Hangi görüş tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunur

hangi görüş tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunur bilgi90'dan bulabilirsiniz

Hangi görüş tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunur

Tanrı'nın varlığıyla ilgili argümanlar filozoflar, teologlar ve diğer düşünürler tarafından öne sürülmüştür. Felsefi terminolojide, Tanrı'nın varlığı problemi, tanrı ontolojisinin bilgi kuramı ile ilgilidir. Bilgi kuramı, epistemoloji, bilgiye olan yaklaşımı, doğru bilgiye nasıl ulaşılacağını inceler. Ontolojiyse, varlık/yokluk konuları üzerindeki argümanlardan oluşur. Yani, tanrı ontolojisinin bilgi kuramı, Tanrı'nın var olup olmadığı konusunda nasıl akıl yürüteceğimiz üzerinedir.

Tanrı'nın varlığı konusunu tartışmak, birçok felsefi problemi beraberinde getirir. Temel bir problem, evrensel olarak kabul gören bir Tanrı tanımının yapılamamasıdır. Bazı Tanrı tanımlamaları o şekildedir ki, tanıma uyan bir şeylerin varlığı kesindir, öte yandan, bazı tanımlar özçelişkilidir. Tanrının varlığını destekleyen argümanlar genellikle metafiziksel, ampirik, tümevarımsal ve öznel şekildedir. Tanrı'nın varlığının karşısında olan argümanlarsa genel olarak ampirik, tümdengelimsel ve tümevarımsal yöntemleri kullanır. Tanrının varlığı problemine bakış açıları temel olarak üç grupta toplanabilir: "Tanrı vardır." önermesini destekleyici, "Tanrı yoktur." önermesini destekleyici ve "Bu problem bilinemez." önermesini destekleyici nitelikteki argümanlar.

Tanrı'nın Varlığının Tanımı[değiştir | kaynağı değiştir]

Tanrı'nın varlığıyla ilgili herhangi bir argümanı değerlendirmek için izlenecek en temel yollardan biri, tanrının karakteristik özelliklerine bakmaktır; yani öncelikle sormalıyız: Tanrı nedir?

Bu probleme, Ludwig Wittgenstein'ın çalışmalarını takip ederek, "Tanrı" sözcüğünün nerelerde kullanıldığından yola çıkarak yaklaşabiliriz, fakat tanrı hakkında evrensel bir nosyon edinmek için bu yaklaşımın önemli bir problemi vardır ki değişik dillerde ya da aynı dilin değişik dönemlerinde dahi "tanrı" sözcüğünün birçok farklı ve konuyla alakası olmayan kullanımları mevcuttur.

Bugün Batı'da "tanrı" kelimesi genellikle monoteistik konsepte uygun olarak her şeyden üstün ve hiçbir şeye benzemeyen bir varlığı karşılamak için kullanılıyor. Klasik teizme göre tanrı, âlim-i mutlak, kâdir-i mutlak gibi her türlü mükemmellik ve üstünlükle birlikte anılır. Tabii ki bu tanım, yapılabilecek tek mümkün tanım değildir. Diğer felsefî yaklaşımlar, "ilk neden", "her şeyin nedeni" ve "her şeyin yaratıcısı" gibi tek bir özelliği ön plana çıkarmışlar ve tanımlamayı bu şekilde yapmışlardır.

Hindular "Brahman" a yani kainatı zatından ve zatının içinde vareden, varettikleri ile hem aynı hem de ayrı olan, hem her şey hem de hiçbir şey olan, ikincisi olmayan bir ve tek, akılla kavranamayacak mutlak gerçeğe inanır. Brahman'ın tüm niteliklerin ötesindeki, sıfata bürünmemiş ve tezahür etmemiş haline "nirguna (sıfatı olmayan) brahman" denir. Brahman'ın mutlak bilgi ve güç gibi tüm niteliklerin sahibi, sıfata bürünmüş ve tezahür etmiş haline "saguna brahman" denir; saguna, sıfatlı demektir.

Politeistik dinler, "tanrı" kelimesini, değişik güç ve yeteneklerde olan, birden fazla oluşumu belirtmek için kullanır. Söz gelimi, Homeros ve Ovidius efsanelerinde çizilen tanrıların portresi, birbirleriyle tartışan, hile ve muziplik yapan, kavga eden ve savaşan tanrıları anlatır. Bu efsanelerden yola çıkarak, hiçbir tanrının kâdir-i mutlak ve hüsn-ü mutlak olmadığı söylenebilir.

Felsefede bilginin kaynağı (Epistemoloji)[değiştir | kaynağı değiştir]

Felsefenin alt dallarından biri olan epistemolojinin ilgi alanı, bilginin kavranılabilirliği, doğası ve kaynağıdır.

Bilgi, doğruluğunun sınanması ve anlaşılması açısından, 1) A posteriori bilgi (deneyime dayanan, deneyimlenmiş),

2) A priori bilgi (deneyimlenmemiş, iç gözleme, aksiyomlara dayanan ya da doğruluğu kendinden menkul olan) bilgi olmak üzere ikiye ayrılabilir.

Doğaüstü varlıkların bilgisi apriori önermelere dayanmaktadır.

Tanrının varlığını destekleyici argümanlara karşı çıkışlar sadece tanrı tanımındaki konsept farklılıklarından dolayı değildir, delil, gerçeklik, bilgi kavramlarındaki anlaşmazlıklar da bu konuda önemli rol oynar. Tanrı var mıdır? sorusuna verilen değişik cevaplar genellikle, bir şeyin doğruluğu/yanlışlığı konusunda neye göre, hangi kriterlerle hüküm verileceği problemini temel alır. Bu doğruluk/yanlışlık belirleme konseptleri arasında, "Bir şeyin doğruluğunu mantık belirler.", "Doğruluğun belirleyicisi deneyimdir." ve "Deneyimler ve mantık, her ikisi de doğruluğu belirlemede gereklidir." şeklinde özetlenebilecek fikirler vardır..

Doğaüstücü açıklamalar[değiştir | kaynağı değiştir]

"Tanrı var mıdır?" sorusuyla birlikte beliren bir "sorun", tanrıya karşı geleneksel tutumun tanrıya yüklediği doğaüstü güçlerden kaynaklanır. Doğaüstü varlıklar, kendi amaçları doğrultusunda, isterlerse, Baucis ve Philemon hikâyesinde olduğu gibi, kendilerini gizleyebilirler.

Din savunucuları, tanrının doğaüstü özelliklere sahip olmasını, ampirik olarak varlığının kanıtlanamamasını açıklamak için kullanırlar. Karl Popper'in bilim felsefesine göre, tanrının var olduğu iddiası yanlışlanamaz olduğundan dolayı, bilimsel araştırmanın konusu dâhilinde olamaz ve bilimsel açıdan ele alınamaz.

Görüşleri, bilim topluluklarınca itibar görmese de, akıllı tasarım yandaşları, tanrının kanıtlanmasında ampirik dayanakların da olduğunu savunurlar. Bu görüşün karşı argümanlarından bir tanesi, akıllı tasarımın, sürekli küçülen bilinmezlik havuzuna güvenerek "boşlukların tanrısı"nı dayanak kabul ediyor olmasıdır.

Rudolph Carnap ve A. J. Ayer gibi mantıksal pozitivistler, tanrıyla ilgili herhangi bir önermeyi anlamsız, saçma bulurlar. Mantıksal pozitivistlere göre, dinsel ya da diğer aşkın deneyimler, mantıksal bir değere sahip olamazlar ve söz konusu önermeler hakkında yapılan, aslında, anlamsızca bir kıyastan başka bir şey değildir.

Üstad Eckhart'ın adlandırmasıyla tanrı her şeyin üstünden süzülen bir hiçliktir.

Tanrının varlığına ilişkin farklı yaklaşımlar[değiştir | kaynağı değiştir]

Tanrının varlığını kabul edenler[değiştir | kaynağı değiştir]

Bütün varlıkların yaratıcısı olan bir tanrının var olduğuna inanmaktır. Bu yaklaşıma göre tanrı dünya ve insanlar ile sürekli ilişki içerisindedir. Teizm dar anlamda tek bir tanrıya inanmak anlamına gelen monoteizme eşitlenir. Monoteizm tek bir tanrıya inanmak, politeizm ise birden fazla tanrıya inanma anlayışıdır. Tanrının varlığını kabul eden diğer inanışlar deizm, panteizm ve pan-enteizmdir. Teizmi bu inançlardan ayıran nokta, tanrının insanlara din gönderdiğine inanılmasıdır. Bu sebeple teizmde tanrı dışında peygamber, kutsal kitap, vahiy, melek, cin, şeytan, ibâdet, sevap, günâh, kıyamet, ahiret, cennet, cehennem ve kader gibi kavramların hepsi yer alır.

Ontolojik savın temelinde tanrı “kendisinden daha mükemmeli tasarlanamayan” varlıktır, düşüncesi vardır. Bu sav tanrının var oluşunun en yüksek varlık olarak tanrı tanımından zorunlu olarak çıktığını kabul eder.

Kozmolojik sav, evrenin varlığından tanrının varlığına gitmeye çalışan savdır. Bu savın temelinde nedensellik ilkesi yatar. Kendisinin nedeni olmayan varlık tanrıdır. Nedenler zincirini başlatan varlıktır.

Bu sav doğal dünyaya baktığımızda her şeyin kendi işlevini yerine getirecek şekilde en ince ayrıntısına kadar düzenlenmiş ve ayarlanmış olduğunu göreceğimizi belirtir. Bu da düzenleyen tanrının varlığının savıdır.

Deizm, iki temel önermeye dayanır. Tanrı vardır, ama bu evrene hiçbir müdahalesi olmayan bir varlıktır. İnsan akla ve bilime güvenmelidir. Evreni akıl ve bilimin ilkelerine göre açıklayabilir. Aristoteles, J. Locke, Isaac Newton, J. J. Rousseau, Voltaire temsilcileridir.[kaynak belirtilmeli]

Panteizm, tanrı-evren ikiliğini reddeder. Tanrının her şeyi içerdiğini, dolayısıyla doğanın ve insanın bağımsız varlıklar olmadığını öne süren bir yaklaşımdır. Tanrı ve evren bir bütündür. Spinoza, Giordano Bruno temsilcileridir.

Panteizmde olduğu gibi evrenin kendisinin tanrı olduğunu, panteizmden farklı olarak ilk devindirici olan tanrının evren ve tüm varlıkları özünden yarattığı ve evrene aşkın, evrenin bilincinde mutlak ve değişmez bir varlık olarak egemen olduğu inancıdır. Panteizmde her şey tanrıdır. Panenteizmde ise, her şey tanrıdan zuhûr etmiştir. Ruhun tek amacı, oluştuğu tanrıya dönmektir. Bunun da yolu tek evrensel yasa olan evrim/tekamül'den geçmektir.

Tanrı'nın varlığını kabul etmeyenler[değiştir | kaynağı değiştir]

“Tanrı vardır” önermesine bilimsel ve felsefi veriler ile sorguladıktan sonra katılmayan görüşler ateizm kavramı ile açıklanır. Pozitif-Ateistler Tanrı vardır önermesine katılmazken, şu kanıtları kullanırlar:

Tanrı olsaydı kötülük olmaz, ya da kendisi buna müdahale ederdi. Evrende bir kötülük mevcutsa tanrının varlığından söz edilemez.

Madde olduğuna göre maddi olmayan bir tanrının varlığından söz edilemez. (Maddenin varlığı sonsuz olduğu kabul edilen tanrı için sınırlandırıcı ve engelleyicidir.)

"Hayata düzen veren tanrı değil toplumun kendisidir" savını kabul ederek tanrıyı reddeden anlayıştır.

Tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini öne sürenler[değiştir | kaynağı değiştir]

Bizim Tanrı'ya ilişkin bir bilgiye sahip olamayacağımızı, dolayısıyla var olduğunun da var olmadığının da kanıtlanamayacağını savunan öğretinin adıdır. Agnostisizmde tanrı kavramı kabul edilmemesine rağmen bir karşı çıkma durumu da söz konusu değildir.

Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

Hangi görüş tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunur

Din Felsefesi.

Din felsefesi, değişik dinlerin farklılıklarını, ortaya çıkışlarında ki temel faktörleri incelemeyi ve kapsamlı bir şekilde tartışmayı amaçlar. Bir başka ifadeyle din felsefesi, dinin felsefe açısından ele alınması ve bir düşünme, bir tartışma ve bir değerlendirme konusu yapılmasıdır.

Teoloji (Tanrı bilim, ilahiyat): belli bir dini bu dine ait olan konu ve problemleri ele alır. Bu nedenle Yahudi, Hristiyan ve İslam teolojisi gibi değişik teolojiler vardır. Teoloji, konu aldığı dinin inanç ve ibadetlerini doğru kabul eder, onları savunmaya ve güçlendirmeye çalışır. Oysa din felsefesi, herhan gi bir dini ve onun pratik ögelerini ele almaz. Din olgusunu ele alır. Din felsefesi genel olarak dinin doğası, ibadetin anlamı, din, bilim ve ahlak ilişkileri gibi konuları açıklayarak, değerlendirmeye  çalışır. Bu değerlendirmeyi yaparken mantıksal bir analize başvurur. Din felsefesi, dine eleştirel ve objektif bir tavırla yaklaşır.

Din Felsefesinin Kavramları. Din felsefesi, din konusunu ele alırken dinle ilgili belirli kavramlara yer verir. 

Tanrı: Herşeyi yaratan, var eden varlık. 

İman: Dinin ortaya koyduğu doğrulara inanmak. 

İnanç: Bir dine, bir düşünceye gönülden bağlı bulunmak. 

Kutsal: Tapınılacak derecede sayılan, dinî bir saygının konusu olan. 

İbadet: Tanrı'nın buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelen saygı davranışı, tapınma.

TANRI DÜŞÜNCESİ

Tanrı'nın varlığı konusunda üç temel yaklaşımdan söz edilebilir:

1. Tanrının Varlığını Kabul Edenler

Tanrı'nın varlığını kabul eden başlıca görüşler: Teizm, Deizm ve Panteizmdir. Evreni yaratan ve yöneten bir Tanrı ya da tanrıların olduğunu savunan görüş, tanrıcılık (teizm) adını alır. Te izm, tek tanrıcılık (mono teizm) ya da çok tanrıcılık (politeizm) şekillerinde olabilir. Teizmi savunan düşünürler, Tanrı'nın varlığını ve niteliklerini kanıtlamak için çeşitli deliller ileri sürmüşlerdir. Bu kanıtlardan bazıları ontolojik kanıt, kozmolojik kanıt, teleolojik kanıt, dinî deneyim kanıtı ve ahlak kanıtı diye adlandırılır.

Ontolojik kanıt: Ontolojik olarak Tanrı'nın kanıtlanmasını ilk defa Hristiyan düşünür Anselmus yapmış tır. Ona göre insanda "en yüksek derecede mükemmel olan bir varlık fikri" vardır. Mükemmellik, var olmayı gerektirir. Var olan bu mükemmel varlık Tanrı'dır. Tan rı'nın var olmadığını düşünmek, mükemmel olmadığınıda düşünmektir. Böyle bir düşünce ise Tanrı'dan varlık yüklemini eksiltmek olur ki bu imkânsızdır. Çünkü Tanrı eksiksiz ve mükemmeldir. O hâlde Tanrı vardır.Anselmus'un bu düşünceleri Descartes, Spinoza Leibniz gibi 17. yüzyıl rasyonalist düşünürlerince geliştirilmiştir. Bu düşünce, İslam filozoflarınca daha belirgin bir şekilde dile getirilmiş, Farabi ve Gazali gibi düşünürlerce Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik kanıtlama çok iyi temellendirilerek ifade edilmiştir.

Kozmolojik kanıt: Bu kanıt, evrenin varlığından hareket ederek Tanrı'nın varlığını ortaya koymaya çalışır.

Teleolojik kanıt: Bu kanıtı dile getiren düşünürlere göre evrendeki her şey de bir düzenlilik görülür. Bu düzenlilik, belli amaçlara hizmet eder. Düzen, evrende yaşamı ve yaşamın devamını sağlar. Ne düzen ne de amaç kendiliğinden ortaya çıkmamış tır. Evrende düzeni ve amacı gerçekleştiren bir neden vardır. Bu neden, Tanrı'dır. O hâl de Tanrı vardır.

Dinî tecrübe kanıtı: İnsan, inanan bir varlıktır. İnanan insan için Tanrı'nın varlığını görmek, duymak ve bilmek bir yaşam hâlidir. Dinî tecrübe ve yaşantıya sahip insanlar, Tanrı'nın varlığını içlerinde hissederek bilirler. Tanrı'yı sadece bir ilk neden olarak ileri süren ve ona başka hiçbir nitelik ve güç tanımayan görüş yaradancılık ya da neden tanrıcılık (deizm) adını alır. Özellikle 17. yüzyılda İngiltere ve Fransa'da ortaya çıkmıştır. Başlıca savunucuları J. J. Rousseau , Voltaire , J. Locke'tur. Deizmde Tanrı inancı vardır fakat bir dinin dogmalarını ve ilkelerini benimseme yoktur.Deizme göre Tanrı bu evreni yaratmıştır. Ancak daha sonra onu kendi yasalarına göre işlemek üzere serbest bırakmıştır.Deizmde Tanrı, evrene içkin yani her an evrene ve olaylara müdahale eden değildir, evrenin dışındadır.

Panteizm (tüm tanrıcılık): Doğa ile Tanrı'nın özdeş ve iç içe olduğunu savunan görüştür. Bu evrende görülen ve bilinen her şey, Tanrı'nın bir parçasıdır. Gerçek olan Tanrı'dır, her şey ondan türemiştir. Evren, tanrısal belirlemedir. Tanrı, evrendeki bütün varlıkların toplamıdır. Panteizmi kabul eden ve değişik noktalardan bakarak tanımlamaya çalışan düşünürlerin en önemlisi Spinoza'dır. Ona göre cevher kendi kendine var olandır. Tanrı cevherdir ve kendi başına vardır. Öteki varlıklar, bu cevherde (Tanrı'da) vardır. Kendi başına var olan cevhere Tanrı ve ya doğa denilmesi aynı anlamı ifade eder. Panteizmde Tanrı, varlık nedeni ve yaratıcı değildir. Hiçbir şey Tanrı'nın özgür iradesiyle yaratılmamıştır. Herşey zorunlu olarak ondan çıkmıştır.

Panenteizm (vahdeti vücut): Herşeyin Tanrı olduğunu savunan panteizmden farklıdır. Bu görüşe göre tüm var olanlar Tanrı 'dan oluşmuştur ancak Tanrı ve evren bir değildir.Tanrı ilk ve mutlak nedendir ama her türlü etkilenmeden uzaktır. Tanrı soyut, mutlak ve değişmez yönleriyle evrenin üstündedir. Yalnızca somut, göreli ve değişen yönleriyle evrenin içinde yer alır.

2.TANRININ VARLIĞINI REDDEDENLER

Ateizm (tanrı tanımazlık): Tanrı'nın var olmadığını ileri süren görüştür.Demokritos, Gorgias, Epikuros, Herakleitos, D. Hume, J.P. Sartre ve Nietzsche gibi filozoflar, ateist filozoflar arasında sayılabilir. Felsefe tarihinde farklı ? ÖRNEK SORUleri görülen ateizm, teizme bir tepki hareketi olarak doğmuştur. Ateizmi savunan düşünürlerde Tanrı'nın var olmadığı konusunda bazı kanıtlar ileri sürmüşlerdir.

Kötülük kanıtı: Bu kanıt, dünyadaki bunca kötülük karşısında insanların iyi bir Tanrı'nın var olduğuna inanmamaları gerektiğini savunur. Tanrı eğer varsa herşeyi biliyorsa bu arada dünyadaki kötülükleri de bilmesi ve onlara engel olması gerekir. Bu nedenle herşeyi bilen ve herşeye gücü yeten bir Tanrı'nın varlığından söz edilemez.

Ahlak kanıtı: Nietzsche ve Sartre gibi düşünürler, insanın kendi özünü kendisinin var ettiğini savunurlar. Eğer insan özgür ve güçlüyse sonsuz gücü olan bir varlığın olmaması gerekir. Çünkü tam olanla eksik olan, mükemmel olanla mükemmel olmayan, sonsuz olanla sınırlı olan aynı dünyada bulunamaz. O hâlde insan, güçlü ve özgürse Tanrı'nın olmaması gerekir.

Madde kanıtı: Materyalizme göre madde, öncesiz ve sonrasız olan tek varlıktır.Herşey maddeden meydana gelir. O hâlde Tanrı gibi doğa üstü ve maddi olmayan bir gücün var olmaması gerekir.

3. Tanrının Varlığının ve ya Yokluğunun Bilinemeyeceğini Öne Sürenler Bilinemezcilik (agnostisizm), Tanrı'nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini savunan görüştür.

TANRI’NIN VARLIĞI HAKKINDA GÖRÜŞLER


Din felsefesinde Tanrı’nın varlığı ile ilgili çeşitli tartışmalar yapılmaktadır.Bu tartışmalarda’Tanrı görüşü insanlarda Tanrı tarafından mı yoksa başka bir sebepten mi oluşmuştur?’,’Tanrı evrene nasıl müdahale eder?’ gibi sorular ele alınır.
Teizm :Evrenin yaratıcısı Tanrı’dır.Tanrı ezeli ve ebedidir.
Deizm : Evreni yaratan Tanrı’dır ancak Tanrı evrene müdahale etmez.Bu düşüncedekiler  kutsal kitapları ve peygamberlik  kurumunu kabul etmezler.
Dualizm :İkili Tanrı anlayışına sahip bir görüştür.
Politeizm : Birden çok Tanrı olduğunu ileri süren görüştür.
Monoteizm :Tanrının tek ve biricik olduğunu savunan görüştür.
Panteizm :Evrenin yaratıcısı olan Tanrı’nın evrenle bir ve aynı olduğunu belirtir.
Ateizm :Tanrı’nın var olmadığını savunan görüştür.
Agnostisizm:Tanrının varlığı ya da yokluğu konusunda kesin bir yargıya varmanın mümkün olmadığını söyleyen görüştür.

* "İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!"
- İsa mabede girince, yazıcılar ve Ferisiler kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler. Aralarında dediler:
- «Eğer onu kurtarırsa, bu Musa'nın kanununa aykırıdır ve böylece onu suçlarız; eğer mahkûm ederse, bu kendi akidesine aykırıdır, çünkü o merhameti tebliğ etmektedir. Bu şekilde Isa'ya varıp, dediler:
- «Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Musa, böylesinin recm edilmesini (taşlanarak öldürülme şekli)emretmişti; buna sen ne dersin?» Bunun üzerine İsa eğilip, parmağıyla yerde bir ayna yaptı ve içinde herkes kendi kötülüklerini gördü. Cevap için sıkıştırırlarken, İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve dedi:
- «Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın.» Ve, yeniden eğilip, aynayı çizdi. Bunu gören insanlar, en yaşlısından başlayarak bir bir çıktılar, çünkü kirli işlerini görünce utanıyorlardı.
- İsa yeniden doğrulup, kadından başka kimseyi göremeyince dedi:
- «Kadın, seni ayıplayanlar nerede?» Kadın ağlayarak cevap verdi, «Gittiler; eğer beni bağışlarsan, Allah sağ ve diridir ki, bir daha günah işlemeyeceğim.» dedi:. Not:Üzerinde düşünülmeye değer bir metin.

? ÖRNEK SORU (ÖSYS): Ben sevdiğim ve hayran olduğum O'yum

Sevdiğim de benden başkası değildir.

Biz bir bedende iki ruhuz

Sen beni görünce O'nu görüyorsun

Tıpkı O'nu görünce beni de gördüğün gibi

Hallac-ı Mansur bu dizeleriyle aşağıdaki düşüncelerden hangisini dile getirmektedir?

A) Tanrıya varmanın yolu akıl değil gönüldür.

B) İnsan ve tanrı özdeştir.

C) Mutluluk,gönülde aşkı duyarak yaşamaktır.

D) Bütün varlıklar içinde yalnızca insan,Tanrı'nın özünü sezebilir.

E) İnsan nefsini yok ettikçe Tanrı'nın varlığının bilincine ulaşır.

Çözüm: Hallac-ı Mansur bu dizelerinde insan ile Tanrı'yı özdeşleştirmekte ve panteist düşünceyi ? ÖRNEK SORUlendirmektedir. Yanıt:B

? ÖRNEK SORU(ÖSYS): İnsanları kim olursa olsun,hangi dineiırka veya ümreye ait olursa olsun sevmek gerektiğini savunan Mevlana,bu görüşünü,

Gel ,gel,nerede olursan ol yine gel

Kafir de olsan,hoşgörülü de olsan,puta da tapsan,gel!

Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergahı değildir.

Yüz defa tövbeni bozmuş olsan da yine gel! Dizeleriyle dile getirmiştir. Aşağıdakilerden hangisi, bu görüşe temel oluşturan düşüncelerden biridir?

A)İnsan asıl gerçeği yalnızca akıl yoluyla görerek mutluluğa erer.

B)Tanrısal öz taşıdıkları için bütün insanlar değerlidir.

C)İnsanı ele almak,inançlarla ilgili her türlü sorunu ele almak demektir.

D)Gelip geçici zevkler insanın asıl özüne varmasını engeller.

E)Her şey göreli olduğu için evreni anlamak mümkün değildir.

Çözüm: İnsanlar arasındaki her tür ayrımcılığa dizeleriyle karşı çıkan Mevlana,Tanrısal öz taşıdıkları için bütün insanları değerli olarak nitelerken panteizmin bir başka biçimini sergiler.Yanıt:B

Yazı kaynağı : www.canlidershane.net

Hangi görüş tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunur

Tanrı anlayışı ve deizm üzerine

Hangi görüş tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunur

Hacı Sağlık*

Son dönemlerde Türkiye’de gençler ile ilgili olarak bir “deizm” tartışması yapıla gelmektedir. Bu tartışmaların odağında genelde gençler olsa da özelde dini eğitim kurumları olan imam hatip lisesi öğrencileri de yer almaktadır. Öyle ki bu konu başta medya olmak üzere bazı kurum ve kuruluşlar tarafından sık sık gündeme getirilip ele alınırken bazı kesimler tarafından da görmezden gelinerek aslında böyle bir sorunun olmadığı imajı verilmek istenmektedir. Bu yazımızda "Deizm tartışmaları ekseninde Tanrı tasavvuru nedir?", "Deizm, teizm, panteizm, pan-enteizm, agnostizm gibi kavramlar nedir?", "Aynı dine mensup inançlı kişilerdeki Tanrı tasavvuru aynı mıdır?" ve "Gerçekten nasıl bir Tanrı’ya inanıyoruz?" gibi soruların cevaplarını din felsefesi bağlamında ele alarak meselenin inançsal ve zihinsel arka planını irdelemeye çalışacağız.

Din felsefesine baktığımızda Tanrı ile ilgili klasik olarak üç temel anlayışın olduğunu görürüz:

a. Tanrı’nın varlığını kabul etmeyenler: Bu anlayışa felsefî literatürde ateizm denir.

b. Tanrı’nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini savunanlar ki buna da agnostisizm (Bilinemezcilik) denir.

c. Tanrı’nın varlığını kabul edenler: Herhangi bir Tanrı’nın varlığını kabul eden anlayış içinde de “Nasıl bir Tanrı? Yani Tanrı’nın mahiyeti nedir?” sorularının cevapları ekseninde birbirinden farklı Tanrı anlayışları ortaya çıkmıştır ki bunlardan en öne çıkanlar şunlardır:

1. Teizm: Tanrı’nın varlığını kabul edip, O’nun ezelî, ebedî, evreni yaratıp yöneten, gerektiğinde ona müdahale eden ve her şeye gücü yeten bir varlık olduğu görüşünü benimseyen Tanrı anlayışıdır. Genel itibariyle İslam, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi ilahi dinlerin Tanrı anlayışı teizm olarak kabul edilmektedir.

2. Deizm: Günümüzde önemli bir tartışma konusu olarak gündeme gelen deizm, herhangi bir Tanrı’nın varlığını kabul etmesine rağmen Tanrı’nın evrene müdahalesini reddeden bir Tanrı tasavvurudur. Deizme göre Tanrı evreni yaratmış, onun işleyişini planlamıştır; ancak daha sonra evrene müdahale etmemiştir. Tanrı’nın akılla bilinebileceğini savunan deizmin kökeni Aristoteles’e kadar uzanmakla beraber sistemli bir anlayış haline gelmesi Batı dünyasındaki Aydınlanma dönemine denk gelir.

Bu düşünce, Hıristiyanlık'taki kilise taassubu, baskısına ve batıl inançlara karşı dini konularda aklı ön plana koyan yarı dinî yarı felsefî bir Tanrı anlayışı olarak ortaya çıkmıştır.

3. Panteizm: Tanrı ile evreni bir gören bir anlayıştır. Spinoza tarafından sistemli hale getirilen panteizme göre Tanrı her şeyi kapsamaktadır. Bu düşünceye göre Tanrı evrendir, evren de Tanrı’dır. Yani evrendeki her şey Tanrı’nın bir yansımasıdır.

4. Pan-enteizm: Tanrı’yı bir yönüyle evrenin içinde bir yönüyle de dışında gören Tanrı anlayışıdır. Tanrı’yı çift kutuplu olarak ele alan bu düşünceye göre Tanrı soyut yönüyle evrenden ayrı ve aşkındır. Bu açıdan O, mutlak ve değişmez ve zamanın dışındadır. Somut yönüyle de O, evrenin içindedir ve bu açıdan da değişen ve zamanın dahilindedir.

Yukarıda belirttiğimiz Tanrı anlayışları dışında, Plotinus, Fârâbî, İbn Sînâ gibi filozoflar tarafından öne sürülüp evrenin Tanrı’dan çıktığını savunan sudûrcu Tanrı anlayışı; Hallac-ı Mansûr, Baba Tahir-i Uryân, İbnu’l-Arabî, Mevlana gibi düşünürler tarafından kabul edilip varlıksal boyutta değil de kemal, değer ve marifet boyutunda Tanrı ile evreni bir gören vahdet-i vücûdçu Tanrı anlayışları da vardır.Ayrıca, din felsefesinin bu klasik sınıflandırmaları dışında daha birçok Tanrı anlayışı ve yorumundan bahsetmek mümkündür.

Bütün bunlardan hareketle şu sorunun cevabını bulmamız gerekiyor: Bu kadar farklı Tanrı tasavvurunun ortaya çıkmasının nedeni nedir? Düşünce dünyasında Descartes’a kadar bilginin oluşumunun odağında varlık yer alırken Descartes’ın meşhur “düşünüyorum öyleyse varım” önermesiyle beraber bilginin ve tasavvur dünyamızın şekillenmesinde dikkatler bilince yani zihin dünyamıza yönelmiş oldu. Zihnimizin dışında bir varlık alanı var; ama bu varlığın neliğini, nasıllığını ve tasavvurunu belirleyen şeyin zihnimiz olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Aslında bilgilerimizin mahiyetini, düşüncelerimizi ve tasavvurlarımızı belirleyen şey bilinç ve zihin dünyamızdır. Buradan hareketle metafiziksel bir varlık olan Tanrı kavramına yüklediğimiz anlam ve onun tasavvurunu belirleyen şey de yine zihin dünyamız olmaktadır.

Bu eksende Tanrı ve O’nun evrenle ilişkisi hakkında yukarıda belirtmeye çalıştığımız birçok anlayış zuhûr etmiştir ve etmeye de devam edecektir.

Kalıtsal, çevresel, sosyal, psikolojik vb. etkenler ve sahip olunan eğitimin düzeyi ve niteliğinden dolayı bir birey olarak her insanın zihin dünyası birbirinden farklıdır. Buradan hareketle diğer varlık alanlarında olduğu gibi Tanrı anlayışında da her insanın tasavvuru zihin dünyasına göre şekillenmektedir. Öyle ki aynı din ve inanca mensup, aynı sosyal ve kültürel ortamda yetişen bireylerin zihnindeki Tanrı düşüncesi bile birbirinin aynısı değildir. Yüz sene önce yaşamış bir çiftçi ile şimdi aynı yerde yaşayan ve aynı inanca sahip bir çiftçinin zihnindeki Tanrı anlayışı aynı olmadığı gibi bir esnafla bir öğretmenin, bir gençle bir ihtiyarın hatta bir zengin ile bir fakirin Tanrı tasavvuru aynı olmamaktadır. Aslında yeryüzünde ne kadar insan varsa o kadar farklı Tanrı anlayışı mevcuttur; herkes kendi zihnindeki Tanrı’nın kuludur ve hepimiz sadece zihnimizdeki Tanrı’ya taparız.

Bunlardan hareketle son dönemlerdeki, “gençler deizme kayıyor” şeklindeki yorum ve tartışmaları meselenin doğru bir şekilde kavranamamasından kaynaklandığı kanaatindeyiz. Şu bir gerçek ki günümüzde gerek bilgi açısından gerekse de dijital alanda çok hızlı değişimler yaşanmakta ve bu değişim süreci bireyi ve toplumu her alanda etkilemektedir. Teknolojideki hızlı gelişim, var olan reel ve zihnî varlık alanları dışında yeni sanal dünyalar yaratmış ve bu sanal alemler gençlere kendini daha farklı ifade etme ve düşüncelerini açığa çıkaracak özgür bir hareket alanı yaratmaktadır. Bu hareket alanında gençler, her mevzuda olduğu gibi kendi zihin dünyalarını, buradaki değişimleri ve doğal olarak da zihinlerindeki Tanrı anlayışını da ortaya koymaktadırlar.

Mesele bir deizm, ateizm ya da teizm meselesi değildir. Dünyadaki hızlı değişimle beraber elbette ki zihnimizdeki inanç ve Tanrı anlayışımız da değişmektedir; ancak bu durumu deizm veya ateizme yönelmek olarak yorumlamak kanaatimce doğru değildir. Kaldı ki deizm, ateizm, agnotizm gibi yukarıda belirttiğimiz kavramlar felsefî kavramlar olup bu anlayışları kavrayıp benimsemek için derin bir felsefî birikim ve çalışmayı gerektirmektedir. Ayrıca günümüz Türkiye’sinde lise veya üniversite çağındaki gençlerin ekseriyetinin deizm gibi felsefî kavramlardan bihaber olduğu aşikardır. Mesele her alanda yaşanan hızlı değişimle beraber bilhassa gençlerin yeni varlık alanları ve sanal alemlerle tanışması sonucunda bu alanlar ekseninde kutsalı ve aşkın olanı yani Tanrı’yı anlama, yorumlama ve anlam arayışında yaşadığı zihinsel kargaşadır.

Sonuç: Tanrı soyut ve metafiziksel bir kavramdır. O, beşerî zihniyetin düşünce yapısının kavrayamayacağı kadar yüce, belli bir kalıba sığdırılamayacak kadar da aşkındır.

BAZI KAYNAKLAR

Ahmet Arslan, Felsefeye Giriş, Adres Yayınları, Ankara 2010.

A. Kadir Çüçen, Felsefeye Giriş, Asa Yayınları, Bursa 2003.

Cafer Sadık Yaren, Din Felsefesine Giriş, Rağbet Yayınları, İstanbul 2010.

Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, İzmir İ.F.V. Yayınları, İzmir 2008.

https://t24.com.tr/haber/milli-egitim-mudurlugu-calistayindan-imam-hatipliler-deizme-kayiyor,596337

https://www.haberturk.com/yazarlar/nihal-bengisu-karaca/2206873-deizm-genclerin-sorunu-olabilir-ama-sebep-yetiskinlerdir

*Dr., Araştırma Görevlisi, Çukurova Üniversitesi

Yazı kaynağı : www.gazeteduvar.com.tr

Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

Hangi görüş Tanrının varlığının veya yokluğunun?

Agnostisizm Agnostisizm ya da bilinemezcilik; teolojik anlamda Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır.

Hangisi hangi görüş Tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunur?

Tanrı'nın varlığını kabul etmeyenler: Bu anlayışa felsefî literatürde ateizm denir. b. Tanrı'nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini savunanlar ki buna da agnostisizm (Bilinemezcilik) denir.

Tanrının varlığı veya yokluğu bilinemez ne demek?

Bizim Tanrı'ya ilişkin bir bilgiye sahip olamayacağımızı, dolayısıyla var olduğunun da var olmadığının da kanıtlanamayacağını savunan öğretinin adıdır. Agnostisizmde tanrı kavramı kabul edilmemesine rağmen bir karşı çıkma durumu da söz konusu değildir.

Apatetik agnostisizm nedir?

Apatetik agnostisizm veya pragmatik agnostisizm, herhangi bir tartışmanın tanrı(lar)ın varlığını destekleyen veya desteklemeyen kanıtlar sunamayacağını ve bir tanrının var olması durumunda insanların kaderi ile ilişkisi olmadığını, dolayısıyla varlık veya yokluğunun insan hayatı üzerinde etkisi olmayacağını savunur.