Astım hastaları için en uygun şehir

Astım ile yaşamak çok zahmetli bir durum olabilir. Ayrıca bazı yerler astım hastalarının durumunu daha iyi ya da daha kötü bir hale getirebilmektedir. Bu makalede astım hastaları için yaşanabilecek en iyi yerlerden bahsedeceğiz.

Biliyor Muydunuz?

22 milyon kişiyi etkilemesi nedeni ile astım ABD‘de en yaygın hastalıklardan biridir ve hastane ziyaretlerinin en büyük üçüncü nedenidir.

Egzersizden sıcaklık veya nemdeki ani bir değişime kadar astım pek çok faktörden etkilenmektedir. Solunum güçlüğü, hırıltı, hapşırma, öksürük çoğunlukla astımın belirtileridir ayrıca çekilmeler, göğüs ağrısı ve panik / anksiyete gibi daha ciddi belirtiler de takip edebilir.

Astım hastaları için en uygun şehir
Astım tedavi edilebilir olmamasına rağmen, tetikleyicilerden kaçınarak ve kesin bir tedavi planına bağlı kalarak kontrol altında tutulabilir. Bu kişilerin yaşam kalitesi ve süresi sağlıklı kişiler ile aynıdır. Ancak astım çok ciddi ve öngörülemeyen bir durumdur ve astımlı kişinin hayatını bir kaç dakika içinde ölümcül bir tehlike içine atabilmektedir.

İyi iklim koşulları, düşük kirlilik düzeyleri ve sağlık hizmetlerine kolay erişim gibi faktörler bir kişinin astım ile nasıl başa çıktığını etkilemektedir. Tüm bu faktörler bölgeden bölgeye değişmektedir ancak bazı şehirler tüm bunların doğru kombinasyonuna sahiptir ve astım hastaları için yaşanacak en iyi yerleri oluştururlar.

Astımlıların Yaşaması İçin En İyi Yerler:

Amerika Astım ve Alerji Vakfı astım hastalarının hayat kalitesini arttırmak için kurulmuş bir organizasyondur. Bu organizasyon hastalara bilgi sağlamaktadır, tedavi ve kür için araştırmalar yapmaktadır.

Amerika Astım ve Allerji Vakfı bu yerleri belirlerken 12 kriter kullanmaktadır. Bu kriterler;

Astım hastaları için en uygun şehir
-Astım sıklığı
-Şehirdeki polen skoru
-Şehrin hava kalitesi
-Şehirdeki kamu sigara yasaları
-Okullarda inhaler erişim yasaları
-Halkın yoksulluk oranı
-Şehirde sağlık sigortası kapsamında olmayan kişi sayısı
-Astım için acil servise başvuru sayısı
-Astım atağında kullanılan ilaçlar
-Şehirdeki astım uzmanlarının sayısı

Yazar:Tülay Arsoy

TÜRKİYE'DE HAVASI TEMİZ SADECE 2 İL VE 2 İLÇE VAR

Türkiye'deki illerde hava kirliliğinin Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği kirlilik seviyesinin üstünde olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Yorgancıoğlu bunun insan sağlığına etkileri ile alakalı olarak şunları söyledi:

"Biz Türk TORAKS Derneği olarak sağlığın sosyal bileşenlerine kafa yorduğumuz için çevresel maruziyetler içerisinde en önem verdiğimiz hava kirliliği. Bu nedenle de bir hava kirliliği görev grubu oluşturduk. Bu görev grubumuz illerdeki hava temizlik ölçümleri üzerinde bir çalışma yaptı. Bu çalışmanın sonuçlarına göre hava kirliliğinin en yoğun yaşandığı yer Muş ilimiz. Onun dışında Tekirdağ, Kayseri, Ağrı ve Iğdır'da oldukça yüksek seviyede. Yani Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) izin verdiği seviyelerin 5-6 kat üstünde bir hava kirliliği söz konusu. İzmir, İstanbul sınırın üstünde Ankara da sınırın üstünde ama 2 kat, 3 kat değil en azından. Hava kirliliğinin de yaşanmadığı 4 tane bölgemiz var. 2 il, 2 ilçe olmak üzere. Çanakkale'nin Biga ilçesi, Adana'nın Doğankent ilçesi, Tunceli ve Artvin illerimizde hava kirliliği sınır değerlerinin altında olarak seyretmekte. Buralar havası henüz temiz olan yerler."
Hava kirliliği konusunda insanların bireysel olarak yapabileceği çok fazla bir şey olmadığını söyleyen Prof. Dr. Yorgancıoğlu, öncelikle dış ortam hava kirliliğine önem verilmesi gerektiğini, dönüştürülebilir, sürdürülebilir enerji kaynaklarını kullanmamız gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yorgancıoğlu bunun hem yakıtlar hem ısınma adına hem de termik santraller anlamında olması gerektiğini de belirtti.

'PLAZA HASTALIĞI'NA DİKKAT!

Hava kirliliğinin dış ortam ve iç ortam hava kirliliği olarak ikiye ayrıldığını belirten Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu şunları söyledi:
"Her iki hava kirliliği de hem astımlıları hem KOAH'lıları etkiliyor. Çünkü havadaki partikül madde oranı bu kirliliği bize sunan. Egzoz gazları, ısınma, yakıtlar ve termik santraller dış ortam hava kirliliğini tabii ki çok arttıran şeyler. Hava kirliliğinin çok yoğun olduğu günlered astımlı hastalarımızın poliklinik ve acil servis başvuruları artar. Daha fazla başvurular olur, atağa girerler. Yine KOAH'lı hastalarımız için de geçerli. Çünkü solunum yoluyla alıyorlar bu allerjenleri ve solunum yolu arttığı zaman hava yollarını etkiliyor ve hastalık ortaya çıkıyor tabii ki. İç ortam hava kirliliği de çok önemli. Merkezi havalanma ile belli oranlarda temiz havanın içeriye alındığı binalarda yaşayanlarda da bir takım semptomlar görebilmeye başladık. Hatta 'plaza hastalığı' deniliyor buna. Bunun yanı sıra kırsal alanda da biomast dediğimiz tezek ile ısınan, bununla yemeğini yapan, özellikle kadınlarda daha fazla görülen solunum sistemi yakınmaları da karşımıza çıkıyor."

BALIKESİR'DE 4 BİN AĞAÇLIK ORMAN MÜJDESİ

Türk TORAKS Derneği Başkanı ve göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu da dünyada astımın görülme sıklığının yüzde 1'den yüzde 20-25'e kadar çıktığını, bunun yaşanılan bölgenin gelişmişlik düzeyi, kişisel yaşam koşulları, çalışma koşulları ile de alakalı olabileceğini belirtti. Prof. Dr. Kalyoncu ayrıca TEMA Vakfı ile birlikte Balıkesir Gönen'de 4 bin ağaçlık bir orman hediye edildiğini de açıkladı ve şunları söyledi:
"Türkiye'deki ortalama sıklığın yüzde 5-7 arasında olduğunu söyleyebilirim kabaca. Ne çok kötü ne çok yüksek. Zaten Türkiye'de hani bir köprü diyoruz ya Doğu-Batı arasında. Buradaki rakamlarımız da yine ortalama 20 kişide 1 kişinin astım olduğunu kabul edebiliriz. O zaman aşağı yukarı yine Türkiye'de 4 milyon astımlı olduğunu söyleyebiliriz.

Biz insanlar olarak vücudumuzda şekeri, yağı, bİr sürü gereksiz şeyi depoluyoruz. Ama biz oksijeni depo edemiyoruz. Biz her şeyi yapabiliyoruz ama oksijeni yapamıyoruz. Mutlak suretle oksijenin tabiatın kendisi tarafından ormanlardan yapılması lazım. Biz de oksijeni yaşadığımız sürece sürekli solumamız lazım. Bunun için tabiata, ormanlara ihtiyacımız var. Bu nedenle Türk TORAKS Derneği olarak madem "Hayat nefesle başlar ve nefesle devam eder" diyoruz. O zaman bunun bir ucunun da tabiat olması için bizimle aynı düşünceyi paylaşan TEMA Vakfı bu konuda, sağolsunlar bizi destekleyen kişiler, kuruluşlar ile birlikte bir mütevazi orman hediye edip, ülkemizin oksijen portföyüne bir destek yapmak istedik."
TEMA Vakfı'ndan toplantıya katılan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da "Biz doğaya mecburuz. Oksijen hep var ve olacak gibi davranıyoruz ama öyle bir şey yok" dedi.

DHA


Astım hastalığına hangi hava iyi gelir?

-Astım hastaları için %30-50 arası ideal nem oranıdır. Nem oranının arttığı dönemlerde astımı olan hasta mümkün olduğunca dışarı çıkmamalı ve nem oranı yüksek olan bölgelere seyahat etmemelidir. -Astım hastaları her zaman havuz yerine denizi tercih edilmelidir.

Astım hastaları denize girebilir mi?

Bir akciğer hastalığı olan astıma bağlı şikayetler, sıcak ve rutubetli havalarda artıyor. Hastaları için en doğru seçim deniz tatilleri; yüzme, tuzlu su buharı solumak tüm hava yolları için doğal bir ilaç. Kış boyu tıkanan ve enfeksiyonlarla mücadele eden hava yolları, doğal tuzlu suyun etkisiyle açılıyor.

Astıma iyi gelen mağara nerede?

Astım Mağarası, Mersin ilinin Silifke ilçesinin Narlıkuyu Mahallesi'nde bulunmaktadır. Narlıkuyu Kasabasının Hasanaliler Mahallesi'nde bulunmakta olan bu mağara, ayrıca Cennet Cehennem Mağaralarının ortalama 600 metre kuzeybatısı kısmında yer almaktadır.

Soğuk hava astımı tetikler mi?

Özellikle şehirlerde ve çok nüfuslu yerleşim alanlarında olmak üzere soğuk havalarda havadaki kirlenme ve toz miktarının artması astımın genelde kötüleşmesine sebep olur. Kış aylarında sık sık yaşanan soğuk algınlığı da rahatsızlıkların artmasında etken olacaktır.