kullanılmak üzere birçok bilgisayar destekli teknoloji geliştirilmiştir: ÇATI ve Etkileşimli Sesli Yanıtlama görüşmeleri. 1970’lerin sonuyla 1980’lerde bilgisayar teknolojisindeki ilerlemeler ve maliyetlerin düşmesi, profesyonel tarama araştırması kuruluşlarının bilgisayar destekli telefonla görüşme (ÇATI) sistemleri kurmasına olanak verdi.51 ÇATI ile görüşmeci bir bilgisayarın önünde oturur ve aramalar yapar. Bir kulaklık ve mikrofon takarak görüşmeci, soruları aranan belirli yanıtlayıcıya bir bilgisayar ekranından okur ve sonra yanıtı klavyeyle bilgisayara girer. Görüşmeci bir yanıtı girdikten sonra, bilgisayar sonraki soruyu ekranda gösterir. Bilgisayar destekli telefonla görüşme, görüşmeyi hızlandırır ve görüşmeci hatalarını azaltır. Ayrıca bilgilerin bilgisayara girilmesini ayrı bir basamak olmaktan çıkararak veri toplamayı çabuklaştırır. Etkileşimli Sesli Yanıtlama (IVR), telefon teknolojisi aracılığıyla pek çok bilgisayarla otomatikleştirilmiş sistem kullanır ve pazarlamada yaygın biçimde kullanılır (Tourangeau, 2004a:791-792). IVR ile bir yanıtlayıcı soruları ve yanıt seçeneklerini telefonda dinler. Yanıtlar telefon tuşlarıyla girilerek veya ses tanıma yazılımıyla kaydedilir. Çalışmalar, IVR’nin görüşmeleri canlı yürüten görüşmecilere göre daha hızlı ve otomatik veri toplama, çok az hata ve büyük oranda anonimlik gibi bazı avantajları olduğunu göstermektedir. Bazı IVR görüşmecileri, yanıtlayıcıların görüşmeye alınması ve hazırlanması için canlı görüşme yapan

TABLO 10.4

Tarama Türleri ve Özellikleri

ÖZELLİKLER

TARAMA TÜRÜ Postayla Anket

Telefonla Görüşme

Yüz Yüze Görüşme

idari Meseleler Maliyet Hız Uzunluk (soruların sayısı) Yanıtlama oranı

Web Taraması

Ucuz En yavaş Orta En düşük

Orta Hızlı Kısa Orta

Pahalı Yavaş veya orta En Uzun En yüksek

En ucuz En Hızlı Orta Orta

Araştırm a Denetimi İrdeleyerek soru sorma mümkün Belirli katılımcı Soru dizilişi Yalnızca bir yanıtlayan Görsel gözlemleme

Hayır Hayır Hayır Hayır Hayır

Evet Evet Evet Evet Hayır

Evet Evet Evet Evet Evet

Hayır Hayır Evet Hayır Evet

Farklı Sorularda Başarı Elde Etme Görsel yardım lar Kısıtlı Açık uçlu sorular Kısıtlı Bağlantılı sorular Kısıtlı Karmaşık sorular Kısıtlı Hassas sorular Biraz

Yok Kısıtlı Evet Kısıtlı Kısıtlı

Evet Evet Evet Evet Kısıtlı

Evet Evet Evet Evet Evet

Yanlılık Kaynakları Toplumsal ıstenirlık Görüşmeci yanlılığı Yanıtlayanın okuma becerileri

Biraz Biraz Hayır

Daha kötü Daha kötü Hayır

Hayır Hayır Biraz

Hayır Hayır Evet

görüşmeciler gerektirir. Diğerlerinin doğrudan otomatik sistemleri bulunur. IVR, çok kısa ve basit taramalar için görece başarılıdır, ama daha uzun anketler için ciddi yarıda bırakma oranları vardır (taramayı tamamlamayanlar yüzde 40 gibi yüksek bir orandadır) (Tourangeau ve meslektaşları, 2002). Dezavantajları. Görece yüksek maliyet ve kısıtlı görüşme uzunluğu, telefonla görüşmelerin dezavantajlarıdır. Buna ek olarak, telefonu olmayan yanıtlayıcılara ulaşmak imkansızdır ve arama uygunsuz bir zamanda gelebilir. Bir görüşmecinin kullanılması anonimliği azaltır ve potansiyel görüşmeci yanlılığı yaratır. Açık uçlu soruların kullanılması zordur ve görsel yardım gerektiren sorular olanaksızdır. Görüşmeciler yalnızca ciddi aksamalan (örn. artalanda gürültü), yanıtlayıcının ses tonunu (öm. öfke veya küstahlık) veya duraksamayı not edebilir. Yüz Yüze Görüşmeler Avantajları. Yüz yüze görüşmeler en yüksek yanıtlama oranlarına sahip görüimelerdir ve en uzun anketlere bile imkan tanır. Telefonla görüşmenin

ııvantajlanna sahipdir, ayrıca görüşmeciler çevredekileri gözlemleyebilir ve sözlü olmayan iletişim ve görsel yardımcılar kullanabilir. İyi eğitilmiş görüşmeciler her tür soruyu, karmaşık soruları sorabilir ve kapsamlı sondaj yapabilir. Dezavantajları. Yüz yüze görüşmelerin en büyük dezavantajı yüksek maliyettir, (iörüşmeler için eğitim, yolculuk, denetim ve personel masrafları çok olabilir. ( lörüşmeci yanlılığı da en çok yüz yüze görüşmelerde bulunur. Görüşmecinin görünüşü, ses tonu, sorulan ifade etme biçimi vb. yanıtlayıcıyı etkileyebilir. Bunlara ek olarak görüşmeci denetimi, denetçilerin görüşmeyi dinleyerek izlediği telefon görüşmelerinde olduğundan daha azdır. Web Taramaları Internet erişimi ve e-posta, ileri dünyada 1990’ların sonlarına kadar yaygınlaşmadı, örneğin, 1994’te ABD nüfusunun yalnızca yüzde 3’ünün e-postası vardı, ama Şubat .’004’te tahmini olarak evlerin yüzde 75’i internete bağlıydı. Avantajları. Internet üzerinden veya e-postayla web tabanlı taramalar çok hızlı ve ınaliyetsizdir, esnek tasarıma olanak verir, görsel imgeleri ve bazı Internet versiyonlarda ses veya video dosyalarını kullanabilir. Tasarımdaki büyük esneklik, bir dezavantaj da oluşturabilir, ama genel olarak kağıt üzerindeki anketlerin ilkeleri geçerlidir. Geçmiş yöntemlerle karşılaştırıldığında e-posta ya da web tabanlı tarama teknolojilerinin verimliliği üzerinde yorum yapan Dillman (2000:352), şu gözlemde bulunmuştur: “Verimlilik sağlayan yönler arasında kağıt, posta ücreti, postalama ve veri girme maliyetlerinin neredeyse tümüyle ortadan kalkması bulunmaktadır... | Bunlar] ayrıca önemli engeller olan uluslararası sınırlar sorununun üstesinden gelme potansiyeli sağlarlar ... [ve] ayrıca tarama yürütme için gerekli zaman haftalardan günlere ve hatta saatlere indirilebilir.” Dezavantajları. Web taramalarının üç dezavantajı veya kaygı uyandıran alanı bulunur: kapsam, gizlilik ve doğrulama, ve tasanm sorunları, tik sorun, örnekleme ve eşitsiz Internet erişimi ve kullanımı ile ilgilidir. Daha yaşlı, daha az eğitimli, düşük gelirli ve kırsal kesimden insanların erişiminin bulunması olasılığı daha azdır Bilgisayar destekli telefonla görüşme (ÇATI) Görüşmecinin bir bilgisayar ekranı ve klavye başında oturduğu, ekrandan soruları okuduğu ve yanıtları doğrudan bilgisayara girdiği tarama araştırması telefonla görüşmesidir. Etkileşimli Sesli Yanıtlama (IVR) Telefonla görüşmede, yanıtlayanların bilgisayarla otomatikleştirilmiş sorular duyduğu ve yanıtlarını telefon tuşlarıyla girerek veya sesle etkinleşen yazılımla gösterdiği bir tekniktir.

ve şu anda erişimi olmayanların büyük bir çoğunluğu, gelecekte de erişim sağlamayı planlamadıklarım söylemektedir. Buna ek olarak, pek çok insanın birden fazla eposta adresi bulunmaktadır. Tourangeau’nun (2004a:792) belirttiği gibi, “Web taramalarındaki örnekleme sorunlarının üstesinden gelmek çok zordur’’. İkinci bir sorun, yanıtlayıcı gizliliğini korumakla iglilidir. Bu sorun, teknolojik olarak güvenli web siteleri ve yüksek gizlilik sağlayan korumayla halledilebilir. Yalnızca örneklenen yamtlayıcıların ve sadece bir kez taramaya katılmasını sağlamak için yanıtlayım kimliği doğrulama da bir teknik uygulamayla çözülebilir, örneğin her bir yanıtlayıcıya benzersiz bir PIN numarası verilerek anketi tamamlayabilecek kişiler sınırlanabilir. Üçüncü bir sorun, tasarımın karmaşıklığıyla ilgilidir. Araştırmacıların, farklı bilgisayar türleri kullanan yanıtlayıcılar için çeşitli web yazılımları ve donanımlarının kombinasyonlarının uygunluğunu kontrol etmesi ve doğrulaması gerekir. Araştırmacılar anketleri yürütmenin bu görece yeni yolunda neyin etkili olduğunu yeni yeni öğrenmektedir. Örneğin, her bir sorunun bütününün ekranda tek seferde tutarlı bir biçimde görüneceği, yanıt seçenekleri için aşağıya doğru açılan kutuların bulunacağı ve bir ekran tamamlanınca diğerine geçilecek şekilde tasarlanması en iyisi gibi görünmektedir. Bir saat veya el sallama gibi bir ilerleme göstergesinin (motivasyon için) dahil edilmesi iyi olur. Renk aralığı ve yazı I karakterleri gibi görsel özelliklerin kolay okunurluk ve tutarlılık için kısıtlanması I gerekir. Her türlü bilgisayar eylemi için (örn. aşağı doğru açılan ekranlar) gereken 1 yerlere çok açık talimatlar sağladığınızdan ve “buraya tıklayın” talimatını ; eklediğinizden emin olun. Ayrıca, yanıtlayıcılar için sorular arasında ileri-geri ] gitmeyi kolaylaştırmak en iyisidir (özet için bkz. Dillman, 2000:376-400). Adanmış j sunucularla ve talebi karşılamak için yeterli genişbantla uygulama aşamasında küçük 1 teknik aksaklıkların ve “arızaların” gerçekleşmesini önlemek de önemlidir. Tamai ve i Moore’un (2004:320) belirttiği gibi, “CAI [bilgisayar destekli görüşme] araçlarının I gittikçe artan karmaşıklığı, doğru biçimde doldurulmuş bir tarama sağlamak için ! yapılması gereken test miktarında ciddi artışlar anlamına gelir”. Özel Durumlar Pek çok özel tarama türü vardır. Biri, kurumlarda uygulanan taramadır (örn. şirketler, okullar, vb.). Çoğunlukla postayla anketler kullanılır, ama başka yöntemler de mümkündür. Bir araştırmacı kurum hakkında sorular yazar. Kurumda kimlerin gerekli bilgilere sahip olduğunu öğrenir, çünkü yanıtlama olanâğına sahip biriyle bağlantıya geçmek zorunludur. Araştırmacı daha sonra taramanın önemini açıklığa kavuşturur, çünkü yetkililer pek çok bilgi talebi alır ve hepsini yanıtlamazlar. Beyaz yakalı seçkinlere tarama uygulamak özel teknikler gerektirir.-^ jş

I I I 1 1 i

vıılımındaki, hükümetteki ve benzer yerlerdeki güçlü liderlere ulaşmak zordur. \sıstanlar postayla anketleri engelliyor olabilir ve kısıtlı erişim, yüz yüze veya k'lcfonla görüşmeye aşılması zor bir engel oluşturabilir. Saygın bir kaynak telefon ı iliğinde veya bir tanıtım mektubu yolladığında erişim kolaylaşır. Araştırmacı bir iandevu aldıktan sonra, bu iş için tutulmuş bir görüşmeci değil bizzat araştırmacı görüşmeleri yürütür. Büyük oranda açık uçlu somların yer aldığı kişisel görüşmeler iıııııü kapalı uçlu görüşmelerden çoğunlukla daha başarılı olur. Gizlilik çok önemli bir meseledir ve garanti edilmesi gerekir, çünkü seçkinlerin çoğunlukla başka çok az insanın sahip olduğu bilgileri bulunur. Zaman bütçesi taramaları, insanların zamanlarını nasıl ayırdığını incelemek için kullanılan özel bir tarama türüdür. Kentsel planlama, cinsiyete dayalı iş bölümü, yaşam kalitesi, kitlesel iletişim araçları kullanımı ve boş zaman çalışmaları, zaman bütçesi taramalarını kullanır.55 Taramada, bir yanıtlayım birçok gün boyunca kendi d kinliklerini çoğunlukla bir günlüğe ayrıntılı biçimde kaydetmeyi kabul eder, her bir 1 0 veya 15 dakikalık süre için etkinliklerini belirtir. Örneğin yaklaşık 10 yıl önce, benim üniversitemde çalışan pek çok profesörden bir zaman bütçesi taramasının parçası olmaları istenmişti. Tarama, profesörlerin akademik çalışma etkinliklerine ne kadar zaman harcadığını öğrenmek isteyen hükümet görevlileri tarafından yürütülüyordu. Profesörler iki hafta boyunca evde ve işte her bir 15 dakikalık süre boyunca ne yaptıklarını kaydederek ayrıntılı bir günlük doldurdu. Bazı hükümet görevlileri bu tür taramaları düzenli olarak talep eder, çünkü kamu üniversitelerindeki profesörlerin haftada yalnızca 25 ile 30 saat arasında çalıştığına inanırlar. Bu türden düzinelerce zaman bütçesi taraması sürekli olarak aynı sonuçları göstermiştir: Bütün toplantılar, kamu yararına hizmet etkinlikleri, araştırma çalışmaları, ders hazırlama ve planlama, sınavların yazımı ve notlandırılması, öğrencilere danışmanlık ve doğrudan ders verme süresi toplandığında, çoğu profesör haftada yaklaşık 55 saat çalışmaktadır. Bu arada lisans öğrencileri, profesörlerin haftada yaklaşık 40 saat çalıştığına inanma eğilimindedir.5^ Zaman bütçesi taramaları, çalışılan toplam saatlerden daha ilginç bulgular açığa çıkarabilir. Örneğin Bittman ve Wajcman (2000), 10 ülkede zaman kullanımıyla ilgili ulus çapında verileri inceledi ve ev dışında ücretli işe ek olarak ev işlerini yapması gereken çalışan kadınların “çifte yükünü” incelemek için zaman günlüklerinden verileri kullandı. Kadınlar, çok az boş zamanları olduğunu bildirmektedir, ama veriler kadınlarla erkeklerin neredeyse eşit miktarda toplam boş zamanı olduğunu göstermektedir. Yazarlar, toplam zaman miktarı benzer olmakla birlikte, kadınların boş zamanının kesintiye uğraması olasılığının erkeklerinkinden daha fazla olduğunu ve yetişkin boş zamanı olması olasılığının daha az olduğunu (yani, kadınların boş zamanı çocuklarla oynamayı veya onlarla dışarı çıkmayı

kapsıyor olabilir) keşfetti. Böylelikle, zaman kullanımı üzerine ayrıntılı veriler, cinsiyet eşitsizliğinin toplam boş zaman miktarından çok boş zamanın farklı özelliğinde ortaya çıktığını gösterdi. Politik kampanya veya pazarlama araştırmasında uygulamalı çalışmalarla ilgili olarak odak gruplarından söz edildiğini duymuş olabilirsiniz. Odak grupları, 13. Bölümde inceleyeceğimiz özel bir nicel olmayan veri toplama tekniğidir. Maliyetler Profesyonel nitelikteki tarama araştırması, tüm masraflar düşünüldüğünde pahalı olabilir. Maliyet, kullanılan tarama türüne göre değişiklik gösterir. Basit bir formülle ifade etmek gerekirse bir postayla tarama için her l$ ’lık masrafa karşılık bir telefonla görüşme taraması yaklaşık 5$ ve bir yüz yüze görüşme yaklaşık 20$ tutar. Maliyetler çok çeşitlilik gösterir.-^ Makul malzeme maliyetlerinin ötesinde, en büyük masraflar bir anket geliştiren ve pilot testini yürüten profesyonel ekibin emek maliyetleri, görüşmecileri eğitme maliyetleri ve büro işleriyle ilgili ekip ve görüşmecilerin emek maliyetleridir. Başlangıç düzeyindeki araştırmacılar ve öğrenciler masrafları ve gerekli zaman miktarını ciddi biçimde hafife alma eğilimindedir. 1998’de, 300 yanıtlayıcıya gönderilen iki sayfalık bir anket bana 1.500 ABD dolayına ya da kişi başına yaklaşık 5$’a mal olmuştu. Buna anketi yazmak ve kontrol etmekle geçirdiğim 24 saatlerin ücreti veya verileri bilgisayar için hazırlamanın veya veri analizinin maliyetleri bu toplama dahil değildi. Yüzde 70’lik bir yanıt oranıyla, gerçek maliyet yanıtlayım başına 7,50 dolara yakındı. Profesyonel tarama kuruluşları çoğunlukla tamamlanmış 15 dakikalık telefon görüşmesi başına 60$ veya daha fazla alır. Yüz yüze görüşme çalışmasının maliyetleri daha da yüksektir. Profesyonel olarak tamamlanmış yüz yüze görüşmeler, görüşme uzunluğuna ve yolculuk masraflarına bağlı olarak tamamlanan görüşme başına 200 dolardan fazla tutabilir. Bir uçta, kamu genelinden seçilen coğrafi olarak dağınık 1.000 yanıtlayıcıyla yüz yüze tarama 250.000$ tutabilir ve tamamlanması bir yılı geçebilir. Diğer uçta, bir öğretmenin fotokopiyle çoğalttığı ve bir okuldaki 100 öğrenciye dağıttığı basit bir tek sayfalık, kendi başına yürütülen bir anket, öğretmenin zamanı ve çabası dışında, çok aza mal olabilir. Öğretmen, anketi hazırlamayı ve dağıtmayı, yanıtları toplamayı ve sonuçları tablo haline getirmeyi bir hafta gibi kısa bir süre içinde gerçekleştirebilir.

Zaman bütçesi taraması Yanıtlayanların bir süre boyunca etkinliklerinin zamanlaması ve süresi hakkındaki ayrıntıları kaydettiği özelleşmiş bir tarama türüdür.

GÖRÜŞME YAPMA Görüşmecinin Rolü Bilgi toplamak için görüşmeler pek çok ortamda gerçekleşir. İşverenler olası çalışanlarla görüşme yapar, tıp personeli hastalarla görüşür, akıl sağlığı profesyonelleri hastalarıyla görüşür, sosyal hizmet çalışanları ihtiyaç sahipleriyle görüşür, muhabirler politikacılarla ve başkalarıyla görüşme yapar, polis memurları tanıklarla ve suç kurbanlarıyla görüşür ve söyleşi programlarının sunucuları ünlülerle görüşme yapar (bkz. Kutu 10.11) Tarama araştırması görüşmesi, özelleşmiş bir görüşme türüdür. Çoğu görüşmede olduğu gibi amacı, başka bir kişiden doğru bilgi elde etm ektir.^ Görüşme, iki yabancı arasındaki açıkça bir kişinin ötekinden belirli bilgiler elde etmesi amacıyla yürütülen kısa süreli, ikincil toplumsal etkileşimdir. Toplumsal roller, görüşmeci ve görüşülen ya da yanıtlayıcı rolleridir. Bilgi, görüşmecinin önceden ayarlanmış somlar sorduğu ve yanıtları kaydettiği ve yanıtlayıcının da cevap verdiği yapılandırılmış bir sohbetle elde edilir. Sıradan sohbetten pek çok açıdan farklılık gösterir (bkz. Tablo 10.5). Görüşmeciler için önemli bir sorun, pek çok yanıtlayıcının tarama yanıtlayıcıların rolüne aşina olmaması ve “yanıtlayıcıların çoğunlukla kendilerinden ne beklendiğine dair net bir fikrinin bulunmamasıdır” (Tumer ve Martin, 1984:282). Sonuç olarak, yanıtlarını etkileyebilecek olan başka bir rol benimserler. Bazıları, görüşmenin samimi bir sohbet veya terapi toplantısı olduğuna inanır, bazıları bunu bürokratik bir form doldurma alıştırması olarak görür, bazıları bunu politika seçenekleri üzerine bir vatandaş referandumu olarak görür, başkaları bir test etme durumu olarak, bazıları da görüşmecilerin yanıtlayıcıları aldatmaya veya tuzağa düşürmeye çalıştığı bir hilekârlık biçimi olarak görür. İyi tasarlanmış profesyonel bir taramada bile tamamlayıcı araştırma, yalnızca yanıtlayıcıların yaklaşık yarısının soruları tam olarak araştırmacıların planladığı şekilde anladığını bulmuştur. Yanıtlayıcılar kendi özel, kişisel durumlarına uygulanabilir kılmak veya yanıtlanması kolay hale getirmek için somları yeniden yorumlamıştır.^ Görüşmecilerin rolü zordur. İşbirliği sağlarlar ve uyumlu ilişki kurarlar, ama tarafsız ve objektif kalırlar. Yanıtlayıcılara doğrudan yarar sağlamayabilecek olan bilgiler için yanıtlayıcının zamanı ve mahremiyetine tecavüz ederler. Yanıtlayıcıların bilgileri açığa vururken rahat hissetmesini sağlamak için mahcubiyeti, korkuyu ve şüpheyi azaltmaya çalışırlar. Tarama araştırmasının doğasını açıklayabilir veya bir görüşmedeki toplumsal roller hakkında ipuçları verebilirler. İyi görüşmeciler, yanıtların içeriği ve yanıtlayıcıların davranışlarının yanı sıra toplumsal etkileşimin hızı ve yönünü de takip eder. Tarama görüşmecileri yargılayıcı değildir ve fikirlerini sözlü veya sözsüz

olarak (örn. bir şaşkınlık ifadesiyle) açığa vurmaz. Eğer bir yanıtlayıcı görüşmecinin fikrini sorarsa, görüşmeci kibar bir şekilde yanıtlayıcıyı yeniden yönlendirir ve bu tür somların uygunsuz olduğunu belirtir. Örneğin, eğer bir yanıtlayıcı “Siz ne düşünüyorsunuz?” diye sorarsa, görüşmeci “Burada biz sizin ne düşündüğünüzle ilgileniyomz; benim ne düşündüğümün bir önemi yok” diye yanıt verebilir. Aynı şekilde, eğer bir yanıtlayıcı sarsıcı bir cevap verirse (örn. “bebeğimi dövmek ve KUTU 10.11 Araştırma Dışı Görüşme Türleri 1. İş görüşmesi. Bir işveren işe aday olan kişi hakkında bilgi toplamak ve adayın kendini nasıl sunduğunu gözlemlemek için açık uçlu sorular sorar. Aday (yanıtlayan), bağlantıyı başlatır ve kendisine dair olumlu bir imge sunmaya çalışır. İşveren (görüşmeci), adayın gerçek yete­ neklerini ve kusurlarını keşfetmeye çalışır. İşverenin adayı kabul etme veya reddetme gücüyle birlikte ciddi, yargılayıcı bir ton vardır. Bu çoğunlukla gerilim ve sınırlı güven yaratır. Tarafların çatışan hedefleri olabilir ve her biri biraz aldatma kullanabilir. Sonuçlar gizli değildir. 2. Yardım görüşmesi. Yardım sağlayan bir profesyonel (danışman, avukat, sosyal hizmet çalışanı, tıp doktoru, vb.) bir müşterinin problemi hakkında artalan ve mevcut koşullar dahil ol­ mak üzere bilgi aramaktadır. Yardım sağlayan profesyonel (görüşmeci), bilgileri müşterinin (yanılayanın) problemini anlamak ve çözüm için profesyonel terimlere çevirmek üzere kullanır. Ton ciddi ve düşüncelidir. Çoğunlukla düşük gerilim ve yüksek karşılıklı güven vardır. Taraflar müşterinin sorununu çözme hedefini paylaşır ve aldatmaya pek rastlanmaz. Görüşme sonuç­ ları çoğunlukla gizlidir. 3. Gazetecilik görüşmesi. Bir gazeteci bir ünlüden, haberciden, tanıktan veya artalandaki bir kişiden daha sonra haber değeri olan bir öykü kurmakta kullanmak üzere bilgi toplar. Gazeteci (görüşmeci), haber kaynağından (yanıtlayan) bazıları kolay kolay açığa çıkarılamayacak olan yeni bilgiler ve “alıntılanabilir alıntılar” elde etme çabası içinde çeşitli hünerler kullanır. Gazeteci görüşme bilgilerini diğer bilgilerle birlikte çoğunlukla yanıtlayanın denetimi dışında seçici olarak kullanır. Ton ve güven derecesi ve gerilim büyük çeşitlilik gösterir. Tarafların hedefleri birbirin­ den ayrılır ve her biri aldatma kullanabilir. Görüşme sonuçları gizli değildir ve çok fazla reklamı yapılabilir. 4. Sorgulama veya soruşturma görüşmesi. Bir cezai adalet görevlisi, denetçi veya yetkili başka bir kişi, bir sanıktan veya bilgisi olan başkalarından suçla ilgili bilgi almak üzere ciddi biçimde sorular sorar. Görevli (görüşmeci) bilgiyi birine karşı (muhtemelen yanıtlayan) bir dava oluştur­ mak üzere kanıt olarak kullanacaktır. Gerginlik çoğunlukla aşırıdır ve karşılıklı güvensizlik var­ dır. Tarafların hedefleri birbirinden keskin biçimde ayrılır ve ikisi de çoğunlukla aldatma kullanır. Görüşme sonuçları çok seyrek gizlidir ve resmî, kamuya açık bir kaydın parçası haline gelebilir. 5. Eğlence görüşmesi. Bir sunucu veya bir program yapımcısı, bir ünlüye veya başka bir kişiye yorumlarda bulunur ve açık uçlu sorular sorar, yanıtlayan kişi soru dışına çıkabilir veya bir monoloğa başlayabilir. Ana hedef, seyircide ilgi, haz veya neşe uyandırmaktır. Çoğunlukla, her biri tarafından ortaya konan tarz, açığa vurulan herhangi bir bilgiden daha merkezdedir. Sunucu (görüşmeci) seyircilerde dolaysız bir yanıt veya tepki arar, ünlü (yanıtlayan) ise kendi ününü veya şöhretini artırmaya çalışır. Ton hafiftir, gerilim düşüktür ve güven oldukça yüksektir. Her birinin kısıtlı hedefleri çoğunlukla çakışır. Birbirlerini aldatabilir veya seyirciyi aldatmakta birleşebilirler. Durum, gizliliğin oluşabileceği durumun tam tersidir. İnsanlar görüşme türlerini birbiriyle harmanlayabilir ve çoğunlukla pek çok tür kullanılır. Ör­ neğin, yardım sağlama rolü yerine toplumsal denetim rolündeki bir sosyal hizmet çalışanı, bir soruşturma görüşmesi yürütebilir. Ya da bir suç kurbanına yardım eden bir polis memuru bir sorgulama yerine yardım görüşmesi kullanabilir.

•.ıgarayla yakmak suçundan üç kez tutuklandım”), görüşmeci sarsılmış, şaşırmış veya hor gören bir ifade takınmaz ve bunun yerine yanıtı alelade bir tutumla karşılar. Yanıtlayıcıların her türden doğru yanıtı verebileceklerini hissetmesini sağlar. Aklınıza şu som gelebilir: “Madem tarama görüşmecisinin tarafsız ve objektif olması gerekiyor, neden bir robot veya makine kullanılmıyor?”. Makineyle görüşme yapma başarıya ulaşamamıştır, çünkü insan sıcaklığından, güven duygusundan ve bir görüşmecinin yarattığı dostça ilişkiden yoksundur. Bir görüşmeci, dummun tanımlanmasına yardımcı olur ve yanıtlayıcılarda aranan bilgilerin bulunduğundan, kendilerinden bekleneni anladıklarından, ilgili karşılıklar verdiklerinden, işbirliği yapma motivasyonlarının bulunduğundan ve ciddi yanıtlar verdiklerinden emin olur. Görüşmeciler yanıtlayıcılarla görüşmekten fazlasını yapar. Yüz yüze görüşmeciler zamanlarının yalnızca yüzde 35’ini görüşme yaparak geçirir. Zamanın yaklaşık yüzde 40’ı doğru yanıtlayıcıyı belirlemekle, yüzde 15’i yolculuk etmekle, yüzde 10’u tarama materyallerini incelemek, idari ayrıntılarla ve kayıt ayrıntılarıyla uğraşmakla geçer.^0 TABLO 10.5 Sıradan Sohbetle Yapılandırılmış Tarama Görüşmesi Arasındaki Farklılıklar TARAMA ARAŞTIRMASI

SIRADAN SOHBET 1. Her bir katılımcıdan gelen sorular ve yanıtlar eşit derecede dengelidir. 2. Duygular ve düşüncelerin açık bir değişimi vardır. 3. Yargılar belirtilir ve ötekini belirli bakış açılarına ikna etm ek için girişimlerde bulunulur. 4. Bir kişi sempati kazanmak için ya da sağaltıcı bir boşalma olarak derin ruhsal dünyasını dışa vurabilir. 5. Adet edinilmiş karşılıklar yaygındır (örn. “Hımm,” baş sallamak, “Nasılsınız?" “İyiyim”). 6. Katılımcılar bilgi alış verişinde bulunur ve farkında oldukları olgusal hataları düzeltir. 7. Konular iniş çıkışlıdır ve kişilerin her biri yeni konular açabilir. Odak yön değiştirebilir veya daha az ilgili meselelere kayabilir. 8. Duygusal ton mizahtan neşeye, şefkate, üzüntüye, hiddete vb. kadar değişebilir. 9. İnsanlar soruları geçiştirebilir veya duymazdan gelebilir ve ciddiyetsiz ya da müphem yanıtlar verebilir. K aynak: G o rd e n ’d a n (1 9 8 0 :1 9 -2 5 ) ve S udrru

1.

Çoğu zaman soruları görüşmeci sorar ve yanıtlayan karşılık verir. 2. Yalnızca yanıtlayan duygularını ve fikirlerini açığa vurur. 3. Görüşmeci yargılayıcı değildir ve yanıtlayanın fikirlerini veya inançlarını değiştirm eye çalışmaz. 4. Görüşmeci belirli sorulara doğrudan yanıtlar alm aya çalışır. 5. Görüşmeci bir yanıtlayanı etkileyen adet edinilmiş karşılıklar vermekten kaçınır ve ayrıca addetten yanıtlar değil, içten yanıtlar arar. 6. Neredeyse bütün bilgileri yanıtlayan sağlar. Görüşmeci bir yanıtlayanın olgusal hatalarını düzeltmez. 7. Görüşmeci konuyu, yönü ve gidişatı denetler. Yanıtlayanı “konuda” tutar ve ilgisiz sapm alar kontrol altına alınır. 8. Görüşmeci görüşme boyunca sürekli cana yakın; am a ciddi ve obektif bir tonu korumaya çalışır. 9. Yanıtlayan soruları geçiştirmemen ve doğru, düşünülm üş yanıtlar vermelidir. ve B ra d b u m ’d e n (1 9 83 :5 -10 ) uyarlanm ıştır.

Görüşmenin Aşamaları Görüşme bir tanıtım ve girişle başlayıp aşama aşama devam eder. Görüşmeci açılışı yapar, yetkisini belirtir ve yanıtlayıcının işbirliğini teyit eder ve güvence altına alır. “Beni nasıl seçtiniz?”, “Bu ne işe yarayacak?”, “Bu konuda bir bilgim yok”, “Bu ne hakkında?” gibi tepkilere hazırlıklıdır. Görüşmeci, neden başka bir kişiyle değil de belirli yanıtlayıcıyla görüşme yapıldığını açıklayabilir. Görüşmenin ana bölümü sorular sormak ve yanıtları kaydetmekten oluşur. Görüşmeci tam olarak anket formunda yer alan kelimeleri kullanır, hiçbir kelime ekleyip çıkarmaz ve hiçbir cümleyi yeniden ifade etmez. Uygulanabilir soruların tümünü sırayla sorar, talimatlarda belirtilmediği sürece geri dönmez veya soruları atlamaz. Sakin bir hızda gider ve ilgiyi canlı tutmak için yönlendirici olmayan geribildirim yapar. Soru sormaya ek olarak, görüşmeci yanıtları doğru biçimde kaydeder. Bu, görüşmecinin yalnızca doğru kutuyu işaretlemesini gerektiren kapalı uçlu sorular için kolaydır. Açık uçlu sorularda görüşmecinin işi daha zordur. Dikkatle dinlemeli, söylenenleri kelimesi kelimesine, dilbilgisini ya da argo kullanımını düzeltmeden okunaklı bir yazıyla kaydetmelidir. Daha da önemlisi, görüşmeci söylenenleri asla özetlemez ve başka sözcüklerle anlatmaz. Bu, bilgi kaybına neden olur veya yanıtları çarpıtır. Örneğin, yanıtlayıcı şöyle diyor: “Kızımın kalp sorunu beni gerçekten çok kaygılandırıyor. Henüz 10 yaşında ve şimdiden merdivenleri çıkarken sorun yaşıyor. Yaşı ilerleyince ne yapacak, bilmiyorum. Kalp ameliyatı onun için çok riskli ve çok maliyetli. Bununla yaşamayı öğrenmesi gerekecek”. Eğer görüşmeci “kızının sağlığı hakkında endişeleri var” yazarsa çok şey kaybedilmiş olur. Görüşmeci, nasıl ve nerede sondaj yapacağını bilir. Sondaj, belirsiz bir yanıtın netleştirilmesi, eksik bir yanıtın tamamlanması veya konuyla ilgili bir yanıt elde etmek için tarafsız bîr taleptir. Görüşmeciler ilgisiz veya yanlış bir yanıtı fark eder ve gerektiği şekilde sondaj yapar/1' Pek çok sondaj türü vardır. Üç-beş saniyelik bir duraklama çoğunlukla etkili olur. Sözsüz iletişim de (örn. başın yana eğilmesi, kaşların kaldırılması veya göz teması) işe yarar. Görüşmeci soruyu tekrarlayabilir ya da yanıtı tekrarlayıp sonra duraklayabilir. “Başka nedenler var mı?”, “Bu konuda daha fazla şey anlatabilir misiniz?”, “Ne demek istiyorsunuz?”, “Bunu bana biraz daha açıklayabilir misiniz?” gibi yansız bir soru sorabilir (bkz. Kutu 10.12). Görüşmelerde insanların tepkileri, naif varsayım modelinde genel hatlarıyla çizildiğinden daha karmaşıktır. Örneğin, “Yanlış bildirimde bulunma, bir yanıt verme eğilimi veya yalan söylemeye meyilli olma değildir. Bir durumda veya belirli somlara yanıt verirken doğru söyleyen bireyler, başka durumlarda ya da başka somlara yanıt verirken doğm söylemeyebilir” (Wenthworth, 1993:130).

Yanıtlayıcılar çoğunlukla doğrudan soruları taramayı tasarlayanın umaçladığından farklı biçimde yorumlar. Yanlış anlamayı azaltmak için sohbete dayalı görüşme (görüşmeciler soruları yeniden ifade eder ve soruların anlamını yanıtlayıcılara açıklar) gibi teknikler, basit, standartlaştırılmış görüşme modelinden •.apar. Sohbete dayalı görüşmede, görüşmeci taramayı tasarlayanın amaçladığı vuruma ulaşması için yanıtlayıcıya yol gösterir. Yanlılığa neden olma kaygılarının yanı sıra bu tür görüşme, daha fazla zaman ve görüşmecilerin daha yoğun biçimde eğitilmesini gerektirir. Ancak, Conrad ve Schober (2000:20) tarafından gözlemlendiği üzere “belirli görüşmeci davranışları (soruların anlamının lartışılması) daha az tutarlı olduğunda [yanıtlayım] kavrayışı daha tutarlı -ve yanıtlar daha fazla karşılaştırılabilirhale getirilebilir”. Paradoksal olarak standartlaştırılmamış görüşme, yanıtlayıcıların tarama sorularının ve karşılıklarının anlamını yorumlama biçimini geliştirerek tarama araştırmasının güvenilirliğini artırabilir. Bu karmaşıklık ve olası çarpıtma göz önüne alındığında, özenli tarama araştırmacısının ne yapması gerekir? Tarama araştırmacısının en azından kapalı uçlu soruları açık uçlu sorular ve sondajla tamamlaması gerekir. Bu daha fazla zaman, daha iyi eğitilmiş görüşmeciler gerektirir ve daha az standartlaştırılmış ve nicelleştirilmesi daha zor yanıtlar üretir. Naif varsayım modeline dayanan sabit yanıtlı anketler, pek çok durumda olduğundan daha basit ve mekanik bir yanıtlama biçimine işaret eder. Görüşmeci yanlılığı, kültürel anlamlar ve toplumsal bir durum olarak görüşmenin incelenmesinden, nitel ve nicel toplumsal araştırma tarzlarının birbirini nasıl tamamladığına dair bir ders çıkar. Nicel araştırma taratm aları, görüşmeci yanlılığı ve yanıtlayıcmın kafa karışıklığı kaynaklarını ortadan kaldırmaya çabalarken nitel araştırmacıların insanların çeşitli toplumsal ortamlarda nasıl anlam inşa ettiğiyle ilgili değerli anlayışlar sağladığını keşfetmiştir. Son aşama, çıkış aşamasıdır. Görüşmeci, yanıtlayıcıya teşekkür eder ve ayrılır. Sonra sessiz, özel bir yere giderek anketi düzenler ve görüşme tarihi, saati ve yeri; yanıtlayıcmın ve görüşme durumunun küçük bir eskizi; yanıtlayıcmın tavrı (öm. ciddi, kızgın ya da gülen) ve her türlü beklenmedik koşul (örn. “27. soruda telefon çaldı ve yanıtlayıcı dört dakika telefonla konuştuktan sonra görüşme yeniden başladı”) gibi öteki ayrıntıları kaydeder. Görüşme sırasında gerçekleşen herhangi bir aksamayı belirtir (öm. “Yanıtlayıcmın genç yaştaki oğlu odaya girdi, odanın öteki ucuna oturdu, televizyonun sesini iyice açarak bir beyzbol maçı izledi”). Görüşmeci Sondaj Tarama araştırması görüşmesinde bir yanıtlayıcıdan eksik ya da uygunsuz bir yanıtı netleştirmesini veya ayrıntılandırmasını istemek üzere tamamlayıcı soru sormadır. Naif varsayım modeli Hiçbir iletişim sorununun olmadığı ve yanıtlayıcıların verdiği karşılıkların düşüncelerine mükemmel biçimde uyduğu bir standartlaştırılmış tarama araştırması modelidir.

KUTU 10.12 Sondaj ve Kapalı Sorulara Tam Yanıtları Kaydetme Örnekleri Görüşmecinin Sorusu: Mesleğiniz nedir? Yanıtlayıcının Cevabı: General Motors’da çalışıyorum. Sondaj: General Motors’daki işiniz nedir? Orada ne tür bir çalışma yürütüyorsunuz?

,J

Görüşmecinin Sorusu: Ne kadar zamandır işsizsiniz? Yanıtlayıcının Cevabı: Uzun zamandır. Sondaj: Şu anki işsizlik döneminizin ne zaman başladığınızı bana daha kesin olarak söyleyebilir mi­ siniz?

1

Görüşmecinin Sorusu: Ülkeyi bir bütün olarak ele alırsak, sizce gelecek yıl iyi günler mi göreceğiz, kötü günler mi?

Yanıtlayıcının Cevabı: Belki iyi, belki kötü, duruma göre değişir, kim bilir? Sondaj: Ne olmasını bekliyorsunuz?

4

Kapalı bir Soruya Yanıtın Kaydedilmesi Görüşmecinin Sorusu: 1 kesinlikle destekliyor olmak ve 7 kesinlikle karşı olmak anlamına geldiğine göre, 1’den 7'ye kadar bir ölçek üzerinde ölüm cezası ya da idam etme hakkında ne hissediyorsunuz? (Destekliyor) 1 _ 2 _ 3 _ 4 _ 5 _ 6 _ 7 _ (Karşı) Yanıtlayıcının Cevabı: Yaklaşık 4. Bence bütün katiller, tecavüzcüler ve şiddet içeren suç işleyenle­ rin ölüm cezası alması gerekir, ama araba çalmak falan gibi küçük suçlar için desteklemiyorum.

ayrıca kişisel duygularını ve varsa şüphelerini kaydeder (örn. “Kendisine evliliği hakkında soru sorulduğunda yanıtlayıcı asabileşti ve yerinde kıpırdandı”). Görüşmecilerin Eğitilmesi

Büyük ölçekli bir tarama pek çok görüşmecinin işe alınmasını gerektirir.^ * Profesyonel nitelikte bir görüşme, görüşmecilerin özenle seçilmesini ve iyi eğitilmesini zorunlu kılar. Her istihdam durumunda olduğu gibi yeterli ücret ve iyi denetim, sürekli yüksek nitelikli performans sağlamak için önemlidir. Ne yazık ki, profesyonel görüşmecilere her zaman iyi ücret ve sürekli istihdam sağlanmaz. Geçmişte, görüşmeciler büyük ölçüde düzensiz yarı zamanlı çalışmayı kabul etmeye istekli orta sınıf kadınlar havuzundan seçiliyordu. İyi görüşmeciler cana yakın, dürüst, doğru, olgun, sorumluluk sahibi, oldukça zeki, tutarlı ve hevesli olur. Tehditkâr olmayan bir görünüşleri, pek çok insan tipiyle ilgili deneyimleri vardır; soğukkanlı ve anlayışlıdırlar. Eğer tarama suç oranının yüksek olduğu bölgelerde görüşme yapmayı gerektiriyorsa, görüşmecilerin ek korunma ihtiyacı vardır. Araştırmacılar görüşmecilerin fiziksel görünüşünü, yaşını, ırkını, cinsiyetini, konuştuğu dilleri ve hatta sesini değerlendirebilir. Örneğin homojen toplumsal artalanlardan gelen eğitimli kadın telefonla görüşmecilerin kullanıldığı bir ! çalışmada, Oksenberg ve meslektaşları (1986), tiz sesli ve geniş ses perdesi olan, daha yüksek sesle, daha hızlı, anlaşılır bir telaffuzla konuşan, sesi daha cana yakın j

\ o neşeli gibi çıkan görüşmecilerin daha az reddedildiğini buldu. Araştırmacılar, profesyonel görüşmecileri bir ya da iki haftalık bir kursla eğitir. Bu kursta çoğunlukla uzman görüşmecilerin konuşmaları, okumaları ve gözlemlenmesi, ofiste ve sahada gerçekleştirilen, kaydedilen ve eleştirilen görüşme provaları, pek çok görüşme alıştırması ve rol alıştırmaları yer alır. Görüşmeciler, inrama araştırmasının ne hakkında olduğunu ve görüşmecinin rolünü öğrenir. Beklenen yanıtlara değil, ama soruların amacına ve ankete aşina hale gelirler. Görüşmeciler büyük ölçüde tek başına çalışıyor olsa da araştırmacılar büyük ölçekli taramalarda pek çok görüşmeciyle birlikte bir görüşmeci amiri kullanır. Amirler alana aşinadır, sorunlara yardımcı olur, görüşmecileri denetler ve işin zamanında tamamlanmasını sağlar. Telefonla görüşme için buna aramalara yardım i line, görüşmecilerin giriş-çıkış saatlerini kontrol etme ve görüşme aramalarını ı/lcme de dahildir. Yüz yüze görüşmelerde amirler, görüşmenin gerçekten gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol eder. Bu, bir yanıtlayıcılar ömeklemini tekrar aramak ya da teyit etmek için kartpostal göndermek anlamına gelir. Ayrıca görüşmecilerin işbirliği sağlayıp sağlamadığını anlamak için yanıtlama oranını ve lamamlanmamış anketleri kontrol edebilir, küçük bir altömeklemle yeniden görüşme yapabilir, yanıtları analiz edebilir ya da görüşmecilerin doğru biçimde soruları sorup yanıtları kaydedip kaydetmediğini görmek için görüşmeleri gözlemleyebilir. Görüşmeci Yanlılığı Tarama araştırmacıları önyargıyı azaltmak için görüşmeci davranışlarına yasaklar getirir. İdeal olarak, belirli bir görüşmecinin eylemleri bir yamtlayıcınm cevap verme biçimini etkilememek ve verilen karşılıklar, başka herhangi bir görüşmeci tarafından sorulsa bile farklı olmamalıdır. Bu, her soruyu tam olarak ifade edildiği biçimde okumanın ötesine geçer (bkz. Kutu 10.13). Tarama araştırmacıları, tarama görüşmelerini etkileyen etkenleri henüz öğrenme aşamasındadır. Görüşmeci, beklentilerinin kayda değer ölçüde yanlılık yaratabileceğini bilirler. Görüşmenin zor geçmesini bekleyen görüşmecilerin görüşmeleri zor geçer ve belirli yanıtlar almayı bekleyen görüşmeciler de o yanıtları büyük olasılıkla alır (bkz. Kutu 10.14). Doğru görüşmeci davranışı ve soruları harfi harfine okumak zor olabilir, ama mesele bundan ibaret değildir. Bunlara ek olarak, görüşmeci yanlılığı bir yamtlayıcınm yaşı ve ırkına dayalı beklentilerden kaynaklanabilir. Büyük bir ulusal ABD taramasında araştırmacılar, görüşmecilerin devamlı olarak Siyah yanıtlayıcıları daha az zeki olarak ve daha genç yamtlayıcıları hem daha az zeki hem daha az bilgili olarak kodladığını öğrendi. Tarama sonuçlarında bu türden yanlılıkların azaltılması için görüşmecilerin daha iyi eğitilmesi gereklidir. ^

Görüşmenin gerçekleştiği toplumsal ortam -buna başka kişilerin orada bulunması da dahildir- yanıtları etkileyebilir. Örneğin öğrencilerin yanıtları soruların evde mi, yoksa okulda mı sorulduğuna göre değişmektedir. Genel olarak tarama araştırmacıları başkalarının orada bulunmasını istemez, çünkü yanıtlayıcının cevaplarını etkileyebilirler. Ancak bu her zaman bir fark yaratmayabilir, özellikle de ortamdaki öteki kişiler çocuksa.64 Örneğin Zipp ve Toth (2002), bir görüşmede eşlerden diğeri de hazır bujunduğu takdirde eşler arasında pek çok farklı soru maddesi üzerinde daha fazla uzlaşma olduğunu, kadınların yanıtlarını kocalarınınkine uyacak şekilde değiştirdiğini, erkeklerinse çok az değiştirdiğini bulmuştur. Aquilino (1993), diğer eş görüşmede hazır bulunduğu takdirde eşlerin ikisinin de bir boşanmanın işleri daha kötüye götüreceğini söyleme; kocaları hazır bulunduğu takdirde kadınların kocalarının daha fazla ev işi yaptığını bildirme eğilimi olduğunu bulmuştur. Bir görüşmecinin ırkı ve cinsiyeti dahil olmak üzere görünür özellikleri, çoğu zaman görüşmeleri ve yanıtlayım karşılıklarını etkiler, özellikle de ırk veya cinsiyetle ilişkili meseleler hakkındaki sorularda. Örneğin Afrika kökenli Amerikalı ve İspanyol kökenli Amerikalı yanıtlayıcılar, görüşmecinin ırkı ya da etnik kökenine bağlı olarak ırkla ya da etnik kökenle ilişkili farklı politik konumlar belirtmektedir. Bu durum, görüşmecinin ırkı ya da etnik kökeni hakkında yanıtlayım ipuçlarına sahip olduğunda telefonla görüşmelerde bile gerçekleşir. Genel olarak, aynı ırksaletnik gruptan görüşmeciler daha doğru yanıtlar alır.65 Cinsiyet de hem cinsel davranış gibi bariz konular açısından hem de cinsiyetle ilişkili kolektif eylem ya da j cinsiyet eşitliği açısından görüşmeleri etkiler.66 Tarama araştırmacılarının hem I görüşmecilerin hem de yanıtlayıcıların ırkını ve cinsiyetini dikkate alması gerekir. Görüşme özellikleri, cevapları pek çok açıdan etkileyebilir. Örneğin bir çalışmada görüşmeci engelli bir kişi olduğunda yanıtlayıcıların bildirdikleri “mutluluk” düzeyi, kendi başına yürütülen bir anket yanıtladıkları zamankine oranla KUTU 10.13 Görüşmeci Yanlılığı Altı Kategoriye Ayrılır 1. Yanıtlayıcı hataları -unutma, utanma, yanlış anlama veya başkalarının varlığı yüzünden yalan söyleme 2. Kasti olmayan hatalar veya görüşmecinin ihmalkârlığı -yanlış görüşmeciyle bağlantı kurma, soruları atlama, soruları yanlış sırada okuma, bir soruya yanlış cevabı kaydetme ya da yanıtlayıcıyı yanlış anlama 3. Görüşmecinin kasıtlı tahribi -yanıtların maksatlı olarak değiştirilmesi, soruların atlanması ya da yeniden ifade edilmesi veya alternatif bir yanıtlayıcının seçilmesi 4. Yanıtlayıcının görünüşü, yaşam koşulları ya da diğer cevaplarına bağlı olarak, yanıtlayıcının cevapları hakkında görüşmecinin beklentilerinden kaynaklanan etki 5. Bir görüşmecinin sondaj yapmayı ya da gereğince sondaj yapmayı başaramaması 6. Görüşmecinin görünüşü, tonu, tutumu, yanıtlara verdiği tepkiler ya da görüşme planının dışında yaptığı yorumlar nedeniyle yanıtlar üzerinde etkili olması

|

KUTU 10.14 Görüşmeci Özellikleri Yanıtları Etkileyebilir GÖRÜŞMECİ BEKLENTİSİ ETKİLERİNE ÖRNEK

Soruyu Soran Kadın Görüşmecinin Mobilyaların Çoğunu

Kocasının Aldığını Belirten Kadın Yanıtlayıcı

Mobilyalarının çoğunu kocası alıyor Mobilyaların çoğunu kocası almıyor

%89

%15

IRK VEYA ETNİK GÖRÜNÜM ETKİLERİNE ÖRNEK ŞU SORUYA EVET YANITI VERENLERİN YÜZDESİ:

Görüşmeci Yahudi görünümlü ve Yahudi adına benzer adı var Yalnızca Yahudi görünümlü Yahudi görünümlü değil Yahudi görünümlü değil ve Yahudi adına benzemeyen adı var

“Sizce hükümette çalışan çok fazla Yahudi mi var?”

“Sizce Yahudilerin çok fazla gücü mü var?”

11,7 15,4 21,2

5,8 15,6 24.3

19,5

21.4

Kaynak: Hyman’dan (1975:115, 163) uyarlanmıştır. Not Yanıtlayıcıların inandığı ırksal klişeler, görüşmelerde nasıl karşılık verdiklerini etkileyebilir.

düşmüştür. Anlaşılan, görüşmeciye kıyasla fazla iyi durumda görünmek istememektedirler. Ancak, bulundukları odada engelli bir kişi varken kendi başına yürütülen bir anket doldurduklarında daha yüksek mutluluk düzeyleri bildirmişlerdir. Görünüşe göre yanıtlayıcılar, engelli kişinin fiziksel varlığına bağlı olarak öteki insanların yaşam koşullarını doğrudan hatırlatan bir şey bulunmamasına kıyasla kendilerini daha iyi hissetmiştir.67 Bir yanıtlayım soru soran kişinin ırkına, cinsiyetine veya fiziksel koşullarına bağlı olarak birbirine özdeş sorulara farklı yanıtlar veriyorsa, bu temsil güvenilirliğini tehdit eder. Kültürel Anlamlar ve Tarama Görüşmeleri Tarama hataları ve görüşme yanlılığıyla ilgili araştırmalar, insanların nasıl toplumsal anlam yarattığı ve kültürel anlayış kazandığıyla ilgili daha genel meseleler hakkında düşünmeye katkıda bulunmuştur.68 Tarama araştırmacıları aynı sözcüklerin toplumsal duruma, konuşana ve konuşmacıyla dinleyici arasındaki toplumsal mesafeye bağlı olarak farklı anlam ve içerimleri olduğunda sorun yaşar. Ayrıca, yanıtlayıcılar her zaman tarama görüşmesinin toplumsal durumunu anlamayabilir, tarama araştırmasının doğasını yanlış yorumlayabilir ve soruları nasıl yanıtlayacağına dair soruların ifade ediliş tarzlarından veya görüşmecinin eylemlerinin inceliklerinden ipuçları çıkarmaya çalışabilir. Dahası, “görüşme ortamının kendisinin tutumların sergilendiği öteki ortamlardan ayrı olduğu gerçeğini

göz ardı etmemek gerekir, dolayısıyla görüşmelerde sergilenen tutumlarla öteki toplumsal bağlamlarda sergilenenler arasında tam bir uyum bulmayı beklemememiz gerekir”.69 Başlangıçta, tarama araştırması naif bir varsayım modeline dayanıyordu (Foddy, 1993:13). Araştırmacılar gerçek tarama yürütme deneyimiyle modelin varsayımlarında ifade edilen ideal tarama arasındaki boşluğu azaltarak tarama araştırmasını geliştirmeye çalışmaktadır (bkz. Kutu 10.15). Bazı araştırmacılar bu modelin varsayımlarını sorgulamaktadır. Örneğin, bir görüşmeci daha tarafsız ve tektip biçimde davranmaya çalışırken, bireysel görüşmeci davranışı nedeniyle güvenilmezliğe neden olan yanlılık türünü azaltır. Ancak bu tür girişimler, yorumlayıcı ya da eleştirel sosyal bilim araştırmacılarına göre başka sorunlara neden olur (bkz. Kutu 10.16).^ Anlamın toplumsal bağlamda yaratıldığını savunurlar, dolayısıyla standart kelimelerle ifade etme bütün yanıtlayıcılar için aynı anlamı üretmeyecektir. Örneğin bazı yanıtlayıcılar, sabit cevapları olan doğrudan sorulara yanıt vermek yerine kendi değerlerini ve hislerini hikâye anlatarak ifade eder. Bu araştırmacılar çok az tarama görüşmesinin, naif varsayım modelinin saf standart biçiminin gereklerini yerine getirdiğini belirtmektedir.Bunun yerine görüşmeciyle yanıtlayıcının bilgi alışverişinde bulunmak için karşılıklı işbirliği yaptığı bir görüşme modelini geçirirler. Karşılıklı işbölümü modeli, insanların bütün karşı karşıya gelmelerini en küçük kasıtsız geribildirim biçimlerinin (örn. hımm demek, kahkahalar, gülümselemeler, baş sallamalar) bile etkisinin olduğu son derece dinamik, karmaşık karşılıklı etkileşimler olarak görür. Karşılıklı işbirliği modeli ayrıca görüşmecilerin sabit seçenekli sorulara karşılık olarak yanıtlaycıların sunduğu bilgileri birleştirmesine izin verir. Ama standartlaştırılmış görüşme bunu yasaklar veya bir hata olarak görür, çünkü önceden belirlenmiş, standart bir biçime uymaz. İnsanlar arası karmaşık etkileşimde, çoğunlukla basit sorulara yorumlayıcı anlamlar eklenir. Örneğin, komşum bana şu basit soruyu soruyor: “Çimlerinizi ne sıklıkta biçiyorsunuz?“. Bu sorusunu aşağıdaki şekillerde yorumlayabilirim: • Çimleri ne sıklıkta şahsen biçiyorum (benim için biçecek birini tutmak yerine)? • Çim biçme makinesini çimleri biçmek için ne sıklıkta kullanıyorum (yaprakları kesmek için kullanmak yerine)? • Bahçenin tamamındaki çimleri ne sıklıkta biçiyorum (yalnızca hızlı büyüyen bölümlerini biçmek yerine)? • Bütün bir mevsim, ay, hafta boyunca çimleri ne sıklıkta biçiyorum? • Çoğu mevsimde ne sıklıkta biçiyorum (çim biçme makinemin defalarca bozulduğu ve kuraklık olduğundan çimler daha az büyüdüğü için onları o kadar sık biçmediğim geçen yıl değil)?

Saniyeler içinde bir yorum yaparım ve bir yanıt veririm, ama benimle komşum ¡ırasında devam eden açık uçlu etkileşim komşumdan soruyu netleştirmesini istememe ve karşılıklı anlaşmaya varmamıza yardım edecek pek çok tamamlayıcı soru sormama olanak verir. Burada bir ikilem ortaya çıkıyor, çünkü tarama görüşmesindeki etkileşim sıradan sohbetten farklıdır. Tarama araştırması görüşmesi, iletişim durumunu denetlemek ve tek tip bir ölçüm elde etmek için birbirinden farklı yanıtlayıcılara benzer muamele eden standartlaştırılmış, yapay bir etkileşimdir. Sıradan etkileşim yanlış anlaşılmayı tespit edecek ve düzeltecek yerleşik özellikler içerir; nüansa ve alış-verişe dayanır. İnsanlar sıradan sohbet içinde toplumsal anlamı bağlamdaki ipuçlarına dayanarak, ilgili kişilere etkileşim akışını ayarlayarak ve (çoğu kez ırk, sınıf, cinsiyet, bölge ya da dine dayalı olan) kültürel bir çerçeveyi temel alarak elde eder. Sıradan sohbetteki akıcı etkileşim kendini ayarlar, çünkü farklı insanlar aynı sözcüklere, cümlelere ve sorulara aynı anlamı atfetmez. Örneğin erkekler ve kadınlar sağlıklarını farklı şekillerde belirtir. Sağlığının mükemmel olduğunu söyleyen bir erkek, aynı soruya aynı karşılığı veren bir kadından farklı bir şey anlatmaktadır. Tarama görüşmesi, insanlar arası etkileşimi standartlaştırarak sıradan sohbetin kendini düzeltme, farklı insanlar arasında ortak bir anlam oluşturulmasını destekleme ve karşılıklı anlayışı artırmayı sağlayan özelliklerini sıyırıp a ta r7 * Pilot Test Yürütme En iyisi tarama görüşmelerini ve anketleri uygulamadan önce pilot teste tabi tutmaktır. Son yıllarda, araştırmacılar tarama sürecinde pilot testleri sistematik olarak incelemeye başlamıştır. Çoğu tarama sorularını yanıtlama görevlerini dört basamağa ayıran bir bilişsel işlem modeli kullanır: (1) sorunun yorumlanması ve kavranması, (2) ilgili bilgilere erişilmesi, (3) bilgilerin bütünleştirilmesi ve KUTU 10.15 Tarama Görüşmelerine Dair Naif Varsayım Modeli 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.

Aratırmacılar ölçülmekte olan tüm değişkenleri anlaşılır biçimde kavramlaştırmıştır. Anketlerin hiçbir ifade, soru sırası ya da bunlarla ilişkili etkisi yoktur. Yanıtlayıcılar sorulan tüm soruları yanıtlamaya istekli ve heveslidir. Yanıtlayıcılar tam bilgilere sahiptir ve olayları doğru biçimde hatırlayabilir. Yanıtlayıcılar her bir soruyu tam olarak araştırmacının amaçladığı gibi anlar. Yanıtlayıcılar hipotezleri bilmediklerinde daha doğru karşılıklar verir. Yanıtlayıcılar kendilerine hiçbir ipucu verilmediğinde ya da öneride bulunulmadığında daha doğru karşılıklar verir. 8. Görüşme durumu ve belirli görüşmecilerin yanıtlar üzerinde hiçbir etkisi yoktur. 9. Görüşme sürecinin yanıtlayıcının inançları ya da tavırları üzerinde hiçbir etkisi yoktur. 10. Yanıtlayıcının davranışları, bir görüşme sırasındaki sözlü karşılıklarıyla mükemmel biçimde uyuşur

KUTU 10.16 Görüşme Yapma: Pozitivist ve Feminist Yaklaşımlar Bu bölümde, tarama araştırması görüşmesine pozitivist yaklaşımı öğrendiniz. İdeal tarama görüşmesinde, görüşmeci kendi hislerini ve inançlarını gizler. Görüşmeci o kadar objektif ve tarafsız olmalıdır ki, onun yerine başka bir görüşmeci geçtiğinde de aynı yanıtları almak mümkün olmalıdır. Feminist araştırmacılar görüşmeye çok farklı yaklaşır. Feminist görüşme, (14. Bölümde tartışılacak olan) nitel görüşmeye benzer. Oakley (1981), pozitivist tarama görüşmesini bir erkek paradigmasının parçası olduğu için eleştirmiştir. Görüşmecinin, kişisel duygularının ifadesini baskılarken denetim ve hâkimiyet uyguladığı bir toplumsal durumdur. Manipüle edici ve araçsaldır. Görüşmeci ve yanıtlayıcı, sadece objektif veri toplamanın araçları haline gelir. Feminist araştırma hedefleri çeşitlilik gösterir, ama iki müşterek hedef, kadınların öznel deneyimini görünür kılmak ve yanıtlayıcının araştırma sürecindeki etkisini artırmaktır. Feminist görüşmenin özellikleri arasında şunlar yer alır: • • • • • • • • • •

Yapılandırılmamış ve açık uçlu bir biçimin tercih edilmesi Bir kişiyle birden çok görüşme yapmanın tercih edilmesi Toplumsal bağların oluşturulması ve güvene dayalı bir toplumsal ilişki kurulması Görüşmecinin kişisel deneyimlerinin açığa vurulması Kadınların açık, alıcı ve anlayışlı olma becerilerinden yararlanılması Profesyonel statüyü önemsiz görerek eşitliği artırma ve denetimi bertaraf etme Dikkatle dinleme, görüşmecilerin yanıtlayıcılarla duygusal ilişki kurması Araştırmacıya ya da ankete değil, yanıtlayıcıya yönelme Yanıtlayıcıların kendilerini en rahat hissettikleri biçimlerde ifade etmelerini -örneğin hikayeler anlatarak ya da konu dışına çıkarak- teşvik etme Kadınlar arasında güç sahibi olma ve birlik duygusunun yaratılması

değerlendirilmesi ve (4) bir yanıt kategorisinin seçilmesi (bkz. Willis, 2004, ve van der Zouwen ve Smit, 2004). Başka bir gelişme, araştırmacıların pilot testlerde yanıtlayıcıların soruları nasıl yanıtladığını incelediği bilişsel görüşmedir. Bu bilgileri anketi veya görüşme sürecini rafine hale getirmek için kullanırlar. Bilişsel görüşme, bir dizi pilot test değerlendirme tekniğiyle birlikte kullanılır (bkz. Kutu 10.17). Bellek işleme ve görüşme davranışıyla ilgili tartışmasında, Willis (2004:31) şöyle belirtmiştir: “araştırma katılımcılarının göreve dair birbirine özdeş zihinsel imgeleri bulunmuyorsa sözlü bildirimler olaylarla sınırlı kalabilir”. Bununla ilişkili başka bir gelişme, özel bir toplumsal etkileşim türü ve konuşma olayı olarak görüşme sürecini incelerken etnometodolojiye ve sohbet analizine dayanır (bkz. 13. Bölüm). Bazı araştırmacılar standartlaştırılmış görüşmelerin bile çok fazla çeşitlilik gösterdiğini gözlemlemiş ve görüşmeleri daha çok görüşmeci ile yanıtlayıcı arasında karşılıklı işbirliği olarak görmeyi önermiştir. Bu, yanıtlayanların sorgulama yapması ya da görüşmecinin küçük geribildirim biçimlerini (hımm demek, kahkaha atmak, gülümsemek) görüşme hakkında daha fazla şey öğrenme fırsatları olarak ele almayı ima e d c r.^

I TİK TARAMA Toplumsal araştırmanın tümünde olduğu gibi, taramalar da etik ya da etik dışı lı içimlerde yürütülebilir. Tarama araştırmasında önemli bir etik sorun, mahremiyetin ihlal edilmesidir.^ Tarama araştırmacıları, mahrem eylemler ve kişisel inançlar hakkında sorular sorarak bir yamtlayıcınm mahremiyetine zorla girebilir. İnsanların mahremiyetlerini koruma hakkı vardır. Yanıtlayıcılar, kişisel bilgilerini ne zaman ve kime vereceklerine kendileri karar verir. Karşılıklı güvenin olduğu rahat bir bağlamda kendilerinden istendiğinde, meşru araştırma amaçları için ciddi yanıtların gerekli olduğuna inandıklarında ve cevapların gizli kalacağını düşündüklerinde bu tür bilgileri dürüst biçimde vermeleri olasılığı yüksektir. Araştırmacıların tüm yanıtlayıcılara saygı göstermesi ve rahatsızlıklarını azaltması gerekir. Ayrıca verilerin gizliliğini korumakla da yükümlüdürler. İkinci bir sorun, yamtlayıcıların kendi iradeleriyle katılmasıyla ilgilidir. Yanıtlayıcılar soruları cevaplamayı kabul eder ve istedikleri anda katılmayı reddedebilirler. Araştırmaya katılmak için “bilgilendirilerek onay” verirler. Araştırmacılar yamtlayıcıların kendi rızasıyla işbirliğine bağımlıdır, bu yüzden iyi oluşturulmuş soruları hassas bir biçimde sormaları, yanıtlayıcılara saygı göstermeleri ve gizliliğe çok dikkat etmeleri gerekir. Üçüncü etik sorun, taramaların kötüye kullanılması ve sahte taramalardır. Popülerliği yüzünden bazı insanlar taramayı başka insanları yanlış yönlendirmek için kullanır. Sahte tarama, tarama biçiminin birini bir şey yapmaya ikna etmek için kullanılmaya kalkışılması ve aslında bir yanıtlayıcıdan bilgi edinmekle çok az ilgisinin bulunması ya da hiç bulunmaması durumunda gerçekleşir. Şarlatanlar bir tarama yürütüyor kisvesine bürünerek mahremiyeti ihlal etmek, evlere girme hakkı kazanmak için ya da bir “satış taktiği” olarak (tarama kisvesi altında satış yapmak için) bu yöntemi kullanır. 1994 ABD seçim kampanyasında “baskılama yoklaması olarak bir sahte tarama örneği gerçekleşti. Bu örnekte, bilinmeyen bir tarama kuruluşu potansiyel bir seçmene telefon ediyor ve seçmenin belirli bir adayı destekleyip desteklemediğini soruyordu. Eğer seçmen adayı destekliyorsa görüşmeci, seçmen adayın olumsuz bir özelliğini (örn. alkollü araç kullanmaktan tutuklandığını, yasadışı uyuşturucu kullandığını, hapisteki suçluların ücretlerini arttırdığını vb.) bilseydi yine de adayı destekleyip desteklemeyeceğini soruyordu. Bilişsel görüşme Taramaların pilot testini yürütürken kullanılan, araştırmacıların bir anket hakkında bilgi edinmeye ve anketi geliştirmeye çalışırken yanıtlayıcılarla düşünce süreçleri hakkında görüşme yaptığı veya yamtlayıcıların tarama sorularını yanıtlarken “sesli düşünmesini” sağladığı tekniktir. Sahte tarama Bir tarama görüşmesi biçiminin kullanıldığı ama gerçek amacın yanıtlayıcıyı ikna etmek olduğu sahte ve aldatıcı bir tarama-benzeri eylemdir.

KUTU 10.17 Anketi Pilot Testlerle Geliştirme Yöntemleri 1.

Y üksek s e s le d ü ş ü n ü le n g ö rü şm e le r. Bir yanıtlayıcı her soruyu yanıtlama sürecinde

düşündüklerini açıklar. 2. G eriye d ö n ü k g ö rü ş m e le r ve h e d e fe y ö n e lik sondajlar. Bir anketi tamamladıktan sonra, yanıtlayıcı araştırmacılara her bir karşılığı ya da yanıtı seçerken kullanılan süreci açıklar. 3. U zm a n d e ğ e rle n d irm e si. Deneyimli tarama araştırmacılarından oluşan bağımsız bir grup anketi gözden geçirir ve eleştirir. 4. D a vra n ış ko d la m a . Araştırmacılar görüşmeleri çoğu zaman ses ya da video kayıtları kullanarak yakından izler, yanlış bildirimlere, duraklamalara, atlanan talimatlara, yanıtsızlığa, reddetmelere, şaşkınlık dolu bakışlara, yanıt kategorilerinden herhangi birine uymayan cevaplara vb. bakar. 5. S aha d e n e yle ri. Araştırmacılar anket maddelereninin alternatif biçimlerini saha ortamlarında yürütür ve sonuçları karşılaştırır. 6. V in ye tle r ve sorg u la m a la r. Görüşmecilere ve yanıtlayıcılara kısa, uydurulmuş “gerçeğe benzer” durumlar sunulur ve hangi anket yanıt kategorisini kullanacakları sorulur. K aynaklar. Dillman ve Redine (2004), Fovvler (2004), Martin (2004), Tourangeau (2004a, 2004b), VVillis (2004) ve van der Zouvven ve Smit (2004).

Görüşmenin amacı aday desteğini ölçmek değil, bir adayın destekçilerini belirleyip onların oylarını baskılamaktı. Baskılama yoklamasının hedefi olan başarısız vali adayı gibi ben de bu tür telefonlar aldım. Bu kampanya taktiğini kullanmaktan dolayı kimse hüküm giymemiştir. Başka bir etik sorun, insanların tarama sonuçlarını kötüye kullanması veya kötü tasarlanmış ya da kasıtlı olarak hileli taramalar kullanmaktır. İnsanlar taramalardan onların sağlayamayacağı yanıtlar bekleyebilir ya da bir taramanın kısıtlarını anlayamayabilir. Taramaları tasarlayan ve hazırlayanların meşru bir tarama yürütmeye yetecek eğitimi olmayabilir. Özensiz ya da kötü tasarlanmış taramalara dayalı politika kararları, israfa ve insanların zor duruma düşmesine neden olabilir. Bu türden kötüye kullanım, meşru araştırmacıların yöntemsel olarak titiz tarama araştırması yapmasını önemli kılar. Tarama sonuçlarının kitle iletişim araçlarında bildirilmesi ve bu taramaların niteliği, kötüye kullanmaya olanak verir.7^ Tarama sonuçlarını okuyan çok az insan bunu takdir edebilir, ama araştırmacıların tarama araştırmasının kötüye kullanımını azaltmak ve bu tür bilgilerden yoksun taramalar hakkında soru işaretleri uyandırmak için taramayla ilgili ayrıntılar eklemesi gerekir (bkz. Kutu 10.18). Tarama araştırmacıları bu türden bilgileri kullanmaları için medyayı uyarır, ama çok seyrek kullanırlar. Kitle iletişim araçlarında taramalarla ilgili haberlerin yüzde 88’den fazlası, taramayı yürüten araştırmacıyı belirtmez ve yalnızca yüzde 18’i taramanın nasıl yürütüldüğü konusunda ayrıntı sağlar.75 Medya öteki toplumsal araştırma türlerinden çok taramalar hakkında haber yaptığı halde durum böyledir. Halen ABD medyasında çıkan kamuoyu yoklamaları veya taramalarla ilgili

KUTU 10.18 Tarama Araştırması Raporuna Dahil Edilmesi Gereken On Madde 1. Kullanılan örnekleme çerçevesi (örn. telefon rehberleri) 2. Taramanın yürütüldüğü tarihler 3. Örneklemin temsil ettiği nüfus (örn. ABD’deki yetişkinler, AvustralyalI üniversite öğrencileri) Hakkında bilgi toplanan örneklemin büyüklüğü 5. Örnekleme yöntemi (örn. rastlantısal) 6. Sorulan soruların tam ifadeleri 7. Tarama yöntemi (örn. yüz yüze, telefonla) 8. Taramaya sponsor olan (parasını ödeyen ve yürüten) kuruluşlar 9. Yanıtlama oranı ya da bağlantı kurutanlar arasında anketi gerçekten tamamlayanların yüzdesi 10. Belirli soruların sonuçları bildirilirken, eksik bilgiler ya da “bilmiyorum” yanıtları

4.

haberleri düzenleyecek kalite kontrol standartları bulunmamaktadır (bkz. Kutu 10.19). Araştırmacılar II. Dünya Savaşı’ndan beri yeterli ömeklemler, görüşmeci eğitimi ve denetimi, tatminkâr anket tasarımı, sonuçların kamuya açıklanması ve tarama kuruluşlarının bütünlüğünün denetlenmesini zorunlu kılmak için başarısız girişimlerde bulunmaktadır.7^ Sonuç olarak, kitlesel iletişim araçları hem yanlı ve yanıltıcı tarama sonuçlarını hem de titiz, profesyonel tarama sonuçlarını ayrım yapmadan bildirir. Medya, “tarama tahminlerine aşırı güvenmeyi teşvik [eden]... yaygın olarak belirtilen hata sınırlarını [belirtir]. Bu rakamlar genel olarak yalnızca örnekleme KUTU 10.19 M o n e y Dergisinin “Yaşamak İçin En İyi Yerler” Yoklamasıyla İlgili Sorunlar 1980’lerin sonundan beri, her yıl Money dergisi “Amerika’da Yaşamak İçin En İyi Yerler” listesi yayınlamaktadır. Listede, ABD’deki 300 metropol sıralamaya konur. Sonuçlar, büyük yankı getirir. Benim yaşadığım şehir çoğu zaman sıranın en başında ya da başlarında yer aldığı için Gutterbock (1997), tarafından yürütülen ve derginin “tarama araştırmasının inanırlığına ne yazık ki zarar verdiğini” (s. 355) belirten bir çalışma ilgimi çekti. Money verileri, Money dergisinin 250 abonesiyle telefonla yapılan yıllık görüşmelere dayanır, yeni abonelere de kapsamlı bir aşırı örnekleme uygulanır. Yanıtlayıcılardan 40 özelliği (örn. suç oranı, güneşli günler, emlak vergileri, vb.) 1’den 10’a kadar bir ölçek üzerinde sıralamaları istenir. Yöntemlerin ayrıntıları üzerine çok az bilgi yayımlanır ve Gutterbock dergi görevlilerinden yalnızca biraz daha fazlasını edinebilmiştir. Telefonla görüşmelerde çok az “geri arama” vardır ve hane içi örnekleme kulla­ nılmaz. Örnekleme çerçevesi net değildir, ama anlaşılan, telefon numaralarını veren abonelerin bir listesidir. Tahmini yanıtlama oranı yüzde 36 gibi düşük bir rakamdır. Dergi sorularda kullanılan ifadeleri vermez, ama soruları yıllar içinde yavaş yavaş değiştirmektedir. Sıralama endeksi, yanıtların birleştirilmesiyle oluşturulur ama endeksin ağırlıkları açıklanmaz. Dahil olan 40 maddenin içinden büyük bir kısmı (10 tanesi) ekonomiyle ilgilidir. Çok daha azı öteki konuları kapsar (örn. eğitim üzerine 3, barınma üzerine 4 madde). Gutterbock, “Yaşamak İçin En İyi Yerler” yoklamasının yetersiz tarama yöntemlerine dayandırıldığını, profesyonel standartların çok çok altında olan yöntembilim belirtildiğini ve bulguların “halkın görüşlerini ciddi ölçüde yanlış temsil eden” (s. 535) bir biçimde sunulduğunu ileri sürmektedir.

varyasyonları için geçerlidir ve tarama tahminlerindeki diğer varyasyon kaynaklarını dikkate almaz” (Tumer ve Martin, 1984:107). Halkın kafasının karışması ve bütün taramalara karşı güvensizlik duyması şaşırtıcı değildir. SONUÇ Bu bölümde, tarama araştırmasını öğrendiniz. Tarama araştırması, en yaygın kullanılan toplumsal araştırma tekniğidir. Ayrıca iyi tarama soruları yazmanın bazı ilkelerini öğrendiniz. Som yazarken kaçınılması ve dahil edilmesi gereken pek çok şey vardır. Tarama araştırmasının dört türünün avantajlarını ve dezavantajlarını öğrendiniz: postayla görüşmeler, telefonla görüşmeler, yüz yüze görüşmeler ve web taramaları. Görüşmenin, özellikle yüz yüze görüşmenin zor olabileceğini gördünüz. Bu bölüm tarama araştırmasına odaklanıyor, ancak araştırmacılar öteki nicel tarama türlerinde de (örn. deneylerde) değişkenleri ölçmek için anketleri kullanır. Çoğunlukla rastlantısal örnekleme kullanıldığı için sık sık ömeklem taraması olarak adlandırılan tarama, ayrı bir tekniktir. Çok sayıda insana aynı soruları sorma ve cevaplarını inceleme sürecidir. Tarama araştırmacıları hataları en aza indirir, ama tarama verilerinde çoğu zaman hata olur. Taramalardaki hatalar birbirini şiddetlendirebilir. Örneğin örnekleme çerçevelerinde yanıtsızlıktan, soruların ifade ediliş biçiminden ya da sırasından ve görüşmeci yanlılığından kaynaklanan hatalar olabilir. Ancak hataların varlığının sizi tarama yöntemini kullanmaktan caydırmasına izin vermeyin. Bunun yerine, tarama araştırması tasarlarken çok dikkat etmeyi ve taramaların sonuçlarından genelleme yaparken tedbirli olmayı öğrenin. ANAHTAR TERİMLER Açık uçlu soru Matrisli soru Bağlam etkileri Naif varsayım modeli Bağlantılı soru Rastlantısallaştırılmış yanıt tekniği (RYT) Bilgisayar destekli telefonla görüşme (ÇATI) Sahte tarama Bilişsel görüşme Sıra etkileri Çift teminatlı soru Sondaj Etkileşimli Sesli Yanıtlama (IVR) Sonuncu etkisi Gaflet sorusu Standart biçimli soru Geçiciler Tam filtreli soru Getiriye dikkat çekme kuramı Teleskoplama Huni dizilişi Toplumsal istenirlik yanlılığı

Ilude etkileri lıibar yanlılığı I. apalı uçlu soru k ismen açık soru

Uyarlama Yarı filtreli soru Zaman bütçesi taraması

DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Taramalarda çoğunlukla hakkında soru sorulan altı kategori hangileridir? Her birine kitaptaki örneklerden farklı bir örnek verin. 2. Neden taramalara bağıntısal denir ve deneylerden farkları nelerdir? 1. 1960’larda ve 1970’lerde tarama araştırmasını dramatik ölçüde etkileyen hangi beş değişiklik gerçekleşmiştir? 4. Soru yazarken kaçınılması gereken 10 şeyin 5’ini belirtin. 5. Hangi konular yanıtlayıcılar açısından tehdit edicidir ve bir araştırmacı bunlar hakkında nasıl soru sorabilir? 6 . Açık uçlu ve kapalı uçlu soruların avantajları ve dezavantajları nelerdir? 7. Filtreli, yarı filtreli ve standart biçimli sorular nelerdir? Geçicilerle ilişkileri nasıldır? 8 . Sıradan sohbet bir tarama görüşmesinden hangi açıdan farklıdır? 9. Hangi koşullarda postayla anketler, telefonla görüşmeler, web taramaları veya yüz yüze görüşmeler en iyisidir? 10. ÇATI ve IVR nedir ve ne zaman faydalı olur? NOTLAR 1. Katı pozitivist yaklaşımın bu türden bir eleştirisi için bkz. Carr-Hill (1984b), Denzin (1989), Mishler (1986) ve Phillips (1971). 2. “Neden” soruları özel teknikler gerektirir. Bkz. Barton (1995) ve Wilson ve meslektaşları (1996). 3. Tarama araştırmasının tarihi, Converse (1987), Hyman (1991), Marsh (1982:9-47), Miller (1983:19-125), Moser ve Kalton (1972:6-15), Rossi ve meslektaşları (1983), Sudman (1976b) ve Sudman ve Bradbum (1987) içinde tartışılmaktadır. 4. Bkz. Bannister (1987), Blumer (1991a, 1991b), Blumer ve çalışma arkadaşları (1991), Camie ve Xie (1994), Cohen (1991), Deegan (1988), Ross (1991), Sklar (1991), Turner (1991) ve Yeo (1991). Ayrıca ABD’de 1950’ler ve 1960’lardaki özel fon kuruluşlarının ve politik ideolojik çatışmaların tarama araştırmasının gelişme biçimini nasıl etkilediği üzerine bkz. R. Smith (1996). 5. Çeşitli ülkelerde yürütülen ulusal taramalara bir giriş için bkz. Scheuch (1990). 6 . Bkz. Converse (1987:383-385), S ta tistica l A b stra ct o f the U n ited S tates ve Rossi ve çalışma arkadaşları (1983:8). 7. Hyman’ın (1975:4) belirttiği gibi, “Bütün bilimsel araştırmalar hataya tabidir ve verilerde gizlenen hatalara karşı bilgisiz kalmaktansa, hatanın ne olduğunun farkında olmak, onu azaltma çabası içinde kaynakları incelemek ve bulgularımızdaki hataların büyüklüğünü tahmin etmek çok daha iyidir.” Örnekler arasında Bishop ve meslektaşları (1983, 1984, 1985), Bradbum (1983),

Bradbum ve Sudman (1980), Canned ve meslektaşları (1981), Converse ve Presser (1986), Groves ve Kahn (1979), Hyman (1991), Schuman ve Presser (1981), Sudman ve Bradburn (1983) ve Tanur (1992) yer almaktadır. 8 . Tarama durumlarında davranışla ilgili araştırmalar üzerine daha fazla bilgi için bkz. Groves ve meslektaşları (2000), Groves ve Couper (1998), Lacy (2001), Lyberg ve d. (1997), Schacter (2001), Schwarz ve Sudman (1992, 1994), Sniderman ve Grob (1996) ve Sudman ve meslektaşları (1996). 9. Bkz. Rossi ve çalışma arkadaşları (1983:10). 10. Research Triangle Institute ile ilgili olarak bkz. Bayless (1981). 11. Tarama örgütlenmelerinin bir listesi için bkz. Bradburn ve Sudman (1988). 12. Pilot test tekniğiyle ilgili bir tartışma için bkz. Bishop (1992), Bolton ve Bronkhorst (1992), Fowler ve Canned (1996) ve Sudman ve meslektaşları (1996). 13. Tarama araştırmasının yönetimi, Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:38-45), Dillman (1978:200281; 1983), Frey (1983:129-169), Groves ve Kahn (1979:40-78, 186-212), Prewitt (1983), Tanur (1983) ve Warwick ve Lininger (1975:20-45, 220-264) içinde tartışılmaktadır. 14. Benzer yasak listeleri Babbie (1990:127-132), Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:140-153), Bailey (1987:110-115), Bradbum ve Sudman (1988:145-153), Converse ve Presser (1986:13-31), deVaus (1986:71-74), Dillman (1978:95-117), Fowler (1984:75-86), Frey (1983:116-127), Moser ve Kalton (1972:318-341), Sheatsley (1983:216-217), Sudman ve Bradbum (1983:132-136) ve Warwick ve Lininger (1975:140-148) içinde bulunabilir. 15. Sudman ve Bradbum (1983:39), basit somların bile (öm. “Genellikle hangi meşrubat markasını satın alıyorsunuz?“) sorunlara neden olabileceğini ileri sürmektedir. Bir geleneksel karbonatlı soda markasına son derece bağlı olan yanıtlayıcılar soruyu kolaylıkla yanıtlayabilir. Diğer yanıtlayıcıların som sorulduğunda yanıtlamak için örtük biçimde pek çok somyu ele alması gerekir. 16. Bkz. Schaeffer (2000) ve Sudman ve meslektaşları (1996:197-226). 17. Bkz. Ostrom ve Gannon (1996). 18. Bkz. Abelson ve çalışma arkadaşları (1992), Auriat (1993), Bernard ve çalışma arkadaşları (1984) , Croyle ve Loftus (1992), Gaskell ve meslektaşları (2000), Krosnick ve Abelson (1992), Loftus ve meslektaşları (1990), Loftus ve meslektaştan (1992), Pearson ve Dawes (1992) ve Sudman ve meslektaşları (1996). 19. Tehdit edici veya hassas somlarla ilgili olarak bkz. Bradburn (1983), Bradbum ve Sudman (1980) ve Sudman ve Bradbum (1983). Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:219) ve Warwick ve Lininger (1975:150-151) de yararlı önerilerde bulunmaktadır. Fox ve Tracy (1986) rastlantısallaştırılmış yanıt tekniğini tartışmaktadır. Ayrıca cinsel davranışın ölçülmesi üzerine bkz. DeLamater ve MacCorquodale (1975) ve duyarlı konulan incelerken tasarım sorunları ile ilgili olarak bkz. Herzberger (1993). 20. Tarama formatı ve yanıt dürüstlüğüyle ilgili çalışmalar için bkz. Holbrook ve çalışma arkadaşları (2004), Johnson ve d. (1989), Schaeffer ve Presser (2003:75) ve Tourangeau ve meslektaştan (2002). 21. Bkz. Couper ve çalışma arkadaşları (2003), DeMaio (1984) ve Sudman ve Bradbum (1983:59). 22. Tehdit edici veya hassas konular ve bilgisayar destekli teknikler üzerine daha fazla bilgi için bkz. Aquilino ve Losciuto (1990), Couper ve Rowe (1996), Johnson ve çalışma arkadaşları (1989), Tourangeau ve Smith (1996) ve Wright ve çalışma arkadaşları (1998). 23. Bilgi somlarıyla ilgili bir tartışma için bkz. Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:124-126), Converse ve Presser (1986:24-31), Sudman ve Bradbum (1983:88-118) ve Warwick ve Lininger (1975:158-160).

M. “Burada kimin yaşadığım kim bilir?” sorusunun nasıl yanıtlanacağı konusunda bkz. Martin 1 1999) ve Tourangeau ve d. (1997).

.'s. Bkz. Archibald (1998). .'(>. Bağlantılı sorular Babbie (1990:136-138), Bailey (1987:135-137), deVaus (1986:78-80), I iıllman (1978:144-146) ve Sudman ve Bradbum (1983:250-251) içinde tartışılmaktadır. 27. Açık ve kapalı sorularla ilgili daha fazla tartışma için bkz. Bailey (1987:117-122), Converse (1984), Converse ve Presser (1986:33-34), deVaus (1986:74-75), Geer (1988), Moser ve Kalton (1972:341-345), Schuman ve Presser (1979; 1981:79-111), Sudman ve Bradbum (1983:149-155) vc Warwick ve Lininger (1975:132-140). 28. Bkz. Gilljam ve Grandberg (1993). 29. Yanıt kategorileri arasında “bilmiyorum,” “fikrim yok" ve ortadaki konumlarla ilgili bir lurtışma için bkz. Backstrom ve Hursh-Cesar(l981:148-149), Bishop (1987), Bradbum ve Sudman (1988:154), Brody (1986), Converse ve Presser (1986:35-37), Duncan ve Stenbeck (1988), Poe ve çalışma arkadaşları (1988), Sudman ve Bradbum (1983:140-141) ve Schuman ve Presser (1981:113-178). Filtreli sorularla ilgili daha fazla bilgi için bkz. Bishop ve meslektaşları (1983, 1984) ve Bishop ve meslektaşları (1986). 30. Bkz. Krosnick ve d. (2002), Schaefer ve Presser (2003:79-80) ve Tourangeau (2004:786). 11. Katılıyorum/katılmıyorum ve belirli alternatifler tartışması, Bradbum ve Sudman (1988:149151), Converse ve Presser (1986:38-39), Schuman ve Presser (1981:179-223) ve Sudman ve Bradbum (1983:119-140) içinde ele alınmaktadır. Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:136-140), Likert, katılıyorum/katılmıyorum somlan sormayı tartışmaktadır. 32. Bkz. McCarty ve Shrum (2000) ve Narayan ve Krosnick (1996). 33. Sınıflandırma ve sıralama sorunu Alwin ve Krosnick (1985), Krosnick ve Alwin (1988) ve Presser (1984). Ayrıca sınıflandırma ve sıralama soruları sorma biçimleri için için bkz. Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:132-134) ve Sudman ve Bradbum (1983:156-165). .34. Belirli tasarım sorunlarıyla ilgili daha fazla bilgi için bkz. Christian ve Dillman (2004) Dillman ve Redline (2004), Kaplowitz ve çalışma arkadaşları (2004), Ostrom ve Gannon (1996), Schwarz ve çalışma arkadaşları (1991) ve Tourangeau ve meslektaşları (2004). 35. Anketlerde ifade etkileriyle ilgili bir tartışma için bkz. Bradbum ve Miles (1979), Peterson (1984), Schuman ve Presser (1981:275-296), Sheatsley (1983) ve Smith (1987). Hippier ve Schwarz (1986), y a sa k la m a k ile izin verm em ek arasındaki farkın aynısını Almanya Federal Cumhuriyeti’nde bulmuştur. 36. Bkz. poddy (1993) ve Presser (1990). 37. Anketlerin uzunluğu, Dillman (1978:51-57; 1983), Frey (1983:48-49), Herzog ve Bachman (1981) ve Sudman ve Bradbum (1983:226-227) içinde tartışılmaktadır. 38. Somların dizilişi veya som sırası etkileriyle ilgili bir tartışma için bkz. Backstrom ve HurshCesar (1981:154-176), Bishop ve meslektaşları (1985), Bradbum (1983:302-304), Bradbum ve Sudman (1988:153-154), Converse ve Presser (1986:39-40), Dillman (1978:218-220), McFarland (1981), McKee ve O’Brien (1988) Moser ve Kalton (1972:346-347), Schuman ve Ludwig (1983), Schuman ve Presser (1981:23-74), Schwartz ve Hippier (1995) ve Sudman ve Bradbum (1983:207-226). Ayrıca som sırası etkileri somnu üzerine bkz. Knäuper (1999), Krosnick (1992), Lacy (2001) ve T. Smith (1992). 39. Krosnick (1992) tarafından yürütülen bir çalışma ve bir meta analiz (Narayan ve Krosnick, 1996), eğitimin yanıt sırasını (ilk ve sonuncu) azalttığını göstermektedir, ama Knäuper (1999), yaşın yanıt-sırası etkileriyle güçlü biçimde ilintili olduğunu bulmuştur. 40. Bu örnek Strack (1992) içinde yer almaktadır.

41. Bağlam etkileriyle ilgili ek tartışmalar için bkz. Schuman (1992), Smith (1992), Todorov (2000a, 2000b) ve Tourangeau (1992). 42. Tamai ve Dillman (1992), tarama yönteminin bağlam etkilerini nasıl etkilediğini tartışmaktadır. 43. Biçim ve düzenle ilgili bir tartışma için bkz. Babbie (1990), Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:187-236), Dillman (1978, 1983), Mayer ve Piper (1982), Sudman ve Bradbum (1983:229260), Survey Research Center (1976) ve Warwick ve Lininger (1975:151-157), 44. Bir tartışma için bkz. Couper, Singer ve d. (1998), de Heer (1999), Keeter ve d. (2000), Sudman ve Bradbum (1983:11) ve “Surveys Proliferate, but Answers Dwindle,” N e w York Tim es (5 Ekim 1990), s. 1. Reddetme oranları Smith (1995) ve Sudman (1976b: 114-116) içinde de tartışılmaktadır. 45. Yanıtsızlık ve reddetme oranlarıyla ilgili daha fazla tartışma için bkz. Backstrom ve HurshCesar (1981:140-141, 274-275), DeMaio (1980), Frey (1983:38-41), Groves ve Couper (1998), Groves ve Kahn (1979:218-223), Martin (1985:701-706), Nederhof (1986), Oksenberg ve çalışma arkadaşları (1986), Schuman ve Presser (1981:331-336), Sigelman (1982), Stech (1981), Sudman ve Bradbum (1983) ve Yu ve Cooper (1983). Yanıt oranlannı hesaplama yöntemleriyle ilgili bir tartışma için bkz. Bailey (1987:169), Dillman (1978:49-51), Fowler (1884:46-52) ve Frey (1983:38). 46. Link ve Oldendick (1999) telefon süzmeyi incelemiştir. 47. Çalışmayla ilgili bir tartışma için bkz. Pottick ve Lerman (1991). 48. Tanıtımlar ve ödüller Brehm (1994), Couper (1997), Goldstein ve Jennings (2002), Singer (1999), Singer ve çalışma arkadaşları (1998), Singer ve çalışma arkadaşları (1999), Singer ve çalışma arkadaştan (2000) ve Trussell ve Lavrakas (2004) içinde tartışılmaktadır. Dillman ve meslektaşları (1996), zorunlu başvuruları tartışmaktadır. 49. Postayla anket geri gönderme oranlarını artırmanın yolları üzerine daha kapsamlı tartışmalar Bailey (1987:153-168), Church (1993), Dillman (1978, 1983), Fox ve meslektaşları (1988), Goyder (1982), Heberlein ve Baumgartner (1978, 1981), Hubbard ve Little (1988), Jones (1979) ve Willimack ve meslektaşları (1995). 50. Uyarlamanın ve ilgili kayıt tekniklerinin önemi, Brehm (1994), Groves ve Couper (1996, 1998, 2004) ve Groves, Presser ve Dipko (2004) içinde tartışılmaktadır. 51. C.ATJ, Bailey (1987:201-202), Bradbum ve Sudman (1988:100-101), Freeman ve Shanks (1983), Frey (1983:24-25, 143-149), Groves ve Kahn (1979:226), Groves ve Mathiowetz (1984) ve Karweit ve Meyers (1983) içinde tartışılmaktadır. 52. Taramaların karşılaştırması için bkz. Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:16-23), Bradbum ve Sudman (1988:94-110), Dillman (1978:39-78), Fowler (1984:61-73) ve Frey (1983:27-55). 53. Internet kullanımı için bkz. Robyn Greenspan “Three Quarters of Americans Have Access from Home,” C lickZ N e w s (18 Mart 2004), ; Amanda Lenhart, “Who’s Not Online,” Pew Internet and American Life Project, Washington, DC (21 Eylül 2000), Web ve e-postayla taramayla ilgili tartışmalar için bkz. Bimhaum (2004), Couper (2000), Couper ve d. (2001), Fox ve çalışma arkadaşları (2003), Koch ve Emrey (2001) ve Tourangeau (2004a:792-794). 54. Seçkinlerle görüşme Dexter (1970) içinde tartışılmaktadır. Ayrıca bkz. Galaskiewicz (1987), Useem (1984), Verba ve Orren (1985) ve Zuckerman (1972). 55. Bkz. Andorka (1987). 56. Öğretim üyelerinin çalışma saatleri için bkz. ERIC (1976), Homsby-Smith (1974), Jordan ve Layzell (1992), Meyer (1998), Milem ve meslektaşları (2000) ve Wiedmer (1993). 57. Dillman (1983) ve Groves ve Kahn (1979:188-212) maliyetleri tartışmaktadır. 58. Görüşme yapmayla ilgili daha fazla bilgi için bkz. Brenner ve meslektaşları (1985), Cannell ve

Kıllın (1968), Converse ve Schuman (1974), Dijkstra ve van der Zouwen (1982), Foddy (1993), iıı.rdcn (1980), Hyman (1975), Moser ve Kalton (1972:270-302) ve Survey Research Center (1976). Telefonla görüşmeyle ilgili bir tartışma için bkz. Frey (1983), Groves ve Mathiowetz 1 1984), Jordan ve meslektaşları (1980) ve Tucker (1983). v) Bkz. Turner ve Martin (1984:262-269, 282). (ıl). Moser ve Kalton’dan (1972:273) alınmıştır. ol Sondaj kullanımı, Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:266-273), Foddy (1995), Schober ve Conrad (1997), Smith (1989), Gorden (1980:368-390), Hyman (1975:236-241) içinde tartışılmaktadır. (ı2. Görüşmeci eğitimiyle ilgili bir tartışma için bkz. Backstrom ve Hursh-Cesar (1981:237-307), llilliet ve Loosveldt (1988), Bradbum ve Sudman (1980), Oksenberg ve çalışma arkadaşları (1986), Singer ve Kohnke-Aguirre (1979) ve Tucker (1983). 63. Bkz. Leal ve Hess (1999). 64. Bkz. Bradbum ve Sudman (1980), Pollner ve Adams (1997) ve Zane ve Matsoukas (1979). 65. Görüşmecilerin ırkı ve etnik kökeni Anderson ve meslektaşları (1988), Bradbum (1983), Cotter ve meslektaşları (1982), Finkel ve meslektaşları (1991), Gorden (1980:168-172), Reese ve meslektaşları (1986), Schaeffer (1980), Schuman ve Converse (1971) ve Weeks ve Moore (1981). Davis (1997), Afrika kökenli Amerikalıların, kendileriyle görüşme yapanlar Beyaz olduğunda "serbest ifade üzerine kendi dayattıkları sınırlar” koyduklarını ve Beyazların Siyahların yükselmesini engellediğini ya da Siyahların değişime neden olacak güçten yoksun olduğunu söylemeleri olasılığının daha düşük olduğunu bulmuştur. 6 6 . Bkz. Catania ve çalışma arkadaşları (1996) ve Kane ve MacAulay (1993). 67. Bkz. Sudman ve çalışma arkadaşları (1996:74-76). 6 8 . Bkz. Bateson (1984), Clark ve Schober (1992), Foddy (1993), Lessler (1984) ve Turner (1984). 69. Turner ve Martin’den (1984:276) alınmıştır. 70. Tarama araştırması görüşmesiyle ilgili eleştiriler için bkz. Briggs (1986), Cicourel (1982) ve Mishler (1986). 71. Sıradan sohbet ve tarama görüşmeleriyle ilgili ek tartışma için bkz. Beatty (1995), Conrad ve Schober (2000), Groves ve meslektaşları (1992), Moore (2004), Schaeffer (2004), Schober ve Conrad (2004), Smith (1984) ve Suchman ve Jordan (1992). 72. Maynard ve Schaeffer (2004), Moore (2004), Schaeffer (2004) ve Schober ve Conrad (2004), bilişsel görüşme ve bununla ilişkili teknikler gibi pilot test yöntemlerini tartışmaktadır. 73. Tarama araştırmasına özgü etik kaygılarla ilgili bir tartışma için bkz. Backstrom ve HurshCesar (1981:46-50), Fowler (1984:135-144), Frey (1983:177-185), Kelman (1982:79-81) ve Reynolds (1982:48-57). Marsh (1982:125-146) ve Miller (1983:47-96), tarama araştırmasının kullanımının avantajları ve dezavantajlarına dair yararlı tartışmalar sunmuştur. Bilgilendirerek onay almanın kullanımı Singer ve Frankel (1982) ve Sobal (1984) içinde tartışılmaktadır. 74. Tarama sonuçlarının medyada belirtilmesiyle ilgili olarak bkz. Channels (1993) ve MacKeun (1984). 75. Bkz. Singer (1988). 76. Turner ve Martin’den (1984:62) alınmıştır.

XI. BÖLÜM

TEPKİSİZ ARAŞTIRMA ve İKİNCİL ANALİZ

TEPKİSİZ ÖLÇÜM Tepkisiz Araştırmanın Mantığı Tepkisiz ya da Dikkat Çekmeyen Gözlemleme Türleri Kayıt ve Belgeleme İÇERİK ANALİZİ İçerik Analizi Nedir? İçerik Analizine Uygun Başlıklar Ölçüm ve Kodlama Kodlama, Geçerlik ve Güvenilirlik İçerik Analizi Araştırması Nasıl Yürütülür? Çıkarımlar VAR OLAN İSTATİSTİKLER/BELGELER VE İKİNCİL ANALİZ Uygun Konular Toplumsal Göstergeler Verilerin Yerinin Belirlenmesi Kısıtlamalar ÇIKARIM VE KURAMI TEST ETME SORUNLARI Tepkisiz Verilerden Çıkarımda Bulunma Etik Kaygılar SONUÇ

Yalnızca görüşme ya da anket kullanımının, rakip açıklamaları yanıtlamadan bıraktığı bir dizi araştırma koşulu vardır. Burada belirtilen daha az popüler ölçüm sınıflarının amacı, bu zayıf noktaları desteklemek ve geçerliğe yönelik tehditleri değerlendirmek için bilgi sağlamaktır. Bu ölçüleri kullanmanın getirisi yüksektir; ama yaklaşım, araştırmayı yürütenden daha fazlasını talep eder. - Eugene Webb ve d., Nonreactive Measures in the Social Sciences (Sosyal Bilimlerde Tepkisiz Ölçümler), s. 315-316. Deneyler ve tarama araştırması tepkilidir, yani incelenen insanlar, incelendikleri gerçeğinin farkındadır. Bu bölümde tepkisiz olan, yani, İncelenenlerin bir araştırma projesinin parçası olduklarını bilmediği dört araştırma tekniğini öğreneceksiniz.

tepkisiz teknikler büyük ölçüde pozitivist ilkelere dayanır, ama aynı zamanda yorumlayıcı ve eleştirel araştırmacılar tarafından da kullanılır. Öğreneceğiniz ilk teknik, yaratıcı tepkisiz ölçümlerin gevşek bir toplamıdır. Bunu, nicel araştırma tasarımının temelleri üzerinde yükselen ve sosyal bilimlerde iyi geliştirilmiş bir araştırma tekniği olan içerik analizi takip eder. Son iki teknik, var olan istatistikler ve ikincil analiz, hükümet belgelerinden ya da önceki taramalardan mevcut bilgilerin toplanmasına işaret eder. Araştırmacılar yeni soruları yeni yollardan ele almak için verileri inceler. Veriler ilk toplandıkları zaman tepkili olmuş olabilir, ama araştırmacı yeni somları tepkili etkiler olmadan ele alabilir. TEPKİSİZ ÖLÇÜM Tepkisiz Araştırmanın Mantığı Tepkisiz ölçüm, araştırmacı ilgi çekici bir değişkene işaret eden bir şey fark ettiğinde başlar. Tepkisiz ya da dikkat çekmeyen ölçümlerde (yani, göze batıcı ya da zorlayıcı olmayan ölçümlerde), incelenen insanlar incelendiklerinin farkında değildir; ancak toplumsal davranışlarının veya eylemlerinin kanıtlarını “doğal” olarak bırakırlar. Dikkatli araştırmacı, İncelenenleri rahatsız etmeden kanıtlardan davranışlar veya tutumlara dair çıkarımda bulunur. Fark edilmeyen gözlem de bir tepkisiz ölçüm türüdür. Örneğin McKelvie ve Schamer (1988), sürücülerin dur işaretlerini gördüklerinde durup durmadığını dikkat çekmeden gözlemledi. Gece ve gündüz gözlemlerde bulundular. Gözlemciler sürücü erkek mi, kadın mı; tek başına mı, yoksa yanında yolcular mı bulunuyor; başka trafik var mı, araba tamamen duruyor mu, iyice yavaşlıyor mu, yoksa hiç durmadan geçip gidiyor mu diye dikkat etti. Daha sonra bu gözlemleme türünü, saha araştırmasında kullanılan biraz daha farklı bir türle karşılaştıracağız. Tepkisiz ya da Dikkat Çekmeyen Gözlemleme Çeşitleri Tepkisiz ölçümler çeşitlilik gösterir; araştırmacılar, toplumsal davranışı ölçmek için dolaylı yollar icat etmekte yaratıcılıklarını kullanmıştır (bkz. Kutu 11.1). Ölçümlerin tepkisiz olmaları dışında çok az ortak yönü olduğu için en iyisi onları örnekler aracılığıyla öğrenmektir. Bazıları, seçici aşınmanın bir ölçü olarak kullanıldığı azalma ölçümleridir, bazıları da geride bırakılan şeylerin biriktirilmesine dayalı olan artış ölçümleridir.1 Tepkisiz ölçümler incelenen insanların bir çalışmanın parçası olduklarından habersiz olduğu bir ölçümler grubudur. Dikkat çekmeyen ölçümler İncelenen insanların, ölçümler zorlayıcı olmadığı için incelen­ diklerinin nasıl farkında olmadığını vurgulayan tepkisiz ölçümler için kullanılan başka bir addır.

KUTU 11.1 Mezar Taşlarından Veri Elde Etme Foster ve meslektaşları (1998), lllinois’de bir bölgede yer alan 10 mezarlıkta üzerlerindeki tarih 1830’dan 1989’a kadar uzanan mezar taşlarını inceledi. Gömülü 2.028 kişinin 2.000’den fazlasının doğum ve ölüm tarihleri ve cinsiyeti hakkında veri elde ettiler. Araştırmacılar, bölgenin bazı ulusal eğilimlerden dolayı farklılık gösterdiğini öğrendi. Mezar taşı tasarımlarının iki zirvesi olduğunu (ilkbahar ve kış), 10 ile 64 yaş arası kadınların ölüm oranının erkeklerinkinden daha yüksek olduğunu ve genç insanların yaz sonunda öldüğünü, buna karşılık yaşlıların kış sonunda öldüğünü buldular.

Araştırmacılar, aile içindeki cinsiyet ilişkilerinin oturma kalıplarına nasıl yansıdığını anlamak için farklı tarihsel dönemlerdeki aile portrelerini incelemiştir. Kent antropologları, çöpe atılanlardan yaşam tarzları hakkında bilgi edinmek için çöp yığınlarının içindekileri incelemiştir (örn. içki şişeleri, alkol tüketim düzeyini gösterir). Çöpe dayanarak, insanların alkol tüketimlerini yüzde 40 ile 60 oranında daha az bildirdiği ortaya konmuştur (Rathje ve Murphy, 1992:71). Araştırmacılar sürücülerin radyo dinleme alışkanlıklarım incelemek için tamirhanedeki arabaların radyolarının hangi istasyona ayarlı olduğunu kontrol etmiştir. Farklı sergilere yönelik ilgiyi, bir müzenin farklı bölümlerinde zemindeki yıpranmış karoları belirleyerek ölçmüşlerdir. Temalardaki cinsiyet farklılıklarını göstermek için liselerde kız ve erkek tuvaletlerindeki duvar resmi/yazısı farklılıklarını araştırmışlardır. Bazı araştırmacılar, yaşamlarının sonraki dönemlerinde psikolojik sorunları olanlarla olmayanların lisedeki etkinliklerini karşılaştırmak için lise yıllıklarını incelemiştir. Araştırmacılar, bir siyasi adayın destekçilerinin trafik kurallarına öteki adayların destekçilerinden daha fazla uyup uymadığını görmek amacıyla farklı siyasi adayları desteklemek için tamponlara yapıştırılan çıkartmalara dikkat etmiştir. Bazı araştırmacılar, daha da ileriye giderek televizyon izleme alışkanlıklarını ölçmek için reklam aralarında tuvalet kullanımına bağlı olarak su basıncındaki değişiklikleri kaydetmiştir. ^ (Ayrıca bkz. Kutu 11.2.) Kayıt ve Belgeleme Tepkisiz ölçüler oluşturma, nicel ölçüm mantığına tabidir; ancak nitel araştırmacılar da tepkisiz gözlem kullanır. Bir araştırmacı önce bir yapı kavramlaştırır, sonra yapı­ yı, onun ölçümü olan tepkisiz ampirik kanıtlarla bağlantılandırır. Değişkenin işlem­ sel tanımına, araştırmacının gözlemleri nasıl sistematik olarak belirttiği ve kaydettiği de dahildir. Azalma ölçümleri İnsanların etkinliğine bağlı olarak yüzeylerin yıpranması ya da bozulmasının tepkisiz ölçümleridir. Artış ölçümleri İnsanların etkinliğinin artıkları ya da geride bıraktıklarının tepkisiz ölçümleridir.

KUTU 11.2 Tepkisiz Ölçüm Örnekleri MZİKSEL İZLER 'i/u/marYTpranma, daha çok kullanıma İşaret eder. Ornelc. Araştırmacı, bir kreşteki aynı anda satın alınmış olan çocuk oyuncaklarını inceliyor. , ıpranmış oyuncaklar, çocukların onlara daha fazla ilgi gösterdiğine işaret ediyor. Artış: Fiziksel kanıtların birikmesi, davranışa işaret eder. Oınek: Araştırmacı, kız ve erkek yurtlarının çöp kutularındaki meşrubat teneke kutularının marKıtiarını inceliyor. Bu çalışma, her iki cinsin tercih ettiği meşrubat türleri ve markalarını gösterir. ARŞİVLER

tı.leyen Kayıtlar. Düzenli olarak yenilenen kamu kayıtları pek çok şeyi açığa çıkarabilir. Örnek: Araştırmacı, gelin ve damatların yaşını öğrenmek için evlenme kayıtlarını inceliyor. Bölgesel farklılıklar, ülkenin belirli bölgelerinde erkeklerin daha genç kadınlarla evlenmeyi daha çok tercih ettiğine işaret ediyor. Öteki Kayıtlar: Düzensiz veya özel kayıtlar pek çok şeyi açığa çıkarabilir. Örnek: Araştırmacı, öğrenci kayıtlarının kararlılık gösterdiği 10 yıl boyunca bir üniversite dekanının ofisi için satın alınan kağıt tabakalarının sayısını buluyor. Oldukça büyük bir artış, kırtasiye giderlerinin arttığına işaret eder. GÖZLEMLEME Dış Görünüş: insanların görünüşü toplumsal etkenlere işaret ediyor olabilir. örnek: Araştırmacı, öğrencilerin okullarının rengini ve sembollerini taşıyan giysiler giymeleri olasılığının okul takımı bir maçı kazandıktan sonra mı, yoksa kaybettikten sonra mı daha yüksek olduğunu anlamak için öğrencileri izliyor. Davranışları Sayma: Bir şeyi kaç kişinin yaptığını saymak bilgilendirici olabilir. örnek: Araştırmacı, bir dur işareti gördüğünde tam olarak duran ya da iyice yavaşlayarak geçen erkek ve kadınları sayıyor. Bu çalışma, otomobil kullanma davranışlarında cinsiyet farklılıklarına işaret eder. Süre: İnsanların bir şeyi yapmasının ne kadar uzun sürdüğü, dikkatlerinin göstergesi olabilir. Örnek: Araştırmacı, erkek ve kadınların bir nü erkek tablosunun ve bir nü kadın tablosunun önünde duraklama süresini ölçüyor. Süre, her cinsin aynı veya karşı cinsten çıplaklığa yönelik ilgisini ya da bundan duyduğu mahcubiyeti gösterebilir.

Tepkisiz ölçümler bir yapıyı dolaylı olarak gösterdiği için araştırmacının ilgi konusu olan yapı dışındaki gözlemleme gerekçelerini ortadan kaldırması gerekir. Örneğin, bir araştırmacı bir mağazadaki müşteri yaya trafiğini ölçmek istiyor olsun. Araştırmacının ölçüsü, zemindeki karoların kirliliği ve yıpranmasıdır. Önce, müşteri trafiğinin ne anlama geldiğini netleştirir (öm. Zemin, mağazanın başka bir bölümüne giden yolun zemini mi? Görsel teşhir için iyi bir konumu var mı?). Daha sonra, karolar üzerindeki toz toprağı sistematik olarak ölçer, ölçümü öteki yerlerin ölçümleriyle karşılaştırır ve sonuçları düzenli olarak (öm. ayda bir) kaydeder. Nihayet araştırmacı, gözlemlerdeki diğer gerekçeleri (öm. zemin karosunun kalitesi düşük ve daha çabuk yıpranıyor ya da konum, mağaza çıkışlarından birine yakın bir yerde) ortadan kaldırır.

İÇERİK ANALİZİ İçerik Analizi Nedir? İçerik analizi, metin içeriği toplama ve analiz etme tekniğidir. İçerik iletilebilen sözcükler, anlamlar, resimler, semboller, düşünceler, temalar veya herhangi bu iletiye gönderme yapar. Metin, bir iletişim ortamı görevi gören her türden yazılı, görsel ya da sözlü öğedir. Kitapları, gazete veya dergi makalelerini, reklamları, söylevleri, resmî belgeleri, filmleri veya video kayıtlarını, şarkı sözlerini, fotoğrafları, giyim eşyasını veya sanat eserlerini kapsar. Örneğin Cerulo (1989), ulusal marşları incelemiştir. İçerik analizi, yüz yıl önceye kadar uzanır ve edebiyat, tarih, gazetecilik, siyaset bilimi, eğitim, psikoloji ve benzeri pek çok alanda kullanılır. Alman Sosyoloji Topluluğu’nun 1910 yılındaki ilk toplantısında Max Weber, içerik analizim gazeteleri incelemek için kullanmayı önermiştir.^ Nicel içerik analizinde araştırmacı, bir metnin sembolik içeriğinin sayısal betimlemesini oluşturmak için objektif ve sistematik sayma ve kaydetme prosedürleri kullanır.4 İçerik analizinin nitel ya da yorumlayıcı türleri de vardır (bkz, Kutu 11.3). Burada, bir metnin içeriği hakkındaki nicel verilere vurgu yapılmaktadır. İçerik analizi tepkisizdir; çünkü bir metne, bir okur ya da alıcıya iletilmek üzere sözcükler, mesajlar veya semboller yerleştirme süreci, metnin içeriğini analiz eden araştırmacının etkisi olmaksızın gerçekleşir. Örneğin bu kitabın yazarı olarak ben, siz öğrencilere araştırma yöntemleri içeriğini iletmek için kelimeler yazdım ve diyagramlar çizdim. Kitabın yazılma biçimiyle sizin onu okuma biçiminiz, kitaba herhangi bir içerik analizi yapma niyeti ya da bilgisinden muaftır. İçerik analizi, araştırmacının bir iletişim kaynağındaki (bir kitap, makale, film, vb.) içeriği (mesajları, anlamları, vb.) açığa çıkarmasına olanak sağlar. Araştır­ macının içeriği iyiden iyiye incelemesine ve içeriği sıradan bir kitap okuma veya bir televizyon programı izleme biçiminden farklı bir biçimde keşfetmesine izin verir. Araştırmacı, içerik analiziyle birçok metnin içeriğini karşılaştırabilir ve onu nicel tekniklerle (örn. çizelgeler ve tablolar) analiz edebilir. Buna ek olarak, metnin farkına varılması zor yönlerini açığa çıkarabilir. Örneğin, televizyon reklamlarını izlerken, pahalı ürünlerin (örn. lüks arabalar, kürkler, mücevherat, parfüm, vb.) reklamlarında Beyaz olmayanların nadiren göründüğünü düşünebilirsiniz. İçerik analizi, sistematik olmayan gözleme dayalı belirsiz düşüncelerinizin doğru olup olmadığını objektif, nicel terimlerle belgeleyebilir. Metin hakkında yinelebilir, kesin sonuçlar verir. İçerik analizi yürüten araştırmacı verileri topladığında, onları istatistik kullanarak aynen deney ya da tarama araştırmacısının yapacağı gibi analiz eder. Metin Taşıdığı sembolik anlamın içerik analiziyle ölçüldüğü bir iletişim ortamı için kullanılan genel addır.

KUTU 11.3 Nitel Araştırmacılar Belgeleri veya İstatistiksel Raporları Nasıl İnceler .... ıtnlayıcı ya da eleştirel yaklaşımları kullanan nitel araştırmacılar da istatistiksel bilgiler lymun rapor ve belgeleri inceler, ancak bunu farklı biçimde yaparlar. Belgeleri ve istatistiksel MI|>

Nitel ve nicel araştırma yöntemi nedir?

Basitçe anlatmak gerekirse; nicel veriler, araştırmanızın genel noktalarını kanıtlamak için gerekli sayıları elde etmenizi sağlar. Nitel veriler ise, bunların tüm etkilerini anlamak için size ayrıntılar sağlar. Anketlerinizde bu yöntemlerden en iyi sonuçları almak için, aralarındaki farkları anlamanız önemlidir.

Niteliksel araştırma yöntemleri nelerdir?

Nitel araştırmalarda genellikle gözlem, yapılandırılmış veya yarı yapılandırılmış görüşme, odak grup görüşmesi, söylev ve metin analizi gibi veri toplama yöntemleri kullanılmaktadır.

Araştırma Yöntemleri Nelerdir?

Araştırmacılar üç temel araştırma yöntemi türü kullanır: nitel (kalitatif), nicel (kantitatif, sayısal) ve karma yöntemler. Bu geniş kategoriler içinde daha spesifik yöntemler, vaka çalışmaları, kendi kendine raporlama ve anketler gibi bir dizi seçeneği içerir.

Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri nelerdir?

Nitel araştırmalarda yaygın olarak gözlem, görüşme, odak grup görüşmesi ve doküman inceleme yöntemleri kullanılmaktadır.